Üçağızlı Mağarasında 2017 arkeoloji kazıları başladı

Üçağızlı Mağarasında 2017 arkeoloji kazıları başladı

MÖ. 41 bin ile 15 bin yılları arasında Homo Sapienslerin yaşadığı düşünülen Üçağızlı Mağarası'nda 2017 sezonu arkeolojik kazıları başladı. Mağarada bulunan dişlerin DNA analizleri, burada hangi tür insansıların yaşadığını gösterecek.

Hatay'ın Samandağ ilçesinde deniz kıyısında yer alan, MÖ 41 ile 15 bin yılları arasında ilk insanların yaşadığı düşünülen Üçağızlı Mağarası'nda sezon kazıları başlarken, o dönem insanına ait yeni ve önemli bulgular elde edilmesi hedefleniyor.

Akdeniz kıyısında yer alan ve patika yoldan yürüyerek yaklaşık 40 dakikalık zorlu bir yolculuğun ardından ulaşılan MÖ 41 ile 15 bin yılları arasında insanların yaşadığı mağarada o dönemdeki yaşantıyla ilgili buluntular gün yüzüne çıkarılmaya çalışılıyor.

Sabahın ilk ışıklarıyla Meydan Mahallesi'ndeki kazı evinden hareket eden arkeologlar ve kazı ekibi, önce patikadan inip daha sonra da uzun bir tırmanış ve yeniden inişin ardından yaklaşık 40 dakika sonra ilk modern insanların yaşadığı düşünülen mağaraya ulaşıyor.

Arkeoloji ekibi başkanı Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erksin Güleç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Üçağızlı Mağarası'nda ilk çalışmalarının 1950 yıllarında başladığını söyledi.

Daha sonra 1989 yılında Fransız araştırmacı Minzoni-Deroche tarafından bölgede yüzey araştırmaları yapıldığını ve bu sırada geçmişi 200 bin yıl öncesine giden insan türü olan Neanderthaller ile aynı dönemde yaşayan Homo Sapienslerle ilgili kalıntılara ulaşıldığını kaydetti.

Kendisinin de uzun süre Deroche ile çalıştığını, 1997 yılından bu yana ise zaman zaman uluslararası araştırmacıların katılımıyla ve Ankara Üniversitesi Antropoloji Bölümü'nden bir ekiple çalışmaların sürdürüldüğünü dile getiren Güleç, Üçağızlı Mağarası'nı antropoloji ve arkeoloji açısından dünya üzerinde çok önemli bir yer olduğunu belirtti.

Üçağızlı Mağarası'nın en zor kazılardan biri olduğunu vurgulayan Güleç, kazı alanına ulaşmanın bile büyük zorluklar içerdiğini söyledi.

- "Çene kemiği ve diş kalıntılarının DNA sonuçları bekleniyor"

Bu sezon kazılarının yaklaşık 1,5 ay süreceğini ve 15 kişilik bir ekiple çalıştıklarını dile getiren Güleç, şöyle devam etti:

"Üçağızlı Mağarası, eski insanların yaşayışları ve Antakya tarihine baktığımızda çok önemli bir yer işgal ediyor. Burada insanlar MÖ 41 ile 15 bin yılları arasındaki süreçte yaşamışlar. Burası, antropoloji ve arkeoloji açısından dünya üzerinde çok önemli bir yer. Çünkü, Neanderthaller ile modern insanın birlikte yaşadığı bu dönemde bizim mağaramız kadar boncuk bulduğumuz başka bir yer yok. O dönem insanlarına ait neredeyse hiç fosil kalıntısı yok. Buradaki kazılarda üst çene ve 18 adet diş bulduk. Bunların DNA çalışmaları yapılıyor, dört gözle bunun sonucunu bekliyoruz. DNA, o toplumun diğerlerinden farklı olup olmadığı ortaya koyuyor."

Güleç, bölgenin Afrika'dan kuzeye doğru Rift Vadisi sistemiyle yukarıya göç eden insanların uğrak yeri olduğunu belirterek, mağaranın hem Anadolu'ya hem Avrupa'ya hem Asya'ya açılan bir kapıda olduğunu kaydetti.

Üçağızlı Mağarası'nın insanlık tarihi açısından hep ilgi odağı olduğunu vurgulayan Güleç, burada çok sayıda boncuk ve taştan yapılmış malzemeler bulduklarını, bunların büyük bir bölümünün Hatay'da müzede sergilendiğini söyledi.

Güleç, yılda ortalama 8 açmada çalıştıklarını ve her gün en az 5 santimetrelik bir kalınlığa inebildiklerini anlatarak, buradaki kazıların yaklaşık 30 yıl daha sürebileceğini belirtti.

Çalışmaları yerinde inceleyen Samandağ Kaymakamı Cahit Çelik de insanlık tarihi açısından çok önemli bir alana ev sahipliği yaptıklarını kaydetti.

Üçağızlı Mağarası'nın sosyal yaşamın ilk tespit edildiği alanlardan biri olduğunu vurgulayan Çelik, buradaki çalışmalar bitince insanlık tarihi açısından güzel bulguların elde edileceğini söyledi.

Çelik, mağarada insanların yaşadığı dönemde altın, elmas gibi madenlerin henüz kullanılmaya başlanmadığı için bulunmasının olanaksız olduğunu belirterek, bu hevesle mağaraya gelip tarihi dokuya zarar verilmemesini istedi.

İsmihan Özgüven - AA


Benzer Haberler & Reklamlar