Nikaragua’da arkeoloji kazılarında 5900 yıllık kadın iskeleti bulundu

Nikaragua’da arkeoloji kazılarında 5900 yıllık kadın iskeleti bulundu

Orta Amerika'daki şu ana dek bilinen en eski mezarda 5.900 yıl önce yaşamış gizemli bir kadına ait iskelet kalıntıları keşfedildi. Nikaragua'da oval çukurdaki kalıntılar, 25 ila 40 yaşları arasındaki kadının bacaklarının karnına doğru eğilerek gömüldüğünü ve önkol kemiğinin çok güçlü olduğunu gösteriyor.

Sonuçları Antiquity dergisinde 11 Aralık 2018 tarihinde Mirjana Roksandic, Bill Buhay, Donald Byers, Leonardo Lechado Ríosimzaları ile yayınlanan Karayip kıyılarında bulunan Nikaragua'nın en erken mezarlığı: Angi deniz kabuğu matris bölgesi (The earliest burial from the Caribbean coast of Nicaragua: the Angi shell-matrix site) başlıklı makalede açıklanan araştırmaya göre; Karayip kıyılarında ilk cenaze töreni izlerine 1970'lerin başında kazılan Nikaragua'daki Angi deniz kabuğu matris kazılarında rastlandı.

“Genelde tropikal yerlerde insan kalıntılarının çok iyi korunmadığı bilinir ancak burada, gömülen yerden dolayı antik kadına ait kemikler sağlam biçimde kalmış.” diyen araştırmanın baş yazarı antropoloji profesörü Mirjana Roksandic, kadının gömüldüğü kabuk höyüğün, topraktaki asit miktarını düşürüp kalıntıların korunmasına yardım ettiğini belirtiyor; insanların bu höyükleri ölülerini gömmek ya da doğal ortamı işaretlemek gibi birden fazla nedenle yaratmış olabileceğini söylüyor.

CİA Dünya Gerçekleri Kitabı’na göre, Batı yarım küredeki en fakir ikinci ülke olan ve yaklaşık 6 milyon nüfusa sahip Nikaragua’daki Karayip sahillerinde, antik insan kalıntıları bulunması oldukça nadir gerçekleşiyor. Ancak çoğunlukla Küba’da yaşamış antik insanları araştıran Roksandic ve ekibi, ellerinde Nikaragua’nın güneyindeki bir sahil köyü olan Monkey Point’te araştırmaya değecek şeylerin bulunduğu konusunda antropolog bir arkadaşlarından aldıkları bir takım tüyoların olduğunu söylüyor.

Roksandic, “Oldukça sevinçliydim; dosdoğru yerleşim yerini ziyaret ettim ve mezarda incelemeler yaptım. “ diyor.

Roksandic, Angi yerleşimi olarak bilinen söz konusu noktanın aslında 1970’lerde kazıldığını, ancak gizemli kadına ait kemiklerin kısa bir süre önceye kadar bulunamadığını söylüyor.

Antropologlar, kadının yüzeyin 2.3 metre altında gömülmüş olduğunu ortaya çıkardı. Ortaya çıkardıkları kemiklerin insana ait olduğunu anladıkları anda, işlerine devam edebilmek için hemen yerli Rama ve Kriol topluluklarından gerekli izinleri aldılar.

Çok geçmeden sığ ve oval bir çukur içinde gömülmüş olan kadına ulaştılar. Kadın sırtüstü yatar bir pozisyondaydı; bacaklarını karnına doğru çekmişti ve kolları vücudunun iki yanında uzanmış durumdaydı.

Yapılan analizler kadının yetişkin olduğunu ancak o kadar yaşlı bir kadın da olmadığını; yaşının muhtemelen 25 veya 40 arasında olduğunu açığa çıkardı.

Bulunan kadın o kadar uzun değildi; 150 cm boyundaydı; bu, Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa standartlarına göre kısa, ancak Orta Amerika ya da diğer Güney popülasyonlarının standartlarına göre kısa değildi.

Roksandic kadının minyon yapısına rağmen, muhtemelen kürek çekme ve benzeri etkinliklerden dolayı güçlü ve gelişmiş ön kol kaslarına sahip olduğunu söylüyor. Bugün bile yörenin insanları kürek çekmede oldukça becerikli.

Roksandic, “Bankukuk Taik köyünde bulunduğumuz bir zamanda, araştırmanın eş yazarı Harley Dunkan, bizi ailesini ziyaret için o gün 4 saatlik bir yolu kürekle çekerek gitmiş Rama halkından yaşlı bir kadınla tanıştırdı. Kadın 82 yaşındaydı. 9 yaşın altındaki çocuklar bile kütükten bir kayığın içinde Rama adalarında kürek çekiyorlardı.” diyor.

Roksandic, “Dahası, hatrı sayılır miktarda deniz ürünü yiyen diğer insanlarda olduğu gibi, 5.900 yıl önce yaşamış kadının dişlerinde geniş çapta yıpranmalar mevcuttu.”

Tropik alanlarda insan kalıntılarına tek tük rastlandığı düşünülürse, Orta Amerika’nın aşağısında yer alan yerli kültürlere ait çok az şey bilindiğini dile getiren Roksandic, “Bu kabuktan höyükleri inşa eden antik insanların genelde balıkçı, toplayıcı ve bahçe uzmanı olsa bile, yerleşim yerinde daha ileri bir çalışma yürütmeden onların kim olduğundan, neden mezarı buraya gömdüklerinden ve bu özel kadın bireyin öneminin ne olduğundan emin olmamız mümkün değil.” diyor.

Roksandic “Antropoloji dünyasında zaman işin temelidir.” diyor ve Monkey Point’in ilerleyen zamanlarda Nikaragua Kanalı ve diğer kalkınma projelerinden etkileneceğini söylüyor.

Araştırmacıların söylediğine göre kadına ait kalıntılar şu anda CIDCA Karayip Sahili Tarihsel Kültür Müzesi’nde tutuluyor. Kadınla alakalı daha sonra ne yapılacağına bölgelerinin korunmasında antropoglarla birlikte çalışan bölge halkı karar verecek.

Live Science (Gülten İmre - Arkeofili.com)


Benzer Haberler & Reklamlar