Vounous Pişmiş Toprak Sempozyumu hazırlıkları sürüyor.

Vounous Pişmiş Toprak Sempozyumu hazırlıkları sürüyor.

Çatalköy Belediye Başkanı Mehmet Hulusioğlu, Vounous Nekropolü’nde yapılacak Uluslararası Vounous Pişmiş Toprak Sempozyumu’yla ilgili açıklamalarda bulundu.

Çatalköy Belediye sınırları içerisinde bulunan Vounous Nekropol alanı yanında belediye tarafından düzenlenecek olan 1. Uluslararası Vounous Pişmiş Toprak Sempozyumu’nda çalışmaların son aşamaya geldiğini söyleyen Başkan Hulusioğlu “7 Eylül tarihinde resmi açılışı yapılacak olan bu organizasyon duyurulduğu ilk günden büyük ilgi toplamış ve sınırları aşan bir heyecan yaratmıştır. Çünkü çok uzun yıllardır nerede olduğu unutulan, yönlendirme tabelasının en son 30 yıl önce görüldüğü ve daha sonra kaybedildiği, zaman içerisinde kaçak olarak çevredeki inşaat atıklarının, çöplerin ve molozların yığıldığı atıl ve kimsesiz bir hale dönüştürülen bu alan için belediyemiz güzel bir çalışma yapmıştır” dedi.

“Her türlü izin için müracaatlarımız yapılmıştır”

Çalışmaların yapılan müracaatlar üzerine alınan kararla başlatıldığını belirten Hulusioğlu “Bu alanda 1. Uluslararası Vounous Pişmiş Toprak Sempozyumunun gerçekleştirilmesi amacıyla Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’ne Müracaat edilmiştir. Bu müracaatta, daha önce boşaltılan 2 adet mezar canlandırmasının ışıklandırılarak hayata geçirilmesi ve yürüyüş yollarının yapılması hususu yanında, Mezarlık alanı dışında olan ve daha önce hiçbir arkeolojik buluntu veya esere rastlanmayan düzlük bir alanda portatif kamıştan atölyelerin yapılabilmesi ve yurt dışına kaçırılan ve birçok ünlü müzede sergilenen Vounous eserlerinin aynı toprak ve tekniklerle replikalarının üretilmesi ve Çatalköy’de açılacak bir sergide halkın ziyaretine açılması için müracaata bulunulmuştur” dedi.

“Mezar canlandırması ve yürüyüş yolları daha sonra yapılacak”

Hulusioğlu, iddialarda yer alan izin alınmadığı halde çalışma yapıldığı söylemlerine ise “Eski Eserler ve Müzeler Dairesinden gelen yanıtta ülkemiz kültürel mirasına sahip çıkılması ve gelecek nesillere korunarak aktarılması bakımından böyle bir proye sıcak baktıklarını, ancak 2 adet mezar canlandırması ve yürüyüş yolları projesinin Anıtlar yüksek Kuruluna Sunulması gerektiği tarafımıza bildirilmiştir. Eski eserler Dairesinin bu cevabı sonrası canlandırmalardan ve yürüyüş yollarından ileride projelendirilmek üzere vazgeçilmiştir. Ancak, portatif kamıştan atölyelerle ilgili herhangi bir ifade görmediğimizden bunların yapılabileceği kanaatine vardık ve bu çerçevede zemine hiçbir müdahalede bulunmadan bu portatif atölyeler oluşturulmuştur. Bilindiği üzere Güney Kıbrıs’ta Krokithia,, Tatlısu Çiftlikdüzü dahil dünyanın birçok ülkesinde ev ve benzeri canlandırmalar kalıcı olarak yapılmış ve ziyaretçilere açılmıştır. Bizim Belediye olarak ilerinde bu alanın Arkeo Park haline getirilmesi ve gerek insanlarımızın gerekse yabancıların ilgi odağı haline geleceği kalıcı bir yer haline getirilmesi düşüncemiz vardır ve bu projeyi Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kuruluna en erken zamanda sunacağız. Şu anda sempozyum alanında yapılanlar tamamen taşınabilen ve kaldırılabilecek nitelikte küçük kulübelerdir. Bu alanda herhangi bir inşai veya geri dönüşü olmayan herhangi bir tahribat tarafımızdan asla yapılmamıştır. Ortaya çıkan daha önce açılmış mezarlar zaten 80 yıldır ot ve dikenlerin ağzını örttüğü mezarlardı. Sempozyum alanının girişinde gelecek ziyaretçiler için açılan park yerinde otlar ve dikenler temizlenirken zaten açıkta olan mezarlar görünür hale gelmiştir. Biraz ileride zaten ağzı açık olan ve daha önce soyulmuş ve/ veya bilimsel kazılar sonucu açığa çıkarılmış birçok mezar rahatlıkla görülebilir” diyerek cevap verdi.

“Yönlendirme tabelaları bile gözükmüyordu”

Başkan Hulusioğlu, bölgenin çok uzun zamandır atıl ve çöp dolu vaziyette olduğunu belirterek “Çatalköy girişinden itibaren Vounous yönlendirme tabelaları yerleştirilerek kolayca ulaşılabilir bir yer haline getirilmiştir. Uzun yıllardır çöplük ve moloz yığınları arasında kaybolan bu tarihi alan Belediyemiz tarafından titiz bir şekilde temizlenerek son derece temiz ve dolaşılabilir bir hale getirilmiştir. Sempozyum hazırlıkları çerçevesinde yüzlerce gönüllü çalışmalara hiçbir karşılık beklemeden katılmışlar ve ülkemizin tanıtımı ve kültürel değerlerine sahip çıkılması konusunda büyük bir özveri göstermişlerdir. Böylece ülkemizde unutulan, çöpler ve molozlar arasında kaybolan 5 bin yıllık bir kültürün yeniden hayat bulması için büyük özveriler göstermişlerdir.” dedi.

“Uluslararası alanda övgüyle bahsediliyor”

Kültür ve Turizm Bakanı’nın “Her beldeye bir müze yapılacak” açıklamasına uygun olarak ve kurallara uygun şekilde yürütülen çalışmalarla Çatalköy yıllar sonra gerçek sembolüne kavuşmuş olacaktır diyen Başkan Hulusioğlu “Yurt içinden ve yurt dışından yaklaşık 100 sanatçının katılacağı böylesi kapsamlı ve büyük bir sempozyum ülkemizde bu güne kadar yaşanmamıştır. Uluslararası alanda haber konusu yapılan ve övgüyle bahsedilen bu proje herkes de görecek ki ileride bütün Akdeniz Dünyasının en önemli merkezlerinden birisi haline gelecektir. Arkeoloji biliminde dünya çapında ün yapmış Enstitüler Vounous’u haber yaparak duyurmuşlar ve ülkemiz adına çok önemli kazanımlar elde edilmiştir.” dedi.

“Kapımız herkese açık”

Başkan Hulusioğlu sözlerini son olarak “Yaratılan bu efsanevi eser Vounous’u basınımız dahil ziyaret ederek herkes yerinde görebilir ve bu ülke için sıfırdan neler yapılabileceğini rahatlıkla algılayabilir. Çimento ile toprağı birbirinden ayıramayan ve gerçek sanat ile ilgisi olmayan kişi veya kişilerin bu projeyi engellemek için sağa sola saldırarak ortalığı asılsız ve mesnetsiz olarak ayağa kaldırmaya çalışması bu güzelim projeye gölge düşüremeyecektir. Bu kötülüğü bizlere düşmanlarımız dahi yapmamıştır. Vounous oradadır ve herkese açıktır. Gelip görebilir ve değerlendirmelerini yapabilirler” diyerek bitirdi.

Ersenal “Mezarlık kısmıyla alakamız yok”

İddialarla ilgili olarak görüşlerini aldığımız bir diğer isim ise projenin sorumlusu Rauf Ersenal oldu. Ersenal, projenin 2 bölüme ayrıldığını belirterek “Biri mezarların bulunduğu Nekropol alanı, diğeri de bugüne kadar hiçbir arkeolojik bulguya rastlanılmayan, hiçbir eski eser olmayan ve bölgedeki yapılaşma sonucu kaçak olarak molozların ve çöplerin yığıldığı düzlük alandır. Biz çalışmalarımızı bu alanda yürütmekteyiz” dedi.

Ersenal, iddia edildiği gibi bir beton yapı olmadığını belirterek “Değil beton yapı betondan yapılmış kaşık bile kullanılmamıştır. Sempozyumun bulunduğu alanda portatif kulübeler her an kaldırılabilir niteliktedir. Zemine herhangi bir müdahalede bulunulmadan yapılmıştır. Dekor olarak kamışlar kullanılarak, bazı kısımlar kerpiçle sıvanmış ve eski görüntüsü verilmiştir. Burada zeminle alakalı herhangi bir müdahale veya zarar söz konusu bile değildir” dedi.

“Bilirkişi olduğunu iddia edenler yanılmıştır”

Beton kullanıldığı iddia edilen raporun yanıltıcı olduğunu söyleyen Ersenal “İddia edildiği gibi bir yapı yok ne beton ne de normal. Ancak tahmin ediyoruz ki çimento rengine benzeyen toprak bu konudaki bilirkişi olduklarını iddia edenleri yanıltmış ve raporlarında beton kullanıldı diye şerh düşmüşlerdir. Tek bir kaşık dahi çimento veya beton bu alana girmemiştir. Herşey titizlikle ve dokular muhafaza edilerek yapılmıştır” dedi.

“1800’lü yıllarda boşaltılan mezarlar görünür hale gelmiştir” Yapılan çalışmalarda mezarların talan edildiği, zarar gördüğü iddialarını da yanıtlayan Ersenal “Mezarlıkla ilgili olan kısımda sadece park alanı açılmak üzere yapılan düzenleme sırasında 80 yıldır zaten açık olan ama zaman içerisinde yabani otlarla ağzı kapanan ve 1800’lü yıllarda içi boşaltılmış mezarlar görünür hale getirilmiştir. Herhangi bir geri dönüşü olmayan tahribat ve yıkım söz konusu değildir. Kaldı ki o mezarlardan 5-10 metre iileriye doğru yüründüğü zaman onlarca ağzı açık mezarın olduğu görülebilir” dedi.

“Bırakın dozerin kepçesini bir tek çapa bile vurulmamıştır”

İzinsiz olarak çalışmalar yapıldığı iddialarına da cevap veren Rauf Ersenal “Bırakın dozerin kepçesiyle vurmayı tek bir çapa bile vurulmamıştır. Anıtlar Kurulu’ndan izin alınmadığı iddia ediliyor fakat zaten biz başvurumuzu yaptık ve izin verilmeyen kısımları ki bunlar yürüyüş yolları ve iki tane mezar canlandırmasıydı ilerleyen tarihlerde izin alınmak kaydıyla yapmak üzere askıya aldık” dedi.

“Kimse ilgilenmiyordu şimdi gözde oldu”

Ersenal, asıl üzüldüğü noktanın bazı kesimlerin rahatsız olması olduğunu belirterek “Burada önemli olan şudur; topluma bir anda mal olan toplumun sahip çıktığı bir alan çöplükten, pislikten arındırılarak ülkeye kazandırıldı. Üzücü olan kimse ilgilenmezken, unutulmuşken bu güzelliklerin ortaya çıkmasıyla birlikte bazı kesimlerin rahatsız olması çok ilginçtir” dedi.

Güney’den bile övgüler geldi

Ersenal, beklemedikleri şekilde Güney’den bile övgü aldıklarını belirterek “Güney’den tepki beklerken biz tam tersine övgüler aldık. Projenin detayları çeşitli basın kuruluşlarında övgüyle söz edilerek yayımlandı. Ancak bizde beklemediğimiz ve abartılı bir şekilde birkaç kişi tarafından başlatılan engelleme kampanyası vardır. Uluslararası deneysel arkeoloji enstitüsü bile bu sempozyumun duyurusunu tüm dünyaya sayfalarında yaptılar. Haberlerine yer verdiler. Ayrıca ileriki günlerde daha detaylı olumlu yönde rapor yayınlayacaklarını tarafımıza bildirdiler. Bunun da ülkemiz için dış dünya bakımından ne kadar büyük bir kazanım olduğunu göstermiştir” dedi.

Arkeolog Hüseyin Şaban Aygın “Mesnetsiz iddialar”

Konuyla ilgili olarak görüş aldığımız Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Girne Şubesi eski arkeologlarından Hüseyin Şaban Aygın ise iddiaların mesnetsiz olduğunu belirterek “Ben burada bir proje yapıldığını işittiğimde bir arkeolog olarak merak duydum ve geldim. Neler yapılıyor? Kötü birşey mi iyi birşey mi? Kalktım ve geldim. Hoşuma gitti. Arkadaşlar muhteşem bir iş çıkartıyorlar” dedi.

Aygın, görevi sırasında o bölgede kazı yaptığını belirterek “Bizim dönemimizde buraya gelip kazı yaptık. Geldiğimizde zaten o dönem bazı inşaat firmaları burada projeler yapmak için bölgeyi talan etmişti. Ama daha sonra çalışmalar durduruldu. Hala onun izleri yukarılarda duruyor. Yani bahsedildiği gibi bu çalışmalar sırasında bu bölgeye zarar verilmemiştir aksine daha güzel bir hale getirilmiştir” dedi.

Çalışmaların çok büyük bir titizlikle yapıldığını gördüğünü söyleyen Aygın “Burası kaybolmuş bir durumdaydı. Devletin, Eski Eserlerin, insanların herkesin ilgisizliğinden burada dünya literatürüne girmiş eserler kaybolmuştu Haritadan silinmiş bir vaziyete gelmişti. Bu duyarlı sanatçı arkadaşlar da burada çıkan bu kıymetli eserlerin yerini replikalarını yaparak tekrar tescil etmek için bir girişimde bulundular” dedi.

“Verilmiş bir zarar yok”

Hüseyin Şaban Aygın, bir arkeolog olarak geldiğinde ilk baktığı şeyin çalışmalar yapılırken alana bir zarar verilip verilmediğini kontrol etmek olduğunu belirterek “Görebildiğim kadarınca şu anda yapılmakta olan çalışmalarda böyle bir intiba yok. Sadece gördüğüm kadarıyla daha önce Devlet Su İşleri’nin bu bölgede yaptığı bir su deposu var. Onu da arkadaşlar o dönemin motifleriyle süsleyerek ortama uygun bir hale getirmeye çalışmışlar” dedi.

“Duyarlı insanlara destek olunmalı”

Aygın sözlerini “Bu proje burayı gün ışığına çıkarmak için yapılan bir projedir. İnsanlar kendilerini göstermek için proje yapacak olsalar burada ne işleri var. Başka işlerle uğraşırlar. Bu arkadaşlara destek olmamız lazım köstek değil” diyerek bitirdi.

kibrisgazetesi.com


Benzer Haberler & Reklamlar