Urla'da fotoğraf mı yalan söylüyor, kazı başkanı olan arkeolog mu?

Urla'da fotoğraf mı yalan söylüyor, kazı başkanı olan arkeolog mu?

Urla’da Klazomenai Antik Kenti arkeolojik kazı alanına kepçe girdi. Arkeolog Prof. Dr. Armağan Erkanal isyan etti. Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Erkan Ersoy alana kepçe girmediğini iddia etti. Bu kez isyan eden arkeoloji haberleri ile tanınan ünlü gazeteci Ömer Erbil oldu.

Geçtiğimiz hafta  İzmir'in Urla ilçesindeki Klazomenai Antik Kenti'nde yapılan kazı çalışmasında iş makinesi kullanıldığına dair haberler gündemdeydi.

Urla ilçesindeki Klazomenai Antik Kenti 4 bin 861 ada 1 parsel içerisinde İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan alınan izinle, İzmir Arkeoloji Müzesi tarafından sondaj kazıları sonucunda mezar olduğu öne sürülen buluntulara rastlandı.

Alanda yapılaşma talebi çıkmasıyla yapıldığı belirtilen sondaj kazılarında yükü azaltmak ve çalışmalara destek olmak amacıyla iş makinesi kullanıldığı ortaya çıktı.

Arkeolog Prof. Dr. Armağan Erkanal:  Resimlerde bir nekropol alanının tahrip edildiği görülüyor.

DHA'nın haberine göre; Arkeolog Prof. Dr. Armağan Erkanal, üçüncü derece Arkeolojik SİT alanı ilan edilen söz konusu bölgenin mezar buluntularını içermesi nedeniyle birinci dereceye dönüştürülmesi gerektiğini anlattı: “Burada bir vahşetle karşı karşıyayız. Resimlerde bir nekropol alanının tahrip edildiği görülüyor. Alanda kültürel birikimlerin çıkma olasılığı yüksek bu yüzden muhakkak kazma kürek kullanarak derinleşilmesi gerekir. Bir alanda bu kadar şey çıktığı zaman bu inşaatın durdurulması gerekir. Değil dozer sokmak, çevresindeki boş alanların da korumaya alınması gerekir. Her yerde bir Bergama aramamamız lazım. Bu kurulun üyesi olsaydım, buranın birinci derece SİT ilan edilmesini isterdim. Öncelikle bir nekropol alanı olduğu için. Birkaç nekropol alan daha burada vaktiyle bulundu. O nekropollerden birisinin de yanına inşaat yapıldı. Bu mezarlık alanında yanmış kemiklerden bahsediliyor. Bu kremasyon geleneğidir. Mezara yeni bir birey konulacağı zaman eski bireyler kenara itiliyor. Etler erimemişse mezarın içinde ateş yakılıyor. Bu ateş hem mezarı dezenfekte ediyor hem de cesetleri ortadan kaldırıyor. Yanmış olan her kemik bizim için önemli. Klazemenai’de yuvarlak bir yapı var. Bu yapı belki de Batı Anadolu’nun ilk kremasyon yapısı bile olabilir. Burada öyle gelişi güzel bir kazı yapılmış ki, belki kremasyon ile ilgili kemiklerin nerelerde toplandığı bile anlaşılamamış. Bu kadar geniş yüzeyleri birden bire açmak hoş bir şey değil.” dedi.

Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Erkan Ersoy alana kepçe girmediğini iddia etti

İzmir’de Klazomenai Antik Kenti’ne iş makinesi kullanıldığına dair haberler üzerine  Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Erkan Ersoy açıklama yayınlarak, “Söz konusu haber ile oluşturulan yanlış ve gerçeklerden uzak algının düzeltilmesine ciddi anlamda ihtiyaç vardır. Kazı Başkanı olarak şahsımı ne yazık ki haksız bir şekilde zan altında bıraktığını düşünüyorum" dedi. 

İzmir Müzesi Müdürlüğü uzmanlarının ve çalışmalara bilfiil destek veren Klazomenai Kazısı Başkanlığı’nın bu yönde asılsız iddialar ile yıpratılmasının haksız bir itham olduğunu iddia eden  Prof. Dr. Yaşar Ersoy açıklamasında şunları kaydetti:  “Haber, konuya müdahil olan ve bir röportaj ile görüşlerini ifade eden emekli Prof. Dr. Armağan Erkanal’ın açıklamalarına dayandırılmış ve alandaki kazılar konusundaki eksik bilgilendirmelerden ötürü de bazı yanlış ifadelere yer verilmiştir. Haberde dile getirilen iddiaların, alandaki kazıları yürütmekle sorumlu olan İzmir Müzesi Müdürlüğü’nü ve Klazomenai kentindeki kazıları gerçekleştiren kazı başkanı olarak şahsımı ne yazık ki haksız bir şekilde zan altında bıraktığını düşünüyorum. İlgili haberin sonunda yer alan “…Klazomenai Antik Kenti Arkeolojik Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Erkan Ersoy, konuya ilişkin açıklama yapmayacağını söyledi” şeklindeki ifadenin ise hem müze müdürlüğünce gerçekleştirilen kazıların yetersizliği konusundaki algıyı ve hem de sorumlusu olduğum antik kentteki kurtarma kazılarına yeterince sahip çıkmadığım izlenimini maalesef beslediği kanaatindeyim. Söz konusu haber ile oluşturulan yanlış ve gerçeklerden uzak algının düzeltilmesine ciddi anlamda ihtiyaç vardır. Bu yüzden konuyu açıklayıcı ve alandaki çalışmaların mahiyetini özetleyen bir açıklama yapılması gerekli olmuştur. Habere konu olan taşınmazdaki çalışmalar, arkeolojik verilerin ortaya çıkması ve sondaj kazılarından kurtarma kazılarına evrilmesi sürecinde İzmir Müzesi’nin başkanlığında, Klazomenai Kazı Başkanlığı ile yakın işbirliği içinde gerçekleştirilmiştir. Bu taşınmazda yapılan uzun soluklu çalışmalar neticesinde, M.Ö. 7. yüzyılın ilk çeyreğinden 6. yüzyılın son çeyreğine kadar uzanan sürece ait olan, farklı mezar bölmeleri, toplamda 104 adet mezar bulunmuştur. Alanda gerçekleştirilen titiz ve dikkatli kazılar neticesinde, Klazomenai kenti için çok farklı bilgilerin derlendiği mezarlık alanlarına yeni bir örnek eklenmiş ve envanterlik mahiyette 35 adet, etüdlük nitelikte de 39 adet eser ele geçmiştir. Habere konu olan iş makineleri, toplamda 1 dönüm ölçüsündeki alanda gerçekleştirilen çalışmalarda kazı yapmak amacıyla değil, kazı alanının dışında, elenerek kültür varlıklarından arındırılmış toprağın atılması aşamasında kullanılmıştır. Bunun dışında alanda kazı amacıyla iş makinelerinin kullanımı söz konusu değildir. 2863 sayılı yasa gereği alandaki çalışmalar İzmir Müzesi Müdürlüğü idaresinde gerçekleştirilmiştir. Ama Klazomenai Kazı Başkanlığı olarak bizler sürecin her aşamasında, örnek bir işbirliği gerçekleştirerek tüm bu gömülerin doğru ve sağlıklı bir şekilde derlenmesi ve belgelenmesi, buluntularının tasnif edilip onarılması, fotoğraflanması ve çizilmesi sürecinde kurtarma kazılarına bilfiil destek verdik. Sonuç olarak habere konu olan parsele dönük çalışmalarda bilimsel anlamda etik dışı ve yanlış olan herhangi bir uygulama söz konusu değildir. Bu yüzden de alandaki kazıları gerçekleştiren İzmir Müzesi Müdürlüğü uzmanlarının ve kurtarma kazılarına, belgeleme ve restorasyon çalışmalarına bilfiil destek veren Klazomenai Kazısı Başkanlığı’nın bu yönde asılsız iddialar ile yıpratılmasının haksız bir itham olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.”

Ömer Erbil: Fotoğrafta mezarların kepçelerle nasıl ortaya çıkarıldığı açıkça görülüyor. 

30 Yıldır arkeoloji alanındaki haberleri ile tanınan ünlü gazeteci Ömer Erbil, dha.com.tr sitsinde yayınlanan "Fotoğraflar yalan söylemez" başlıklı köşe yazısı ile alana kepçe girmediğini iddia eden Klozemenai Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Ersoy'a ayar çekti ve "İzmir Urla’da Klozemenai Antik kentinde İzmir Müze Müdürlüğü’nce bir arkeolojik kazı yürütülüyor. Adı kurtarma kazısı. Halk dilinde inşaata izin verme çabası. 3. Derece Arkeolojik sit alanında devam eden kazıda kepçe olarak nitelendirilen iş makinaları çalışıyor. Amaç bir an önce kazıyı bitirip inşaata yol vermek için. Antik kentin bir kazı başkanı olmasına rağmen kendisi alanda yok, ama savunmada var. Klazomenai Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Ersoy başkanlığını yaptığı antik kentin nekropol alanında devam eden kazının iş makineleri ile yapılmadığını, iş makinasının sadece çıkan toprağı alan dışına taşındığını ileri sürüyor. Oysa fotoğraflar kazı başkanını yalanlıyor." diye yazdı ve kazıdan fotoğraflar kullanarak sorular sordu:

Ömer Erbil yazısını şöyle sürdürdü: 

"(Urla’da 4861 ada, 1 parselde İzmir Müzesi arkeologların denetiminde kepçelerle yapılan arkeolojik kazılar. Fotoğrafta mezarların kepçelerle nasıl ortaya çıkarıldığı açıkça görülüyor.)

DEFİNECİLİKTEN FARKI NE?

Fotoğraflar İzmir Müzesi elemanlarının iş makinelerinin başında, açmaları bizzat iş makinesiyle kazdırdıkları açıkça görülüyor. Arkeologlar iğneyle kuyu kazar, bununla da övünür. Fotoğraflarda görüldüğü üzere başında arkeolog olduğu halde aleni kepçeyle kazıyorlar. Prof. Ersoy ifadesinde tek bir parselde 104 adet mezarın ve çok sayıda eski eserin bulunduğunu söylüyor. Bu ifadeler, alanın 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı niteliğinde olduğunu göstermesine rağmen kurul sit derecesini ısrarla değiştirmeyerek 3. Derecede tutmaya devam ediyor. 2863 sayılı yasanın 6. maddesine göre nekropoller, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır. Buna göre bu alanın çevresiyle birlikte 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmesi gerekir. Kazı başkanı kendi sorumluluğunda olan arkeolojik bir alanı kurtarmak yerine iş makinalarıyla yapılan çalışmaları neden kurtarmaya çalışıyor? İnsanın aklına türlü türlü kötü düşünceler geliyor. 104 adet mezarın keşfedildiği inşaat yapılmak istenen parselin koruma altına alınıp, Klozemenai nekropol alanı ilan edilmesi için daha ne kadar mezar bulunması gerekir? Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü bu olaya derhal el atmalı ve alanı birinci derece sit ilan edecek adımları atmalıdır. Üstelik başta İzmir Müzesi olmak üzere, kazı başkanı ve tüm sorumlular hakkında da soruşturma açılması gerekir. Aksi halde defineciler ve eski eser kaçakçıları ile mücadele etmemizin ne anlamı kalır. Defineci de götürebildiği her yerde iş makinasıyla kazı yapıyor.

(Urla’da 4861 ada, 1 parselde İzmir Müzesi arkeologlarının denetiminde kepçelerle yapılan arkeolojik kazılar. Fotoğrafta mezarların kepçelerle nasıl ortaya çıkarıldığı açıkça görülüyor. İzmir Müzesi arkeoloğu Bilal Yürük kepçelerin başında görülüyor.)

(Urla’da 4861 ada, 1 parselde İzmir Müzesi arkeologlarının denetiminde kepçelerle yapılan arkeolojik kazılar. Ön planda iş makinesinin ağırlığı ile tahrip olan mezarlar, arka planda ise kesit içinde kepçeyle kesilerek tahrip olan bir lahtin diğer yarısı görülüyor. Ayrıca kesitteki kepçe izleri, parselin iş makineleriyle kazıldığının açık göstergesidir.)

Bu yazıya ilgililerin nasıl bir cevap vereceği merak ediliyor.

arkeolojikhaber.com
 

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar