Tarım Bakanına, arkeolojik alanları tarım arazisi olarak kullanın önerisi!

Tarım Bakanına, arkeolojik alanları tarım arazisi olarak kullanın önerisi!

Emekli Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Arkeolog Mehmet Akif Işık, "Bir yerleşim arkeolojik alan ilan etmek, bir yerde oradaki Türk-İslam yaşantısını yok saymak ve bizden öncekileri (özellikle Bizans’ı) hortlatmak anlamına gelir" açıklamasında bulundu. Işık'ın açıklamasını aktaran yazar Hüseyin Öztürk'e göre ise, arkeolojik alanları tarım alanı olarak kullanılabilir.

Yeni Akit yazarı Hüseyin Öztürk'ün 30 Haziran Tarihinde yayınlanan "Arkeoloji adına yapılan kazılar" başlıklı yazısında "işin ehli" olarak tanımlanan Emekli Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Arkeolog Mehmet Akif Işık'ın görüşlerine yer verildi.

Yazısında önce, arkeoloji tarihinin karanlık yüzünü yansıtan ve ajanlık gerçeğine dikkat çeken Yeni Akit yazarı Hüseyin Öztürk, daha sonra  Prof. Dr. Ahmet Çaycı başkanlığında Selçuklu Belediyesi, Kültür Bakanlığı, Konya Müzeler Genel Müdürlüğü ve Necmettin Erbakan Üniversitesi'nin İşbirliği ile tarihi Gevale Kalesi'nde süren arkeoloji kazılarına medyanın ilgi göstermemesinden şikayet etti.  

Yazar daha sonra konu hakında ehil isim olarak tanımladığı Emekli Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Arkeolog Mehmet Akif Işık'ın görüşlerine yer verdi.

Yazar Mehmet Akif Işık'ın açıklamasının ardından Cumhurbaşkanlığı ve Tarım Bakanlığına seslenerek, bu alanların tarım alanı olarak kullanılabileceğini ima etti. 

İşte Hüseyin Öztürk'ün "Arkeoloji adına yapılan kazılar" başlıklı yazısının tam metni: 

Arkeoloji meselesinden hep şüphelenmişimdir. Özellikle yüz yıllardır Ortadoğu ve ülkemizde çalışan yapancı arkeologlar hiç güven vermemiştir.
Bilirsiniz, arkeologların büyük kısmı ajandır ve İngiltere’ye hizmet etmektedirler. Ortadoğu’da, Osmanlı’da ve bugünkü iç ve dış kaynaklı kargaşalarda bunların etkisi büyüktür. Şimdilik geçelim.
Ülkemizde de bugün neredeyse her yöremizde birtakım arkeoloji çalışmaları sürmekte ve dünyanın parası harcanmaktadır.
Arkeolojik kazıları reddediyor falan değiliz. Memlekete ve millete faydası olacak; tarihimize-medeniyetimize katkı sunacak her türlü kazı elbet yapılmalıdır.
Mesela Bizans yahut öncesi ve sonrası uygarlıklara dair yapılan kazılar, gündemden hiç düşmezken, kendi tarihimize ait kazılar pek gündeme gelmez.
Örneğin Konya’da Selçukluların eseri olan “Gevale” kalesi adıyla bilinen bir kale var ve halen kazı çalışmaları, Prof. Dr. Ahmet Çaycı tarafından yürütülmektedir.

Bu kazı çalışmalarına dair medyanın her türlüsünde ve akademik dünyadan ne kadar kimsenin haberi vardır?
Kendi kurduğumuz ve yaşatmak istediğimiz medeniyetimizi ihya etmek ve değerlerimizi korumak asli vazifemiz değil midir?
Sorumun cevabını ehline sordum. O da özetle şunları söyledi:

“Türk-İslam topluluğu olarak Anadolu’yu yurt edindikten sonra evler-okullar-ibadethaneler-han-hamam-kervansaray-çarşı gibi yapılar imar ederek yaşanılacak yer haline getirdiğimiz Anadolu’nun birçok yerleşim yerini “Arkeolojik alan” ilan etmek bu ülkeye yapılacak büyük kötülüklerdendir.
Zira arkeolojik alan ilan etmek, bir yerde oradaki Türk-İslam yaşantısını yok saymak ve bizden öncekileri (özellikle Bizans’ı) hortlatmak anlamına gelir.
Anadolu tarih öncesi çağlardan itibaren birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve süresini tamamlayan medeniyetler yerine yenilerini bırakmıştır.
Hal böyle iken üst tabakadaki Türk-İslam dönemi yapılarını kaldırıp, alt tabakalara inmek, buradaki Türk-İslam tabakasını yok etmek anlamına gelmektedir.
Özellikle Osmanlının ilk yerleşim yerlerinden olan ve günümüzde de yaşantının devam ettiği İstanbul-Edirne-Bilecek-Bolu-İzmir gibi şehir merkezlerimizde arkeolojik alanlar ilan etmek, bir önceki medeniyeti hortlatmaya yardımcı olmaktır.
Tabii bizden önceki tarihi eserler korunmasın demiyoruz. Türk-İslam hoşgörüsü buna müsaade etmez. Örneklendirecek olursak, Anadolu’da yaşayan medeniyetlere ait eserler halen korunmakta ve geleceğe intikal ettirilmektedir.

Ayasofya, Kariye, Aya İrini, Sümela Manastırı, Akdamar Kilisesi ve Kars Ani ören yerleri gibi çeşitli şehirlerimizde bulunan eserler korunmakta, restore edilmektedir.
Bazı rakamlar verelim:
2021 yılı sonu itibariyle 21.512 yerde arkeolojik alan ilan edilmiştir. Bunların toplamı bazı Avrupa devletinin yüzölçümünden fazladır.
21.512 kazı alanı içerisinde 21.098 kazı alanında kısıtlama getirildiği için tarım yapılamamakta ve herhangi bir kazı işlemi de bulunmamaktadır”.

Ezcümle:
Buraya kadar olan bilgiler, Emekli Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Arkeolog Mehmet Akif Işık hocaya aittir. Ehli böyle diyor!
Vaziyet, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Tarım Bakanımıza arz olunur.


Hüseyin Öztürk - Yeni Akit

huseyinozturk@yeniakit.com.tr 

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar