Burdur'da iskeletleri bulunan Rhodon ve Eirene'nin yüzleri böyleymiş

Burdur'da iskeletleri bulunan Rhodon ve Eirene'nin yüzleri böyleymiş

Burdur’un Ağlasun ilçesinde Sagalassos Antik Kenti’nde iskeletleri bulunan Romalı ve Bizanslı iki insanın yüzü yeniden yapılandırıldı. Sagalassos'ta yaşamış biri 1700 yıllık, diğeri 800 yıllık 'Burdurlu' Rhodon ve Eirènè'in yüzlerinin tahminen nasıl göründüğü rekonstrüksiyon ile ortaya çıkarıldı. Yüzler önce Önce Leuven, sonra İstanbul sonra da Burdur’da sergilenecek.

Araştırmacılar otuz yılı aşkın süredir, Burdur’daki Sagalassos Antik Kenti’nde uluslararası arkeoloji kazıları gerçekleştiriyor ve ortaya çıkan bulguları disiplinlerarası ekiple inceliyor.

Geçmişe bakış bir metafordur; ancak arkeolog Jeroen Poblome ve Sam Cleymans, Burdur Mehmet Akif Ersoy üniversitesi arkeologları ile birlikte Sagalassos sakinlerinin yüzlerini yeniden yapılandırarak, fiziksel gerçeklik haline getirdi.

Bu çalışma ile Sagalassos Arkeolojik Araştırma Projesi tam anlamıyla 'yeni yüzlere’ sahip. Araştırmacılar, antik kentte iskeletleri bulunan biri Romalı bir adama (MS 3. yüzyılın başları), diğeri ise Bizanslı bir kadına (11.-13. yüzyıl) ait insanın kafatasını teknolojik yöntemlerle etlendirerek, yüzlerinin nasıl görünüyor olabileceğini ortaya çıkardılar.

Araştırmacılar gerçek isimlerine ulaşılamayan iskelet sahiplerini Romalı “Rhodon” ve Bizanslı “Eirènè” olarak adlandırdılar.

Sagalassos Arkeolojik Araştırma Projesi direktörü Profesör Jeroen Poblome, "her zaman Sagalassos’taki günlük yaşamın daha iyi bir resmini oluşturmaya istekli oldum. Arkeologlar genellikle ilkler, en büyükler, en güzellere saplantılıdır, ancak bizim araştırmamız, sıradan erkeklerin ve kadınların hayatlarına odaklanıyor. Bu yüz rekonstrüksiyonları, bu yaklaşıma mükemmel bir şekilde uyuyor. Eirènè’nin iskeleti, 1995 yılında Marc Waelkens başkanlığındaki bir araştırma ekibi tarafından bulundu. Mezarı bir şapeli çevreleyen mezarlık içindeydi. Rhodon’un kalıntıları ise 2016’daki kazıların son günü keşfettik. Birkaç mezardan oluşan daha büyük bir kompleksin parçası olarak tuğla mezar odasında bulundu. Her iki iskelet de neredeyse tam ve iyi korunmuştu.”

Mezar yerleri ve iskeletleri, bu insanların yaşamları hakkında daha fazla bilgi sunuyor. Doktora sonrası araştırmacı Sam Cleymans, Romalı adamın öldüğü zaman elli yaşından büyük olduğunu tahmin ettiklerini söylüyor.

Profesör Jeroen Poblome (ortada) ve Doktora Öğrencisi Sam Cleymans, Sagalassos Antik Kenti sakinlerinin yüzlerini yeniden yapılandırdı. C: KU Leuven – Rob Stevens

“Mezar yeri bize orta sınıf bir aileden geldiğini söylüyor. Bazı güzel mezar eşyaları bulduk, örneğin: bir epistomion (ölen kişinin ağzına yerleştirilmiş bir altın yaprak) ve arı betimlemesi ile süslenmiş ve yaldızlı bir bronz yüzük.”

“Kalıntılar, adamın fiziksel olarak zor bir yaşama sahip olduğunu gösteriyor. Birkaç eklem lezyonu ve kemik kırığı bulduk. Yaşı elbette önemli bir rol oynamıştı, ancak zorlu bir ortamda fiziksel emeğin yüksekliği, bedeni üzerinde açıkça bir etkiye sahipti.”

“Bizanslı kadın için daha az ipucu var. Tahminlerimize göre, öldüğü zaman 30 ila 50 yaşları arasındaydı. Muhtemelen genç yaşından dolayı daha az eklem lezyonu vardı. Roma insanınınkine kıyasla, onun mezarı Orta Bizans döneminde Hıristiyan geleneklerine uyacak şekilde daha sadeydi.”

Yüz şekli; kafatası formuna ve kas kökenlerine göre hesaplandı.

Araştırmacılar, bu insanların nasıl yaşadığını, aynı zamanda nasıl göründüklerini bilmek istedi. Canlandırmanın ilk aşaması tamamen dijital  süreçti.

Burdur Mehmet Akif Ersoy üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, kafataslarının üç boyutlu taramasını yaptı. Yüz şekli; kafatası formuna ve kas kökenlerine göre hesaplandı.

Katman katman, yüz yeniden yapılandırıldı: ilk olarak kaslar ve yağ katmanı ve son olarak da cilt. Burnun, gözlerin ve kulakların boyutu ve şekli de hesaplandı. Dijital yüz rekonstrüksiyonu %75 kesinliğe sahip.

Jeroen Poblome, sonraki adımların biraz daha farklı bir yaklaşım gerektirdiğini söylüyor.

“Yüz rekonstrüksiyonu bilim ve yaratıcılığın birleşimidir. Cilt tonunu veya gözler ve saçların rengini kafatasından çıkaramıyoruz, bu yüzden bunları diğer kaynaklara göre belirlemeliyiz. Bu nedenle kararlarımızı arkeolojik alanın bulunduğu Ağlasun’un çağdaş nüfusuna dayandırdık. Buradaki insanların çoğu kahverengi gözlü, koyu kahverengi saçlı ve oldukça açık tenli. Böylece bu örnekler Rhodon ve Eirènè için de en iyi seçenek gibi görünüyordu.”

Saç modeli ve sakal şekli için araştırmacılar tarihsel kaynaklara baktı.

Sam Cleymans, “Roma döneminde fiziksel görünüm önemliydi. Romalılar oldukça kendini beğenmiş olabilir. Yazılı kaynaklar bize, örneğin erkeklerin genellikle kel olmaktan hoşlanmadıklarını gösteriyor. MS 2. yüzyılda Romalı erkekler için güzellik ideali, İmparator Hadrian’a dayanmaktadır. Bu yüzden Rhodon’a nispeten kısa saçlar ve bakımlı bir sakal yaptık. Bizans döneminde, ortalama nüfus fiziksel görünüme daha az önem vermişti. Alçakgönüllülük ve basitlik normdu. Sınırlı açıklamalar ve resimler, kadınların tipik olarak saçlarını uzun, açık veya örgülü kullandığını gösteriyor. Eirènè için açık saç ve ince bir örgü seçtik.” dedi.

Önce Leuven, sonra İstanbul sonra Burdur’da sergilenecek

Yüzler tamamlandı ve artık herkes Rhodon ve Eirènè ile tanışacak. 25 Mayıs’tan itibaren yüz rekonstrüksiyonları Leuven’deki Üniversite Kütüphanesi’ndeki bir aylık sergide sergilenecek.

Sergiden sonra Rhodon ve Eirènè’nin anavatanlarına geri dönme zamanı gelecek. Profesör Poblome’ye göre “Yüzler tarihsel bağlamlarına ait”. “Sonbaharda, İstanbul’da büyük bir Sagalassos sergisi olacak ve ardından Burdur müzesinde yüzler kalıcı sergiye yerleştirilecek.”

KU Leuven. Bregt Van Hoeyveld. 20 Mayıs 2019 (Çeviri: Erman Ertuğtul - Arkeofili)

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar