Aurelius Marcus Aurelius

Aurelius Marcus Aurelius

Aurelius, Marcus: MS 121-180. MS 161-180 arasında Roma imparatoru, ay­nı zamanda filozof.

Roma’da doğdu. Babasının ölümü üzerine imparator Hadrianus’un akrabası ve zamanının önemli bir kişisi olan dedesi tarafından büyütüldü.

Edebiyat, dram, müzik, hitabet, Grekçe alanlarında iyi öğretmenlerden ders aldı. Felse­feye olan ilgisi gençlik yıllarında dayanır. Hocaları arasında Herodes Attikus, Marcus Cornelius Fronto da yer alır.

MS 145’te Faustina(genç) ile evlendi.

On yedi yaşında tahtın varisi oldu ancak imparator olması kırk yaşında ger­çekleşti.

Kendisi gibi Antoninus Pius’un evlatlığı olan Lucius Verus’u ortak imparator ilan etti. Böylece Roma tarihinde ilk kez eş yetkili iki imparator tahta çıkmış oluyordu. Bununla birlikte devlet yönetimde kardeşine göre oto­ritesi daha fazlaydı.

Tahtta kaldığı süre içinde Tuna bölgesinde Germenlere karşı ve Doğu’da Partlara karşı askeri başarılar kazandı. Verus’un ölümü (MS 169) üzerine oğlu Commodus’u ortak imparator ilan etti (MS 177). Tuna böl­gesinde barbarlara karşı seferdeyken MS 180’de Sirmium yakınlarında öldü.

MS 165 yılında Part seferinden dönen ordular veba salgını başlattı. İmparator­luk nüfusunun onda birini öldürdüğü sanılan ve hekim Galenos tarafından anlatılan bu salgın Marcus Aurelius döneminin önemli olaylarından biridir.

Hristiyanlardan hoşlanmamakla birlikte onlara sistemli baskı uygulamamıştır.

Filozof-yönetici olarak kamuoyundan takdir görmesine rağmen kendinden sonra imparator olarak en yetenekli kişiyi değil, Roma tarihinin en kötü imparatorla­rından biri olacak olan oğlu Commodus’u getirmiştir.

Kendi döneminde hiçbir senatörün öldürülmemesini istemiştir.

Stoacı felsefenin etkisini taşıyan on iki ki­taplık Ta eis Heautorı (Kendim için Düşünceler) adlı Grekçe olarak yazılmış bir eseri vardır. MS 166-180 yıllan arasında yazıldığı sanılan bu eser günü gününe tutulmuş, birbirleriyle bağlantısı olmayan notlardan ibarettir.

“Kendini hep bir Romalı, bir imparator, görevi başında bulunan bir asker gibi gör!” diyerek kendini yoklayıp denetlemeyi önemli saymıştır.

Ölçüsüzlük, kendini öfkeye kaptırmak ve kendini beğenmişliği iktidarda bulunan bir kimseyi baştan çıkaran şeyler olarak görürdü. Ödevini yerine getirmek için kendisine gerekli yetenek­leri vermiş olan doğaya, Tanrı ya da kadere şükretmeye büyük önem verirken, dini bir rengi olan felsefesinde ruhun ölümsüzlüğüne de inanç beslemiştir: “Ya­şadığın şu anı doğaya uygun yaşa, sonra da üzüntüsüz ayrıl, tıpkı olgunlaşmamış bir yemiş gibi. Yemiş olgunlaşınca yere düşer, kendisini yaratmış olan top­rağa ve ağaca minnet duygulan besleyerek.”

Beş İyi İmparator’un beşincisidir.

Edward Gibbon Roma İmparatorluğunun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi adlı anıtsal eserinde insanlığın en mutlu ve müreffeh dönemi olarak Domitianus’un ölü­mü ile Marcus Aurelius’un ölümü arasındaki dönemi saptar.

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar