Havva Işık: Arkeoloji kendi sürecini belirleyen bir meslek

Havva Işık: Arkeoloji kendi sürecini belirleyen bir meslek

Likya Uygarlığının başkentliğini yapmış Patara Antik kenti kazı başkanı Prof. Havva Işık, "Arkeoloji ince bir iş, zahmetli bir iş. ‘Şu kadar sürecek bir işi şu kadar sürede bitirmeyi başardık’ tabiri doğru değil. Kendi sürecini belirleyen bir meslek arkeoloji. Ne kadar titiz olursanız o kadar doğru" dedi.

‘Patara Arkeolojik Kazıları’nın bu yıl 30’uncu yıl dönümü.  Kazı Başkanı Prof. Havva Işık, bölgedeki çalışmaların tüm hızıyla sürdüğünü ve bugüne kadar sayısız eserin arkeoloji bilimine kazandırıldığını söyledi.

Işık, herkesi bu tarihi mekanı keşfetmeye davet etti.

1988 yılında, o dönem Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde görev yapmakta olan Prof. Fahri Işık başkanlığında başlayan ‘Patara Kazıları’nda bugün çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Kazılar, 1990 yılında Arkeoloji Bölümü’nün kurulmasıyla Antalya’da görev yapmaya başlayan Prof. Işık’ın katkılarıyla Akdeniz Üniversitesi bünyesine kazandırıldı. Üniversitesi’nin ilk kazı çalışması olma özelliğini taşıyan Patara Kazıları’nda 30 yıl geride kalırken bugüne kadar sayısız eser, arkeoloji bilimine kazandırıldı.

2009 yılında kazı başkanlığını devralan ve 9 yıldır bu görevi sürdüren Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi ve Patara Kazıları Başkanı Prof. Havva Işık ile Antalya Ekspres'ten Abdullah Özkan'a kazı çalışmalarının 30’uncu yılını ve arkeoloji dünyasını anlattı.

Şimdiye kadar Patara’da yapılan çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Patara, çok özel bir yer. Başkent oluşu bu şehri farklı kılıyor. Başkent statüsü olduğu için belirli ayrıcalıkları da olmuş. Her sene o kadar büyük yenilikler ve bilim dünyasında ses getirecek eserler keşfettik ki. Bir ‘Yol Anıtı’ çıkardık ortaya. Ve bu dünyada bilinen ilk yol anıtı oldu. Deniz feneri var. Proje çalışmaları devam ediyor. Meclis binası var. Bunların tamamının kazıları bitti. Sayısız yer altı mezarları bulduk. Buradan çıkarılan eserler Antalya Müzesi’nde sergileniyor. Ekstradan heykeller, seramikler çıkardık. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Patara kazıları dolu dolu geçiyor.

Patara Kazıları’nın tamamlanması için öngördüğünüz bir süre var mı?

Kazılar çok zaman alıcı uğraşlar. Zaman yayılabiliyor ve uzun sürüyor. Bir hamamın kazısı yıllarca devam edebiliyor. Fahri Hoca, Patara kazıları başlarken 500 yıllık bir süreden bahsetmişti. 30’uncu yıldayız, ‘530 yıl sürer’ diyor. Arkeoloji ince bir iş, zahmetli bir iş. Süre değil yapılan işin kalitesi önemli. ‘Şu kadar sürecek bir işi şu kadar sürede bitirmeyi başardık’ tabiri doğru değil. Kendi sürecini belirleyen bir meslek arkeoloji. Ne kadar titiz olursanız o kadar doğru.

Kaç kişilik bir ekip ile çalışıyorsunuz?

Büyük bir ekibimiz var. Akdeniz Üniversitesi’nden bilim insanları ve öğrenciler var. Arkeolojinin dışında kalan bilimlerden kişilerde bize eşlik ediyor. Jeoloji mühendisleri, botanikçiler, deprem bilimciler, harita mühendisleri farklı disiplinlerden akademisyenler bize, kazılarda eşlik ediyor. Akdeniz Üniversitesi dışından her yıl 6-7 farklı üniversiteden akademisyenler bize eşlik ediyor. Ayrıca yurtdışı partnerlerimiz var. Münih Üniversitesi’nden misafirlerimiz geliyor. Onlarla birlikte çalışıyoruz. Kalabalık bir ekibiz. Geçen yıl kazı ruhsatımızda 52 kişinin ismi yazıyordu. Bu yıl kadro kesin değil ama daha fazla olacağız gibi görünüyor. Patara kazılarının şöyle bir özelliği var.

Peki, yılın her günü kazı yapabiliyor musunuz? Program nasıl belirleniyor?

Bunu insanlara anlatmakta ne yazık ki zorlanıyoruz. Yılın her mevsimi çalışamıyoruz. Bir kazıya başlayabilmemiz için çok ciddi prosedürlerle boğuşmamız gerekiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bize ruhsat veriliyor. Yönergeler ve yönetmelikler var. Yılın sonunda yani Aralık ayında başvuru yapıyoruz. Kimlerle, ne zaman, nerede kazı çalışması yapacağımızı bildiriyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı,vermiş olduğumuz bilgileri kontrol ettikten sonra bir liste gönderiyor ve o listeye göre çalışmalarımıza başlıyoruz. Öğrencilerimiz daha sonrada bize katılabiliyor. Kazı çok ciddi bir iştir, izinlere tabidir. Zaten bu prosedürleri yerine getirmediğimiz takdirde kaçak kazı yapmış sayılıyoruz. Kaçak kazı, asla istemediğimiz bir durum. Yurtdışından kazılara katılan yabancı misafirlerimiz ise bu süreçte bulundukları ülkelerdeki Türk büyükelçiliklerinden ya da konsolosluklardan başvuru yaparak izin alıyorlar.

Kazılarda 30 yıl geride kaldı. Patara’nın yüzde kaçı gün yüzüne çıkarıldı? Bir oran verebiliyor musunuz?

Öncelikle şunu söylemeliyim. Her kazının bir stratejisi olmalı. Bir ören yerinde kafana göre kazı yapamazsın. Neye hizmet edeceğini bilerek kazmak gerekir. Bu doğrultuda kazı stratejileri belirlenir ve 5 yıllık planlar halinde bakanlığa sunulur. Patara’da belirli temalarda ve bilimsel ağırlıklı noktalarda çalışma yapıldı. Temel bakış açısı erken dönem Likyası için iz verebilecek yerlerde araştırma yapıldı. Bu lokasyon Patara’da Tepecik bölgesidir. Oradaki çalışmalarımız giderek artan bir şekilde devam ediyor. İkinci çalışma konsepti ise biz, bir ören yerinde yapılan kazı faaliyetlerinde o bölgenin halkına ekonomik yarar sağlamasını amaçlıyoruz. Bilime hizmet ettiği kadar bölge insanına da katkı vermek zorunda. Bunu önemsiyoruz. Hem yöredeki yerel halkın hem de ülkemiz turizminin bu muazzam kalıntıları gelire dönüştürebilmesi amacıyla belirli bir sıralamayla ortaya çıkarıyoruz. Görkemli yapıları ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Bunda da çok başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Üçüncüsü ise doğa koşullarından ve insani koşullardan etkilenecek olan yapılara öncelik tanıyoruz. Temel kazı kriterleri bu şekilde. Yani önem derecesine göre kazılarımızı sürdürdüğümüz için yerin altında daha ne kadarlık kısım var bilmiyoruz. Bu yüzden bir oran ya da süre vermek doğru değil.

30’uncu yıla özel etkinlikleriniz olacak mı?

Kazı çalışmalarının 25’inci yıl kutlamaları çok güzel geçti. Bize yakışanın iyi kültürel aktiviteler olması gerektiğini hep inandık. 30’uncu yıl için çalışmalar başladı. Kısa bir süre önce Akdeniz ve Bilim Üniversitesi’nin ortaklığında ‘Arkeolojide Mekansal Algılama’ isimli bir kurs düzenledik. Katılımcılara en yeni teknolojikleri sunduk. Turizmciler katıldı, uygulamalar oldu. Çok verimli geçti. 8 Mayıs’ta Devlet Opera ve Balesi, Patara’da bir konserdüzenleyecek. Daha önce Patara ile ilgili 8 kitap çıkartmıştık. Geçtiğimiz günlerde 30’uncu yıla özel 9’uncu kitabımızı da çıkarttık. Biz, çok yayın yapan bir ekibiz. Likya arkeolojisi bizden soruluyor. Patara’da yetişen akademisyenler, şu an başka yerlerde kazı çalışmaları yapılıyor ve bu bizi çok mutlu ediyor.

Peki, kazılarda maddi yükü kim karşılıyor? Akdeniz Üniversitesi bu işin neresinde?

Temel maddi destek Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan.Bakanlığımızın gönderdiği ödenekler olmasa bizim çalışma yapmamız mümkün değil. Kendilerine müteşekkiriz.Üniversitemiz, Bakanlar Kurulu kararıyla ‘Patara Kazıları’nın ortağı ve sahibidir. Üniversitemiz de hiçbir zaman desteğini esirgemedi. Bu noktada rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Ünal’a teşekkür ediyorum. Bunların dışında Antalya’dan ufak destekler alabiliyoruz.

Tarihe ilgi duyan insanlara bir şeyler söylemek ister misiniz?

Ben tüm tarih tutkunlarını Patara’ya davet ediyorum. Bildiğiniz gibi Noel Baba, Pataralıdır. Orada doğum yaşamıştır. Onun dolaştığı sütunlu caddede dolaşabilir, onun yaşadığı kentte soluk alabilirler, Cem Sultan’ın Rodoslularla buluştuğu Antik Liman’a bakabilirler ve ruhlarını arındırırlar. Herkesin mutlaka Patara’yı görmesi gerekiyor. Ziyaret etsinler.

‘TURİZMCİLER ANTİK KENTLERİ SAHİPLENMELİ’

Kendisini Turizm başkenti ilan eden bir Antalya’da turizmcilerin bugüne kadar kültür varlıklarının korunması ve kollanması noktasında gerekli desteği verdiklerini düşünmüyorum. Turizmcilerin bir antik kent seçmelerini ve o kentin hamisi ve banisi olmalarını diliyorum. Bu yapılmayacak bir şey değil. Kültürel miras konusunda daha duyarlı olmasını, destek vermesini, destek vermesinden öte sahiplenecekleri kentin sorunlarıyla ilgilenmelerini istiyorum.Bir turizmci çıkıp, ‘Bu ören yeriyle ben ilgileniyorum, sorunları beni ilgilendirir, benim korumam altında’ diyebilmeli. Bunlar çok güzel birlikteliklere yol açabilir. Bu benim açık çağrımdır. Bilim için kazı yapıyoruz. Ama yapmış olduğumuz bilimsel görevin dışında direk turizm etkiliyor. Biz ne kadar çalışırsak turizmciler o kadar kazanacaklar.

Abdullah Özkan - antalyaekspres.com.tr

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar