Danimarka'ya Egtved Kızı'ndan sonra Skrydstrup Kadını şoku

Danimarka'ya Egtved Kızı'ndan sonra Skrydstrup Kadını şoku

Danimarkalıların saç modelleri ve bakımlı tırnaklarıyla ünlü antik çağ mumyalarının aslında Danimarkalı olmadıkları anlaşıldı. Danimarka'nın Tunç Çağı simgelerinden Egtved Girl gibi Skrydstrup Woman'ın da göçmen olduğu ortaya çıktı .

Danimarkalıların neredeyse milli kahramanı haline gelen, İskandinavya'nın Bronz Çağı (Tunç Çağı) simgelerinden Egtved Kızı'nın (Egtved Girl) 2015 yılında aslında Danimarkalı olmadığının ortaya çıkması ülkede büyük hayal kırıklığı yaşanmasına neden olmuştu. Her ne kadar Danimarkalıları üzse de bu durum, önemli bir antropolojik keşifti. Çünkü bölgedeki Bakır çağı insanlarının, kadınlar da dahil, hayli geniş alanlarda, uzun seyahatlar yaptığını gösteriyordu.

M.Ö. 1390-1370, yıllarına tarihlenen Egtved Kızı, 1921'de bir höyüğün içindeki mühürlü bir tabut içinde bulundu.

Yaklaşık 30 metre genişliğinde ve 4 metre yüksekliğinde barakavari höyükte, bir çocuğun yakılmış kalıntılarıyla birlikte keşfedildi. Tabutu mühürlü halde, Kopenhag'daki Danimarka Ulusal Müzesi'ne getirildi ve orada açıldı. Tabuttaki mumyasında inek derisinden yapılmış, kolları dirseğe ulaşan bir elbise ile yatıyordu. Bel kısmı çıplaktı  ve boyu ancak dizlere ulaşan kısa etek giyiyordu. Gevşek bir korse takıyordu. Üzerinde bronz bilezikler ile spiral ve sivri uçlarla süslü geniş bir diske sahip yünlü bir kemer vardı.

Bir kemer ve bronz bilezik de dahil olmak üzere entari ve etek giyiyordu. Kızla birlikte, başında bazı bronz iğne, saç demeti ve saçak içeren bir kutu bulunmuştu. Ayaklarının ucunda 5-6 yaşlarındaki bir çocuğun yakılmış kalıntıları vardı. Başucunda bir bıçak ve bronz iğneler vardı. Egtved Kızının iyi korunmuş kalıntıları, onun 16-18 yaşlarında öldüğünü 160 cm uzunluğunda kısa  saçlı, sarışın ve düzgün kesilmiş tırnakları olduğunu gösteriyordu.

Bu olgu antropologlar arasında önemli bir soru gündeme getirmişti: Egtved Kızı' gibi başkaları da var mıydı?

Danimarka Ulusal Müzesi'nde arkeolojik araştırmalar yapan bilim adamları, bu soruya "evet"  cevabı veriyorlar.

ScienceNordic'ten Charlotte Price Persson'ın haberine göre; Stronsiyum analizi sonuçlarından, Egtved Kızı'ndan sonra, ünlü Skrydstrup Kadını'nın (Skrydstrup Woman) da aslında Danimarkalı olmadığı ortaya çıktı. Mumyaları bulunduğunda Danimarkalı oldukları sanılan Egtved Kızı ve  Skrydstrup Kadını'nın artık  Danimarka'ya ulaşmadan önce Avrupa'da dolaştıkları biliniyor.

Analiz sonuçları; Skrydstrup Kadını'nın Danimarka'ya, Güney Almanya, Fransa, İsveç veya Çek Cumhuriyeti'nen gelmiş olabileceğini gösteriyor. Araştırmacılar şimdi onun tam olarak ne kadar uzun seyahat etmiş olabilecepini ve kökenini tespit etmeye çalışıyorlar.


Bu ilginç keşif iddiasının sahibi olan Danimarka Ulusal Müzesi'nden Prof. Karin Frei, Avrupa Bronz Çağı'nı yeni bir anlayışa açtıklarını belirterek, "Nereden geldiğini kesin olarak söyleyemeyiz ve belki de hiç bulamayız ama ancak Skrydstrup Kadını kesinlikle Danimarka değildi. O da Egtved Kızı gibi bu topraklara dışarıdan gelmişti. Bu keşif bize çok yeni perspektifler sunuyor." dedi.

Skrydstrup Kadını ve Egtved Kızı arasındaki benzerlikler

Prof. Karin Frei'ye göre; Egtved Girl ve Skrydstrup Woman yaklaşık olarak aynı dönemde yaşıyordu ve her ikisi de 16 ila 18 yaşlarındaki genç kızken ölmüştü. Her ikisi de gömülmenin elit bir yolu olan höyüklerin altında meşe tabutlarına gömülmüşlerdi. Ve ikisi de bu topraklara yabancıydı. Ancak benzerlikler burada sona eriyor.

Egtved Kızı, çok genç yaşta ölmesine rağmen, buraya gelmeden önceki yıllarında sık seyahat eden biri ve hayatının son günlerini geçirdiği Egtved'de  kısa bir dönem - muhtemelen sadece birkaç ay- yaşadı. Fakat Skrydstrup Kadını, ölmeden önce sadece tek ama çok uzun bir yolculuk yaptı ve daha sonra yerleştiği Danimarka'da gömüldü. O, Skrydstrup'a yaklaşık 13-14 yaşlarında geldi. Bu o çağdaki kızlar için evlenebilir bir yaş. Ve o öldüğüne kadar burada yaşıyordu. Egtved Girl'ın aksine Skrydstrup Woman'ında; saç dökülmesi görülmüyor, diş veya tırnak analizlerinde kalıcı hastalık veya malnutrisyon dönemi yaşandığını gösteren hiçbir bulgu yok. Mezarın tam ortasına gömüldmüştü. Onunla ilişkisi henüz bilinmeyen iki adam da aynı höyüğün yanına gömülmüş olarak bulundu. Bütün bunlar, onun önemli bir kadın olduğuna işaret ediyor.

Skrydstrup Kadını şık bir kraliçeyi andırıyor. Fiziği ile de hayli dikkat çekici olduğu tahmin edilebiliyor. O Çağdaşı olan diğer ünlü kızdan on santimetre daha uzundu. Üstelik saç sitiline bakıldığında bir on santim de saçtan dolayı yüksek görünüyordu. Karmaşık bir stilde bağlanan kalın saçları, modacıların hayli ilgisini çekiyor. Her iki kulağına iri altın küpeler takmış ve güzel işlenmiş kıyafetler giymişti. Kıyafetinin uzun, şık kolları vardı.

"Kalıntılardan onun çok zarif bir kadın olduğunu görüyorum. Kraliçe benzeri bir misyonu olduğunu sanıyorum. Hiç şüphem yok ki o kapıdan içeri girdiğinde insanlar "vay be" demeden edemiyorlardı "diyor Prof. Frei.

"Stronsiyum elementi kökenleri ortaya çıkartır"

Stronsiyum (Srontium) oranını analizlerinin insanlarının kökenlerini göstermede önemli olduğunu savunuyor  Prof. Karin Frei ve "Stronsiyum analizi, bilim dünyasında yeni geliştirilen analitik yöntemlerden; bir kişinin saç ve tırnaklarındaki ya da kullandığı tekstil ürünlerindeki Stronsiyum oranı biz o kişinin kökeni hakkında önemli ipuçları verir. Biz yöntemi Skrydstrup Woman'a uyguladık. Stronsiyum doğal olarak toprakta ve suda bulunur. Bitkiler veya onlarla besleyen hayvanlar vasıtasıyla insanların besin zincirine girer. Bir bireyin dişlerinde, tırnaklarında ve kıllarında bulunan Stronsiyumun (izotoplar dediğimiz) farklı tiplerdeki bileşimi; doğrudan yaşadıkları topraklar, bitkiler ve hayvanlarla ilgilidir. Bir kişinin stronsiyum izotopik kompozisyonunu analiz ederek ve bunu bilinen kompozisyonlarla dünyanın farklı yerleri için karşılaştırarak, onun nereden geldiğini ve ömür boyunca yaşamış olduklarını çözebilirsiniz" şeklinde izahlarda bulunuyor.

"Skrydstrup Kadının kökenleri önceki teorileri devirir"

"Arkeologlar zaten Skrydstrup Woman'ın hayatıyla ilgili çok şey biliyorlardı" diyen Prof. Karin Frei;" Mezarının bölgede kazılan çok sayıdaki Tunç Çağı höyüğünden farklı ve etkileyici olduğunu, yaşadığı alanın zenginliğin merkezi olduğu biliniyordu. Bölgede bol miktarda bronz ve altın eşya bulunmuştu.

Arkeologlar  Skrydstrup Kadın'ın gömülmüş olduğu yere yakın bir yerde, Tunç Çağı'ndan kalma iki büyük uzun ev buldular. Bunlardan biri, 500 metrekare büyüklüğündeki meşhur büyük "üç koridorlu" evdi. .

Arkeologlar, Skrydstrup Woman'ın dedesinin ya da büyükannesi ve büyükbabasının evi inşa ettiğini düşünüyorlardı, ancak yeni sonuçlar bu tahminleri tersine çevrildi.



Genç bir kızken ittifak yapmak için yola çıktı

Skrydstrup Kadın ilk olarak 1935 yılında keşfedilmişti. Sønderjylland Müzesi (Museum Sønderjylland,) yetkililerine göre;  göre kendisine ithaf edilen höyüğün iç kısmı 13 metre çapındaydı. Daha sonra iki adamın gömüldüğü daha büyük bir mezarla da karşılaşılmıştı. Frei, gömünün kendisinin Skrydstrup Woman'ın hikayesinin önemli bir parçası olduğuna inanıyor:
"Skrydstrup Kadını muhtemelen bir kez yolculuk etti ve hayatının geri kalanında Skrydstrup bölgesinde kaldı. Belki de ittifak yapmaya geldi. Bu ittifak evlilik yüzünden olmuş olabilir ama bu kesin değil.  Ve biz iki adamın kim olduğunu bilmiyoruz. Yalnızca kadınların seyahat edebileceğini ve başka toplumlara hızla entegre olabildiğni söyleyebiliriz. Aksi takdirde böyle görkemli gömülmezdiniz" diyor Frei.

Skrydstrup Kadını muhtemelen bir enfeksiyon nedeniyle öldü.  Skrydstrup Kadınının kemikleri; yaşını, cinsiyetini ve aynı zamanda uzun süreli hastalık ve stres geçirmediğini gösteriyor.

Prof. Karin Frei; "Büyük olasılıkla bir enfeksiyon nedeniyle öldü: grip ya da iskeletinde görünmeyen bir virüs, günümüze kalmamış sadece kanda görünür bir virüs olmalı. Skrydstrup'un kadınının kemikleri, onun 170 santimetre boyunda olabilecek etkileyiciuzun boya sahip ve hayli sağlıklı olduğunu gösteriyor. Kemikler çok uzundu ve çağdaşlarıyla karşılaştırıldığında kesinlikle uzun boylu bir kızdı. Daha sonraki yıllara dair  buluntularımız fazla değil, çünkü insanlar bundan sonra ölüleri yakmaya başlamışlardı. Buna karşılık, örneğin Borum Eshøj'den (Danimarka'daki bir başka Bronz Çağı mezar höyüğü) daha sağlam kemikler çıkarılmıştı"diyor.

 
Bronz Çağı toplumlarında kadınların rolü daha büyük bir araştırma projensinin parçası

Yapılan araştırmanın sonuçlar bilimsel bir dergiye gönderildi ve şu günlerde yayımlanmak için hakem incelemesinden geçiyor.

Bu arada Frei ve meslektaşlarından oluşan arkeologlar, kadınların Bronz Çağ toplumundaki rollerini araştırmak için, onların kalıntılarının en iyi korunduğu meşe tabutlarını inceliyorlar. Bronz Çağı Kadınlarının Masalları (project Tales of Bronze Age Women) yeni bilimsel projenin adı. Prof. Frei; "Artık Tunç Çağı kadınlarının onlara atfettiğimiz önemden çok daha önemli rollere sahip olduğunu düşünüyorum" diyor.

Danimarka'nın Aarhus Üniversitesi'nden (Aarhus University) arkeolog Prof. Helle Vandkilde, Prof. Frei'nin  yaklaşımını olumlu buluyor ve "Meşe tabutları, olağanüstü derecede her birey üzerinde odaklanmayı mümkün kılan, fevkalade iyi korunmuş materyal kaynağıdır. Bu biyografik perspektif ise özellikle heyecan verici. Ben projeye dahil  değildim ve henüz yayınlanmamış sonuçları tamamen görmedim amam Frei'nin genel olarak yaptığı çalışmayı biliyorum. Skrydstrup Kadının kökeni henüz bitmemiş bir çalışma ama bir şey açıktır: Hem Egtved kızı hem de Skrydstrup Woman "kesinlikle göçmendiler" diyor.

Prof. Frei şimdi Danimarka'daki diğer iyi korunmuş gömülerin bazılarını araştırmayı planlıyor.Sırada , Central Jutland'daki Borum Eshøj höyüğüne gömülmüş, yaşlı kadının kalıntılarını ve iki adamın kemikleri var. O kadının da uzaktan gelip, gelmediğini sadece zaman gösterecek.

M.Ö. 1390-1370, yıllarına tarihlenen Egtved Kızı, 1921'de bir höyüğün içindeki mühürlü bir tabut içinde bulundu. Yaklaşık 30 metre genişliğinde ve 4 metre yüksekliğinde bir barakada, bir çocuğun yakılmış kalıntılarıyla birlikte keşfedildi. Tabutu mühürlü halde, Kopenhag'daki Danimarka Ulusal Müzesi'ne getirildi ve orada açıldı. Tabuttaki mumyasında inek derisinden yapılmış, kolları dirseğe ulaşan bir elbise ile yatıyordu. Bel kısmı çıplaktı  ve boyu ancak dizlere ulaşan kısa etek giyiyordu. Gevşek bir korse takıyordu. Üzerinde bronz bilezikler ile spiral ve sivri uçlarla süslü geniş bir diske sahip yünlü bir kemer vardı.

Bir kemer ve bronz bilezik de dahil olmak üzere entari ve etek giyiyordu. Kızla birlikte, başında bazı bronz iğne, saç demeti ve saçak içeren bir kutu bulunmuştu. Ayaklarının ucunda 5-6 yaşlarındaki bir çocuğun yakılmış kalıntıları vardı. Başucunda bir bıçak ve bronz iğneler vardı. Egtved Kızının iyi korunmuş kalıntıları, onun 16-18 yaşlarında öldüğünü 160 cm uzunluğunda kısa  saçlı, sarışın ve düzgün kesilmiş tırnakları olduğunu gösteriyordu.

arkeolojikhaber.com

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar