Turna ve boğa Göbeklitepe’den bugüne Anadolu'da yaşayan sembollerden

Prof. Dr. Necmi Karul, Diyarbakır Müzesi’nde 2019 Göbeklitepe Yılı nedeniyle Anadolu’da Yerleşik Yaşamın Kökeni-Son Avcılar ve Göbeklitepe konferansı düzenlendi.

 

Konferansa Diyarbakır Vali Yardımcısı Ahmet Yıldız, İstanbul Üniversitesi Tarih Öncesi Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul, İl Kültür ve Turizm Müdürü Cemil Al, Diyarbakır Müze Müdürü Vehbi Yurt, Dicle Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aytaç Coşkun, Dicle Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğrencileri ile vatandaşlar katıldı.

Konferansta konuşan İstanbul Üniversitesi Tarih Öncesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul, “Şanlıurfa’da yer alan ve dünyadaki bilinen en eski anıtsal tapınak olan Göbeklitepe, geçen yıl UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne girmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı da 2019’u “Göbeklitepe Yılı” ilan etti. Bu Konferansta, insanın yerleşik hayata ilk geçtiği yer olarak bilinen Anadolu’da, son avcılardan geriye kalan anıtsal yapıların ve zengin sembollerle bezenmiş bir dünyanın izleri sürülecek. Göbeklitepe’de bulunan tarih öncesinin en görkemli tapınak kalıntılarının, hayvan figürlü “T” biçimli dikilitaşların, on iki bin yıl öncesine tarihlenen insan heykellerinin taşıdığı anlamlar üzerinde durulacak” dedi.

TURNA VE BOĞA GÖBEKLİTEPE'DEN BU YANA ANADOLU KÜLTÜRÜNDE ÖNEMLİ

Karul, Göbeklitepe’de turna ve boğanın da betimlendiğine işaret ederek, “Boğa, Anadolu’nun önemli figürlerinden birisidir. Göbeklitepe’de yabani, ürkütücü olarak tasvir edilen boğa, bugün kurban etmek, boğa güreşleri yapmak gibi birtakım ritüellerin belki de köklerinin devamı olabilir. Yani Anadolu’da ilk akla gelen hayvanlardan bir tanesinin boğa olduğunu ve kökeninin Göbeklitepe’ye kadar uzanacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir diğer sıkça karşımıza çıkan hayvanlar, yılan ve tilkidir. Hepsinin tek başına bir anlamı olduğu düşündüğümüz gibi, bir araya getirildiğinde de bütün mitolojik hikâyenin altını doldurduklarını hesaba katarak güçlü hikâyeleri barındıran taşlar diyebiliriz. Resmedilen bir diğer hayvan da turnalardır. Turnalar, boğa örneğinde olduğu gibi bugün Alevi inancında halen yaşamaya devam eden ya da Japon tiyatrosunun ya da Mısır’daki Hermes Kültü’ndeki Tuna Nehri’ni düşündüğümüzde hem dünyaya mal olmuş hem de Anadolu coğrafyasında kadim ve bugün de devam eden figürlerden biridir ve Göbeklitepe’de de ayrı bir yere konulabilir” diye konuştu.

MÜZE MÜDÜRÜ VEHBİ YURT: HER AY BİR KONFRANS VERMEYİ PLANLIYORUZ

Diyarbakır Müzesi olarak böyle bir konferans düzenledikleri için mutlu olduklarını ifade eden Müze Müdürü Vehbi Yurt ise; “Diyarbakır Müzesi olarak müzemizi yerelde ve ulusal anlamda tanıtmak, müze bilinci ve farkındalığı oluşturmak ve özellikle ilimizin turizmine katkı sağlamak amacıyla Diyarbakır Müze Konferanslarına Mart ayında başladık. Özellikle tarihi yapılarını gelecek kuşaklara aktarmakla birlikte İçkale’yi müze ile birlikte bilim ve sanat merkezi haline getireceğiz. Konferanslarımıza ilimiz, Çınar ilçesinde bulunan Zerzevan Kalesinde ortaya çıkarılan ‘Zerzevan Kalesi ve Mithras Kültü’ konferansıyla başladık. Daha sonra 2019 yılının ‘Göbeklitepe Yılı’ ilan edilmesi münasebetiyle Göbeklitepe Bilimsel Danışmanı Prof. Dr. Necmi Karul’un sunduğu ‘Anadolu’da Yerleşik Yaşamın Kökeni-Son Avcılar ve Göbeklitepe ile devam ettik. . Konferanslarımıza her ay bir konferans vererek devam etmeyi planlıyoruz” şeklinde konuştu.

Konferansın ardından davetliler, Saint George Kilisesinde bulunan ve Zerzevan Kalesi ile Göbeklitepe’nin fotoğraflarının olduğu sergiyi ziyaret etti.

 

 

Seyfettin Eken -www.guneydoguguncel.com


Benzer Haberler & Reklamlar