Tesadüfen bulunan yer altı şehrinde arkeoloji kazıları başladı

Tesadüfen bulunan yer altı şehrinde arkeoloji kazıları başladı

Nevşehir'de iki yıl önce kentsel dönüşüm çalışmaları sırasında tesadüfen bulunan yer altı şehrinde arkeoloji kazı çalışmalarına başlandı.

Nevşehir Belediyesi ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından gerçekleştirilen "Nevşehir Kalesi ve Çevresi Kentsel Dönüşüm Projesi" uygulaması sırasında ortaya çıkan yer altı şehrinde iki yıldır süren temizleme işlemleri tamamlandı.

Kültür ve Turizm Bakanlığınca üçüncü derece arkeolojik sit alanı ilan edilen, bugüne kadar, freskleri önemli ölçüde korunmuş kayadan oyma kilise ile geçiş tünelleri, yaşam odaları ve çeşitli eşyaların ortaya çıkarıldığı 360 bin metrekarelik alanı kapsayan yer altı şehrinde, teknik kazı çalışmaları yapılıyor.

Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yer altı şehrinde 100 bin metrekarelik bir alanda temizliğin tamamlandığını, üniversite ve müze yetkililerinden oluşan teknik ekibin çalışmalara başladığını bildirdi.

Alanın turizme açılmasıyla Kapadokya'ya gelen turist sayısının yaklaşık iki kat oranında artacağına inandığını belirten Ünver, elde edilen bulguların ise bölge tarihine ışık tutacağını ifade etti.

Bugüne kadar sürdürülen çalışmalarda pipo, gözyaşı şişeleri, kandil ve kılıçların bulunduğunu dile getiren Ünver, son olarak da geçen yıl ortaya çıkarılan kilisenin giriş kısmındaki kazılarda, 800 yıl öncesine ait mezarların bulunduğunu söyledi.

Ünver, ortodoskların, geçmişte önemli kişileri kilise girişine defnettiği bilgisinden yola çıkarak araştırmaların yapıldığını, her yeni bulgunun kendisini ve kazı ekibini heyecanlandırdığını aktardı.

Yurt içi ve yurt dışındaki çeşitli üniversitelerden teknik gezi amacıyla yer altı şehrine gelen ekipler olduğunu, bu tür çalışmalara kolaylık sağlamak amacıyla alanın bir bölümünün gelecek yıl ziyarete açılabileceğini kaydeden Ünver, "Çalışmalarda, son olarak 9 kişinin mezarına rastlandı. Üzerinde papaz elbisesi olduğu düşünülen yaklaşık 800 yıllık insan cesedi bulundu. Kabrin içinde kahverengi keten kumaş parçaları ve küçük bir istavroz haçı da çıktı. Her gün yeni bulgulara ulaşarak devam ediyoruz." diye konuştu.

- Yer altı şehrinde yaşam alanları oluşturulacak

Çalışmaların tamamen bitirilmesi konusunda net bir tarih olmadığını, alanı günümüz insanlarının istifade edebileceği bir şekle dönüştürmeyi hedeflediklerini anlatan Ünver, yer altı şehri turizme açıldığında içinde otel, konferans salonu, ibadethane ve lokantaların yer alması için proje hazırlığı içinde olduklarını dile getirdi.

Ünver, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çalışmaları son derece titizlikle sürdürüyoruz. Acele etmiyoruz çünkü bu tarihi bir miras, tüm dünya insanlığı buradan istifade edecek. Belki bölgeye gelen 3 milyona yakın turist, bu değerin kazanılmasından dolayı 5 milyon olacak. Buraları aynı zamanda içinde yaşanabilir mekanlar haline getirmeye çalışıyoruz. Bununla da ilgili olarak başta kendi ilimiz üniversitesi olmak üzere çeşitli üniversitelerle çalışmalarımız devam ediyor. Buraya bir anlam kazandırmaya çalışıyoruz. İçerisinde butik otel, konferans salonu, yürüyüş yolları, ibadet mekanları gibi bir proje çalışmasının alt yapısını hazırlıyoruz. Böylelikle, insan yaşamıyla kucaklaşan tarihi bir mekan dokusu ortaya çıkacak. Bu, hem ülkemiz hem de tüm insanlık adına ciddi ve büyük bir kazanım olacak. En kısa sürede merakları giderecek şekilde bir bölümünü ziyarete açacağız."

Alandaki teknik çalışmaları koordine eden arkeolog Semih İstanbulluoğlu ise çeşitli dönemlerdeki insan yaşamına ait bulgulara rastlanılan alanın, niteliksiz yapılaşma nedeniyle büyük çapta zarar görmüş olduğuna, bu nedenle çalışmaların titizlikle sürdürüldüğüne işaret etti.

Yer altı şehrinin üzerindeki iki binden fazla gecekondunun kaldırılarak tarihi yapının ortaya çıkarıldığını anımsatan İstanbulluoğlu, "Yer altı şehrinin bulunduğu bölgede 2011 yılına kadar yaşam devam etmiş. Sonra gelen insan kendinden önce gelen insanı süpürerek burada yaşamış. Bu durum çalışmalarımızı zorlaştırdı. Eskiye doğru gidildikçe tahribatın yüksek olduğunu görüyoruz." dedi.

İstanbulluoğlu, teknik kazı çalışmaları neticesinde, Kapadokya'daki, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ilişkin net veriler elde edilebileceğini de sözlerine ekledi.


Benzer Haberler & Reklamlar