Kültepe'de arkeologlar 4 bin yıllık hasırı topraktan müzeye nasıl taşıyacaklarını düşünüyor!

Kültepe'de arkeologlar 4 bin yıllık hasırı topraktan müzeye nasıl taşıyacaklarını düşünüyor!

Kültepe arkeoloji kazılarında arkeologlar 4250 - 4300 yıllık kalıntıların çıktığı alanda bugüne dek tamamen çürümekten kurtulmuş bir hasır kalıntısı ile karşılaştıklarında çok şaşırdılar. Ancak narin malzemenin topraktan ayrıştırılması mümkün görünmüyor. Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Hasırın neredeyse toz gibi izlerini çıkarmaya çalışıyoruz. Onu çıkarabilirsek müzede sergilemeyi düşünüyoruz. Eğer, tam anlamıyla örgüsünü ve bu yapısını kaldırabilirsek güzel bir örnek ortaya çıkacak" dedi.

Anadolu'nun ilk yazılı tabletlerinin bulunduğu Kültepe Kaniş Karum Ören Yerinde 1948 yılından bu yana süren kazıların 75'inci yılında, 4 bin 300 yıllık olduğu tahmin örgülü bir hasır kalıntısı bulundu. Ancak bu arkeolojik bulgu, bugüne dek bulunanlardan çok farklı bir özelliğe sahip. Bugüne dek tamamen çürümemesi bile nucize gibi görünen hasır tozlaşmış parçalar halinde toprakta yer alıyor... Arkeolar ilginç organik kalnıtıyı bozmadan, müzeye taşımanın en güzenli yolunu araştırıyorlar.

DHA'nın haberine göre; kalınlıüı 2-3 milimetreden ibaret hasır kalıntısının çalışan arkeologların dikkati sonucu fark edildiğini belirten kazı başkanı Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Aslında bakarsanız her zaman için bu tür organik malzemeler çok yaşayamaz ve bu kadar uzun süre kalamaz. Yani ağaç bile kalsa ya kömürleşmiş olarak kalır ya da izleri kalacaktır. Yine aynı şekilde bu örnekte de izleri kalmış. Ama izleri biraz daha kalın ve biraz daha derin. Herhangi bir şekilde değdiğiniz anda neredeyse ortadan kalkacak hale gelmiş kül malzemeler bunlar. Ama arkadaşlarımız kazarken iyi bir şekilde tespit etti. Dokusunu, püskülünü, çok ince liflerine kadar görebilmek mümkün oldu. Kalınlığı şu anda 2-3 milimetredir. Ama dokuma açısından önemli" dedi.

Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, toprakta insitu vaziyette  bulunan hasır hakkında açıklamalarını çöyle sürdürdü: Tabi malum hasır sazdan kamıştan yapılmış bir eleman ve bu kadar uzun bir dönemde yaşamış olması mümkün değil. Zaten biz artık neredeyse toz gibi izlerini çıkarmaya çalışıyoruz. Onu çıkarabilirsek müzede de sergilemeyi de düşünüyoruz. Eğer, tam anlamıyla örgüsünü ve bu yapısını kaldırabilirsek güzel bir örnek ortaya çıkacak. Aslında, bunlar yeni bir buluntu değil. Kültepe'de veya başka kazılarda da benzer şekilde örnekleri var. Ama ilk defa bu kadar güzel dokusu, dokuma şekli belli olan bir örnekle karşılaşıyoruz. Hatta bu hasırın yanında püskülü de var. Hasırla birlikte kocaman bir püskül de ortaya çıkardık. Bakalım odanın diğer kısımlarında neler gelecek. Bunları da araştırmaya devam edeceğiz" 0

Bu yıl yaptıkları çalışmalarda önemli eserler bulduklarını da belirten Kulakoğlu, "Bu seneki çalışmalarda, çok farklı sektörlerde ve alanlarda çalıştık. En son kazı alanımız bizim büyük anıtsal binaların ve yaklaşık olarak tarihini söylemek gerekirse, 4 bin 250- 4 bin 300 yıllarına tarihlendirebileceğimiz bir alanda çalışıyoruz. Daha önce 2017 yılından itibaren çalışmalar yaptık. O zamandan beri burada büyük bir yapıyla uğraşıyoruz. Yapının kazısını tamamlamaya çalışıyoruz. Şu anda kazdığımız yerde geçen sene planı artık tamamen belli olmaya başlayan bir idol odası, içinde 100'den fazla idol ve heykelcik bulunan, kutsal oda olması gereken bir yapıyı açtık" ifadelerini kullandı.

'İLK DEFA BU KADAR GÜZEL DOKUSU VE ŞEKLİ OLAN ÖRNEKLE KARŞILAŞIYORUZ'

Söz konusu yapının devamını araştırdıklarını da sözlerine ekleyen Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Geçen sene bulduklarımıza benzer şekilde yine idoller ve heykelcikler yandaki odadan da çıkmaya başladı. Onun yanında bir de şimdi bu sene ve geçen sene bolca gördüğümüz ithal malzemelerden bizim 'Kernos' dediğimiz, yuvarlak simit biçimli kapların benzerlerinden çıkmaya başladı. 

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar