Küllüoba'da içinde 2 iskelet bulunan gizemli 5 bin yıllık mezar keşfedildi

Küllüoba'da içinde 2 iskelet bulunan gizemli 5 bin yıllık mezar keşfedildi

Eskişehir'deki Küllüoba Höyüğü’nde yapılan arkeoloji kazılarında ortaya çıkan bir taş mezarda içinde biri 13-14 yaşlarında kız çocuğuna, diğeri 35-40 yaşlarında erkeğe ait 2 iskelet yanyana bulundu. 5 bin yıllık olduğu saptanan mezardaki iskeletlerden kız çocuğunun kafasında derin yara izi tespit edildi. Kızın ölüm sebenin bu yara olduğu tahmin ediliyor.

Eskişehir’in Seyitgazi ilçesine bağlı Yenikent Mahallesi'nde bulunan Küllüoba Höyüğü'nde yapılan arkeolojik kazı çalışmaları sırasında, tarihi milattan önce 3 bin yıllarına dayandığı tahmin edilen taş sanduka mezar bulundu.

Aralarında yaklaşık 25 yaş bulunan iki ceset aynı mezardan çıktı

Küllüoba Höyüğü’nde yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan mezarlardan birinde 5 bin yıl öncesine ait 2 kişinin gömülü olduğunu fark etti. İskeletlerden birinin 13-14 yaşlarında bir kız çocuğuna diğerinin ise 35-40 yaşlarında bir erkeğe ait olduğu belirlendi.

Kızın ölüm sebebinin alnındaki yara olduğu sanılıyor

İHA'dan Çağatay Gür ve Selçuk Manaz'ın haberine göre; Kız çocuğunun kafatasında derin yara izine rastlayan görevliler, çocuğun bu sebepten dolayı öldüğünü tahmin ediyor. Ayrıca kazıda görevli uzmanlar, aynı mezarda gömülü kişilerin aynı sebepten ölmüş olduğu için bir mezara gömüldüklerini tahmin ediyor.

Doç. Dr. Murat Türkteki: 2 kişinin aynı mezarda bulunuyor olması akrabalık ilişkisini gösterebilir

Konuyla ilgili İHA mikrofonuna konuşan Küllüoba Kazı Başkanı ve Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Arkeoloji Bölümünde görevli Doç. Dr. Murat Türkteki, 2 kişinin aynı mezar içerisinde bulunuyor olmasının akrabalık ilişkisini dolaylı olarak söyleyebileceğini aktardı. Türkteki, “Bu yılki çalışmalarımızı höyüğün doğu kesiminde mezarlık alanında yoğunlaştırdık. Burayı saptamak amacıyla ilk çalışmalara başladık ve önemli sonuçlara da ulaştık. Mezarlık alanını tespit ettik ve kazı çalışmaların devam ediyoruz. Mezarlığın MÖ 3 bin yıllarına tarihlendiğini söyleyebiliriz. Taş sanduka mezarlar, kerpiç sanduka mezarlar, küp mezarlar bu alanda tespit edildi. Henüz mezarlık alanının nereye kadar uzandığını bilmiyoruz. Bu çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu yılki çalışmalarımızın en önemli verilerinden bir tanesi taş sanduka mezar. Taş sanduka mezarın içerisinde ikili bir gömü söz konusu. Bununla ilgili analizler yapılacak, devam edeceğiz ama 2 kişinin aynı mezar içerisinde bulunuyor olması akrabalık ilişkisini bize dolaylı olarak söyleyebilir. Aynı zamanda yaralanmaya bağlı bir ölüm söz konusu. Dolayısıyla bununla ilgili analizlere devam edeceğiz” diye konuştu.

Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal: Akraba olup olmadıklarını DNA analizleriyle çözümlemeyeceğiz

Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal ise mezarlardaki kişilerin akraba olup olmadıklarını DNA analizleriyle çözümlemeye çalıştıklarını ifade etti. Mezarla ilgili bilgi veren Erdal, “Birçok mezarımız var. Küçük sanduka mezarlar var ama bunların arasında en sıra dışı olan taş sanduka mezar. Bu mezarın üst kısmında bir çocuğa ait dağılmış bir iskelet bulduk. Kalıntıları kaldırdıktan sonra alttaki alanı kazdık ve burada aynı anda mezara yatırılmış 2 tane iskeletle karşılaştık. Bu iskeletlerden bir tanesi yeni yetme diyebileceğimiz 13-14 yaşlarında bir çocuğa ait ve bu çocuğun kafatasının üzerinde derin bir yara izi söz konusu. Bu yara sonucunda kişi ölmüş hayatını kaybetmiş. Diğer iskelette 35-40 yaşlarında bir erkeğe ait oldukça güçlü ve kuvvetli bir bedensel yapıya sahip. Her ikisinin bu mezara gömülmesi belki de benzer bir olayla sonuçlanmış bir durumla ölmeleri nedeniyle yapılmış olmalı. Aynı anda gömüler genellikle benzer bir şekilde hayatlarını kaybetmelerinin bir sonucu olabiliyor. Mezara ölüleri gömerken kireçler var. Önce mezarı kireçle kaplamışlar daha sonra dokumayla tamamlamışlar yapının üzerini. Sonra ölüleri yatırmışlar ve üzerini kapatmışlar. Bizim şu andaki hedefimiz birbirine benzeyen mezar tipleri, mezar grupları, aynı mezarda gömülü olan insanların akraba olup olmadıklarını antik DNA analizleriyle çözümlemeye çalışıyoruz. Bu sene bir başlangıç oldu. Önümüzdeki yıldan itibaren buna yönelik çalışmalarımızı tamamlayacağız. Böylece en azından buraya gömülü olan insanların nasıl akrabalık ilişkisine sahip bunları araştırarak Anadolu’nun popülasyon tarihine önemli katkılar sağlayacağımızı düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Kaymakam Murat Demirbilek: Burada arkeolojik köy projemiz var,

Seyitgazi Kaymakamı Murat Demirbilek da alanda arkeolojik bir köy kurmak istediklerini belirterek şunları kaydetti: “Kazı çalışmalarına destek oluyoruz. Yardım edebileceğimiz bir şey olursa yardım etmeye çalışıyoruz. Seyitgazi’de böyle bir alanın olmasından ve tarihin ortaya çıkarılmasından memnuniyet duyuyoruz. Bu çalışmaların devam etmesini arzuluyoruz. Yar altındaki tarih ortaya çıkarılırsa Seyitgazimizin turizmine katkı vereceğini düşünüyoruz. Burada arkeolojik bir köy projemiz var, görüşmelerimiz devam ediyor. Projemizi gerçekleştirebilirsek burası arkeolojik köy alanı olacak ve buraya ziyaretçi kabul edeceğiz.”

İHA


Benzer Haberler & Reklamlar