Kilisik Heykeli bulunduğunda ne Nevaliçori ne Göbeklitepe vardı!

Kilisik Heykeli bulunduğunda ne Nevaliçori ne Göbeklitepe vardı!

1980’lerde Nevalı Çori’de ve daha sonra Göbeklitepe'deki arkeoloji kazılarda bulunan, T şekilli dikilitaşlar keşfedildiğinde, 1965 yılında Adıyaman'da bulunan ve o güne dek arkeolojik tuhaflık olarak yorumlanan Kilisik heykeli'nin tarihi önemi çok daha iyi anlaşıldı.

Adıyaman'da bulunan ve yıllarca depoda unutulan Kilisik Heykeli hakkındaki ilginç inceleme, Göbeklitepe ekibinden Jens Notroff tarafından, dainst.blog internet sitesinde yayınlandı ve Arkeofili.com sitesinden Erman Ertuğrul tarafından Türkçe'ye kazandırıldı.

Sizler için alıntıladık:

Göbeklitepe ve Nevali Çori’den (ve muhtemelen bölgede benzer dikilitaşlara sahip diğer sitelerin çoğundan) bilinen T şeklindeki dikilitaşların (en azından bazılarının) antropomorfik görünümü ve anlamı, bu dikilitaşlardaki kabartmalarda görülen çok sayıdaki karakteristik detay ile ikna edici bir şekilde açıklanabilir.

Bunların arasında, kollar ve ellerin yanı sıra, kıyafetler ve bazı durumlarda Göbeklitepe’nin 18 ve 31 numaralı dikilitaşlarında (D Yapısında) görüldüğü üzere kemer ve örtü benzeri kabartmalar var.

Bu türdeki T şeklindeki dikilitaşlar ilk defa 1980’lerde, Fırat’ın ortalarında (Şanlıurfa ilindeki Göbekli Tepe gibi) Çanak Çömlek Öncesi Neolitik döneme tarihlenen yerleşim Nevalı Çori’de ortaya çıkarıldı.

Bu keşif, aynı zamanda o zamana kadar arkeolojik bir tuhaflık olarak yorumlanan başka bir ilginç bulguya ışık tuttu: eşsiz bir heykele. Bu heykel, 1965 yılında Adıyaman yakınlarında bulunan Kilisik heykeliydi.

D yapısındaki 31 numaralı dikilitaşta, eller, kollar ve kıyafet parçaları gibi antropomorfik özellikler görülüyor. Sağda, Göbeklitepe’teki T biçimli dikilitaşlar, bir takım spesifik elemanlar nedeniyle büyük boyutlu insan betimlemeleri olarak tanımlanabilir.

Bir çiftçi tarafından bulundu ve iki arkeoloji öğrencisi tarafından satın alındı

Heykel aslen yerel bir çiftçi tarafından bulundu ve Arsameia’daki kazılarda çalışan iki arkeoloji öğrencisi tarafından ondan satın alındı ve daha sonra Adıyaman’daki Arkeoloji Müzesi’ne nakledildi (Hauptmann 2012, 18-20).

Kilisik Heykeli yaklaşık 80 cm boyunda ve kireçtaşından oyulmuş. Dikkate değer bir şekilde T şeklinde olan kafa arkaya doğru genişliyor, vurgulanmış bir burun ve sadece izleri belli olan gözler ve ince bir yüz betimlenmiş.

Vücudun her iki yanında kollar gösterilmiş, eller karnın üstünde bir miktar çıkıntı üzerinde bağlanmış ve bu çıkıntı, daha aşağıda yer alan daha küçük bir figürün başı olarak tanımlanabilir.

Bu küçük figürün sol kolu, aşağıya doğru sarkıyor fakat sağ eli gövdenin alt kısmına uzanıyor. Bu noktada taşa oyulmuş yuvarlak bir oyuk var. (Hauptmann 2012, 20 (daha önceki bir yorumda, Hauptmann (2000, 8-9) küçük figürün başını ve gövdesini göbek ve penis tasvirleri olarak okuma olasılığını tartışmıştı).

Bu oyuğun hali hazırda heykelin orijinal tasarımının bir parçası olup olmadığı veya daha sonra eklenip eklenmediği (belki bir fallusun monte edilmesi veya benzer bir şey için ya da örneğin Hodder ve Meskell’in (2011, 238) önerdiği gibi hermafrodit bir yapı belirtmek için) belirsizliğini koruyor.

Orijinal buluntu ortamı hala çözülememiş olsa da (Hauptmann (2012, 18), köyün kuzeyindeki erken Neolitik bir yerleşimi öneriyor), Kilisik Heykeli, kendine özgü şekli nedeniyle o dönemin betimlemeleri ve heykelleri arasında olağanüstü bir bulgu. Bilinen diğer Neolitik heykel türlerinden çok farklı elemanların özelliklerini bir araya getiriyor:
 

1- Kilisik Heykeli kayda değer ölçüde küçük olsa da, kendisinden çok daha büyük olan T-biçimli dikilitaşların formlarını paylaşıyor (Göbeklitepe’de 5.5 metre yüksekliğe kadar çıkıyor). Bu benzerliğe yanlardaki kollar ve karnın üzerindeki eller de dahil.

2- Heykelin yüzü, özellikle de vurgulanmış burnu, Urfa-Yeni Mahalle’de bulunmuş Urfa Adamı’nın en iyi bilinen örnek olabileceği, daha naturalistik ve genellikle gerçek boyutlu insan heykellerinden oluşan bir gruba benziyor. Bu heykelde Urfa Adamı’na benzer bir hareket gösteriyor, eller alt gövdeye doğru uzanıyor, her iki el genital bölgeyi kaplıyor ya da küçük bir oyuğa işaret eder. O dönemde bu oyuğa bir fallus (penis figürü) yerleştirilmiş olabilir. Göbeklitepe’de, yüzün karakteristik burun kısmını da içeren en azından bir dizi kireçtaşı başı (başlangıçta muhtemelen benzer heykellere ait) biliniyor.

3- Alt kısmında bulunan daha küçük bir figürü başından tutan Kilisik Heykeli, Göbeklitepe’deki büyük bir kompozit heykelin başka bir tuhaf bulgusunu hatırlatıyor. Göbeklitepe’deki bu kompozit heykelde, insan benzeri kolara sahip büyük bir hayvan(?), alt kısımdaki daha küçük boyutlu başka bir bireyin kafasını tutuyor. Aynı zamanda bunun benzeri başka bir kompozit heykel, Nevali Çori’de de neredeyse 20 yıl önce keşfedildi (Schmidt 2012, 73-76).

Çok özel ve çok farklı unsurların ve fikirlerin bu birleşimi, Kilisik Heykeli’ni Çanak Çömlek öncesi Neolitik imge temsilleri arasında çok özel kılıyor ve dönemin çeşitli heykel sanatı türleri arasında ilginç bir bağlantı oluşturuyor.

Hauptmann (2012, 22) bu sahneyi “anne ve çocuk” motifi olarak yorumlamayı önerdi. Bu motif, Nevali Çori’deki iki kil figürinden de biliniyor. Bu durumda Kilisik örneği, T biçimli heykellerle ilişkilendirilen ilk kadın betimlemesini temsil ediyor olur. Ancak bu tasvir net cinsel özelliklere sahip olmadığı için, daha fazla araştırma isteyen oldukça belirsiz ve kararsız bir olasılık olarak kalıyor.

Bununla birlikte Kilisik Heykeli, gittikçe artan sayıda buluntuyla, erken Neolitik sanatının karmaşıklığı konusundaki anlayışımızı değiştiriyor.

Referanslar:

H. Hauptmann, Ein frühneolithisches Kultbild aus Kommagene, in: J. Wagner (ed.), Gottkönige am Euphrat. Neue Ausgrabungen und Forschungen in Kommagene, Mainz 2000, 5-9. H. Hauptmann, Frühneolithische Kultbilder in der Kommagene, in J. Wagner (ed.), Gottkönige am Euphrat. Neue Ausgrabungen und Forschungen in Kommagene, 2. erweiterte Auflage , Darmstadt/Mainz 2012, 13-22. I. Hodder and L. Meskell, A “Curious and Sometimes a Trifle Macabre Artistry. Some Aspects of Symbolism in Neolithic Turkey, Current Anthropology 52(2), 2011, 235-263. K. Schmidt, A Stone Age Sanctuary in South- Eastern Anatolia, Berlin 2012. M. Verhoeven, Person or Penis? Interpreting a ‘New’ PPNB Anthropomorphic Statue from the Taurus Foothills, Neo-Lithics 1/01, 2001, 8-9.

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar