Hindistan'da 4500 yıl önce ölen çiftin mezarı gizemlerle dolu

Hindistan'da 4500 yıl önce ölen çiftin mezarı gizemlerle dolu

Hindistan Yarımadası'nda gelişen Harappan Uygarlığı, dünyanın en eski karmaşık topluluklarından. 2016 yılında Hindistan'nın Haryana eyaletindeki Rakhigarhi köyünde yapılan arkeoloji kazılarında keşfedilen Harappan Uygarlığına ait bir çiftin gömüldüğü mezar ise kültüre tezat bulgular içeriyor.

Yaklaşık 4.500 yıl önce, bir erkek ve bir kadın, dünyanın en eski şehir medeniyetlerinden birinin yaşadığı dağların eteklerindeki bir mezarlıkta aynı mezara yanyana gömüldüler. Nasıl öldüler, neden yanyana gömüldüler bilinmiyor. Mezarlarındaki bilinmezlikler ise bunlarla sınırlı değil.

2016 yılında kuzey Hindistan'da bulunan Haryana eyaletindeki Rakhigarhi köyü sınırlarında yer alan Harappan Kültürü yerleşim alanında (İndus Vadisi) arkeoloji kazıları gerçekleştiren Hindistan ve Güney Kore'den arkeologlar,  "çok nadir" görülen mezarı keşfettiler.   İki yıl boyunca  ölümlerin ardındaki olası nedenleri araştırdılar ve bulguları uluslarası hakemli dergi Anatomy & Cell Biology'de (https://www.acbjournal.org) yayınladılar.

Anatomy & Cell Biology'de Vasant Shinde, Hyejin Lee, Yogesh Yadav, Pranjali Waghmare, Nilesh Jadhav, Jong Ha Hong, Yong Jun Kim, Dong Hoon Shin imzalarıyla yayınlanan Harappan Uygarlığı Rakhigarhi mezarlığında genç bir çiftin mezarı bulundu" "A young couple’s grave found in the Rakhigarhi cemetery of the Harappan Civilization" başlıklı makaleye göre, bu Harapan Medeniyetine ait şu ana kadar bulunabilen tek çift kişilik mezar.

Dünyanın en eski karmaşık topluluklarından olan Harappan Uygarlığı, Hindistan Yarımadası'nda gelişmişti. Pek çok Harappan yerleşimi ve mezarlığı keşfedilmiş ve araştırılmış olmasına rağmen, bugüne kadar Harappan mezarlıklarında birleştirilmiş başka bir mezar daha bulunmadı.

Erkek olan öldüğü zaman 35 yaşlarındaydı ve kadın ise 25 yaşlarındaydı

Söz konusu çift, yarım metre derinliğinde bir kum çukuruna gömülmüştü. Erkek olan öldüğü zaman 35 yaşlarındaydı ve kadın ise 25 yaşlarındaydı. İkisi de görece uzundu; erkek 1,77 boyunda, kadın ise 1.70 boyundaydı. Her ikisi de öldüğünde muhtemelen “oldukça sağlıklı” idi. Yapılan testler, kemikler üzerinde herhangi bir lezyon, çizik veya kafatası kemiklerinde, beyin humması gibi yaralanmalara veya hastalıklara neden olabilecek herhangi bir “anormal kalınlık” bulamadı.

Araştırmanın başındaki Vasant Shinde, “Kadın ve erkek birbirlerine çok yakın bir şekilde yüzyüze bakıyordu. Onların bir çift olduğuna inanıyoruz. Ve aynı anda ölmüş gibiydiler. Ancak, nasıl öldükleri hala bir sır olarak kalmaya devam ediyor.” diyor.

Söz konusu çift, yarım metre derinliğinde bir kum çukuruna gömülmüştü. Erkek olan öldüğü zaman 35 yaşlarındaydı ve kadın ise 25 yaşlarındaydı. İkisi de görece uzundu; erkek 1,77 boyunda, kadın ise 1.70 boyundaydı. Her ikisi de öldüğünde muhtemelen “oldukça sağlıklı” idi. Yapılan testler, kemikler üzerinde herhangi bir lezyon, çizik veya kafatası kemiklerinde, beyin humması gibi yaralanmalara veya hastalıklara neden olabilecek herhangi bir “anormal kalınlık” bulamadı.

Aynı anda öldükleri ve bu nedenle aynı mezara gömüldülkleri sanılıyor

Arkeologlar, bu eşsiz “ortak mezarın” o dönemde yaygın olarak yapılan herhangi bir belirli cenaze töreninin sonucu olmadığını söylüyorlar. Kadın ve erkeğin “neredeyse aynı anda öldüğü ve bu nedenle aynı mezara gömüldüklerine” inanıyorlar.

Binlerce yıllık ortak mezarlar her zaman insanların ilgisini çekmiştir. Bir İtalyan köyündeki Neolitik mezarda, arkeologlar birbirini kucaklayan bir erkek ve bir kadın iskeleti bulmuşlardı. Rusya’dan bildirilen bir başka ortak mezarda, bir çift el ele tutuşup birbirlerine bakıyordu. Yunanistan’da yaklaşık 6.000 yıllık iskeletlerin bacakları ve kolları birbirine kenetlenerek birbirlerini kucaklıyorlardı.

Mezarda bulunan her şey, o dönem için olağandışı

Araştırmacıların buradaki mezarda buldukları diğer her şey, o dönem için olağandışıydı: Genellikle Tunç Çağı Harappa medeniyetinden mezarlarda birkaç pişmiş toprak kap ve bazı yarı kıymetli taş boncuk takılar bulunur.

Tony Joseph, “Harappa mezarları hakkında en dikkat çekici şey, hiç lükse düşkün olmamaları. Örneğin Batı Asya’daki krallar gibi büyük mezarları yoktu.” diyor.

Örneğin Mezopotamya’da krallar, değerli mücevher ve sanat eserleriyle birlikte gömüldü. İlginçtir ki Mezopotamya’daki mezarlarda muhtemelen Harappa’dan ihraç edilen carnelian, lapis lazuli ve turkuazdan yapılmış takılar bulundu.

Harappa kentlerinde, mezarlarda genellikle yiyecek içeren kaplar ve bazı mücevherler bulunur. Muhtemelen bu insanlar ölümden sonra yaşama inanıyordu ve bu malzemeler de mezar sunuları olarak düşünülmüştü.

Joseph, “Çanak çömleklerin çoğu cömertçe boyanmış kaplardan ve bodur, şişkin kavanozlardan oluşuyordu. Batı Asya’da sık rastlanan kraliyet mezarlarını işaret eden hiçbir şey yoktu.” diyor.

Arkeologlar, “gizemli çiftin” on binlerce kişiyi barındıran 1.200 dönümden fazla alana yayılmış bir yerleşimde yaşadıklarına inanıyor. Şimdiye kadar Hindistan ve Pakistan’da keşfedilen 2.000 tuhaf Harappa bölgesine kıyasla bu yerleşim en büyüğü. Ayrıca Pakistan’daki daha çok bilinen Mohenjo Daro kentinden de daha büyük. Harappa uygarlığı ilk olarak 1920’lerde Mohenjo Daro’da keşfedilmişti.

Her ne kadar makalede şu ana dek bulunan tek mezr dense de söz konusu mezar, rkeologların bir Harappa mezarı içinde çift iskelet keşfettikleri tek mezar değil. Ancak çift iskelet bulunan diğer mezarda durum biraz karışık ve birlikte gömülme vakası tartışmaya hayli açık.

1950’lerde, şu anda Gujarat’da olan Lothal’daki bir kum ocağında, birbiri üzerine yığılmış bir kadın ve erkeğin iskelet kalıntıları bulundu. Kadının kafatasında darbe izleri vardı. Arkeologlardan bir ksımı kocası için yas tutan kadının, kendisini öldürdüğünü iddia etse de eldeki verilerle bunu kanıtlamak imkansızdı.

 Soutik Biswas - BBC - 9 Ocak 2019.


Benzer Haberler & Reklamlar