Aramızdan ayrılışının 20. yıldönümünde JALE İNAN

Yurt içinde ve dışında Türk arkeolojisinin ‘Saygın Hanımefendisi’ olarak tanınmış ilk kadın arkeoloğumuz...

JALE İNAN (1914-2001)

Yurt içinde ve dışında Türk arkeolojisinin ‘Saygın Hanımefendisi’ olarak tanınmış değerli bir bilim kadınımız Prof. Dr. Jale İnan, l Şubat 1914’te İstanbul’da doğmuştur.

1934’te arkeoloji eğitimi için Alexander von Humboldt’un ilk bursiyerlerinden biri olarak Berlin’e gitmiş, çocukluğunda, bir arkeolog ve müzeci olan babası Aziz Ogan aracılığıyla tanıma olanağını bulduğu Gerhard Rodenwaldt’in öğrencisi olmuş; iki sömestr, Münih Üniversitesi’nde, ünlü arkeolog Ernst Buschor ve Hans Diepolder’in derslerini izleyerek seminerlerine katılmıştır.1943 yılı Mart ayının sonunda, Jale İnan “Kunstgeschicht-liche Untersuchung der Opferhandung auf römischen Münzen” konulu teziyle Rodenwaldt’in yanında yapmakta olduğu doktorasını bitirmiştir.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde, 1946 yılında eğitime başlayan Klasik Arkeoloji Kürsüsü’nün kuruluşu sırasında Arif Müfid Mansel ile birlikte büyük emekleri geçmiş, aynı yıl başlayan Perge ve Side antik kentleri kazılarına Arif Müfid Mansel ile birlikte katılmış, onun ölümünden sonra kazı çalışmaları onun başkanlığında başarılı bir ekip organizasyonu ile gerçekleştirilmiştir.

Perge kazıları 1946-1975 yılları arasında, Prof. Dr. Arif Müfit Mansel, 1975-1987 arası Prof. Dr. Jale İnan başkanlığında yapılmıştır. Perge Tiyatrosu’ndaki çalışmalar ise 1988 yılı dışında 1985-1992 yıllarında Prof. Dr. Jale İnan’ın başkanlığında yürütülmüştür. Jale İnan’ın Perge’de giriştiği en büyük çaplı arkeolojik çalışma, kentin Güney Hamamı’nda gerçekleştirdiği kazıdır. 1979’dan kazıyı devrettiği 1988’e kadar burada yoğunlaştırdığı kazılarda önemli sonuçlar elde etmiştir. Özellikle Hamamın esas mekânlarını oluşturan frigidarium, tepidarium ve caldarium’un da kazıları tamamlamıştır. Frigidarium’a bir galeride en az 38 heykelin var olduğunu tespit etmiş; Capua Aphrodite’si, Marsyas, oturan Mousa ve Apollon’dan oluşan üçlü bir heykel grubu, Meleagros, Hygieia, Nemesis, Üç Güzeller, dans eden Mainad, koşarak şarap tulumu getiren Satyr, Mousa, Eros, 3 tane Herakles, disk tutan Atlet, Hermes heykelleriyle sanat galerisi görünümündeki bu salona Jale İnan “Klaudios Peison Galerisi” ismini vermiştir. Burada 105 parça halinde bulunarak bütünlenmiş siyah ve beyaz mermerden 2.50 metre yüksekliğindeki dansöz heykeli ise Antalya Müzesi’nin baş yapıtlarından birisidir. Bugün Antalya Müzesi’nin önemli bölümünü kapsayan bu eserlerin tamamlanarak sergilenmesinde Jale İnan büyük gayret sarfetmiş, çoğu zaman müzecilerle birlikte, yoğun bir tempoda çalışmıştır.

1970-1972 yılları arasında Burdur’un 60 km güneydoğusunda Bucak İlçesi’ne bağlı Çamlık Köyü yakınındaki Kremna antik kentinde kazı ve araştırmalar gerçekleştirilmiştir. Hamam ve propylonda yaptığı çalışmalarda bulduğu eserler Burdur Müzesi’ne nakledilmiştir. 1972-1979 yılları arasında Antalya-Manavgat İlçesi sınırları içerisinde yer alan Lyrbe-Seleukeia antik kentinde başarılı kurtarma kazıları yapmıştır. Bu arada Side’deki bir antik hamamın müze binası olarak onarılması ve hizmete girmesini sağlamıştır. 1981-1990 yıllarında Side’de Apollon Tapınağı’nda yürüttüğü onarım çalışmaları ile de Türkiye arkeolojisine önemli bir restorasyon uygulaması kazandırmıştır.

1967 yılında Amerika'da, bir grup halinde yüksek kalitede büyük tunç antik heykeller grubu ortaya çıktığında, bu heykellerin Anadolu'nun güneybatısında yapılan kaçak bir kazıdan çıktığı ancak buluntu yerinin kesin bilinmediği öne sürülmüştür. Prof. Dr. Jale İnan 1973 yılından itibaren konuyla yakından ilgilenmiş ve bu heykellerin buluntu yerinin Burdur İli, Gölhisar İlçesi’ne bağlı İbecik Köyü’nün yakınındaki Boubon kenti olduğunu 1990 yılında bu ören yerinde yaptığı kazılarla ispat etmiş ve heykellerin yer aldığı Sebasteion’u gün ışığına çıkarmıştır.

1985-1992’de Perge Tiyatrosu’nda yaptığı kazılarda meslek hayatının en görkemli heykeltraşlık buluntularını ve kabartmalarını gün ışığına çıkartmıştır. Özellikle bulduğu Hera, Herakles, Hypnos, Büyük İskender, Khitonlu Büyük İskender, Zırhlı Hadrianus, Çıplak Trianus, Zırhlı Trianus heykelleri ve Herakles büstü bugün Antalya Müzesi’nin en seçkin eserleri arasında yer almaktadır.

1965 yılında ilk eseri olan “Antalya Bölgesi Roma Devri Portreleri” adlı kitabı, Türk Tarih Kurumu tarafından Türkçe ve Almanca olarak yayımlanmıştır. Elisabeth Rosenbaum ile yazdıkları ortak eseri 1966 yılında “Roman and Early Byzantine Portrait Sculpture in Asia Minor” ismiyle British Academy tarafından yayımlanmıştır. Daha sonra yine birlikte hazırladıkları ve bu kitabı malzeme bakımından tamamlayıcı nitelikteki “Römische und Frühbyzantinische Porträtplastik aus der Türkei (Neue Funde)” adlı diğer bir eseri de Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından 1979’da yayınlanmıştır. Jale İnan ve Elisabeth Rosenbaum’un birlikte kaleme aldıkları bu önemli iki eser Anadolu’nun Roma ve Erken Bizans dönemi portre araştırmaları açısından önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

Jale İnan, bu kitabın zengin malzemesini toplamak için, Anadolu’nun Roma portreleri bulunan tüm müzelerini gezmiş, eserlerin resimlerini bizzat çekmiş ve notlar almıştır. Ayrıca Avrupa’nın Budapeşte, Viyana, Münih, Hamburg, Kopenhag, Köln, Londra, Paris kentleri müzelerinde de incelemelerde bulunarak fotoğraf, not ve gerekli belgeleri sağlamıştır. Bu arada Anadolu’dan kaçırılmış İmparator Caesar’ın portresinin de ABD’de Paul Getty Müzesi’nde bulunduğunu saptamıştır.

Jale İnan’ın, Side müzesindeki heykeller konusunda, İngilizce ve Türkçe olarak hazırladığı “Side’nin Roma Devri Heykeltraşlığı” adlı eseri 1975 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından basılmıştır. Bu kitabında, Jale İnan, müzede yer alan ve genellikle Yunan heykellerinin kopyalarını oluşturan eserler yardımıyla, onların orijinallerine ilişkin birçok probleme çözüm getirmiş, bazıları 200 seneden fazla süren önemli tartışmalara son vermiştir.

75. doğum yıldönümü için dostları-meslektaşları ve öğrencilerinin kendisine armağan makalelerinden oluşan Festschrift für Jale İnan-Armağanı Nezih Başgelen-Mihin Lugal tarafından hazırlanarak 1989 yılında Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından iki cilt halinde yayınlanmıştır. Boubon Heykelleri ile ilgili görüşleri ve yaptığı kazı ile ilgili bilgiler 1994 yılında Arkeoloji ve Sanat Yayınları’nca çıkarılan Boubon Sebasteionu ve Heykelleri Üzerine Son Araştırmalar adlı kitabında yer almaktadır. Lyrbe - Seleukeia antik kentinde gerçekleştirdiği kurtarma kazıları sonunda elde ettiği sonuçlar, 1998 yılında “Toroslarda Bir Antik Kent: Lyrbe?-Seleukeia” başlığı ile gene Arkeoloji ve Sanat Yayınları’nca kitap halinde yayınlanmıştır.

Prof. Dr. Jale İnan’ın hazırladığı diğer önemli çalışması Perge’nin Roma Dönemi Heykeltraşlığı adlı eseridir. Bu anıtsal katalog Perge antik kentinde ve Perge Tiyatrosu’nda yaptığı kazılarda ortaya çıkarılan 222 adet heykeltraşlık eserinden oluşmaktadır. Ancak 1995’ten sonra başlayan rahatsızlığı bu önemli kataloğu istediği şekilde bitirebilmesini engellemiştir. Metinleri basıma hazır olan heykellerin gecikmeden bilim dünyasına sunulması için Arkeoloji ve Sanat Yayınları eserin ilk bölümünü 2000 yılı 1 Şubat’ındaki 86. doğum gününe yetiştirilmiştir. Hastalığının iyice arttığı dönemde bu gelişme ona büyük moral ve mutluluk vermiştir. Ancak daha sonra rahatsızlığı gittikçe ağırlaşan Jale İnan 26 Şubat 2001’de Bebek'teki evinde aramızdan ayrılmıştır.

Uzun bilimsel yaşamında topladığı kitaplarının önemli bölümünü de sağlığında Antalya Müzesi kütüphanesine bağışlamıştır. Ülkemiz arkeolojisinde eğitim, araştırma, kazı, yayın, müze kurma, restorasyon projeleri, eski eser kaçakçılığı mücadelesiyle (*) unutulmaz yeri olan sevgili hocam Jale Inan'ı aramızdan ayrılışının 20. yıldönümünde sevgi, saygı ve minnetle anıyorum.

(*) : Jale İnan özellikle 1980 yılında Perge’de bulduğu Herakles heykelinin eksik üst bölümünün bulunması için büyük çabalar sarf etmiş, Boston Güzel Sanatlar Müzesi tarafından 1981’de satın alınan Herakles heykelinin Perge heykelinin üst kısmı olduğu belirterek ABD’deki parça ile Antalya Müzesi'ndeki parçanın birbirine ait olduğunu 1990 yılında kanıtlamıştır. Büyük mücadelelerden sonra Herakles heykelinin üst kısmı, 2011’de Türkiye’ye getirilmiştir. )

Nezih BAŞGELEN
Arkeolog- Editör/ Arkeoloji ve Sanat Yayınları
 

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar