Abbas Sayar kimdir?

Edebiyatın şiir, roman, hikaye ve anı gibi türlerinde eserler veren ve çok yönlü bir yazarı...

Abbas Sayar, Mehmet Abdüllatif Sayar Bey ile İkbal Sayar Hanım'ın 8 çocuğundan üçüncüsü olarak Yozgat'ın Aşağı Çatak Mahallesi'nde 21 Mart 1923'te doğdu.

Tam adı Nail Abbas Sayar olan şair, ilk ve orta öğrenimini Yozgat'ta tamamladı.

Genç yaşında annesini kaybeden Sayar, 1941'de liseyi bitirdikten sonra maddi imkansızlıklar nedeniyle üniversiteye devam edemedi.

Sayar, kısa bir süre memurluk yaptıktan sonra 1943 ile 1945 yılları arasında askerliğini yedek subay olarak İskenderun, Ankara, Merzifon, Amasya, Havza, Vezirköprü ve Gümüşhacıköy gibi yerlerde yaptı.

- "Bozlak" dergisini çıkarttı

İstanbul'da 1945'te Hayrünnisa Nefesli Hanım ile evlenen şair, İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde 4 dönem Türkoloji eğitimi aldı. Burada öğrenciyken 1947 ile 1948 yılları arasında 12 sayı "Bozlak" adlı kültür ve sanat gazetesini çıkardı.

Okulunu bitiremeden ayrılıp 1958 yılında Yozgat'a geri dönen Sayar, Edebiyat Fakültesini bitiremese de şiirler yazarak edebiyat dünyasına girdi.

Sanatçının ilk şiirleri Okul dergisinde 1941'de yayımlandı. Daha sonraki şiirleri çoğunlukla kendi mecrası "Bozok"ta çıktı.

Yozgat'a döndükten sonra bir müddet tarımla uğraşan yazar, ardından gazete satıcılığı, kitapçılık, matbaacılık ve çiftçilik gibi işlerle meşgul oldu.

Sayar, tarım işinden elde ettiği gelirle ekonomik sıkıntılarını giderdi ve bir matbaaya ortak oldu. Bir müddet sonra Abbas Sayar Matbaası'nı kurdu ve 10 Nisan 1948'de "Bozlak"ın devamı niteliğindeki "Bozok" gazetesini çıkardı.

Yozgat Demokrat Parti müteşebbis heyeti kurucuları arasında yer alan Sayar, 1957'de politikadan çekildi, şiir ve roman yazmaya devam etti.

- Çok yönlü bir kişiliğe sahipti

Edebiyatın şiir, roman, hikaye ve anı gibi türlerinde eserler veren Abbas Sayar, çok yönlü bir kişiliğe sahipti.

Oğlu Ahmed Güner Sayar, 2002'de yayımlanan "Şair Abbas Sayar'a Dair" çalışmasında şu değerlendirmede bulundu:

"Abbas Sayar şiirlerini aruz, hece ve serbest vezinle kaleme almıştır. Aruz vezniyle yazdığı şiirler çoğunlukla gazel ve rubai tarzındadır. Bir araya getirilecek olursa 'Divan-ı Naili' diyebileceğimiz eski şiirin rüzgarlarıyla yazılmış bu şiirler içerisinde tarz-ı kadimin ustalarına, bu arada Nedim'den Kerküklü Rasih'e, Niyazi-i Mısri’den Kuşadalı İbrahim Efendi'ye uzanan, daha çok tasavvufi neşve ile yazdığı tanzirlerle dikkati çekmektedir. Hece ile yazdığı şiirlerde ise tam bir Orta Anadolu çocuğudur. Yunus Emre'yi Aşık Veysel'e bağlayan bu uzun soluklu yolun mühim bir temsilcisidir. Şu kadarki hece vezni ile yazdığı şiirler, Abbas Sayar ismini yukarıda sözü edilen gelenek içerisinde zikrettirecek çaptadır. Serbest tarzda yazdığı şiirlere gelince; bu gelenek içerisinde bilhassa 'Mehmed'in Ölümü', 'Tarih Sahifelerini Karıştırırken' ve 'Kuyuma Düşen Taş' bize farklı bir Abbas Sayar'ı şair olarak takdim edecektir."

Yazarlığının yanı sıra gazetecilik ve yayıncılık da yapan Sayar, yazı hayatına şiirle başladı ancak romancılığı şairliğinin ötesine geçti.

Edebiyat ortamında 1946'dan sonra yayımladığı dört şiir kitabı; "Gönül Sandalı", "Sere Serpe", "Neco'ya Mektuplar" ve "Gibi" ile adını duyurdu, asıl ününü kazanması ise kırsal kesim insanının doğa ile yaşam kavgasını etkileyici biçimde işlediği romanları sayesinde oldu.

- "Köy romancısı" olarak anıldı

Sayar, 1970 yılına gelindiğinde "Romancı" olarak okurlarının karşısına çıkarken ilk romanı "Yılkı Atı"nın kitap halinde yayımlanması onun edebiyat dünyasında "köy romancısı" olarak anılmasına sebep oldu.

Sayar, "Yılkı Atı" romanından sonra "Çelo" ve "Can Şenliği" ile ardı ardına alınan ödülle edebiyat tarihindeki yerini iyice pekiştirdi ve artık tamamen köy romancısı kimliğine büründü. "Yılkı Atı" ile "Can Şenliği" TRT tarafından filme de alındı.

- Romanlarıyla pek çok ödül aldı

Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği, PEN ve Türk Dil Kurumu üyeliklerinde bulunan Abbas Sayar; Yılkı Atı ile 1970 TRT Sanat Ödülleri Başarı Ödülü'ne, Çelo ile 1973 TDK Roman Ödülü'ne ve Can Şenliği ile 1975 Madaralı Roman Ödülü'ne layık görüldü.

Sayar'a, Kültür Bakanlığının 50. Sanat Yılı plaketi ile Ankara Yozgatlılar Derneği ve Yozgat Gazeteciler Derneği plaketleri verildi. Onur üyesi olduğu Ankara Edebiyatçılar Derneği, sanatçıya 1994 Yılı Onur Ödülü Altın Madalyası ve Onur Belgesi verdi.

Abbas Sayar, ödüllü romanlarının ardından "Yorganımı Sıkı Sar", "Dik Bayır" ve "Tarlabaşı Salkımsaçak" adlı yapıtlarını da edebiyat dünyasına sundu.

Sayar, 1988'de tatil yapmak için gittiği Ayvalık'ta edebiyat öğretmeni Hanife Ender Atabek ile tanıştı ve 1989 yılında ikinci evliliğini yaptı. Ardından ömrünün sonuna kadar yaşayacağı Ayvalık'a yerleşti.

Edebiyatın yanında resimle de ilgilenen Sayar, resim, şiir ve roman çalışmalarını Ayvalık'ta sürdürdü; Ankara, Antalya, İzmir ve Ayvalık'ta resim sergileri açtı.

Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi ve biyografi yazarı Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar'ın babası olan şair, 12 Ağustos 1999'da 76 yaşındayken vefat etti.

Gülten Akın, sanatçının ölümü üzerine duygu ve düşüncelerini; "Abbas Sayar, yerel kültürle genel kültürü yazdıklarında birleştirebilmiş değerli bir yazın adamı olmuştur. Sadece Yılkı Atı'nı yazmış olsaydı onu yine çok değerli bulacaktım. Çok üzgünüm, bir yazarı ve hemşehrimi kaybettim." ifadeleriyle dile getirdi.

Yazarın eserleri:

"Yorganımı Sıkı Sar Roman", "Yılkı Atı", "Çelo", "Can Şenliği", "Dik Bayır", "Tarlabaşı Salkım Saçak", "Anılarda Yumak Yumak", "El Eli Yur, El de Yüzü", "Şiirler Deneme: 1991", "Noktalar (aforizmalar) Şehir Kitapları", "Yozgat Var, Yozgatlı Yok"


Derleyen: Salih Şeref - aa


Benzer Haberler & Reklamlar