Ülkenin hali pür melali 60'lık bilgi çınarı Nezih Başgelen'i böyle üzdü

Ülkenin hali pür melali 60'lık bilgi çınarı Nezih Başgelen'i böyle üzdü

40 yıldır Türk arkeoloji yayıncılığının meşalesini taşıyan ve ülke mirasının gelecek nesillere aktarılması için elinden geleni ardına koymayan duayen arkeolog Nezih Başgelen, bilinçli ve bilinçsiz şekilde bir bir kaybedilen doğal güzellikler ve tarihi miras karşısında hissettiklerini duygusal bir metinle dile getirdi.

Arkeoloji Sanat Yayınları ve bünyesindeki 40 yıldır aralıksız yayın yapan Arkeoloji Sanat Dergisi sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Nezih Başgelen'in sosyal medyadan yayınladığı duygusal mektubun tam metnidir:

Yürek dostlarıma : Artık yeter...

"Yaşadığımız bu güzel coğrafyanın nice meşakkatlerle ulaşılabilen köşelerinde "koca bir ömür" geçirdim."

"Sadece rüzgarların konuştuğu ıssız dağ başlarına, billur suların aktığı vadilere, kuş uçmamış kervan geçmemiş dağlarımıza - en sarp kalelerimize, kartal yuvası yerlere kurulmuş antik yerleşimlerimize gittim. Gördüklerimi belgelemeye, arşivlemeye, kağıda kaleme geçirmeye çabaladım"

"Bugün sanki serap görmüşüm gibi çoğunun yerlerinde yeller esiyor"

Altmışımı geçtikten sonra anlıyorum ki yaşadıklarım, belgeleyebildiklerim, gördüklerim tam anlamıyla bir yeryüzü cennetiymiş. Bugün ise sanki serap görmüşüm gibi çoğunun yerlerinde yeller esiyor. Hoyratlığın, bilinçsizliğin, sevgisizliğin yok edici girişimleri son kalan parçaları da elimizden alarak kalabilenleri de cehenneme çevirmeye çalışıyor.

"Sularında yıkandığım dereler bugün Hes inşaatlarıyla altüst"

"Gölgesinde rüzgarın sesiyle soluklandığım ulu ağaçların çoğu yok oldu, çiçek tarlaları arasından akarak gelen billur gibi sularında yıkandığım dereler bugün Hes inşaatlarıyla altüst can suları bile kesilmiş halde. Ne cevresindeki çiçek tarlaları ne de çağıldayan berrak suları kaldı. En güzel yayla çiçeklerini fotoğrafladığım, yükselen rayihalarından şarhoş olduğum cicek tarlalarıyla dolu tepeler bugün rantperest madenci / taş ocağı faaliyetleriyle altüst.

"Tanrının hediyesi güzelim gümrah ormanlarımız her yerde kesime uğramış, yakılmış vaziyette"

"Adeta karıncanın su içtiği dinginlikte maviliklerinde kulaç atmaya doyamadığım, gümrah ormanlarla engin maviliklerin buluştuğu koylarımız bugün kutu kutu beton yığını. Kalan kıyılar yer kazanmak için dökülen molozlarla dolu, dipleri plastik atıklarla her türlü çöple dolu. Rengarenk deniz dibi yaşantısından canlılarından eser yok. Kıyı yerleşimleri, güzelim koylar körfezler artık nefes alamıyor. Tanrının bize hediyesi güzelim gümrah ormanlarımız her yerde kesime uğramış hektarlarca yakılmış vaziyette... Bu güzelim cennet ülkenin tarihi ve doğal değerleri kültür varlıkları elimizden parça parça alınıp gidiyor"

"Nasıl bir hırs, nasıl bir aç gözlülük, bencillik, nasıl gözü doymaz bir anlayıştır bu?"

Geçmişten gelen birbirinden önemli tarihi eserlerimiz restorasyon adıyla parayla tahrip ediliyor. Definecilik açık alandaki tarihi anıtlarımızı, antik kalıntılarımızı, arkeolojik yerleşimleri, ata yadigarı eserleri, mezarlıkları, türbeleri bile altüst ediyor, kırıyor döküyor mahvediyor. Nasıl bir hırs, nasıl bir aç gözlülük, bencillik, nasıl gözü doymaz bir anlayıştır bu?!!! Artık anlamakta, kavramakta zorlanıyorum"

"Ne pahasına olursa olsun... son anıma kadar mücadelede kararlı olduğumu da belirtmek isterim"

"Bu güzelim coğrafyaya , doğal ve tarihi mirasımıza zarar verenleri hiçbir zaman affetmiyorum!... Göz pınarlarım içime akıyor... Bir gün mutlaka bu ülkede "Doğa'ya ve tarihe karşı işlenen suçlar için özel ihtisas mahkemeleri" kurulması gerek. Gözlerimi kapamadan önce bunu görmeyi çok istiyorum... Büyük acı veren bu kayıplara karşın yeise kapılmıyorum. Ne pahasına olursa olsun ne yaparlarsa yapsınlar elimizde kalan doğal ve tarihi değerlerimizi korumak ve onları bilinir kılmak için de yaşamdaki son anıma kadar mücadelede kararlı olduğumu da belirtmek isterim.."

Nezih Başgelen


Benzer Haberler & Reklamlar