İlk Devletlerin Derin Tarihi: Tahıla Karşı

İlk Devletlerin Derin Tarihi: Tahıla Karşı

Siyaset Bilimci Prof. James C. Scott, kendi alanı dışında 'yasak avcılık' yaparak kaleme aldığı antroplojik yorumlar içeren eserini 'bir keşif raporu' olarak tanımlıyor. Prof. Scott, özellikle arkeolojinin ölümcül darbeler vurduğunu belirttiği devletin doğuşuna dair mevcut tarihi tezlerin ve Neolitik Devrim teorisinin artık tedavülden kalkması gerektiğini gözler önüne seriyor.

James C. Scott / Çev: Akın Emre Pilgir / Koç Üniversitesi Yayınları

Prof. James C. Scott'un, devletin oluşumu üzerine mevcut teorileri sarsıcı fikirler içeren  Tahıla Karşı: İlk Devletlerin Derin Tarihi (Against the Grain: A Deep History of tle Earliest State) adlı eseri Koç Üniversitesi Yayınları tarafından Akın Emre Pilgir'in çevirisi ile yayınlandı.

Kendisi Siyaset Bilimci olduğu için antropoloji ve arkeoloji alanlarında at oynatmayı 'kaçak avcılık' olarak  yorumluyor Prof. James C. Scott. Ancak alanın dışından baktığı bakması ona, alanın içinde olanların fark edemediği ilginç noktaları tespit etme şansı da sağlıyor.

Küy Yayınlarının Tahıla Karşı adlı eseri; ilginç konuları, çarpıcı tezleri yanında sade üslübu ve akıcı anlatımı ile sadece bu alanlarda çalışanların değil, okumayı ve düşünmeyi seven herkesin ilgi duyacağı bir eser olarak, iyi pazarlandığı takdirde Yuval Noah Harari'nin Sapiens adlı eseri kadar popüler bir kitap olmaya aday.

"Nasıl oldu da Homo Spiens sapiens, türünün uzun tarihinin bu kadar yakın bir döneminde kalabalık, yerleşik topluluklar halinde, evcilleştirilmiş hayvanlarla kucak kucağa ve bir kaç çeşit tahıldan oluşan yığınlar içinde, bugün adına devlet dediğimiz şeylerin öncülleri tarafından yönetilerek yaşar oldu?" sorusuyla başlıyor yazar James C. Scott eserine.

Antroposen yani insan kaynaklı iklim değişiklerine dair tezleri altlık yaparak, devletin ortaya çıkışının bugüne kadar sanıldığı gibi olmadığını savunuyor.

Arkeolojik bulguların standart uygarlaşma anlayışını paramparça ettiğine dikkat çeken yazar, devletlerin olmadığı tarih devirlerinin de tahmin edilenlerin çok ötesinde bilgi ve kültürel birikim barındırdığını belirtiyor. Kültürü kentleşmenin doğurduğu tezinin artık çöktüğünden hareketle devletin doğuşuna dair yerleşik algıları yıkıcı yorumlar aktarıyor.

Yazar, Uygarlığın kurak arazilerin sulanmaya başlaması ile geliştiği tezini eleştirirken "ilk yerleşik köylerin ve ilk kentlerin köklerini sulak alanlardan aldığı neden göz ardı edildi?" diye sormayı da ihmal etmiyor.

Önemli bir soru da ilk devletlerin tarımı neden, buğday, arpa, darı ve pirinçle sınırlandırdığı...

Kitapla ilgili yazacak çok şey ve önemli tespitler var. Ama biz şimdilik tanıtım bülteninindeki soruları aktarmakla yetinelim:

Uygarlık tarihi gerçekten kitaplardaki gibi mi yaşandı, yoksa zamanımızı kendilerini “uygar” görenlerin kendileri hakkında yazdıklarını okuyarak mı geçiriyoruz?

Neolitik devrim insanlığın tarihindeki en büyük atılım mıydı, yoksa esasen çoğunluğun azınlığa hükmetmesinin vesilesi mi olmuştu?

Uygarlık Mısır’ın, Yunan’ın, Roma’nın ve diğer parıltılı egemenliklerin uç uca eklenmiş hali mi, yoksa asıl insanlık binlerce yıl bu anlatının dışında mı yaşadı?

Her bir uygarlığın “çöküşü”, insanlığın geri dönülmez kayıplar yaşadığı bir trajedi miydi, yoksa kaçınılmaz bir son, hatta bir “layığını bulma” hali miydi?

“Barbar” olarak adlandırılan kavimler insanlıktan nasibini almamış uygarlık düşmanları mıydı, yoksa tarımsal üreticinin ürün fazlasına el koymak için devletle yarışan bir “gölge devlet” miydiler?

Tahıla dayalı beslenme ve kentlere toplanmış nüfus, mümkün olan en iyi yaşantı biçimi miydi, yoksa egemenler açısından en uygun olan bu muydu?

James C. Scott, Tahıla Karşı’da anaakım tarih anlatısıyla yüzleşmemizi sağlayacak sorular soruyor.

 

arkeolojikhaber.com

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar