Hadrianopolis kazılarında yaklaşık 1500 yıllık 3 cins tohum, bıçak ve biley taşı bulundu

Hadrianopolis kazılarında yaklaşık 1500 yıllık 3 cins tohum, bıçak ve biley taşı bulundu

Karadeniz bölgesinde arkeoloji kazılarının sürdüğü alanlardan Karabük'ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianopolis Antik Kenti'nde arkeologlar küpler içerisinde yaklaşık 1500 yıl öncesine tarihlendirilen buğday, fiğ ve yoğurt otu tohumları ile demir bir bıçak ve bileme taşı buldular.

 Karabük'ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianopolis Antik Kenti'ndek kazıların başkanlığını yürüten  Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ersin Çelikbaş, bu sene sondaj-3 olarak adlandırdıkları açmada antik bir yapının üç bölümünü ortaya çıkardıklarını belirterek "Yapının fonksiyonunu henüz tam olarak tespit etmiş değiliz. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Fakat bu yapının bir odasının mutfak olduğunu net şekilde tespit ettik. Mutfak bölümüne bir merdivenle iniş gerçekleştiriliyor. Küçük kare planlı mutfağın ocak bölümü ortaya çıkarıldı. Hemen yanında ise içerisinde kaplar ve bu kapların içinde de tohumlar günümüze ulaştı. Uzmanlarıyla yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde tohumların cinslerini tespit ettik. Tohumların biri buğday, biri hayvan yemi olarak kullanılan fiğ diğeri ise yoğurt otu dediğimiz bitkilere ait." dedi.

Eskipazar'da yoğurt hâlâ yoğurt otu ile mayalanıyor

Eskipazar'da hala yoğurt otuyla yoğurt mayalandığına dikkat çeken Çelikbaş, "Ayrıca bu kapların yanında demir bıçaklar ortaya çıktı. Bu bıçakların hemen yanında da bir biley taşı tespit ettik. Bu biley taşının da aslında önemi şöyle. Bölgede Türk-İslam döneminden beri en ünlü bıçak biley taşı Eskipazar'da çıkıyor. Kösere taşı diyorlar. Muhtemelen bu bulmuş olduğumuz biley taşı da bu kösere taşıyla alakalı taş. Dolayısıyla Eskipazar'da uzun yüzyıllardır süren geleneği de bu şekilde görmüş olduk." ifadesini kullandı.

Çelikbaş, yapının yangınla tahrip olduğunu anlatarak şöyle konuştu:

"Üst yapısı büyük ihtimalle ahşapmış. Ahşap çatı çökünce içerisindeki bu eserlerle birlikte günümüze kadar ulaşması mümkün olmuş. Yapının yangınla tahrip olduğunu biz stratigrafik açıdan da tespit ettik. Yapmış olduğumuz çalışmalarda stratigrafik açıdan yapının milattan sonra 4. yüzyıldan sonra 7. yüzyıl aralığında kullanılmış olduğunu gördük. Muhtemelen bu bölümdeki eserlerle mutfak bölümünün de bu tarih aralığına ait olduğunu düşünüyoruz."

Yapının fonksiyonuyla ilgili şu an net bir şey söylemenin mümkün olmadığını vurgulayan Çelikbaş, "Çünkü yapının küçük bir bölümünü ortaya çıkardık. İlerleyen dönemlerde yapacağımız çalışmalarla da yapının fonksiyonunu net şekilde tespit etmeye çalışacağız. Bu mutfak bölümünde ortaya çıkan eserlerin yaklaşık olarak günümüzden 1600 yıl öncesine ait olduğunu tahmin ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

AA

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar