Batık altın gemisinin sıra dışı hazinesi: Derinlerin Mona Lisa'sı

Batık altın gemisinin sıra dışı hazinesi: Derinlerin Mona Lisa'sı

Titanik'ten sonra dünyanın en meşhur batığı olan "Altınların Gemisi" SS Central America'nın taşıdığı sıra dışı bir hazine var.

Resmi kayıtlara geçmiş en ağır altın yükünü taşıyan gemilerden SS Central America (SS Orta Amerika) adlı buharlı gemi 12 Eylül 1857 yılında, 425 kişiyle ve yaklaşık 13. 600 kilo altınla (kimi rivayetlere göre 21 ton) Güney Carolina açıklarında battı.

Dünyanın en büyük finansal krizlerinden biri yaşandı

New York'ta nakit sıkıntısı çeken bankalar yolunu gözlediği için batışı dünyanın en büyük finansal krizlerinden birini doğuran geminin 578 yolcusundan çoğu, Kaliforniya'daki "altına hücum" döneminde kazandıkları servetleri ile New York'a gitmek için yola çıkan madencilerdi. Ancak altına ulaşma hayallerini gerçekleştiren madencilerin pek çoğu servetlerini New York'a ulaştırma hayallerini gerçekleştirememiş, altınları ile birlikte dalgaların arasında kaybolmuştu. Canlarını kurtarabilen 153 yolcu arasındaki madenciler de hayatta kalabilmek için altınlarına veda etmek zorunda kalmıştı.

Büyük Panik Yaşanmıştı

Hayatta kalanlardan biri daha sonra o günü şöyle hatırlıyordu: “Yolcuların çoğu madenciydi, üzerlerinde yılların emeğinin ürünü olan hatırı sayılır miktarda altın vardı. Ama o anın kaygısı ve dehşeti içinde altın sevgisi unutuldu ve birçok adam altın dolgulu kemerini çözdü ve zor kazanılmış hazinesini güverteye fırlattı, bazıları ağırlıklarını hafifletmeyi ve böylece kendilerini daha kolay şekilde suyun yüzünde tutmayı umdu. Bazıları ise gidecekleri sulu mezarda bir faydası olmayacağını düşünerek onları çaresizlik içinde güverteye bıraktı veya denize attılar.”

Çıkarılan altınların davası yılan hikayesine döndü

Deniz sularının yaklaşık 2 kilometre altında dibe oturan gemideki altınlar, yıllarca hazine avcılarının, definecilerin ve arama kurtarma şirketlerinin rüyalarını süsledi. Ancak batık gemiyi bulan Tommy Gregory Thompson liderliğindeki Columbus-America Discovery Group şirketi oldu. 1 Eylül 1988'de uzaktan kumandalı bir araç batığa indirilerek, yüklü miktarda altın ve muhtelif eşyalar kurtarıldı. 

Batıktan çıkarılabilen yaklaşık 36 kilo altının gemideki altının sadece yüzde 4'ü veya 5'i olduğu belirtilirken, toplam değerinin 100-150 milyon dolar olduğuna dikkat çekildi. Ancak altının sadece maddi değeri değil, manevi ve koleksiyonerlik değeri de vardı.

Akabinde altınların sahibinin kim olduğu tartışması başladı ve 39 sigorta şirketi, 19. yüzyılda ödedikleri tazminatlardan dolayı batıkta hak iddia ederek dava açtılar. Yaşanan Hukuk mücadelesi sonucu 1996'da çıkarılan altının sadece %92'si keşif ekibine kaldı.

Öte yandan Columbus-America Discovery Group'un lideri Tommy Gregory Thompson'un beyan ettiğinden daha fazla altın çıkardığı iddia edildi. Thompson kayıplara karıştı ve izi 2015 yılında bulunabildi. 2018 yılında Thompson, sadece 500 altını iade edebileceğini belirterek, başka altına sahip olmadığını iddia etti. Yılan hikayesine dönen dava sürüyor. Öte yandan çıkarılan altınlardan bazıları, bazı koleksiyonerlerce zaman zaman sergileniyor ve yoğun ilgi görüyor...

Deniz tabanından düzinelerce fotoğraf daha çıkarılabilir

İngiliz deniz arkeoloğu Dr. Sean Kingsley, şimdi gemiden kurtarılan eşyaların başka bir yönüne dikkat çekiyor:Atlantik'in dibinden çıkarılmış 19. yüzyıl portrelerinden oluşan sıradışı resim koleksiyonu

Deniz altından daha fazla fotoğraf çıkarılabileceğini savunan Dr. Sean Kingsley; "Gemide bulunan madencilerin ve tüccarların ailelerine ait cam tabaklara işlenmiş fotoğraflar, hâlâ deniz tabanından canlılara bakıyor. Su altından çıkan portreler ürkütücü ama güzel. Bu insanlar, Carolina sahilinden 150 mil açıkta batan gemidekilerin yakınlarıydı. Anlaşılan o ki yolcular arasında bir yargıç ve bir komedyen de vardı" diyor.

“İkonik isimlere sahip iki gemi var. Titanik 'rüyaların gemisi' olarak bilinir. Bu ise "altınların gemisi" olarak adlandırılıyor. Benim için altın bir dikkat dağıtıcıdır. Fotoğrafların işlendiği cam tabaklar, bu enkazın gerçek hazineleridir. Aşağıda bir gün kurtulacağını umduğum düzinelercesi daha var. Kasırga gemiyi vurduğunda, gemidekiler değerlerli eşyalarının bulunduğu çantalarını ve valizlerini attılar ve hayatlarını kurtarmanın derdine düştüler. Gemi batarken, valizler de battı. Deri ve kumaşlar ayrıştı, altın sikkelerle birlikte, düzinelerce dagerreyotip ve ambrotip teknikte basılmış bireysel fotoğraf içeren cam tabaklar deniz tabanına dağıldı.

Onların en önemli varlıkları paraları ve bu fotoğraflardaki insanlardı

Batığının bulunduğu 1983'ten beri SS Central America'da araştırmalar yapan, kurtarma ekibinin saha sorumlusu tarihçi Bob Evans, kurtardıkları fotoğrafların heyecanını şöyle dile getirdi: “Her şey tarihe karıştı. Yaşanan facianın insani yönünü artık sadece bu fotoğraflar kanıtlıyor. Fotoğraflardaki bu insanların kim olduğunu bilemiyoruz. Bunlar, gemi batmadan yolcuların güvertede yanlarına almaya çalıştıkları son varlıklardı. Bunlar onlar için en önemli şeylerdi, paraları ve bu fotoğraflar. Kimbilir belki arkadaşlarına, belki akrabalarına, hatta belki kendilerine ait resimlerdi. Bu insanların yüzlerine baktığınızda sizi hemen o yıllara götürüyor. Onlar da bizim gibiler, giyim tarzları ve moda değişse de insanlar değişmiyor”

Bob Evans, güzelliği onu kurtaran erkekleri büyüleyen genç bir kadının fotoğrafını işaret ederek: "O, derinliklerin Mona Lisa'sı. 18 yaşında ya da belki biraz daha yaşlı. Yaşı ne olursa olsun, omuzları çıplak, elbisesi mücevher ve dantellerle süslü bir güzel kadın. Bir madeni paranın size yaşatamayacağı duyguları yaşatıyor. Evet, madeni paraların da mesajları var ama bu kadar kolay yorumlanamıyor..."

Fotoğraflar Dr. Sean Kingsley'in editörlüğünü yaptığı Wreckwatch dergisinin son sayısında yer alıyor. (https://www.wreckwatchmag.com) 

www.arkeolojisanat.com


Benzer Haberler & Reklamlar