Bathonea, İstanbul'un deprem geçmişini aydınlatacak

Bathonea, İstanbul'un deprem geçmişini aydınlatacak

Milattan önce 2 bin yılına ait izleri taşıması nedeniyle İstanbul'un kronolojisindeki boşlukları doldurmaya yardımcı olan Küçükçekmece Gölü Avcılar kıyısındaki kazı çalışmaları, kentin deprem tarihini aydınlatmasının yanı sıra bölgedeki sarsıntıların tahmin edilmesine katkı sağlayacak.

KOCAELİ : Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) iş birliğinde Küçükçekmece Gölü Avcılar kıyısında 6 yıldır sürdürülen "Bathonea" kazıları, İstanbul'un deprem geçmişini aydınlatacak.

Milattan önce 2 bin yılına ait izleri taşıması nedeniyle İstanbul'un kronolojisindeki boşlukları doldurmaya yardımcı olan kazı kapsamında, Bathonea antik yerleşmesindeki deprem izleri, KOÜ Yer ve Uzay Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şerif Barış başkanlığında araştırılıyor.

Barış, arkeolojik sahalarda jeofizik teknikleriyle, yer altı şehirlerinin boyutlarını, toprak altında bulunan bölümlerini, yollarını ve her türlü yapıyı görebildiklerini söyledi.

Dünyada çok yaygın olan jeofizik ve arkeoloji iş birliğinin, Türkiye'de 2008'den itibaren ivme kazandığını vurgulayan Barış, "Kazı Başkanı Doç. Dr. Şengül Aydıngün ile özellikle Küçükçekmece gibi önemli bir alanda iş birliği yapmak hem arkeoloji hem de jeofizik camiasına çok iyi bir örnek teşkil edecektir. Türkiye'de bu anlamda arkeoloji ve jeofizik arasında çok az iş birliği var. İki ekip de çok iyi çalışıyor. Alman ortaklarımız var. Çok iyi şeyler çıkacağını umuyorum." ifadelerini kullandı.

Jeofizik tekniklerle kentin yapılarını bulmak ve aynı zamanda tarihteki depremlerde şehirde oluşan hasarı tespit edebilmek için çalışmaları sürdürdüklerini anlatan Barış, 2012'de arazi gezisini yaptıkları sırada ilk açılan bölgede gün yüzüne çıkarılan kilisede, deprem hasarları ve can kayıplarının görülmesi gibi çok önemli bulgular elde edildiğini bildirdi.

Kazı alanında ağır tahribat gördük

Bölgede hasar görüntüsünü andıran çeşitli yıkımlar tespit ettiklerini dile getiren Barış, şöyle devam etti:

"Yıkılan binanın altında arkeolog hocaların çıkardığı 3 cesede ait kemiklerin bulunması ve bunların da Justinyen dönemine ait bir sikkeyle ortaya çıkarılması, bize 557 yılında meydana gelmiş büyük İstanbul depremlerinden birinin Ayasofya'da da çok büyük hasar yaptığı, yine tarihi kayıtlarda ve arkeolog hocalarımızın söylediği bulgularla, Küçükçekmece'deki bütün tarihi yapıların temellerinden bile yıkıldığını göstermektedir. Elde ettiğimiz bulgularla, kazı alanında anıtsal bir yapının geçmişte deprem sonucunda ağır tahribat geçirdiğini gördük."

Yeni alanlar, yapılar bulundukça daha net konuşulabileceğini söyleyen Barış, "Bazı büyük yapılarda kalın duvarlarda da çatlaklar ve ayrılmalar meydana gelmiş. Burada sadece jeofizik değil, karbon 14 yöntemiyle yaş tayini yaparak da tarihlendirmenin sonuçlarının alınması lazım. Bu çalışmalar devam ediyor. İstanbul'u etkileyen 6, 10. ve 11. yüzyıllarda özellikle ağır hasar yapan depremlerin bu kentte de tahribat yaptığı kesin." diye konuştu.

Barış, İstanbul'da 1509'da çok büyük bir deprem meydana geldiğini, "küçük kıyamet" olarak anılan bu afetin Marmara'nın yaşadığı en büyük sarsıntı olduğunu bildirdi.

1500 öncesi depremler konusunda tartışmalar var

Küçükçekmece Gölü havzasında fayların yaşlandırılması ve kesin hasarların belirlenmesi çalışmalarının sürdüğünü belirten Barış, şunları kaydetti:

"Ortaya çıkan karbon numunelerinden bize 2-3 farklı deprem tarihi çıkarsa, onları öğrenebileceğiz. Ama şu anki elde edilen tarihi kayıtlar ve orada elde edilen bilgilerle 557 depreminin Bathonea alanındaki yapılarda büyük hasara yol açtığını söyleyebiliyoruz. Diğerleri konusundaki araştırmalar sürüyor. 6. yüzyılda ve 11. yüzyılda Marmara'da dörder deprem var. Dolayısıyla hangi depremin ne kadar hasar yaptığı, hasar yapan depremden sonraki diğer depremlerin ikincil ve üçüncül etkilerinin de araştırılması lazım. 1500 yılından önceki depremlerin yeri, büyüklüğü konusunda büyük tartışmalar var. Hasarı anlamak için yapılar çıkarılırsa, senaryo depremlerle, simülasyonlarla, hangi depremin ne kadar hasar yaptığını bulabileceğiz."

Havzanın İstanbul tarihi için çok önemli bir laboratuvar olduğunu vurgulayan Barış, "İstanbul'u etkileyen depremlerin yaşını, izini orada bulursak, İstanbul'da tarihsel dönemlerdeki depremlerin oluşumundaki belirsizliği ortadan kaldırırız. Geçmişi iyi bilirseniz, gelecek hakkında öngörüde bulunursunuz." dedi.

Barış, "Doğada şöyle bir kural vardır, bir yerde bir afet oluştuysa, orada aynı afetler tekrar edecek. Bu depremlerin aynı bölgede tekrarlanma aralığı sabittir. Bir yerde 7,5 büyüklüğünde bir deprem 400 yılda bir oluyorsa, 400 yıl sonra mutlaka tekrar olacak. Marmara'da bir yüzyılda 4 farklı deprem var. Hangisinin nerede olduğunu bilmezseniz, bir sonraki depremin nerede olacağını kestiremezsiniz." ifadelerini kullandı.


AA Şengül Oymak 


Benzer Haberler & Reklamlar