Kahire’nin batısında, Giza Piramitleri’nin hemen karşısında inşa edilen Büyük Mısır Müzesi, antik Mısır tarihini modern müzecilik anlayışıyla yeniden yorumluyor. Resmi açılışı 3 Kasım’da yapılacak müze, 100 bini aşkın eseriyle dünyanın en büyük arkeoloji merkezlerinden biri olacak. Kral Tutankamun’un tüm hazinesinin ilk kez tek çatı altında sergileneceği müze, hem mimarisi hem koleksiyon kapsamıyla Mısır’ın kültürel mirasında yeni bir dönemin simgesi olarak öne çıkıyor.
Modern Bir Miras Alanı: Giza Piramitlerinin Gölgesinde
Mısır’ın yüzyıllardır dünya medeniyetine yön veren kültürel mirası, Giza Platosu’nda yükselen Büyük Mısır Müzesi (Grand Egyptian Museum) ile yeni bir kimlik kazanıyor. Dünyanın yedi harikasından biri olan Keops Piramidi’nin hemen yakınında inşa edilen yapı, yalnızca bir müze değil, geçmiş ile günümüz arasında kurulan mimari bir köprü niteliğinde.
1990’lı yıllarda temeli atılan proje, Mısır Turizm ve Tarihi Eserler Bakanlığı öncülüğünde 2002’de temellendirilmiş, 2021’de tamamlanmıştır. Üçgen formlu cephesiyle piramit mimarisine gönderme yapan yapı, 300 bin metrekarelik alanıyla dünyanın en büyük arkeoloji müzeleri arasında yer almaktadır.
Tutankamun’un Hazinesi İlk Kez Tamamıyla Sergileniyor
Müzenin en dikkat çekici bölümü, “Altın Firavun” olarak anılan Kral Tutankamun’a ayrılmış özel sergi salonlarıdır. Yaklaşık 3 bin 300 yıl önce hüküm süren firavuna ait 5 bini aşkın eser, ilk kez tek bir çatı altında, 7 bin metrekareyi aşan iki dev salonda sergilenmektedir.
Mısırlı arkeolog Mecdi Şakir’e göre, bu sunum “dünya arkeolojisinin en kapsamlı ve etkileyici deneyimlerinden biri” olacak. Ziyaretçiler yalnızca maskeyi, takıları ve eşyaları görmekle kalmayacak; aynı zamanda sergileme biçimi sayesinde Tutankamun’un yaşamına dair bütünlüklü bir anlatımla karşılaşacak.
Yeni Nesil Sergileme Anlayışı: Deneyim Odaklı Müze
Büyük Mısır Müzesi, klasik dönemsel sınıflandırmalar yerine tematik sergi düzenine sahip. Eski, Orta ve Yeni Krallık dönemleri artık ayrı salonlarda değil, bütüncül bir tarih anlatısına bağlı olarak düzenleniyor. Bu yaklaşım, antik Mısır sanatının ve inanç sisteminin çağdaş müze teknolojileriyle yeniden kurgulanmasını sağlıyor.
Mekân içinde dijital bilgilendirme ekranları, 3 boyutlu görselleştirmeler ve artırılmış gerçeklik uygulamalarıyla ziyaretçiler eserlere çok katmanlı bir perspektiften yaklaşabiliyor. “Sonsuzluk Penceresi” adı verilen özel seyir terasından piramitlerin izlenebilmesi de müzeye benzersiz bir panoramik deneyim katıyor.
Kültürel Diplomasi ve Turizmin Yeni Merkezi
Mısırlı arkeoloji araştırmacısı Ömer Hadri, Büyük Mısır Müzesi’ni “ülkenin kültürel mirasını dünyaya yeniden anlatan bir simge” olarak nitelendiriyor. Ona göre, bu yapı yalnızca bir sergi alanı değil; aynı zamanda Mısır’ın tarihsel kimliğini modern bir dille yeniden inşa eden bir kültürel diplomasi aracıdır.
Yıllık 5 ila 8 milyon ziyaretçi hedefiyle açılacak müze, Kahire, Giza ve Piramitler üçgenini bir “açık hava arkeoloji parkı”na dönüştürme potansiyeline sahip.
Resmi açılışa Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin yanı sıra çok sayıda devlet liderinin katılması bekleniyor. Uzmanlar, açılışın ardından Mısır’ın turizm gelirlerinde %20’ye varan bir artış yaşanabileceğini öngörüyor.
Mirasın Yeniden Yorumlanışı: Antik Eserlerden Kültürel Merkeze
100 binden fazla eserin sergileneceği Büyük Mısır Müzesi, yalnızca bir müze değil; aynı zamanda araştırma laboratuvarları, eğitim atölyeleri ve restorasyon merkezleriyle bir kültürel üretim alanı olarak tasarlandı. Bu yönüyle müze, arkeolojik mirasın korunması kadar çağdaş bilimsel yöntemlerle yeniden okunmasına da olanak tanıyor.
Böylece Giza’daki yeni yapı, geçmişin sessiz tanıklarını modern dünyanın bilgi altyapısıyla buluşturarak Mısır’ın binlerce yıllık tarihini küresel kültür belleğinde yeniden konumlandırıyor.
Hussien Elkabany, Ömer Erdem aa

İnsanlar neden binlerce yıldır içiyor? Alkol ile medeniyetler arasındaki bağ araştırıldı
Büyük Mısır Müzesi Açıldı: Antik Uygarlığın Kalbi Yeniden Canlanıyor
Pompeiopolis Antik Kenti, Yapay Zeka ile Yeniden Canlanıyor
Medeniyetler Mezarlığı Sergisiyle Diyarbakır Tarihine Yeni Bakış