Varlığı tartışılan arkeolojik kanıtları definecilerin bulduğu iddia edildi

Varlığı tartışılan arkeolojik kanıtları definecilerin bulduğu iddia edildi

Mahkemelik olan Çevrimkaya'da arkeolojik dolguların varlığı yokluğu tartışılırken, arkeolojik SİT alanı olmaktan çıkan alanda definecilerin yaptığı kaçak kazılar sırasında Hellenistik dönem çatı kiremiti parçaları ve seramiklerin ortaya çıktığı iddia edildi. Ve bakın tartışma nerelere uzandı:

Tekirdağ'ın Muratlı ilçesinde Çevrimkaya Kalesi'nin bulunduğu iddia edilen arazi Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilerek 02.11.2001 tarih 7035 sayılı kararıyla tescillenmişti. Ancak Tekirdağ Arkeoloji Müzesi kalede kazı yapmak için sponsor bulamayınca kalenin olduğu iddia edilen alan atıl kalmıştı. Tâ ki bir taş ocağı firması o araziye göz dikene kadar.

TAŞ OCAĞI, ARKEOLOJİK ESER YOK, DEDİ, EDİRNE KORUMA KURULU, VAR RAPORU VERDİ

Taş ocağı firması Edirne Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’na müracaat ederek Çevrimkaya Kalesi’nin sit alanı satütüsünün kaldırılmasını istedi. Kurul şirketin isteği üzerine uzmanlarını Çevrimkaya Kalesi’ne gönderdi. Yerinde yapılan incelemelere göre oluşturulan rapor kalenin Helenistik dönem eseri olduğunu ve tescilin devamı gerektiğini belirtiyordu. Edirne Koruma Kurulu 06.03.2017 tarihinde tescilin devamına karar verdi.

TAŞ OCAĞI, ANKARA'YA MÜRAACAT ETTİ, 'ARKEOLOJİK ESER' YOK OLDU!

Şirket bu karar üzerine Ankara’daki Kültür Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu’na müracaat etti. Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Beksaç’ın burada kale olmadığına dair raporunu da delil olarak sundu. Kültür Bakanlığı Müsteşarı, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı, Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürü, Vakıflar Genel Müdür Yardımcısı'nın da içinde yer aldığı 10 üst düzey bürokrat ve 3 akademisyenden oluşan Koruma Yüksek Kurulu 26.07.2017 tarihli karar ile arkeolojik eser bulunmadığına hükmederek arazi Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı olduğuna dair tescili kaldırdı.

TEKİRDAĞ ESKİ MÜZE MÜDÜRÜ İSYAN EDEREK KARARI MAHKEMEYE VERDİ

16 yıl önce var olan arkeolojik verilerin yok sayıldığını savunan Tekirdağ Arkeoloji Müzesi eski müdürü Mehmet Akif Işın karara isyan etti. Işın, “Yüzey araştırması nedir bilmeyen uzmanlar kale yüzeyindeki otları görünce hiçbir şey yok zannettiler. Oysa yüzeyi ot kaplı arazilerde derinlemesine araştırma yapılmalıydı. Bundan sora kaledeki tahribattan Koruma Yüksek Kurulu sorumlu olacak. 1’inci derece arkeolojik sit alanlarında sondaj kazısı yapılmadan tescil düşürülemez. Dava açtık” dedi.

HER İKİ TARAF DA KENDİ TEZİNİ DESTEKLEYEN GEREKÇELERİ SAVUNUYOR

Tekirdağ Arkeoloji Müzesi müdürü eski Mehmet Akif Işın toprağın altında arkeolojik önem taşıyan korunması gereken eserler olduğunu belirterek Arkeolojik SİT Alanı kararının devamını savunurken Trakya Üniversitesi'nde görevli öğretim görevlisi Prof. Dr. Engin Beksaç'ın alanda arkeolojik kıymete sahip eser olmadığı yönünde rapor hazırlaması, istet istemez, "kim haklı?" sorusunu sorduruyor.

Her iki taraf da kendi bilimsel iddiasını destekleyen gerekçeler öne sürüyor.

İDDİAYA GÖRE ONLAR TARTIŞIRKEN DEFİNECİLER KAZDI VE 'BULDULAR'!

Arazinin arkeolojik SİT alanı olmaktan çıkarılması tartışması sürerken, Türkiye'de önüne gelen yeri kazarak define arayan kaçak kazıcılar boş durmamıştı. Definecilerin alanda kaçak kazı yaparken, varlığı - yokluğu tartışılan arkeolojik eserlerin kiremitlerini ortaya çıkardığı idda edildi. Mehmet Akif Işın, facebook sayfasında süren tartışmaya yaptığı yorumda; "Alanda hiçbir açma yoktu. Çok eski olanlarda otlarla kaplıydı. Tescilden düştükten sonra yapılan kaçak kazı neticesinde yoğun olarak Hellenistik dönem çatı kiremiti parçaları ve seramikleri ortaya çıktı" ifadesini kullandı ama alana bu kiremitleri kendisinin attığının da iddia edilebileceğini de not düşmeyi ihmal etmedi. Bu ilginç iddianın yer aldığı yorumda şu fotoğraflar da yer aldı:

***

 

EDİTÖR ARKEOLOG BAŞGELEN, HER İKİ TARAF DA AYRINTILI BİLİMSEL AÇIKLAMA YAPMALI, DEDİ

1978'den bu yana yayın hayatına devam eden ve 40. Yılını kutlamaya hazırlanan Arkeoloji ve Sanat Dergisi'nin kurucusu ünlü editör Arkeolog Nezih Başgelen, sosyal medya sayfasında, gerçekte ne olduğunun anlaşılması için her tarafın da daha ayrıntılı bilimsel açıklama yapması gerektiğini savunan bir yorum yayınladı.

Nezih Başgelen'in yorumu; "Buradaki izler arkeolojik bir savunma tesisine mi ait yoksa yeni mi ? Tekirdağ'ın Muratlı ilçesinde Tekirdağ Müze Müdürlüğü tarafından yüzey araştırmaları ile tespiti yapılan 2 Kasım 2001 tarih 7035 sayılı kararla tescil edilen Çevrimkaya hemen arka yerinde taşocağı açan şirketin Edirne Kültür Varlıkları Koruma Kurulu'na müracaat ederek SİT derecesinin kaldırılmasını istemesiyle yeniden gündeme geldi. Edirne Koruma Kurulu'nun 6 Mart 2017 tarihinde tescilin devamına karar vermesine rağmen itirazlarını Ankara'daki Kültür Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu'na yapan şirket, tarihi alanın kale olmadığına dair bir raporu da delil olarak sundu. Koruma Yüksek Kurulu 26 Temmuz 2017 tarihli karar ile tescili kaldırınca konu medya da , kamuoyunda ve Arkeoloji dünyasında da tartışmalara yol açtı. Arkeolojik bir yerleşim mi değil mi ? Buradaki izler arkeolojik bir savunma tesisine mi ait yoksa yeni mi? Kamuoyu taraflar arasındaki bu konudaki tartismalari merakla izliyor, sonuçlarını bekliyor." şeklindeydi.

Ve bakın bu yorumdan sonra tartışmalar nasıl şekillendi? Bundan sonrasını sizlere, nokta ve virgülüne dokunmadan Nezih Başgelen'in facebook sayfasındaki yorumlar üzerinden aktarıyoruz:

HER İKİ TARAF DA AÇTI AĞZINI YUMDU GÖZÜNÜ

Nezih Başgelen :Trakya Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümü başkanı olan öğretim üyesinin de ilgili yere gidip inceledikten sonra raporunu yazdığı belirtiliyor. Bu rapora dayanarak Yüksek Kurul sit kararını kaldırmış. . Bu tartışma her açıdan önemli. Toprağın altında gerçekten arkeolojik açıdan bir kompleks varsa sitin devamı konusunda gereği yapılmalı. Yoksa da ayrıntılı açıklanmalı . Sit kararlarının kaldırılması daha farklı araştırma sonuçlarına bağlı olarak çok yönlü veriler ışığında değerlendirilmesi gereken kritik bir konu. Baklım bu sorun nasıl bir gelişme gösterecek. Tarafların daha ayrıntılı bilimsel açıklamaları bekleniyor.

Gultekin Alkurt :Bir kişinin görüşü ile sit kararı mı kaldırılır. Belli ki kurul kaldırmak için bir yerlerden emir almış.
Engin Beksac : Sadece bir kişinin değil özellikle bölgeye gelen ve arkeologlardan oluşan bir komisyon karar verdi arkadaşlar. Kaleler konusunda zorla emekliye sevk edilmiş müze müdüründen daha fazla deneyim sahibiyim. Ona buna mihnetim yok. Ağabeylerime de diyet ödeme yükümlülüğüm yok. Ben alkolik de değilim. Şeşi beş görmem. Trakya da tescil ettirdiğim kale sayısı da zorla emekliye sevk edilmiş müze müdürü ve tayfasından çok daha fazla. Kaya ile kaleyi her nedense (?) ayırt etmek işine gelmeyen müze müdürünün düşünceleri rüya yorumu olmaktan öte değil. Sadece bu değil sayın emekli müze müdürünün kale diye tescil ettirdiği başka doğal kayalık alanlar da mevcut.
Gultekin Alkurt : Kaldırılmayıp, dursaydı. En azından alan tarumar edilmez ileriki zamanlara saklanırdı. Bu ülkede yapılanlar öyle bir haddeye geldi ki, her taşın altından bir bit yeniği çıkmakta. Kale olmayabilir ama taş ocağı da olmasın.
Mehmet Akif Işin : Kanıtlarıyla çıktığı belli
Nezih Başgelen : Arazide ne tip kanıtlar var. Yüzeydeki seramik malzemeleri neler ?
Engin Beksac : Arazide arkeolojik malzeme yok. Sadece yıkılmış yeni bir çoban kulubesinin kalıntıları var. Kiremit ve tuğla parçaları ile çok yeni kap kacak parçası.Alanda ne prehistorik ne de daha sonraki süreçlere ait keramik yok. Kayalık doğal. Bazı poligon taşı delikleri var. Bunlar da arkeolojik değil. Rustik denen duvarlar da doğal kayalık. Volkanik aktivite esnasında su ile temas sonucu parçalanmış bazaltik kayalar.
Engin Beksac · : Toprak dolgusu kayalık olduğu için çok ince. Tabakalaşma da yok.
Nezih Başgelen: Söz konusu alanın farklı yerlerinde sondaj/test kazısı yapma imkanı oldu mu ?Mehmet Akif Bey henüz ayrıntılı bir değerlendirme yayınlamadı. Görüldüğü kadarıyla buranın helenistik dönem bir savunma tesisinin kalıntılarını barındırdığı konusunda ısrarlı. Gene de alandan emin olmak için belirli noktalarda belirli aralıklarla test sondajları açmak spekülasyonları önlemek açısından yararlı olacaktır.
Mehmet Akif Işin : Öncelikle tüm araziye hakim doğal bir kayalığın üzerinde. Yerleşmeyi çevreleyen doğal kayaların üzerinde murçla açılmış temel yatakları bulunmaktadır. Poligon oyuğunu bilmeyenler anlayamaz. Tescilden düştükten sonra yapılan kazıma sonrasında hellenisti...
Engin Beksaç : Yayınlayamaz. O sadece bağırır. Hiç bir zaman doğru dürüst bir rapor yayınlamadı. Arazi de alınmış karotlar var. Sondaj çukurları var. Orada araştırma yapmış olanlar da var. Akif dışında kimse iddia etmiyor. Etmezler de. Konu bambaşka bir şey. Yazarsam camiaya zararı dokunur. Tekirdağ envanterine bak buluntular için ne yazmışlar gör. Hiç bir şey yok.
Engin Beksac : Akif in ısrarcı olması son derecede doğal. Çünkü bir devir bitti. Saltanat bitti.
Engin Beksac : Daha önceki kazıları da tartışmaya açılacak. Sen olsan ne yaparsın ? Doğal ve iç güdüsel bir tepki veriyor.
Engin Beksac : Kersepleptes dediği buluntu doğru mu ? Hayır. Hieron Teikos Trak kenti doğru mu ? Hayır. Ya diğerleri.
Nezih Başgelen : Bunlar bilimsel açıdan cevaplanması gereken sorular. Söz konusu tümülüs de bu tanımlamayı yapabilmek için dayandıkları bulgular olması gerek.
Engin Beksac : Nezih tümülüsü de kendi kafasına göre kazdı. Gerçekliği tartışmaya açık.
Nezih Başgelen : Trakoloji kongrelerinde bunları sunduğunuı biliyorum. Söz konusu tümülüsü de İstanbul'dakinde sunmuştu. Daha sonra bu tanımlamasına bir itiraz gelmediğini sanıyorum.
Engin Beksac : Geldi geldi.
Engin Beksac : Ama onun işine gelmedi.
Engin Beksac : İstanbul'daki Kongre kimin kongresiydi ? Kim kimdi ? Kimler vardı ? Kimler yoktu ?
Nezih Başgelen : İstanbul Üniversitesindeki Trakoloji Kongresi. Mustafa H. Sayar düzenlenmesine önayak olmuştu.
Engin Beksac : O kim ? İlişkilere baksana.
Engin Beksac : Senin Trakya Çetesi'nden haberin yok mu ?
Engin Beksac : Biraz incele derim. Bakalım neler göreceksin.
Nezih Başgelen : İlgili raporlara tekrar bakacağım. Heraion Teikhos konusunda Prof. Dr. Neşe Atik'in titiz bir kazı yaptığını biliyorum. Thrak tanımını ne açıdan yaptılar ona da bakmaya çalışacağım. Kıyı yerleşimi olarak bulguları her açıdan ilginç.
Engin Beksac : Orası Mostis in emphorionu
Engin Beksac : Nezih bunlar doğal onlar Trakolojiyi bilmiyorlar. Bilmemeleri de doğal.

- Mehmet Akif Işin: Engin Beksaç yalanlarına ve hakaretlerine devam ediyor.çünkü yüzeye kaçak kazı sonucu çıkan hellenistik malzemeler doğru tespit yaptığımı ortaya koymuştur. Kalede dolgu yok diyerek yalan söylüyor. Gerçekleri saptırıyor.devamlı saçma sapan şeyler yazarak suçluluğunu örtbas etmek istiyor. Emekli olmuş olmam mesleğini bıraktığım anlamına gelmez. Ben açık açık söylüyorum. Kalede yapılacak bir sondaj ve temizlik çalışması gerçeği ortaya koyacaktır. O zaman arkeolojiden kimlerin anladığı ortaya çıkacaktır. Şu anda bile yerine gidildiğinde buranın hellenistik dönem gözetleme kalesi olduğu görülecektir. Göremeyenlerin mesleki bilgilerinden şüphe ederim.

- Engin Beksac : Karot çukurları , sondajlar ve poligon çukurları da temel çukuru olmuş. Alanda bir sürü açma var. Jeolojik zemin etütleri için açılmış. Hiç birinde arkeolojik veri yok. Arkeolojik veriler sadece Akif in rüyalarında..

Engin Beksac · Mehmet Akif çok iyi tanınan biri olduğu için hakaretlerini de palavralarını da ciddiye almak zor bir mesele. Akif 'in boşu boşuna milletin kafasını karıştırmaya çalışması da çok komik. Anlattığı hayat öyküsü kendisini bağlayan bir konu. Onun bilimsel kimliğinin kanıtı da değil. Dağı taşı kale olarak tescil eden birinin son bağırışları bilimsel olmadığının en güzel kanıtı olarak ortada. Ciddiye alınacak biri olmadığı herkes tarafından bilindiği için sadece savunucu olarak birkaç masa başı arkadaşı dışında kimsesi de kalmamış. Çok üzücü. Emekli olduğu için artık hiç durumuna düştüğünü algılamakta zorluk çeken bir kişinin geçmişini anlatıp avunma çabası. Hiç bir zaman bilimsel düşünemeyen hayatı diyet ödemekle geçmiş bir kişiliğin en güzel örneği olan bu arkadaşa esenlikler dilemekten başka bir şey yapmak güç. Allah selamet versin. İşin zor Akif. Sana şifalar dilerim Trakya 'nın en büyük müdürü. Dünya'daki en büyük arkeolok geçmişinle övünmeye devam et, yapacağın başka bir şey kalmadı. Senin adına üzülüyorum dostum.

Engin Beksac; Nezih Akif e söyle bizim buralarda kayalıklar Tekirdağ dan çok daha fazla. Belki burada da bir Helenistik kale bulur. Hani ya Mostis 'in olursa daha iyi olur.

Engin Beksac: Akif beni de seni de tanıyanlar tanıyor dostum. Boşuna ağlama. Bağırtılarını artık kimse ciddiye almıyor arkadaş. Senin adına üzgünüm.

Engin Beksac;Ah Akif ah yalancılık huyundan hiç vaz geçmeyeceksin

Engin Beksac: Akif koldaş, ben akademisyenim. Davet edilmediğim ortamlarda konuşmuyorum. Hele hele para ödeyerek konuşulan yerlere de katılmıyorum. Benim ihtiyacım yok kardeş. Sen kendini ispat edebilmek için küfeyle para verirsin. Ama benim ihtiyacım yok. Hele hele babalara hiç. Sen denemeye devam et. Seni ne kadar övgüyle karşıladıklarını da bilmiyor değilim arkadaş.

Nezih Başgelen: Bu ilginç değerlendirmelerine ilgili tarafların; Mehmet Akif Işın'ın ve Neşe Atik'in bilimsel açıdan cevap vermesi gerek. Etik açıdan doğrusu da bu. Ama henüz bir yanıt yok. İpsala’da yaşadığı bilinen Trakya Odyris Kralı Kersepleptes’in, Harekettepe Tümülüsü’nde bulunulan kişi olduğu nasıl belirlendi? cevaplanması gereken bir soru. Kersepleptes'e senin yorumun ne şekilde?

Mehmet Akif Işin:  Mehmet Akif Işin Kersepleptesin kypsalada yaşarken ll.Philip,in baskısıyla önce Saros körfezindeki Cersonesos,a oradan da Heraion Teikhosa geldiği, İ.Ö 351 yılında Heraion Teikhosta ll. Philiple yapılan savaşta mağlup olduğu, bundan sonra makedonlara bağımlı bir kral olarak yaşadığı bilinmektedir. Kersepleptesin tümülüs kazısını ve buluntularını 5 sene önce İstanbul da yapılan Uluslar arası Trakoloji kongresinde sunduğumda Avrupalı Trakologlar tarafından övgüyle karşılandı. Ancak Engin Beksaç o kongrede yoktu.

Mehmet Akif Işin: Heraion Teikhos kazısına Prof Dr. Neşe Atikle 2000 Yılında başladık. Şehir surları, İ.Ö 6.Y.Y. dan 2. Y.Y.la kadar tabakalanma gösteren Tapınak alanı ile büyük bir sağlık merkezi ortaya çıkarıldığı gibi çok miktarda Trak sikkeleri bulunmuştur. Eylül ayında Bulgaristanda kazanlıkta yapılacak uluslar arası Trakoloji kongresinde Neşe hoca Heraion Teikhosla ilgili bildirisini sunacaktır. Engin Beksaç kendine güveniyorsa oraya gidebilir. Ama biraz zor çünkü Avrupanın en baba Trakologları orada olacak.

Engin Beksaç yalanlarına devam ediyor. Benimle ilgili ve arkeolojiyle ilgili bir şey bilmediği gayet açık Uluslar arası Trakoloji kongrelerini kötüleyerek bilgisizliğini ortaya koyuyor. Ayrıca Ben Öğrencilik yılarında Keban kazılarından başlayarak önce kazılarda açma başlığı, alan sorumluluğu ve kazı başkanlığı yaparak Türkiyenin birçok bölgesinde çalıştım. Yüzey araştırmalarına gelince. Daha öğrenciyken İkiztepedeki kazılardan sonra Hocam Profesörü.Dr.Bahadır Alkımın ekibinde Samsun bölgesi Yüzey araştırmalarına katıldım. Keban,Karakaya baraj bölgelerindeki kazılarda çalıştığım gibi Atatürk, Birecik ve Kargamış baraj bölgelerinde Sinop Müze Müdürüyken Bakanlığın görevlendirmesiyle su altında kalacak bölgelerin araştıma. Tescil ve tespit çalışmalarını yaptim Ayrıca Harran kazı ekibi üyesi olduğum gibi Harran bölgesi yüzey araştırmasının ekibinde de yer aldım. Sinop bölgesinin tarih öncesi yüzey ataştımasını yaptım. Kırşehir bölgesi yüzey araştırmalarında Japon kazı Başkanı Sachihiro ile birlikte yüzey araştırmalarına katıldım. Kastamonu bölgesi Yüzey Araştırmalarına katıldım. Tekirdağda Yüzey araştırması yaparak bir çok bilinmeyen yerleşmeleri arkeoloji dünyasına kazandırdım. Anlaşılacağı gibi ülkemin birçok bölgesinde yıllarca yüzey araştırması yaptım. Katıldığım ve yaptığım kazıları sayarsam çok uzun yazılar yazmam gerekir. Sadece İ.Ö 12.Y.Y.Lara tarihlenen ve Doç.Dr. Aslı Özdoğanla yaptığımız menekşe Çatağı kazısında Trakyada en erken Trakların mimari ve diğer buluntularını ilk defa arkeoloji dünyasına kazandırdığımızı da vurgulamak isterim. Arkeoloji deneyim ve ekip işidir. Belgelerle konuşulur. Engin Beksaç çevrimkaya kalesinde çıkan hellenistik dönem çatı kiremitleri ve çanak çömleğine yeni diyecek kadar bilgisiz. Onun bu yazdıklarıyla insanlara hakaret ederek bilgisizliğini ortaya koyduğu gibi tedaviye muhtaç olduğunu da düşünüyorum.

Engin Beksac: Akif boşuna debelenme dostum. Sen artık ne müze müdürüsün ne de yetkili. İşin de bitti pilin de. Sana kalan tef çalıp oynamak. Hani bir de ata sözü vardı ' Yalancının Mumu Yatsıya kadar Yanar ' Seninki de o hesap be arkadaş. Yatsı oldu, mum bitti. Bence ağabeyinden bir kandil iste belki o yanar. Ah Akif Ah. Ne üzücü değil mi ? Bir zamanlar seni bile bile müdür yapanlar da göçtü gitti buralardan. Seni kollayanlar da açığa alındı. Palavralarını da sadece yandaşların ve yoldaşların yiyor. Onlar da yemiyor ya. Senden ne bekliyorlarsa artık. Ağlama Akif ağlama iki gün kaldı bayrama. Bayram gelince kırmızı balonlar uçurursun artık giremediğin müzenin önündeki meydanda.

***

Nezih Başgelen: Çevrimkaya Oppidum gibi bir savunma tesisi olabilir. Arazideki izleri buna gore degerlendirmek yararli olabilir. Iki tipik ornek ekte. Oppidum Treverium


 

Engin Beksac:   Sonra resmini gönderdiğin de bir Oppidum değil Hillfort.

Nezih Başgelen: Bu da oradaki araziye uygun Roma donemi savunma modeli
Görüntünün olası içeriği: gökyüzü, açık hava ve doğa



Engin Beksac: O da tahkimatlı ordugah.

... Nezih Trakya yı gayet iyi bilen birisiyle karşı karşıyasın.


Nezih Başgelen: An oppidum (plural oppida) is a large fortified Iron Age settlement. Oppida are associated with the Celtic late La Tène culture, emerging during the 2nd and 1st centuries BC, spread across Europe, stretching from Britain and Iberia in the west to the edge of the Hungarian plain in the east. They continued in use until the Romans began conquering Europe. North of the River Danube, where the population remained independent from Rome, oppida continued to be used into the 1st century AD.

Engin Beksac: Sadece Kelt bölgelerinde geçerli.

Nezih Başgelen: Trakya'dan Keltlerin de gecisini unutmamak gerek.
In archaeology and prehistory, the term oppida now refers to a category of settlement; it was first used in that sense by Paul Reinecke, Joseph Déchelette and Wolfgang Dehn in reference to Bibracte, Manching, and Závist. In particular, Dehn suggested defining an oppidum by four criteria:

Size: The settlement has to have a minimum size, defined by Dehn as 30 hectares (74 acres).
Topography: Most oppida are situated on heights, but some are located on flat areas of land.
Fortification: The settlement is surrounded by a (ideally uninterrupted) wall, usually consisting of three elements: a facade of stone, a wooden construction and an earthen rampart at the back. Gates are usually Zangentore.
Chronology: The settlement dates from the late Iron Age: the last two centuries BC.

Engin Beksac:  Gayet iyi bildiğim yerler. Unutma ben Demir Çağı Kültürlerini çalışıyorum . Klasik çalışmıyorum.

arkeolojikhaber.com

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar