Dr. Stewart Gordon'dan Uluburun Batığı'na özel övgü

Dr. Stewart Gordon'dan Uluburun Batığı'na özel övgü

Araştırmacı Stewart Gordon’ın yazdığı ‘16 Batıkta Dünya Tarihi’ adlı kitapta Uluburun Batığı ‘değiş tokuş ticaretinin kataloğu’ olarak nitelendirildi

Deniz tarihinin en önemli batıklarından Antalya Kaş açıklarındaki Sualtı arkeoloji çalışmaları sonucu ulaşılan Uluburun Batığı, değiş tokuş ticaretinin kataloğu olarak isimlendirildi.

Tarih araştırmacısı Stewart Gordon’ın yazdığı “16 Batıkta Dünya Tarihi” adlı kitapta üçüncü sıraya alınan Uluburun, Almanların batırdığı Lusitania, ilk çok denizli savaş gemisi HMS Victory ve 2012’de batan yolcu gemisi Costa Concordia gibi gemilerle aynı kategoride değerlendirildi. İnsanlık tarihi boyunca 3 milyon deniz kazası yaşandığı, 4 milyon geminin battığı tahmin ediliyor.

UNESCO, 2004 yılından beri batan gemilerin kanıtlarının incelenmesi için yürüttüğü projeyle medeniyetlerin gelişmesinde oynadıkları rolün anlaşılmasını amaçlıyor. Deniz tarihi araştırmacısı Dr. Stewart Gordon da yazdığı “16 Batıkta Dünya Tarihi” adlı kitapta, uluslararası ticaretin ve kültür alışverişinin deniz yoluyla nasıl geliştiğini anlatıyor. Zülal Kılıç’ın çevirdiği, Kitap Yayınevi’nin bastığı kitapta Türkiye’den 1982’de Kaş açıklarında bulunan Uluburun gemisi yer alıyor.

3 bin 300 yıl önce yapıldı

Gordon, 1982’de sünger avcısı Mehmet Çakır’ın Kaş’ta bir gemi batığı olduğunu bildirmesiyle başlayan süreç sonunda, dünyanın en eski gemi batığı Uluburun’dan kalan eserlerin ortaya çıkarıldığını vurguladı. Geç Tunç Çağı’na ait geminin yapıldığı sedir ağacının incelenerek, 3 bin 300 yıl önce yapıldığının belirlendiğini vurgulayan Gordon, INA (Deniz Arkeolojisi Kurumu) ve BodrumArkeoloji Müzesi’nin 11 yıl süren sualtı kazılarının sonuçlarını da paylaştı.

'Uluburun Batığı El değmeden kalmış’

Gordon şu bilgileri verdi: “Kazılara 1984’te başlandı. Önce geminin üst kısmı sonra kargosu çıkarıldı. Binlerce yıldır el değmeden kalan bu gemi, o dönemin Doğu Akdeniz ticaretindeki değiş tokuşun ve kültürlerin gerçek kataloğuydu. Fil ve su aygırı dişleri, gümüş bilezikler, kehribar ve çini takılar, kadehler, mühürler, bakır ve kalay külçeler, cam boncuklar, heykelcikler, kobalt mavisi külçeler, kurşun olta ağırlıkları, tartılar, tunç silahlar, altın kupalar, seramik kaplar, lambalar, madalyonlar, devekuşu yumurtası, Afrika abanozu, içki kapları, taze narlar, zeytin ve parfüm için ağaç reçinesi, tunç ziller, amforalar, taş gemi çapaları ve 10 ton bakır bugünkü Yunanistan, Kıbrıs ve Suriye’ye özgü eşyalardı… Son liman bilgisini, yiyecek bölümündeki bir sıçana yapılan DNA ortaya çıkardı. DNA, Suriye Ugarit’teki sıçanlarla uyumlu. Uluburun’daki bakır, kalay ve cam farklı yerlerde işlenecektüi. Deniz insanlarının saldırısıyla batabileceği gibi doğal nedenlerle de batmış olabilir.”

Aralarında Titanik yok

“16 Batıkta Dünya Tarihi” adlı kitapta, 1912 yılında Atlas Okyanusu’nun kuzeyinde buzdağına çarparak batan Titanik’e yer verilmedi. 3 bin kişiyle batan İngiliz transatlantiğindeki fazla can kaybının tercih nedeni olmadığı, bunun yerine keşfi sırasında heyecan yaratan batıkların seçildiği vurgulandı. Nijerya’da toprak altında bulunan ve günümüzden 8 bin yıl öncesinde yaşanan buz çağına ait Dufuna oyma kanosu, Moğol hükümdarı Cengizhan’ın torunu Kubilay’ın donanması, Berberi savaş ve kölelik kadırgası, ilk çok denizli savaşın aktörü HMS Victory, Alman denizaltısının batırdığı transatlantik Lusitania ve Alaska körfezinde 1.2 milyon varil petrolü denize bırakan Exxon Valdez tankeri, Uluburun ile birlikte değerlendirildi.

Uluburun batığı 20 ton yük taşıyordu

Kaş’ın 8 kilometre güneydoğusunda, 60 metre açıkta bulunan Uluburun, Geç Tunç Çağı’na, yani milattan önce 14’üncü yüzyıla ait. Sedir ağacından yapılan gemi 15 metre boyunda. İçindeki 20 ton yükü ile deniz ticaretindeki değiş tokuşu ve kültürlerarası alışverişi kanıtlayan geminin Suriye-Filistin üzerinden Ege Denizi’ne doğru yol aldığı düşünülüyor. İçinde ham maddeler kadar işlenmiş malzemeler de bulunan gemide, cam külçeler de ele geçti. Çıkarılan eserler Bodrum Sualtı Arkeloji Müzesi’nde sergilenirken, 360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği birebir kopyasını yaparak isminin yaşatılmasını sağlamıştı.

Milliyet

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar