Çatalhöyüklülerin DNA'larında baba soyunun izleri aranacak

Çatalhöyüklülerin DNA'larında baba soyunun izleri aranacak

Prof. Dr. Mehmet Somel, Çatalhöyük’te AB destekli yeni bir proje başlattıklarını ve DNA çalışmalarını çok yönlü olarak araştırdıklarını söyleyerek, anne soy üzerinden akrabalık olmadığı ortaya çıktı. Ataerkil olabilir mi araştırmasını şimdi biz ODTÜ ve Hacettepe Üniversiteleri olarak gerçekleştireceğiz, dedi.

Polonya Ulusal Bilim Merkezi (Polish National Science Center) tarafından verilen destekle gerçekleşen çalışma geçriğimiz günlerde, ‘Antik Mitokondriyal Genomlar Çatalhöyük Halkı Gömülerinde Annelik Akrabalıklarının Yokluğunu ve Genetik Yakınlıklarını Açıklıyor’ başlığıyla genetik dergisi Genes’te yayımlanmıştı: Bakınız: Çatalhöyüklüler bu kez DNA bilgileri ile arkeoloji alemini şaşırttı.

Hürriyet'ten Ömer Erbil'in haberine göre ise sonuçları değerlendiren ve öteden beri “Avrupa kültürünün temeli Çatalhöyük’tür” tezini savunan Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, “Göçlerle, kültürel etkilerle, kız alıp vermeyle Avrupa’yla bir etkileşim olduğu belliydi. DNA sonuçları arkeolojik bilimsel verileri teyit etti” dedi.

Prof. Dr. Mehmet Özdoğan şunları söyledi: “Arkeolojik çalışmalarla bu durumu daha önce belirlemiştik. Söylediklerimiz safsata değil bilimsel verilerdi. Göçlerle, kültürel etkilerle, kız alıp vermeyle Avrupa’yla bir etkileşim olduğu belliydi. DNA araştırmaları genişledikçe iyice netleşmeye başladı. DNA sonuçları arkeolojik bilimsel verileri teyit etti. Göç dalgası M.Ö. 7400’lerde başladı binlerce yıl devam etti.”

Geçtiğimiz günlerde açıklanan ve BBC’ye haber olan başka bir DNA araştırmasıyla da ‘‘Stonehenge anıtını Anadolu’dan gelen göçmenlerin inşa ettiği’ ileri sürülmüştü.

Anaerkil toplum hâkimdi fikri çürüdü

Araştırmayla ayrıca ‘Çatalhöyük’te anaerkil bir toplum hâkimdi’ fikri şimdilik çürümüş oldu. Neolitik yani insanların yerleşik hayata geçip tarıma başladığı dönemde, insan topluluklarının anaerkil olduğunu ve Ana Tanrıça’ya taptıklarını düşünenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla.

Çatalhöyük’te 2016’da bulunan ‘Ana Tanrıça’ heykeli bir çeşit tanrıça inancına ait olma fikrini güçlendirdi ve bunun bir kanıt olduğu yönünde fikirler ortaya atıldı. Çatalhöyük halkının, ölülerini bir sepet içinde evlerine gömdüklerini ortaya çıkaran eski Kazı Başkanı Prof. İan Hodder, “Toprağın yapısından dolayı günümüze kadar gelebilen iskeletler, bize birçok konuda bilgi veriyor. Kemiklerde yapılacak DNA testleri, toplumun anaerkil mi yoksa ataerkil mi olduğunu da ortaya çıkaracak” diyordu.

Çatalhöyük’te aynı evde gömülü olan 10 mezarda yapılan DNA araştırmasında akrabalık ilişkisi tespit edilemedi. Anne tarafından farklı soylardan geldikleri değerlendiriliyor. Mezarda diş ve kemik fenotiplerine göre biyolojik yakınlığı olan bireylerin, birçok ayrı binaya yayılmış olduğu görünüyor. Bu sonuçlarla Çatalhöyük’te anaerkil toplum fikrinin yeni araştırmalar çıkana kadar çürütüldüğü belirtiliyor.

Prof. Dr. Mehmet Somel: AB destekli yeni bir proje başlattık

Araştırmanın içinde yer alan Prof. Dr. Mehmet Somel, Çatalhöyük’te AB destekli yeni bir proje başlattıklarını ve DNA çalışmalarını çok yönlü olarak araştırdıklarını söyledi. Prof. Somel şöyle konuştu:

“Bu araştırmanın iki sonucu var. Evler içinde birkaç farklı birey birbiriyle anne olarak akraba mı? Yöntem sadece anne akrabalığı üzerine kuruluydu. Anne soy üzerinden akrabalık olmadığı bu projeyle ortaya çıktı. Ataerkil olabilir mi araştırmasını şimdi biz ODTÜ ve Hacettepe Üniversiteleri olarak AB destekli bir projeyle yürütüyoruz. 5 yıl sürecek proje. Baba soy üzerinden inceleyeceğiz. Diğer yandan Avrupa tarım kültürü topluluklarının Anadolu ve Ege’den yayıldığını genetik veriler bize söylüyor.”

Genes dergisinde mart ayında yayımlanan araştırma, Polonya’daki Adam Mickiewicz Üniversitesi Arkeoloji Enstitüsü’nden Maciej Chyleńsk ve Arkadiusz Marciniak, Moleküler Biyoloji Teknikleri Laboratuvarı Biyoloji Fakültesi’nden Mirosława Dabert ile Biyoloji Fakültesi, Evrimsel Biyoloji, Antropoloji Enstitüsü’nden Anna Juras, Çek Cumhuriyeti’ndeki Charles Üniversitesi Biyoloji ve Çevre Bilimleri Bölümü’nden Edvard Ehler, Türkiye’deki Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin Biyolojik Bilimler Bölümü’nden Prof.Dr. Mehmet Somel ve Reyhan Yaka, İsveç’teki Stockholm Üniversitesi’nin Arkeolojik Araştırma Laboratuvarı, Arkeoloji ve Klasik Çalışmalar Bölümü’nden Maja Krzewińska imzalarını taşıyor.

Stonehenge anıtının da Anadolu'dan giden göçmenlerce inşa edildiği DNA sonuçları ile ispatlandı

Londra’ya 130 kilometre mesafedeki dünyanın turistik ve arkeolojik bakımdan en popüler anıtları arasında yer alan Stonehenge anıtının, binlerce yıl önce Anadolu topraklarından adaya giden göçmenlerce inşa edildiği DNA sonuçları ile ispat edildi. Nature Ecology & Evolution (Doğa Ekolojisi ve Evrim) dergisinde nisan ayında ‘Antik genomlar erken neolitik Britanya’da popülasyonun yerini gösteriyor’ (Ancient genomes indicate population replacement in early neolithic Britain) başlığı ile verildi. Bakınız: DNA analizlerine göre Stonehenge'i Anadolu göçmenleri inşa etti

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar