Başur Höyük son 10 yılın en önemli arkelojik keşifleri arasında sayıldı

Başur Höyük son 10 yılın en önemli arkelojik keşifleri arasında sayıldı

Dokuz uzman arkeolog son on yılda kendilerince önemli keşifleri sıraladı. Doç. Dr. Lorenzo d’Alfonso; Siirt Başur Höyük’te MÖ 3.100–2.900 tarihine ait yağmalanmamış 17 mezar, inanılmaz derecede zengin metal nesneler (silahlar, kült kaplar, standartlar) mücevherlerin ve dünyanın en eski strateji oyunun bulunduğu Başur Höyük'ü en öenmli keşfiler arasında gösterdi.

Son on yıl, İngiltere’de bir Bronz Çağı yerleşiminden, geçen yıl Endonezya’da bulunan dünyanın en eski figüratif sanat eserine kadar büyük arkeolojik keşiflere tanık oldu. 

Dokuz arkeolog ve araştırmacıya konu hakkındaki fikirleri soruldu. Araştırmacıların birkaç kıtaya ve binlerce yıla yayılan seçimleri arasında Türkiye’den de bir keşif var.

Artnews’in hazırladığı dosyada araştırmacıların yorumları şu şekilde:

Dieter Arnold
(Emekli küratör, Mısır sanat bölümü, Metropolitan Sanat Müzesi)

Mısır’da son on yılın önemli keşifleri arasından biri diğerlerine göre öne çıkıyor. 2013 yılında, Pierre Tallet liderliğindeki bir araştırma ekibi, Wadi El-Jarf’ta Kızıldeniz sahilindeki bir mağarada, Gize’deki Khufu piramidine (MÖ 2580) yapı taşları gönderen bir tekne kaptanının seyir defterinin kalıntılarını keşfetti. Tek başına bu tür nakliyeler bizim için yeni değildi, ancak kayıt defterindeki günlük notlar, bizi insanlığın en beğenilen yapı projelerinden birine canlı bir şekilde bağlıyor.

Peggy Brunache
(Kölelik tarihi bölümü öğretim üyesi, Glasgow Üniversitesi)

2017 yılında, Thomas Jefferson’un tarihi Virginia konağı Monticello’daki Sally Hemings’in ikamet odası keşfedildi. Köleleştirilmiş bir kadın olan Hemings’in, Amerika’nın Kurucu Babalarından birinden birkaç çocuk doğurduğuna inanılıyor (Teori DNA kanıtı tarafından destekleniyor). Bu keşif bir kez daha ABD’nin kuruluşunda köleleştirilmiş insanların birbirine karışmış rollerine ve daha da önemlisi, “Bütün erkekler eşit yaratıldı” yazan ancak yine de, yaşamı boyunca yüzlerce siyahi kölenin sahibi olan adamın özel hayatına ışık tutuyor.

Catherine Frieman
(Avrupa arkeolojisi doçenti, Avustralya Ulusal Üniversitesi)

Son on yılda birçok muhteşem keşif oldu. Ancak, kişisel olarak en önemli olduğunu düşündüğüm, Must Farm’daki [Whittlesey, İngiltere] yanmış Bronz Çağı köyüdür. Yangın felaketi ve su basmasının kombinasyonu, organik korumanın inanılmaz olduğu anlamına geliyor ve 3.000 yıl önce günlük yaşamın zengin dokulu, somut bir vizyonunu sunar. Genellikle Tunç Çağı hikayelerimiz şefleri, kılıçları, altınları ve savaşları kapsar; ancak Must Farm’dan elde edilen veriler, dikiş, yemek pişirme, marangozluk ve çoğu Tunç Çağı insanının bildiği günlük varoluş türlerini keşfetmemizi sağlıyor.

Lorenzo d’Alfonso
(Batı Asya arkeolojisi ve tarihi doçent, New York Üniversitesi Eski Dünya Araştırma Enstitüsü)

Bu arkeolojik keşif – sanırım – halk tarafından çok az biliniyor. Batı Asya’nın uzak bir bölgesinde, Anadolu Platosu’nun, Mezopotamya’nın ve eski uygarlıkların odakları olan İran Platosu’nun kenarlarında gerçekleşti. Haluk Sağlamtimur’un (Ege Üniversitesi İzmir) liderliğindeki Siirt Başur Höyük’te MÖ 3.100–2.900 tarihine ait yağmalanmamış 17 mezar, inanılmaz derecede zengin metal nesneler (silahlar, kült kaplar, standartlar), mücevherler ve diğer mezar malları ile birlikte ortaya çıktı. Seramik kaplar, boncuklar ve mozaikler, uzak güney Mezopotamya kent devletleri ile doğrudan bağlantının bir göstergesiydi.

Zenginliği metal nesneler şeklinde gömmek, eski medeniyetlerin ortak bir özelliği olarak kabul edilir, ancak batı Asya’da Başur Höyük’ün mezarları bu uygulamanın en eski örneğini temsil ediyor. Kemiklerin incelenmesi, bu mezarlarda insan kurban edildiğine dair kanıtlar gösterdi. Keşifler, yeni bir savaş toplumu ile ilişkili farklı bir zenginlik ve değer kavramının ilk örneğini ve muhtemelen kökenini gösteriyor. Bu yeni dünya görüşü batıya yayıldı ve Arslantepe, Alacahöyük ve Troya’nın kraliyet mezarlarının anlaşılmasına yardımcı oldu, aynı zamanda Ur’un muhteşem kraliyet mezarlarındaki zenginlik ilk olarak Başur Höyük mezarlarında temsil edilen yeni bir dünyadan kaynaklanmış olabilir.

Roland Enmarch
(Mısırbilim Kıdemli Öğretim Üyesi, Liverpool Üniversitesi)

Benim için, bu on yılın en dikkat çekici arkeolojik keşfi, Kızıldeniz’deki eski Wadi el-Jarf limanında bilinen en eski yazılı papirüslerin bulunmasıydı. Yaklaşık 4.600 yaşında, dünyanın yedi harikasından biri olan Gize’deki Khufu büyük piramidi için taş ocağı ve feribot çetelerini kontrol eden yetkililerden birinin idari arşivi. Piramit inşaatçılarının çalışmalarının günlük kayıtlarına kısmi bir göz atmak bile şaşırtıcı.

Sofia Samper Carro
(Arkeoloji Öğretim Görevlisi, Avustralya Ulusal Üniversitesi)

Son on yıl boyunca, paleoantropoloji ve tarihöncesi arkeoloji disiplinleri hakkındaki önceki bilgilerimizi veya varsayımlarımızı birkaç bulgu sarstı. En önemli keşfin, dünyayı paylaştığımız Denisovalılar veya yakın zamanda bulunan H. luzonensis gibi daha fazla hominin olduğunu gösteren kanıtlar olduğunu düşünüyorum. Bunlar, tarihöncesi arkeoloji araştırmalarını daha öncekinden çok daha karmaşık ve heyecan verici hale getirdi.

Carl Knappett
(Toronto Üniversitesi’nde Sanat tarihi profesörü ve tarihöncesi Ege başkanı)

Ege dünyasındaki arkeolojik keşifler şaşırtıcı olmaya devam ediyor. Mora Yarımadası’ndaki Tunç Çağı’na ait Pylos mezarları büyük ilgi gördü ve bunu hak etti. Bununla birlikte, Yunanistan anakarasından gelen zengin Bronz Çağı mezarlarının yeni bir şey olmadığı iddia edilebilir, ancak yeni bulguların nefes kesici olması, özellikle Griffin Savaşçısı mezarından kaynaklanıyor. Vurgulayacağım şey, beklenmedik yerlerdeki keşifler, özellikle Girit’in güney kıyısındaki iki küçük, görünüşte izole ada. Gavda’da son zamanlarda Neolitik ve hatta Aşağı Paleolitik’e kadar uzanan pek çok iskan dönemi tespit edildi. Ve çok daha küçük ve şu anda ıssız bir ada olan Altınada’da, mor boya ekonomisine odaklanan ve son derece zengin geç buluntular üreten bir Bronz Çağı iskanı vardı. Benim görüşüme göre, bu iki adadaki keşifler bizi duraklattı ve deniz bağlantılarının çok önemli olduğu antik Ege dünyasındaki marjinallik hakkındaki önyargılarımızı yeniden gözden geçirmeye zorladı.

Adam Brumm
(Arkeoloji doçenti, Griffith Üniversitesi)

Son on yılın en önemli arkeolojik keşiflerinden biri, Avrupa’da değil, Endonezya’da dünyanın en eski kaya sanatlarından bazılarını barındıran keşiflerdi. 2014 yılında Sulawesi’den kaya sanatının tarihlenmesi, bir el şablonu için 39.900 yıl önce Avrupa’nın modern yaratıcılığın doğum yeri olduğu fikrine meydan okudu. Daha fazla tarihlendirme çalışması, Borneo’daki tarih öncesi sanat eserlerinin de en az 40.000 yaşında olduğunu gösterdi. Ve 2019’da, daha erken bir Sulawesi mağara resminin manevi çağrışımlarla muhteşem bir avlanma sahnesini canlandırdığı açıklandı. En az 44.000 yıl önce oluşturulan bu görüntü, hikaye anlatımının en eski resimsel kaydını temsil edebilir.

Chris Fisher
(Antropoloji ve coğrafya profesörü, Colorado Eyalet Üniversitesi; Earth Archive Kurucusu)

Arkeoloji, eserlerin, alanların ve en önemlisi tüm doğal ortamın dijital olarak belgelenmesi için yüksek çözünürlüklü üç boyutlu taramanın benimsenmesi ile ilişkili bir paradigma değişikliğine uğramakta. Bunlardan en önemlisi, arkeolojik alanlara ve bölgelere uygulandığında bizi küresel kültürel gelişim dizilerini yeniden düşünmeye zorlayan ve yaklaşan birçok önemli ilerlemeden sorumlu olacak olan havadaki ışık algılama teknolojisidir (LiDAR). Bu devrim sadece arkeoloji için değildir. Birkaç meslektaşımızla birlikte, en çok tehdit altındaki alanlardan başlayarak gezegenin tüm kara alanını taramak için tasarlanmış Earth Archive’i başlattık. Büyük ölçüde dönüştürülmüş bir gezegeni miras alacak gelecek nesillere aktarabileceğimiz dijital bir dünya yaratmayı umuyoruz.

Kaynak: Claire Selvin - ArtNews Çeviri: Arkeofili.com

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar