Arkeolojinin dünyanın zorlu sorunlarına çözüm üretme potansiyeli nedir? York Üniversitesi CAHSt direktörü Profesör John Schofield, "Wicked Problems for Archaeologists: Heritage as Transformative Practice" "Arkeologlar İçin Kötü Sorunlar: Miras, Dönüştürücü Bir Uygulama Olarak" kitabında, bu soruya yanıt ararken, arkeolojinin ve kültürel mirasın dünyanın zorlu sorunlarına çözüm üretme potansiyelini analiz ediyor.
York Üniversitesi Kültürel Miras Yönetimi Yüksek Lisans programının direktörü ve Uygulamalı Miras Çalışmaları Merkezi (CAHSt) direktörü Profesör John Schofield'un Wicked Problems for Archaeologists: Heritage as Transformative Practice Türkçesi ile "Arkeologlar İçin Çetrefilli Sorunlar: Miras, Dönüştürücü Bir Uygulama Olarak"(Oxford University Press, 2024) adlı eseri, arkeolojinin yalnız geçmişi anlamakla sınırlı değil, günümüzün karmaşık ve çözümü zor ("wicked") problemlerine katkı sağlaması gereken disiplin olarak tanımlıyor.
Eser, arkeolojinin sadece geçmişi anlamakla sınırlı değil, günümüzün karmaşık sorunlarına katkı sağlayabilecek bir disiplin olabileceğini savunuyor.
ARKEOLOGLARIN KARŞI KARŞIYA OLDUĞU ÇETREFİLLİ SORUNLAR NELER?
Arkeolojinin ve kültürel mirasın dünyanın zorlu sorunlarına çözüm üretme potansiyelinin analiz edildiği "Wicked Problems for Archaeologists: Heritage as Transformative Practice" adlı kitabta çetrefilli (wicked) problemler arasında iklim değişikliği, çevre kirliliği, sağlık ve refah, sosyal adaletsizlik ve çatışmalar sıralanıyor.
Yazarın eserindeki "Çetrefilli / Kötü Sorunlar"ın Ortak Özellikleri; çözümü belirsiz, paydaşlar arasında çatışmalı, dinamik (zamanla değişen) yapıda olmaları
Yazar John Schofield, arkeologların bu çetrefilli sorunlara çözüm bulmak için geçmişi ve bugünü arkeolojik bir bakış açısıyla inceleyerek, yaratıcı, iddialı ve disiplinler arası yaklaşımlar benimsemesi gerektiğini vurguluyor. Yazar, arkeologları, İklim değişikliği, Çevre kirliliği, Sağlık ve refah, Sosyal adaletsizlik ve Çatışma sorunlarına çözüm bulmak için disiplinler arası ve dönüştürücü yaklaşımlar benimsemeye teşvik ediyor.
ARKEOLOG TARAFSIZ OLABİLİR Mİ? HER KAZI BİR SİYASİ EYLEM Mİ?
Yazara göre; arkeoloji "tarafsız" olamaz ve her kazı siyasi bir eylemdir. Fakat yazarın bu ifadeden kastı "arkeolojinin tarafsız bir bilim olmadığı" değil, "pratiklerinin kaçınılmaz olarak siyasi bağlamlara entegre olduğu" yönünde. Bu, kitabın temel tezlerinden biri ve 45. sayfada şu ifadelerle izah ediliyor: "Arkeoloji, doğası gereği politik bir eylemdir. Ne kazacağımızı, onu nasıl yorumlayacağımızı ve bulgularımızı kime sunacağımızı seçtiğimiz anda, tarafsız olmaktan çok uzak bir güç dinamiklerine dahil oluruz. Arkeolojik 'nesnellik' miti bu içsel önyargıları gizler." (Schofield, 2024: 45)
Schofield aynı sayfada, "Kazı yaparken bile hangi katmanın önemli olduğuna karar vermek siyasi bir eylemdir." diyor. Bunu biz, İsrail'de Filistin mirasının, Türkiye'de yer yer Osmanlı katmanlarının kasıtlı olarak görmezden gelinmesine dolaylı gönderme olarak yorumlayabiliriz.
Kitapta, doğal olarak devletlerin arkeolojik mirası siyasi amaçlarla kullanması genel bir sorun olarak tanımlanıyor.
Karşıt görüşlere yani Bilimsel Nesnellik iddiasındaki eleştirilere Schofield'un yanıtı eserin 47. sayfasında "Bilimsel yöntemler bile sosyopolitik çerçeveler içinde uygulanır. Bir sitenin karbon tarihlemesi, neden o siteyi diğerlerine tercih ettiğimizi cevaplamaz." ifadeleri ile veriliyor.
Eserde, milliyetçi anlatılar ve pagan grupların talepleri arasındaki çatışma.(Stonehenge örneği), Rusya'daki Viking Mirası (Slav kimliğiyle çelişen arkeolojik bulguların sansürü) Avustralya'da Yerli Miras ( Aborjin topluluklarının kültürel miras yönetimine dahil edilmemesi) doğrudan örneklemelerle ele alınıyo. r
Schofield, dolaylı olarak değindiği evrensel sorunlardan biri "Devletlerin tarihsel anlatıları araçsallaştırması". "UNESCO listeleri, uluslararası prestij mücadelesine dönüştürülmesi" ve tabi turistik sömürü aracına dönüştürülmesi ise bir diğer sorun.
Eseri bu gözle okuduğumuzda karşımıza çıkan tablolardan birini şöyle tanımlayabiliriz.
Siyasi Manipülasyon |
Devletlerin arkeolojik mirası ulusal kimlik inşası veya meşruiyet aracı olarak kullanması. |
- Çok seslilik (multivocality) |
Sömürgecilik Mirası |
Müzelerdeki eserlerin iadesi, sömürge dönemi kazılarının etik sorunları. |
- Dekolonizasyon pratikleri |
İklim Krizi |
Arkeolojik alanların yok oluşu, kültürel mirasın iklim değişikliğiyle kaybı. |
- Acil koruma politikaları |
Turizm Baskısı |
UNESCO alanlarında aşırı ziyaretçi trafiğinin yarattığı tahribat. |
- Sürdürülebilir turizm modelleri |
Yerel Toplulukların Dışlanması |
Miras yönetiminde yerel halkın karar alma süreçlerinden dışlanması. |
- Katılımcı arkeoloji |
Finansal Kısıtlar |
Arkeolojik çalışmaların devlet/özel sektör fonlarına bağımlılığı ve etik çıkmazlar. |
Yazarın Çözüm önerilerinden biri: "Transformative Heritage" (Dönüştürücü Miras) kavramıyla toplumsal adaleti merkeze alan pratikler..
Yazar, arkeologların karmaşık ve çözümü zor (“wicked”) sorunlara nasıl katkı sağlayabileceği ele alınırken, “küçük kazanımlar” (small wins) yaklaşımı öne çıkarıyor. Bu yaklaşım, büyük ve karmaşık sorunlara karşı, disiplinlerarası işbirlikleri ve yaratıcı yöntemlerle küçük ama etkili adımlar atmayı önerir.
Schofield, küçük kazanımların etkili olabilmesi için beş temel mekanizmayı vurguluyor:
Enerji Kazandırma (Energizing): Küçük başarılar, katılımcılara moral ve motivasyon sağlayarak daha büyük hedeflere ulaşma isteğini artırır.
Deneyim Yoluyla Öğrenme (Learning by Doing): Uygulama sürecinde elde edilen deneyimler, gelecekteki projeler için değerli bilgiler sunar.
Çekim Mantığı (Logic of Attraction): Başarıya ulaşan projeler, benzer girişimlerin ortaya çıkmasını teşvik eder.
Bandwagon Etkisi (Bandwagon Effect): Başarılı projeler, başkalarının da benzer girişimlerde bulunmasını teşvik eder.
Bağlantı ve Dayanıklılık (Coupling and Robustness): Küçük kazanımların birbirine bağlanması ve dayanıklı hale getirilmesi, daha büyük etkilere yol açabilir.
Bu mekanizmalar, küçük kazanımların birikerek büyük ve kalıcı değişimlere yol açabileceğini göstermektedir. Schofield, arkeologların bu yaklaşımı benimseyerek, iklim değişikliği, çevre kirliliği, sağlık ve refah, sosyal adaletsizlik ve çatışmalar gibi karmaşık sorunlara katkı sağlayabileceğini savunur.
Eserin içeriğinde savunulan bilgiler, arkeolojinin toplumsal etkisini artırmak ve disiplini çağdaş meselelerle ilişkilendirmek isteyenler için kayda değer bir kaynak olabilir.
Ali Zülfikar Emin - Arkeolojikhaber.com