Arkeologların Büyükboğaziye Höyüğü'nden arkeolojik beklentileri çok yüksek

Arkeologların Büyükboğaziye Höyüğü'nden arkeolojik beklentileri çok yüksek

Mardin'in Kızıltepe ilçesinde 30 hektarlık alanda Kuzey Mezopotamya'nın Fırat'tan Dicle hattındaki ilk arkeoloji kazısını gerçekleştiren arkeologlar, Neolitik dönemden Ortaçağa kadar yerleşim katmanları barındıran Büyükboğaziye Höyüğü'nde devasa şehir kalıntıları bulacaklarına inanıyorlar.

Mardin'in Kızıltepe ilçesine 50 kilometre uzaklıkta Suriye sınırına sıfır noktada bulunan Büyükboğaziye Mahallesi'nde 30 hektarlık bir alana yayılan deki Büyükboğaziye Höyüğü'nde arkeoloji kazıları, Mardin Müze Müdürü Abdulgani Tarkan başkanlığında, Mardin Artuklu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Genç'in bilimsel danışmanlığında sürüyor.

Kazı Başkanı Abdulgani Tarkan: Çok önemli buluntulara ulaşacağımızı tahmin ediyorum

Arkeolojik yüzey araştırmaları çerçevesinde değerlendirilen keramik buluntularına göre, höyükte Halaf Dönemi, Kalkolitik Çağ, Tunç Çağı, Demir Çağı, Helenistik Dönem, Roma Dönemi, Geç Antik Çağ ve Orta Çağ tabakalarının yer aldığı höyükte yaklaşık 3 ay önce başlayan çalışmalar hakkında bilgi veren  Kazı Başkanı Abdulgani Tarkan, Mezopotamya'nın en büyük yerleşim alanlarından biri olan Büyükboğaziye Höyüğü'ndeki kazılara  Artuklu Üniversitesinden 20'ye yakın gönüllü öğrencinin de katıldığını belirterek,  "Höyükte neolitik dönem kazısı yapıyoruz. Şu an Orta Çağ ve Demir Çağ tabakasında kazı çalışmasını yürütüyoruz. Sınıra sıfır noktadayız. Yaklaşık 30 hektarlık bir alanla bölgedeki en büyük höyüklerden biri. Höyükte farklı tabakalanmalar var, şu an biz en üst tabakadayız. Burası, farklı dönemlerde istilalara uğramış, kuşatılmış büyük bir şehir. Mitanni, Hurri ve Asur dönemine tarihlenen tabakalarına ulaşılırsa çok önemli buluntulara ulaşacağımızı tahmin ediyorum." dedi. 

Doç. Dr. Bülent Genç: Bölgenin arkeolojik mirasını koruyan bir hafıza merkezi 

Kazının bilimsel danışmanı Doç. Dr. Bülent Genç, höyüğün bölgenin arkeolojik mirasını koruyan bir hafıza merkezi olduğunu söyledi.

Mezopotamya'da uygarlık tarihi için çok boyutlu değişimlerin ve kültürel süreçlerin yaşandığının bilindiğini anlatan Genç, höyükteki kazıların bölgenin, tarih öncesinden bugüne kadar oldukça uzun bir dönem boyunca yaşadığı değişimleri katmanlarıyla birlikte ortaya koyacağına inandıklarını vurguladı.

Yaklaşık 30 hektar alandaki höyüğün, kendi çevresindeki diğer yerleşimlerle ilişkisi ve konumu itibariyle merkezi bir rol üstlendiğini anlatan Genç, şöyle devam etti: "Tarihsel kayıtlardan Orta Tunç'tan yani 2. binin ortalarından itibaren bu coğrafyayla ilgili yazılı verilere sahibiz. Şehirler, kentler, devletlerin oluştuğu bir coğrafyadayız. Ve bu şehirlerin hangisi hangisine tekabül ediyor, tam olarak bilemiyoruz. Bunun için bu höyüğümüz büyük kentlerden birine aday. Özellikle şunu belirtmek gerekiyor. Milattan önce 4. binde Güney Mezopotamya'da çok büyük değişikliklerin yaşandığı, kültürel devrimlerin, kentlerin, devletlerin oluşturduğu bir dönem ve höyüğün bu döneme yakın çok güçlü tabakaları var. Bu hafızayı kurcalayarak bu verilere ulaşmaya çalışıyoruz."

Kuzey Mezopotamya'nın Fırat'tan Dicle hattındaki ilk arkeoloji kazısı

Fırat'tan Dicle'ye kadar kuzey Mezopotamya'nın bu hattında herhangi bir arkeolojik kazının yapılmadığını aktaran Genç, bu noktada bu boşluğu doldurup bilimsel verilerle ortaya koyabilecekleri bir alanda büyük bir istekle çalıştıklarını anlattı.

Çalışmaların ilerlemesiyle bölgedeki kentleşme dinamiğini ve o değişim evrelerini de anlamaya başlayacaklarını ifade eden Genç, şunları söyledi: "Höyüğün yamaçlarında birkaç basamaklı açmada tabakalanmayı çalışıyoruz. Henüz çok başındayız. Ama üstte kerpiç duvarların olduğu alanlar var, Demir Çağı'na işaret ediyor, yani 1. bini gösteriyor. Onun üzerinde de Orta Çağ'ın 3 yapı katı var. Orta Çağ'da 3 farklı dönemde yerleşim görmüş. Dolayısıyla bu çalışma büyüdükçe o merak ettiğimiz kentin, devletin verilerini ortaya çıkaracağız. 2. bini çok güçlü onu söyleyebiliriz. 2. bin derken, Asur'u, Mitanni, Hititleri düşünmek gerekiyor. Bunları yazılı kayıtlardan, tarihsel verilerden biliyoruz, ama bu tartışmaların arkeolojik karşılığını aramaya çalışıyoruz ve Büyükboğaziye Höyüğü de böyle bir merkez olmaya aday."

Halil İbrahim Sincar, Beşir Şavur - AA


Benzer Haberler & Reklamlar