Van’ın Tuşba ilçesindeki Ayanis Kalesi’nde 38 yıldır süren arkeolojik kazılar, Urartu uygarlığının sanatsal ve mimari mirasına ışık tutuyor. Bu yıl yürütülen çalışmalarda, Urartu dönemine ait çanak, tabak ve küp parçaları birleştirilerek orijinal formlarına kavuşturuluyor. Prof. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığındaki ekip, kalede dünyanın en iyi korunmuş Urartu kerpiç mimarisini de açığa çıkardı.
Urartu’nun Görkemli Mirası Ayanis’te Yeniden Gün Yüzünde
Van Gölü’nün doğu kıyısında, Tuşba ilçesi sınırlarında yer alan Ayanis Kalesi, Urartu Kralı II. Rusa tarafından MÖ 7. yüzyılda inşa edilmiş olup Urartu Krallığı’nın en önemli askeri ve dini merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığında sürdürülen kazı çalışmaları, 38 yıldır kesintisiz biçimde devam ediyor.
Kazı ekibinde antropologlar, arkeologlar, restoratörler, sanat tarihçileri ve şehir plancılarından oluşan çok disiplinli bir ekip yer alıyor. Her yıl yeni verilerin elde edildiği kazılarda, Urartuların mimari dehasını, üretim tekniklerini ve dini ritüellerini anlamaya yönelik önemli bulgular gün yüzüne çıkarılıyor.
Son dönemdeki çalışmalar özellikle Haldi Tapınağı ve kalenin kuzey bölümündeki anıtsal mekânlarda yoğunlaşmış durumda. Bu alanlarda yapılan kazılar, Urartu’nun hem mühendislik bilgisine hem de inanç sistemine ışık tutuyor.
“Yapboz” Gibi Yeniden İnşa: Seramiklerde Bilimsel Restorasyon Süreci
Kazılarda çıkarılan tabak, çanak, küp ve diğer seramik parçalar, kazı evinde özenli bir restorasyon sürecinden geçiyor. Eserlerin her bir parçası, alan uzmanları ve öğrenciler tarafından titizlikle kayıt altına alınıyor, ölçülüyor, çiziliyor ve dijital veri tabanına işleniyor.
Prof. Dr. Işıklı, bu süreci “arkeolojik yapboz” olarak tanımlıyor:
“Her parça, ait olduğu bütünün bir parçası. Seramik buluntular temizlenip yıkandıktan sonra kurutuluyor, ardından orijinal formuna uygun biçimde birleştiriliyor. Bu sayede hem eserlerin fiziksel bütünlüğünü hem de kültürel bağlamını koruyabiliyoruz.”
Tamamlanan eserler, konservasyon ve belgeleme süreçlerinin ardından Van Müzesi’ne teslim edilerek sergilenmeye hazır hale getiriliyor. Elde edilen koleksiyon, “Urartu saray seramikleri” kategorisinde değerlendiriliyor ve dönemin üretim teknolojisine dair eşsiz veriler sunuyor.
En İyi Korunmuş Urartu Kerpiç Mimarisi
Kazı başkanı Işıklı, Ayanis Kalesi’nin yalnızca seramik değil, mimari açıdan da olağanüstü bir korunma düzeyine sahip olduğuna dikkat çekiyor. Kalede yürütülen son kazılarda, 5-6 metre yüksekliğinde, tuğlalaşmış kerpiç duvarlar gün yüzüne çıkarıldı.
“Dünya üzerinde en iyi korunmuş Urartu kerpiç mimarisini burada gördük,” diyen Işıklı, kalenin kuzey bölümünde açığa çıkarılan devasa salon ve odaların, Urartuların anıtsal mimari anlayışını gözler önüne serdiğini belirtti.
Özellikle Haldi Tapınağı çevresinde sürdürülen koruma ve restorasyon çalışmaları, bu alanın sadece dini bir merkez değil, aynı zamanda krallık otoritesinin sembolik kalbi olduğunu ortaya koyuyor. Elde edilen veriler, Urartu’nun kamusal yapı inşasında kerpiç malzemeyi taşla birlikte ustalıkla kullandığını doğruluyor.
Urartu’nun Zengin Maddi Kültürü: Seramikten Metale
Ayanis kazılarında yalnızca seramikler değil, metal buluntular da Urartu’nun teknolojik kapasitesine dair önemli bilgiler sunuyor. Urartular, bakır ve bronz işçiliğinde dönemin en gelişmiş toplumları arasında yer alıyordu.
Prof. Dr. Işıklı, geçmiş yıllarda çok sayıda bronz eser bulduklarını hatırlatarak, “Urartular metal anlamda çok zengin bir kültür. Ayanis Kalesi, bu zenginliği belgeleyen en önemli merkezlerden biri.” değerlendirmesinde bulundu.
Kazılarda her buluntu, niteliğine göre farklı koruma süreçlerine tabi tutuluyor. Seramiklerin kimyasal dayanıklılığı ve estetik bütünlüğü korunurken, metal eserler de oksidasyon ve bozulma riskine karşı özel laboratuvar koşullarında temizleniyor.
Bu kapsamda yürütülen çalışmalar, yalnızca arkeolojik bir kazı olmanın ötesinde, maddi kültürün belgelenmesi ve korunması açısından disiplinler arası bir laboratuvar işlevi görüyor. Ayanis Kalesi kazıları, Urartu’nun sosyo-ekonomik ve sanatsal yapısına dair bütüncül bir perspektif sunmayı sürdürüyor.
Sonuç: Urartu Araştırmalarında Ayanis’in Sürekliliği
Ayanis Kalesi’nde süren 38 yıllık kazı serüveni, Urartu uygarlığının tarihini yalnızca bölgesel değil, evrensel bir kültürel miras boyutuna taşıyor. Kazıların sürekliliği, bölgedeki arkeolojik bilgi birikiminin derinleşmesini sağlarken, elde edilen eserlerin bilimsel yöntemlerle restore edilmesi kültürel miras bilincini güçlendiriyor.
Ayanis Kalesi, her yıl elde edilen yeni bulgularla, Urartu uygarlığının görkemli mimarisini, estetik anlayışını ve teknik ustalığını çağdaş arkeolojiye aktaran yaşayan bir açık hava laboratuvarı niteliğini koruyor.
Mesut Varol aa
















Suriye'de Kayıp Ebla Arşivi İdlib Müzesi’ne Döndü
Zile’nin Çok Katmanlı Tarihi Turizmde Yeni Bir Dönem Açıyor
Gaziantep Kalesi Restorasyonu Tamamlandı
Karahantepe Ören Yeri'nde Karşılama Merkezi ve Çatı Çalışmaları Sürüyor