Taş değil kemik! Tanzanya'daki 1,5 milyon yıllık insan ürünü aletler ezber bozdu

Taş değil kemik! Tanzanya'daki 1,5 milyon yıllık insan ürünü aletler ezber bozdu

Tanzanya'nın Olduvai Boğazı'nda yapılan arkeoloji kazılarında, 1,5 milyon yıl öncesine tarihlenen 27 kemik alet ortaya çıkarıldı. Bu buluş insansı türlerin taş dışında materyallerle de sistematik alet üretimi yaptığını göstererek, paleolitik çağa bakış anlayışını yeniden şekillendiriyor.

Doğu Afrika ülkesi Tanzanya'nın Olduvai Boğazı'nda yapılan kazılarda, 1,5 milyon yıl öncesine tarihlenen 27 kemik alet bulundu.

1,5 milyon yıllık kemik aletler, 2016 ve 2017 yıllarında Tanzanya'nın Olduvai Boğazı'ndaki "BK" (Bell's Korongo) bölgesinde gerçekleştirilen kazılar sırasında ortaya çıkarıldı.

Bu kazılar, Ignacio de la Torre (Instituto de Historia, CSIC, Madrid) başkanlığındaki bir ekip tarafından yürütüldü ve kapsamlı analizleri 2023-2024 yıllarında tamamlandı. Bulgularla ilgili bilimzel araştırmanın sonuçları 2025 Nisan ayında Nature dergisinde yayımlandı.

Bu buluş, erken homininlerin taş dışında materyallerle sistematik alet üretimi yaptığını göstererek, insan evrimi anlayışımızı yeniden şekillendiriyor.

Araştırmacılar, fillerin ve su aygırlarının kemiklerinden yapılmış aletleri inceledi. Bu aletler, özellikle et parçalama ve diğer günlük işlerde kullanılmış olabilir. Aletlerin boyutları 22 ila 38 santimetre arasında değişiyor ve taş işleme teknikleriyle şekillendirilmiş. Bu, erken homininlerin bilişsel yeteneklerinin daha önce düşünülenden daha gelişmiş olduğunu gösteriyor.

Nature dergisinde yayımlanan çalışmanın baş yazarı Dr. Ignacio de la Torre, bu buluşun erken homininlerin taş işleme bilgisini kemiklere uyarlayarak teknolojik yenilikleri nasıl birleştirebildiklerini gösterdiğini belirtti. Bu, erken insanların bilişsel yeteneklerinin daha önce düşünülenden daha sofistike olduğunu ortaya koyuyor.

Kaynak: Nature dergisinde 2025 Nisan ayında yayımlanan Ignacio de la Torre liderliğindeki araştırma

Kazı Alanı ve Keşif Ortamı: Olduvai Boğazı, Tanzanya

Buluntu Sayısı: 27 kemik alet

Tarihlemeye Göre: Yaklaşık 1.5 milyon yıl önce

Olduvai Boğazı, Homo habilis, Paranthropus boisei ve Homo erectus gibi insansı ve insanımsı türlerinin evrimsel izlerinin bulunduğu “Doğu Afrika Rift Vadisi Sistemi”nin önemli merkezlerinden biridir. Bu kazılar, özellikle taş alet teknolojilerinin yaygın olduğu dönemlere ışık tutmuştu. Ancak bu yeni bulgular, taş dışındaki malzemelerin de sistematik şekilde kullanıldığını göstererek önemli bir paradigma kaymasına yol açıyor.

 Kemikten Teknoloji: Ne Tür Aletlerdi?

Malzeme: Su aygırı ve fil gibi büyük memelilerin uzun kemikleri

Boyutlar: 22–38 cm arasında

İşlevsel İzler: Yüzeylerinde et sıyırma, kazıma ve yontma izleri var

Araştırma, bu kemik aletlerin taş aletlerde görülen "yontma tekniklerinin" aynısıyla işlendiğini gösteriyor. Bu da erken homininlerin bilişsel esneklik sergileyerek farklı hammaddelerle aynı işlevleri yerine getirebildiğini ortaya koyuyor.

Hominin Kimliği: Kim Yaptı Bu Aletleri?
Bu aletlerin yaratıcılarının kim olduğu kesin değil. Ancak aynı döneme tarihlenen Homo erectus ve Paranthropus boisei fosilleri bölgeden biliniyor.
İki türün de güçlü çenelere ve büyük beyin hacmine sahip olması, alet yapımı için yeterli bilişsel altyapıya sahip olduklarını düşündürüyor.

 Teknik ve Analitik Bulgular
Mikro-iz Analizi:
Aletlerin kenarlarında görülen kullanıma bağlı mikroskobik aşınmalar et sıyırma ve deri yüzme işlevlerini destekliyor.

Deneysel Arkeoloji: Araştırma ekibi benzer kemikleri günümüz koşullarında işleyerek kullanım izlerini karşılaştırdı.

Çoklu Malzeme Teknolojisi: Bu aletler, taşla başlatılan bir işlemin kemikle tamamlandığı “karma işleme zinciri” modeline işaret ediyor.

Bu bulgular, insan evriminde sadece taş teknolojilerine odaklanmanın yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. Alet yapımı becerisi, sadece taşla sınırlı değil; daha önce "ikincil" olarak görülen kemik gibi malzemeler de bilişsel inovasyonun bir parçasıydı.

Dr. Ignacio de la Torre şöyle diyor: “Bu aletler, erken insanların çevreyle etkileşiminde daha önce hayal etmediğimiz bir esnekliği gözler önüne seriyor.”

Zülfikar Emin - Arkeolojikhaber


Benzer Haberler & Reklamlar