İnsanların gelişimi aletinin küçüklüğüyle doğru orantılı görünüyor

İnsanların gelişimi aletinin küçüklüğüyle doğru orantılı görünüyor

Taş devrinden kalma arkeolojik kalıntılardan bilişim çağında imal edilen mikroçiplere kadar üretilen aletleri inceleyen antropologlar, arkeologların taş devri kayıtlarında minik üretimleri gözden kaçırdığını ve üretimde minyatürleşmenin, en az 2,6 milyon yıl öncesine dayanan eğilim olduğunu savunuyorlar.

İnsan yapımı aletler daha ne kadar küçük olabilir? Bunu zaman gösterecek ama insanoğlu belki de bundan yüzbinlerce yıl önce bile daha küçük alet üretilmenin yarışı içindeydi ve arkeologlar, arkeolojik araştırmalarında bu ince ayrıtıyı hesaba katmamışlardı!

Taş Devri yongalarından mikroçiplere, insan daha küçük alet üretmeye meyilli

Antropologlar oldu olası alet yapımının insanı, diğer insansı varlıklardan ayıran en temel davranışlardan olduğunu savunuyorlardı. Yeni makale, insansı türlerini birbirinden ve primatlardan farklı kılan olgunun sadece alet yapabilmek olmadığını, daha küçük alet üretebilmesi yani aletlerin minyatürleştirilmesi eğilimi olduğunu savunuyorlar.

Evrimsel Antropoloji dergisinde 6 Mart 2019 tarihinde; Duncan N. E. Stibbard‐Hawkes imzasıyla yayınlanan Avcı-toplayıcı araştırmalarında maliyetli işaretleşme ve handikap ilkesi: Eleştirel bir inceleme (Costly signaling and the handicap principle in hunter‐gatherer research: A critical review) başlıklı makalede; tıpkı minik transistörlerin ve çiplerin telekomünikasyon araçlarını son 30-40 yılda inanılmaz hızla değiştirdiği gibi, Taş Devrindeki insanların da küçük aletler yapma yarışı ile hayatlarını daha da kolaylaştırdığını savunuyor.

Emory Üniversitesi antropologu Justin Pargeter, “Daha küçük aletler imal etme zorunluluğu, uzun zamandır karşılaştığımız bir ihtiyaçtı. Modern insanı diğer insansılardan ve maymunlardan farklı kılan minyatürleştirmedir" diyor.


Emory Universitesinden Carol Clark'ın verdiği bilgilere göre;  Stony Brook Üniversitesi antropoloğu Prof. John Shea da "gerek maymunsu gerekse insansı türler taş alet kullanabiliyor ama insanlar daha küçük alet üretilebilmeyi başardılar, her yere gittiler ve gittikleri yerlerdeki ihtiyaçlarına göre aletler ürettiler" şekline konuşuyor.

Makalede arkeolojik araştırmalarda minik taş yongalarının hele de bir inçten (2,54 cm) daha küçük, muhtemelen delme, kesme ve kazıma için kullanılan taş aletlerinin gözardı edilerek, kayıtlara alınmadığı savunuluyor ve Justin Pargeter, "Bu küçük taş ve kemik kırıntıları belki de  günümüzün atılabilir tıraş bıçakları veya toplu iğnleri gibi, yaygın kullanılan ve kolayca değiştirilen kullan at, tarzı aletlerdi" diyor.

İnsanın alet kullanımın önemli evresi

Makaleye göre insansıların taş aletleri üretiminde üç ayrı kırılma ve çekim noktası söz konusu.

İlki yaklaşıki iki milyon yıl önce insanların, kesme, dilimleme ve delme işleri için tırnak ve dişlerinin yerine taş aletler kullanmaya başlamasıyla gerçekleşti.

İkinci kırılma noktası, hafif taş aletler gerektiren yay ve ok gibi yüksek hızlı silahların gelişmesiyle birlikte 100.000 yıl önce yaşandı.

Minyatürleşmede üçüncü kırılma noktası ise yaklaşık 17.000 yıl önce meydana geldi. Son Buzul Çağı sona ermişti, insanlar hızlı iklim değişikliğine adapte olmaya çalışıyordu. Yükselen deniz seviyeleri  ve artan nüfus yoğunluğu insanlığı daha farklı aletler üretmeye zorladı. Alet yapmak için gereken kaya ve mineraller de dahil olmak üzere kaynakları kullanma ihtiyacı arttıkça yeni aletler geliştirildi.

Emory Üniversitesi Zihin, Beyin ve Kültür Merkezi ve Antropoloji Paleolitik Teknoloji Laboratuvarı Bölümünde görev yapan bir Güney Afrika yerlisi olan  antropolog Justin Pargeter, ülkesnin engebeli arazisinde, Hint Okyanusu kıyısındaki sahil şeridi ile daha uzaktaki dağlık bölgelerde yapılan saha çalışmalarından örnekler veriyor.

Laboratuvarın yöneticisi Dietrich Stout, şmal tarihi 500.000 yıldan daha eskilere dayanan el aletlerine odaklanarak, o dönemlerde imal edilen daha büyük araçların,biyolojik ve bilişsel evrimde, dönüm noktası olarak kabul edimesi gerektiğini savunuyor. Antropolog Justin Pargeter'in küçük araçlar üzerindeki çalışmasının insanın evrimi konusundaki araştırmalara farklı yön verdiği belirten. Stout, "Bu küçük aletleri üretme zorunluluğunu neyin doğurduğunu,  temelde araçlar ile insan vücudu ve beynin uyumunu ve de araçların olası kullanımları arasındaki ilişkiyi araştırıyor" diyor.

Pargeter, doktora tezine konu ararken ilk önce alışılmış Taş Devri araç koleksiyonlarına odaklandığını ama  Cape Town'daki Iziko Müzesi'nde saklanan, Güney Afrika'nın Boomplaas bölgesinde bulunmuş tarihi eserleri gördüğünde ilk kez inansanların daha küçük aletler üretmeye yçnelik eğilimini fark ettiğini söylüyor. Müzede gördüğü alet bir traş bıçağıydı. Muhtemelen bitki bazlı bir reçine kullanılarak, kamış veya odun gibi bitki bazlı bir malzemeden yapılmış bir sapa bağlanarak kullanıyordu...

Basınçlı döküm tekniğiyle şekillendirilmiş gibi görünen kristal bir kuvars parçasının nasıl küçük bir kuru üzüm tanesi kadar küçültülüp, yarım kuruşdan daha hafif hale gelecek şekilde ezilebildiğini düşünen Pargeter, küçük aletleri bir büyüteç altında inceledi.

Arkeologların taş alet kayıtlarının önemli bir bileşenini kaçırmış olabileceğini düşünüyor

Pargeter, “Birdenbire arkeologların taş alet kayıtlarının bu denli küçük ebattaki aletleri gözden kaçırmış olabileceğini düşündüm” dedi. Arkeolojik çalışmalarda büyük ​​keşifler yapma arzumuz, küçük ama önemli detayları gözden kaçırmamıza neden olmuş oalbilir.  Oysa teknoloji, çok yakın zamanlara kadar arkeolojik kazılarda atık madde kabul edilen molozların arasında kaybedilmiş olabilir" tezini sanunuyor.

Mağara insanları olarak düşündüğümüz atalarımız aerodinamik ustalarıydı

"Kolayca parmağınızı uçuracak kadar küçük bir araç kullanımını nasıl yorumlamalı?" diye soran Pargenter, şu analizlerini aktarıyor: "Yaklaşık 17.000 yıllık jietin üretildiği çağdaki çevre açısından düşünmeye başladım. Son Buzul Çağı sona ermişti ve kutuplarda buzulların erimesi küresel deniz seviyesinin yükselmesine neden olmuştu. Güney Afrika’nın bazı bölgelerinde, yükselen okyanuslar İrlanda’nın büyüklüğünde bir bölgeyi yutmuştu. Kıyı bataklıkları ve otlaklar ortadan kalktıkça orada yaşayan avcı toplayıcılar, şu anda yaklaşık 80 kilometre içeride bulunan Boomplaas gibi kuru kalan bölgelere kaçtılar. Boomplaas çevresindeki dağlar kalıcı su kaynakları sağlıyordu. İklim dramatik şekilde değişiyor, sıcaklıklar artıyordu ve büyük memelilerin sayısı gittikçe azalıyodu. İnsanlar daha küçük hayvanlar avlamak zorundaydılar. Büyük silahlar, küçük hayvanlara büyük hasar veriyordu. Bu da daha küçük av aletleri kullanmalarını gerektiriyordu... Atalarımız aerodinamik ustalarıydı ve mağara insanları olarak düşündüklerimizden ziyade mühendisler gibi davranıyorlardı. Teknolojik sistemlerine fazlalık kazandırdılar, aletlerini kolayca tamir etmelerini sağladılar"

Paleoantropologlar üç milyon yıldan fazla süredir insansı ve insanımsı türlerin alet kullandığını tespit ediyor. Hatta sadece onlar değil bazı maymun türleri de alt kullanabiliyor.  Örneğin makaklar istiridyeleri parçalamak için kaya parçaları kullanıyor. Şempanzeler, fındık kırmak için taşları çekiç ve örs gibi kullanıyorlar, termitleri bulmak için toprağı çubukla kazıyorlar ve balık tutmak için çubuklar kullanmayı akıl edebiliyorlar. Ancak el ve parmak yapıları daha küçük aletler yapmalarına izin vermiyor. Daha minyatür teknolojik alet yapma yeteneğine sahip el ve parmak yapısı insanlarda var.

İnsanlar aynı zamanda maymunlardan farklı olarak çevreya bağımlı kalmayıp göç etmeyi başarabiliyor. Homo sapiens bu özelliği sayesinde dünyanın her yerine gitmeyi başardı. Afrika'yı terk ettiğinde muhtemelen elinde sadece yaylar, oklar ve tş baltalar vardı. Gittiği yerlerdeki şartlara göre farklı aletler üreterek hayata tutunmayı başardı"

arkeolojikhaber.com

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar