Çocuk mumyasındaki sürpriz virüs

Çocuk mumyasındaki sürpriz virüs

Çocuk mumyasındaki sürpriz virüs, binlerce yıllık hastalık hikayesini çözdü. 1643-1665 yılları arasında ölen 2 ya da 4 dört yaş arasındaki çocuk mumyası, geçmişe ait virüsün genetik kalıntılarını bulaştırdı.

Antik Mısır’dan bir mumyanın yüzündeki isilik ve izler, uzun zamandır 3000 yıl kadar önce kızamık virüsünün ve hastalığının bölgeyi etkisi altına aldığına dair bir kanıt olarak ele alınıyordu. Şimdi ise, 17. yüzyıldan bir çocuğun mumyasından alınan örneklerden ekstrakt edilen DNA’ların içinde bulunan virüs DNA’sı kalıntıları, çiçek hastalığının ölümcül formunun insanlarda çok daha yakın bir zamanda ortaya çıkmış ve yayılmış olabileceği savının gelişmesine sebep oldu.

Yeni çalışmanın ardındaki ekip, bahsi geçen çiçek virüsü DNA’sını kazara keşfetti denilebilir. Litvanya ve Finlandiya’dan araştırmacılar, Litvanya’nın baş kenti Vilnius’ta bulunan bir Dominiken kilisesinin kriptosunda yatmakta olan 17. yüzyıla ait bir çocuk mumyanın kalıntılarında gizlenmiş virüs DNA’larını incelemek istiyorlardı. Elde ettikleri örnekleri Kanada’daki  McMaster University’nin DNA laboratuvarlarına yollayan araştırmacılar bulguları ortak olarak Current Biology’de yayımladılar.

Mumyada gözle görülür bir çiçek hastalığı izine rastlanmamış olsa da, yapılan tetkiklerin ardından, örneklerin çok yüksek miktarda variola (kızamığa sebep olan virüs) içerdiği görüldü. Virüsün bu kadar çok miktarda bulunmuş olması, araştırmacıların da virüsün o dönemde sahip olduğu DNA’sının çok yüksek kaliteli bir kopyasını parçalar halinde yeniden oluşturmalarına olanak verdi. Bu kadar eski bir virüsün ilk kez keşfedilmiş olması ve ilk kez genom kopyasının çıkarılması da araştırmanın önemini artırıyor diyebiliriz.

Araştırma ekibi aynı zamanda, bu antik virüsün modern zaman variola soyları ile birçok ayırt edici özelliği paylaşıyor olmasının da son derece büyük bir önem arz ettiğini belirtirken; bu özelliklerin içinde birkaç mutasyonun bulunduğu da not edildi. İki grubun yakın akrabalar olma ihtimali de ortaya konuldu ve bunun üzerine araştırmacılar 49 modern variola türü ve antik variolayı da içeren bir soy ağacı oluşturmayı başardı. Bu yolla, tüm soyların ortak atasının 1530 ile 1654 yılları arasında ortaya çıkmış olduğu sonucuna ulaşıldı.

Bu tarih görüldüğü üzere oldukça yakın sayılıyor. Tarihin, çocuğun mumyalanmasından yalnızca 100 yıl öncesine dayanması bir kontrol olarak doğruluğunu gösterirken, Mısır firavunlarının zamanlarına uzak olması daha eski kanıtların belki de daha az ölümcül olan su çiçeği ve kızamık gibi hastalıklarla ilişkili olabileceği ortaya koyuldu. Bu da çiçek hastalığının daha ölümcül virüslerinin çok daha yakın tarihte ortaya çıkmış olabileceği savını güçlendiriyor.

Peki bu yeni ve daha ölümcül variola soyu 16. ve 17. yüzyıllarda nasıl ortaya çıktı ve yayıldı? Bu soruya geitirilen muhtemel cevaplardan birisi, bir hayvan taşıyıcıdan insanlara geçmiş olmasına dayanıyor. Buna alternatif olarak da (hatta belki iki ihtimal birden gerçekleşmiş olabilir) virüsün daha eski formlarının kendisinin daha ölümcül olmasına sebep olacak mutasyon veya bir dizi mutasyonlara uğramış olması gündeme getiriliyor.

Araştırmacılar, virüsün hayvanlardan geçmiş olma ihtimalinin, şu olasılığı da beraberinde barındırdığını belirtiyor: Aynı virüs (belki de hiç değişime uğramadan) hala hayvanlarda taşınıyor olabilir ve bir gün insanları aynı şekilde etkisi altına alabilir.

Araştırma aynı zamanda, aşı öncesi dönemde virüs soylarının çeşitliliğin ile ilgili birçok ilginç soruyu da gündeme getiriyor. Ölüm kayıtlarının ve vesikaların incelenmesi ile biyo-tarihsel bir incelemenin paralelinde benzer şekilde mumyaların viral DNA popülasyonları incelenerek bu gizemlerin de yakın gelecekte çözülmesi umuluyor.

bilimfili.com


Benzer Haberler & Reklamlar