Antalya’nın Serik ilçesindeki Aspendos Antik Tiyatrosu’nda düzenlenen 32. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali, 15 bin 772 izleyici ile rekor kırdı. Tarihi mirasın kültürel yaşamla bütünleştiği bu eşsiz buluşma, klasik sanatların taşınabilir arkeolojik mekânlarda nasıl yeniden hayat bulduğunu gösterdi. Festivalin sanatsal içeriği, antik mekânların çağdaş işlevselliğine örnek niteliğinde.
Aspendos’ta Kültür ve Arkeoloji İç İçe
Antalya’nın Serik ilçesinde yer alan Aspendos Antik Tiyatrosu, bu yıl da geçmişin ihtişamını günümüz sanatlarıyla buluşturarak benzersiz bir kültürel atmosfere ev sahipliği yaptı. 32. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali, 14-27 Eylül 2025 tarihleri arasında düzenlendi ve festivalin kapanışı, yeni bir seyirci rekoruyla taçlandırıldı.
Antalya Devlet Opera ve Balesi Müdürü Özgür Aslan, yaptığı açıklamada bu yıl 15 bin 772 izleyicinin festivale katıldığını, bu sayının geçmiş yıllara göre ciddi bir artış olduğunu belirtti. Özellikle “Kuğu Gölü” temsilinde biletlerin tamamen tükenmesi, yer bulamayan izleyicilerin kapıdan dönmek zorunda kalması festivalin başarısını gözler önüne serdi.
Arkeolojik Miras Üzerinde Klasik Sanatın İzleri
Aspendos Antik Tiyatrosu’nun M.S. 2. yüzyılda inşa edilmiş ve günümüze kadar en iyi korunmuş antik tiyatrolardan biri olması, festivali yalnızca bir sanat etkinliği değil aynı zamanda arkeolojik bir deneyim haline getiriyor. İlk kez 1994’te düzenlenen festival, 1998’de uluslararası nitelik kazanmış ve 2003 yılında Avrupa Festivaller Birliği’ne kabul edilerek dünya çapında prestijli bir etkinlik haline gelmiştir.
Bu yılki programda Puccini’nin “Turandot” operası, “Zorba”, “Kuğu Gölü”, “Don Kişot” baleleri ve son olarak “Tosca” yer aldı. Festivalin kapanışı, Özbekistan’dan gelen Ali Şir Nevai Devlet Akademik Bolşoy Opera ve Bale Tiyatrosu tarafından sahnelenen “La Traviata” ile yapıldı. Bu uluslararası katılım, Aspendos’un kültürel diplomasi sahnesindeki önemini artırıyor.
Aspendos’ta Akustik ve Mimari Bütünlükte Opera Deneyimi
Festival boyunca izleyiciler yalnızca yüksek düzeyde sanatsal performanslara değil, aynı zamanda antik tiyatronun akustik mükemmelliğine de tanıklık ettiler. Mimar Zeno’nun eseri olan Aspendos Tiyatrosu’nun 2 bin yıllık taş mimarisi, sesin hiçbir teknolojik destek olmadan tüm alanı doldurmasına olanak sağladı.
Bu özellik, modern izleyicilerin arkeolojik bir yapıda çağdaş sanatla kurduğu bağı güçlendirirken, yerleşimin tarihsel sürekliliğini de görünür kılıyor. Festival bu açıdan yalnızca kültürel değil, aynı zamanda mimari ve arkeolojik deneyim açısından da bir laboratuvar işlevi gördü.
Kültürel Süreklilik ve Uluslararası Diyalog
Festivalin kapanışını değerlendiren Özgür Aslan, "Bu başarı sadece seyirci rekoruyla değil, uluslararası iş birlikleriyle de değer kazandı," diyerek Özbekistanlı sanatçıların sahnelediği La Traviata’nın seyircilerde büyük etki bıraktığını vurguladı. Aslan, önümüzdeki yıllarda da bu iş birliklerinin artarak devam edeceğini belirtti.
Gerek Türkiye’den gerekse yurtdışından gelen izleyiciler, Aspendos’un tarihi dokusu içerisinde gerçekleşen bu etkinliğe büyük ilgi gösterdi. Bu tür festivaller, arkeolojik alanların günümüzle kurduğu dinamik ilişkiyi sürdürülebilir kılmak adına önem taşıyor. Hem konservasyon bilinci hem de kültürel erişim açısından Aspendos Festivali, model teşkil edecek nitelikte.
Ayşe Şensoy Boztepe aa

Suriye'de Kayıp Ebla Arşivi İdlib Müzesi’ne Döndü
Zile’nin Çok Katmanlı Tarihi Turizmde Yeni Bir Dönem Açıyor
Gaziantep Kalesi Restorasyonu Tamamlandı
Karahantepe Ören Yeri'nde Karşılama Merkezi ve Çatı Çalışmaları Sürüyor