Uzaydan, deprem bölgesindeki arkeolojik hasar tespiti için ekip kuruldu

Uzaydan, deprem bölgesindeki arkeolojik hasar tespiti için ekip kuruldu

Deprem bölgesindeki toplam 1652 kültür varlığının koordinat verilerini belirtleyen gönüllü ekip; uydulardan gelen yüksek çözünürlüklü görüntülerle, arkeolojik alan ve kültürel varlıkların eski koordinatlarını eşleştirerek oluşan hasarın boyutunu kayda geçiriyor, uydu verileri ile kaymalar ve sahadan fotoğrafları karşılaştırarak arkeolojik alan ve kültürel varlıklarda ortaya çıkan hasarın boyutunu tespit ediyor.

Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Çiler Çilingiroğlu ile Akdeniz Üniversitesi Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Bölümü’nden Doç. Dr. Nusret Demir’in girişimi ile Çin, uydu verilerinden yararlanarak deprem bölgesindeki arkeolojik alanların hasar tespit haritasını çıkartmak için gönüllülerden oluşan ekiple çalışmalara başlandı. 

Proje ekibinde yer alan gönüllüler

Kültürel varlıklardaki hasar tespit çalışmalarında gönüllü olarak Melahat Gülümhan Tunger, Hakan Yıldız, İbrahim Arslan, Birce Göksel, Kıymet Karaca, Cemile Karaca, Berfin Çetin, Berat Karadeniz, Serkan Bulut, Rahmi Serhat Kemer, Seda Kurum, Büşra Kayık, Elif Koparal, Selin Gür, Yasemin İyitürk, Sevda Aybüke Kızıltunç, İzgen Leyla Tancuay, Gizem Yeşiloğlu, Cengiz Gürbıyık, Özden Soydaş, Başak Akan, Gökçe Oruç, Rüya Atan, İnci Deniz Özdemir, Yasemin Çalış, Buket Çavuş, Pınar Nimetoğlu, Ezgi Sayın, Mehtap Melek Akdoğan, Ekmel Nur Doğan ve A. Doğa Aydın yer alıyor.

Uydu görüntülerinin tek tek incelendiği projede yer alan gönüllüler, yüksek çözünürlüklü uydu verileri ile kaymalar ve sahadan fotoğrafları karşılaştırarak arkeolojik alan ve kültürel varlıklarda ortaya çıkan hasarın boyutunu tespit etti.

Üç boyutlu yapısal değişim tespit edilmeye çalışıyor 

Gazeteduvar'dan Ceren Deniz'in haberine göre;  Deprem anı ve sonrasında Türkiye’nin üzerinden geçen Çin, Alman ve İtalyan uydularının yüksek çözünürlüklü fotoğrafları ücretsiz olarak kullanıma açtığını söyleyen Nusret Demir, “Bu çalışmada uzaktan algılama yöntemlerini kullanıyoruz. Uzayda çeşitli ülkelere ait radar uyduları var. Bu uydular her tür hava koşullarında çalışabiliyor. Bulutlardan geçebilen radar sinyalleriyle çalışan bu uydulardan iki tür görüntü sağlayabiliyoruz. Birincisi depremin şiddetine ilişkin görüntüler, ikinci de faz ölçümü yapabileceğimiz veriler. Şiddet verilerinden yapıların yıkılıp yıkılmadığına bakıyoruz. Fazdan ise üç boyutlu yapısal değişim hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Depremden önce ve sonra alınmış bilgileri karşılaştırıyoruz” diye konuştu.

Çin Ulusal Uzay İdaresi ile Avrupa Uzay Ajansı’na bağlı Alman Uzay Ajansı ve İtalyan Uzay Ajansı’nın uydu görüntülerini kendilerine yolladığını açıklayan Demir, “Bu görüntülerle İskenderun sahilinde çökmeler olduğunu tespit ettik. Tek tek binalara kadar inebileceğimiz milimetrik çözünürlükteki bu uydu fotoğraflı normalde çok pahalı. 2014 yılında bir tane fotoğraf için 7 bin euro ödemiştik. Afet dolayısıyla bu görüntüler bizimle ücretsiz paylaşılıyor” dedi.

 Kültürel mirasın zeminindeki hareketliliği ve yıkım olmayan binalardaki hasar da araştırılıyor

Dijital arkeoloji konusunda da çalıştığını ve Arkeolog Çiler Çilingiroğlu ile birlikte kültürel mirasta hasar tespiti için harekete geçtiklerini aktaran Nusret Demir, “Aynı zamanda Uluslararası Fotogrametri Birliği’nin radar çalışmalarıyla ilgili grubunun eş başkanıyım. Bu uluslararası temsil görevim nedeniyle Çin bütün verilerini bana teslim etti. Bunlar radar ve optik görüntüleri. Avrupa Uzay Ajansı üzerinde Alman Uzay Ajansı’ndan 40 ayrı görüntü gelecek. İtalyan Uzay Ajansı’nın verileri de ulaştı. Bu faz farklılığından kültürel mirasın zeminindeki hareketliliği ve yıkım olmayan binalarda da hasarı görebileceğiz. Bu kadar kültürel mirası sahada teker teker inceleyerek bir anda, hızlı bir şekilde ölçemeyiz. Uydu görüntüleri bu tespiti hızlıca yapma olanağı sağlıyor” ifadelerini kullandı.

Deprem bölgesindeki toplam 1652 kültür varlığının koordinat verilerini gönüllülerin çabasıyla derlediklerini aktaran Çiler Çilingiroğlu ise şunları söyledi:

“Kültürel varlıkları ve arkeolojik alanları Yapay Açıklıklı Radar İnterferometrisi (InSAR) analizine tabi tutuyor, yeryüzünde oluşan deformasyon bilgileriyle birlikte işleyebiliyoruz. Böylece kültürel ve tarihi varlıklarımızın güncel durumunu kayıt altına alırken, ileriye dönük olarak hasar riski olan, öncelikli korunması gerekli veya acilen onarılması gereken varlıklara ilişkin bir rapor hazırlama imkanımız da olacak. Aynı zamanda sahadan gelen teyitli hasar verilerini haritalara entegre etmeye başladık. Böylece uzaktan algılama ve saha verileri birbiriyle karşılaştırılabilecek.”

Uydulardan gelen yüksek çözünürlüklü görüntülerle, arkeolojik alan ve kültürel varlıkların eski koordinatlarını eşleştirerek oluşan hasarın boyutunu kayda geçirdikten sonra raporlama aşamasına geldiklerini belirten Çilingiroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu çalışmayı mümkün kılan çoğu öğrencilerden oluşan gönüllülerin kayıtsız şartsız desteği ve uluslararası kuruluşların uydu verilerini CC BY-NC lisansıyla kamunun kullanımına ücretsiz açmış olmasıdır. Sonuçları açık erişim olarak openstreetmap.org adresinden paylaşarak kamuya ve bilim dünyasına koşulsuz şartsız bilgi akışı sağlama çabasındayız. Bu arada sahadan gelecek tüm bilgileri elimizden geldiğince düzenliyoruz. Bu altyapı sayesinde kültürel varlıkların ve tarihi eserlerin ne kadar risk altında olduklarını, hem bugün, hem de geleceğe yönelik neler yapılması gerektiğini öğrenebiliriz. Hangileri öncelikli korunmalı, hangileri nasıl restore edilmeli? Hazırlayacağımız rapor bu sorulara yanıt verecek. Kamu kurumları ve bilim insanlarının kullanabileceği bu raporla ileriye dönük öngörülerde bulunabilecek.”

Çilingiroğlu, depremin yaralarının sarılması için yurt genelinde oluşan seferberliğe kendi alanlarında bir katkı sunmak için bu yola çıktıklarını belirterek, “Yaptığımız bu çalışmayı asla deprem bölgesinde insan kurtarmayla aynı yere koyamam. Biz de kültürel varlıklarımıza sahip çıkıyoruz. Deprem bölgesinde sahada olamayacaktık, ama boş da durmak istemedik. Nasıl jeoloji mühendisleri, inşaat mühendisleri, mimarlar, hukukçular, doktorlar kendi alanlarında bir şeyler yapmak istiyorsa, biz de kendi alanımızda bir şeyler yaptık. Bu yaptığımız çalışmanın arkeolojide başka bir örneği yok. Çalışmaya gönüllü olarak atılan öğrenciler de birçok şey öğrendi” dedi.

Ceren Deniz - gazeteduvar.com.tr


Benzer Haberler & Reklamlar