Sanat Eserleri Restoratörleri göreve hazır

Sanat Eserleri Restoratörleri göreve hazır

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Eserleri Konservasyonu ve Restorasyonu Bölümü bu sene ilk mezunlarını veriyor. Öğrenciler eğitimleri boyunca bir resmi, DNA inceler gibi; sadece günümüzü değil ileriyi de düşünerek restore ediyor

Müzenin duvarlarında tablolar sanatçı sanki az önce bitirmiş de getirip kendi elleriyle asıvermiş gibi durur. Oysa biz izleyiciler, kusursuz duran bir tabloyu hayranlıkla izlerken, o resmin duvara asılmasına kadar ne tür işlemlerden geçtiğini bilmiyoruz. Hiç merak ettiniz mi yıllar önce yapılan bir tablo nasıl daha dün yapılmış gibi hayatta kalıyor. Avrupa’da Rönesans Dönemi’nden beri uygulanan, bizde ise gelişmekte olan sanat eseri konservasyonu ve restorasyonu sayesinde.

Gazete Habertürk'ten Selin Özavcı Tokçabalaban'ın haberine göre Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Eserleri Konservasyonu ve Restorasyonu Bölümü bu alandaki eksikliği gidermek üzere 2012’den beri Türkiye İş Bankası ile yapılan işbirliği çerçevesinde Sanat Eserleri Konservasyonu ve Restorasyonu Laboratuvarı ile yoğun bir eğitim veriyor. Bölümün ilk öğrencilerini de bu yıl mezun ediyor. Bölüm Başkanı Doç. Ömer Yiğit Aral’ın anlattığına göre, bir resmin restorasyonunda ilk adım yerinde tespit. Ardından eser, belgelenerek hikâyesi dinleniyor. Eserin kondisyonu izin verir de bölüme taşınırsa, bir süre depoda kalarak iklim şartlarına uyumu sağlıyor. Bu esnada da yapısal restorasyon sürecinin nasıl ilerleyeceğine karar veriliyor. Eser ultraviyole, infrared gibi teknolojilerle inceleniyor...

1940 yılında temelleri atılan Sanat Eserleri Konservasyonu ve Restorasyonu Laboratuvarı, Türkiye İş Bankası koleksiyonunun bakımını yapıyor.

İLK KURAL: HER RESMİN HİKÂYESİ FARKLIDIR!

Öğrenci terminolojisiyle; “Bize bu işin ‘101’ini yani başlangıç dersini anlatın” diyorum... Bölümün ilk mezunlarından Aybüke Tecer anlatıyor: “Eserin durumuna göre estetik ya da yapısal olmak üzere restorasyon süreci başlıyor. Bazı eserler çok yıpranmış olduğundan önce yapısal restorasyon üzerine yoğunlaşılıyor; yapısal sorunu yoksa örneğin sadece kirlilik varsa, estetik restorasyona ağırlık veriliyor.

Bu işteki tek kural her eserin biricik ve farklı bir hikâyesi olduğunu bilip buna göre hareket etmenin önemi... Restoratörün görevi bir eserin yaşanmışlığını devam ettirmek. Restorasyon aşamasında birçok kişinin; konservatörün belki kimyager ve sanat tarihçisinin bir arada çalışması gerekli.” Bu işin kilit noktalarından birisi geri dönüşümlü malzeme kullanmak zira bundan birkaç yıl sonra bile şu an kullanılan malzemenin aslında yeterli olmadığı ortaya çıkabilir. Eserler sadece günümüzü değil ileriyi de düşünerek restore ediliyor ki bugün bizim görebildiğimiz bir eseri bizden sonraki nesiller de görebilsinler.

MÜDAHALE ETMEMEK DE BİR KARAR

Sanat söz konusu olunca herkesin gözü ve bakış açısı farklı... Bunca insan tek bir eserin en doğru halini almasına nasıl karar veriyor? Elis Akay “Esere minimumda müdahale etmeye çalışıyoruz. Bazen gerçekten de sonuca ulaşamayacağımızı anlayıp müdahale etmiyoruz, yani iyi bir restoratör nerede duracağını da bilmeli” diyor. Bugüne kadar onları şaşırtan bir eser oldu mu diye soruyorum. Anlattıkları ilk hikâye yakın dönem Cumhuriyet ressamlarından bir sanatçının eserinin altında çıkan bir başka resimle ne kadar heyecanlandıkları oluyor. Sanatçı ya da eser hakkında ser verip sır vermiyorlar ama işin heyecan verici kısmı da bu değil mi? Bir sanat tarihçisinin eseri analiz etmesine kadar onlardan başka kimse, kayıtlara geçen bu durumdan haberdar olmayacak! 

Sanatın tadını çıkarabiliyorlar mı?

Peki ya bir sergiye gittiklerinde bir resme alıcı gözle bakmaktan sanatın tadını çıkarabiliyorlar mı? Şule Alabacak cevap veriyor: “Sergilenen her resim bizim için incelenmeye açık. Restorasyon izlerini arayıp renginden duruşuna her şeyini inceliyoruz, bu bizim mesleki deformasyonumuz.” Sanat Eserleri Konservasyonu ve Restorasyonu Laboratuvarı; temelleri 1940’larda atılan ve 2 binin üzerinde eseri kapsayan Türkiye İş Bankası koleksiyonu bakımını da gerçekleştiriyor. Bölüm Başkanı Doç. Ömer Yiğit Aral “İş Bankası ile yaptığımız anlaşma bize maddi manevi çok şey kattı, varlığımızı sürdürmemize destek oldu” diyor. İş Bankası sanat koleksiyonundaki eserleri 2 sene yerinde inceleyip durum tespiti yaptıklarını anlatan Aral, şunları ekliyor: “Bu kadar eserin restore edilip konserve aşamasına gelmesinde farklı kurumlarla çalışmak yerine bir eğitim kurumunu desteklemeleri çok önemliydi. Eserlerin restorasyon çalışmaları sonunda, önümüzdeki dönemde açılması planlanan İş Bankası Sanat Müzesi’nde sergilenmesi öngörülüyor...”

Habertürk

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar