Roma Arenalarının Anadolu’daki Son Halkası: Klaudiopolis

Bolu kent merkezinde 1987’de keşfedilip müze envanterine kaydedilen ve ilk kez ziyarete açılan “Gladyatör Mezar Anıtı”, Roma döneminin kanlı arenalarında savaşan gladyatörlerin adlarını ve kazandıkları zaferleri günümüze taşıyor. MS 2-3. yüzyıllara tarihlendirilen ve Rahip Secundus tarafından “teke tek dövüşen gladyatörler” anısına yaptırıldığı belirlenen anıt, 18 satırlık Grekçe yazıtıyla Roma toplumunun eğlence kültürü ve sosyal yapısına ışık tutuyor.

Roma Döneminin Kanlı Arenalarına Açılan Bir Kapı
Bolu’nun Tepecik Mahallesi’nde 1987 yılında keşfedilen “Gladyatör Mezar Anıtı”, Roma İmparatorluğu’nun toplum yaşamında önemli bir yer tutan gladyatör oyunlarına dair eşsiz bilgiler barındırıyor. Bolu Müzesi envanterine alınan eser, “Kalkhedon’dan Klaudiopolis’e” sergisi kapsamında ilk kez ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Milattan sonra 2-3. yüzyıllara tarihlendirilen anıtın, Rahip Secundus tarafından “teke tek dövüşen gladyatörler” adına yaptırıldığı tespit edildi. Bu durum, Roma kentlerinden Klaudiopolis’in yalnızca bir yerleşim merkezi değil, aynı zamanda büyük gladyatör dövüşlerinin yapıldığı bir kültür alanı olduğunu gösteriyor.

18 Satırlık Grekçe Yazıt: Zaferlerin Kroniği
Anıtın en dikkat çekici kısmı, üç gün boyunca süren gladyatör müsabakalarını detaylı şekilde kaydeden 18 satırlık Grekçe yazıt. İlk gün, kılıç-kalkan dövüşçüsü Campanus’un 65, savaş arabası kullanan Myron’un 43 zafer elde ettiği; ikinci gün provokatör Apleros’un 52, Chrysampelos’un 35 zafer kazandığı; üçüncü gün ise savaş arabası dövüşçüsü Margarites’in 75 ve Victor’un 58 galibiyete ulaştığı aktarılıyor. “Büyük Arena Günü”nde ise farklı dövüş tiplerinden altı gladyatörün başarıları belgeleniyor. Bu yazıt, yalnızca bireysel kahramanlık öykülerini değil, Roma toplumunun gösteri kültürünü ve arenaların sosyo-politik işlevini de ortaya koyuyor.

Klaudiopolis ve Anadolu’daki Roma Arenaları
Bolu Müze Müdürü Atılgan Kaya, Klaudiopolis’in yalnızca bir Roma kenti değil, aynı zamanda gladyatör dövüşlerinin düzenlendiği önemli bir merkez olduğunu vurguluyor. Özellikle Hadrianus döneminde artan nüfusla birlikte, kentte 2. ve 3. yüzyıllara ait çok sayıda eserin gün yüzüne çıkarıldığını belirtiyor. Kaya’ya göre, Bolu’daki Roma stadionu, Anadolu’daki dokuz büyük antik arenadan biri olarak öne çıkıyor. Afrodisias’tan başlayarak Magnesia, Kibyra, Tlos ve Laodikya’ya uzanan zincirin son halkası Bolu’da bulunuyor. Gladyatör anıtı da bu stadyumun varlığını kanıtlayan en güçlü arkeolojik delillerden biri olarak değerlendiriliyor.

Gladyatörlerin Özgürlük Mücadelesi
Roma dünyasında gladyatörler çoğunlukla savaş esirleri ve suçlulardan seçiliyordu. Ancak arenadaki başarı, onlara hem şöhret hem de özgürlük kazanma fırsatı sunuyordu. Kaya’nın aktardığına göre, üç gün süren müsabakalarda “miğferli”, “provokatör”, “kılıç-kalkan”, “ağ ve yabalı”, “atlı” ve “savaş arabası kullanan” gladyatör tipleri yer alıyordu. Kahramanlık gösteren dövüşçüler özgürlüklerine kavuşabiliyor, bu da onları toplum gözünde ayrıcalıklı bir konuma taşıyordu. Bolu’daki anıt, bu süreci somutlaştırarak Roma’da özgürlük ile ölüm arasındaki ince çizgiyi bir kez daha gözler önüne seriyor.


Benzer Haberler & Reklamlar