Rahmi M. Koç Müzesi Türkiye'nin uzay macerasını başlatan astronomi aletlerini hatırlattı

Rahmi M. Koç Müzesi Türkiye'nin uzay macerasını başlatan astronomi aletlerini hatırlattı

Türk Pilotu Alper Gezeavcı, turist statüsünde de olsa ülkenin uzaya çıkan ilk insanı olarak astronot unvanı alırken, Türkiye'de pek çok insan uzayla yattı, uzayla kalktı. Osmanlı ve Selçuklu döneminde astronomi alanının devleri arasında yer alan İslam Medeniyeti'nin neden bu kadar geri kaldığını sorgulayanlar da oldu. Rahmi M. Koç Müzesi de uzay gündemde iken astronomi reyonundaki tarihi eserlere dikkat çekti. Müze okul grupları için Astronomi Atölyeleri hizmeti de sunuyor.

Rahmi M. Koç Müzesi, ziyaretçilerini evrenin uçsuz bucaksız ve büyüleyici güzelliğini keşfe çıkarıyor. Müzenin 14. yüzyıla ait gök küresi ile 19. yüzyıla ait transit teleskobun da aralarında bulunduğu, önemli gözlem ve ölçüm aletlerini kapsayan koleksiyonu bilim tarihine ışık tutuyor

Zengin koleksiyonu ile ziyaretçilerine astronomik seyir imkanı sunan müzenin 14. yüzyıla ait gök küresi ile 19. yüzyıla ait transit teleskobun da bulunduğu, önemli gözlem ve ölçüm aletlerini kapsayan koleksiyonu bilim tarihine ışık tutuyor.

Sergilenen objeler arasında astronomi araçlarından 18. yüzyıla ait iççubuk, 19. yüzyıla ait sekstant, oktant ve güneş sistemi modelleri, teleskoplar, çeşitli dürbünler de bulunuyor. Mustafa V. Koç Binası’nda görülebilen objelerden bazıları şöyle:

Gök Küre: 1383-1384 yılları arasında Cafer İbn-i Ömer İbn Devletşah el-Kırmani tarafından yapılan küre, bilinen en eski gök kürelerden biri. 14 santimetre çapındaki gök kürede yaklaşık bin 25 yıldız içeren takımyıldızların şekilleri, her birinin merkezine kakılmış gümüş noktalarla gösteriliyor.

Usturlab: 1671 yılında Alî al-Za’tarî tarafından yapılan bir Osmanlı-Türk usturlabı. Usturlablar, gök cisimlerinin yerlerini belirlemek için kullanılıyor. Aynı zamanda Güneş ve yıldızların önceden hesaplanmış konum çizelgelerinden faydalanarak zamanı belirliyor. Ortaçağ İslam ülkelerinde usturlablar, gündelik yaşamda namaz saatlerinin saptanmasında da kullanılıyordu.

Rub’u Tahtası: 1866’da ahşaptan yapılan Osmanlı-Türk rub’u tahtasının üzerinde zengin floral bezemeler bulunuyor. “İbrahim” ismiyle imzalanan bu rub’u tahtası, bir gök cisminin yüksekliğini (ufukla arasındaki açısal mesafe) ölçmek için kullanılıyor. Bir cismin yüksekliği, o cisme bir rub’u tahtasının (çeyrek daire) kenarı boyunca bakarak ve düşey çizgisi (çekül çizgisi) ile yaptığı açı okunarak ölçülüyor.

Transit Teleskop: Starke and Kammerer marka bu geçiş teleskop, Avusturya’da 1871-1881 yılları arasında üretildi. Bu teleskoplar, objeleri görüş alanına getirmek için dünyanın kendi eksenindeki dönüşünden faydalanıyor.

Okul grupları için Astronomi Atölyeleri

Müzenin eğitim projelerine 2009 yılında katılan Planetaryum / Keşif Küresi ise evrenin oluşum sürecini, 65 milyon yıl önceki dünyanın durumunu sanal ortamda birebir yaşatıyor. Okul gruplarına yönelik 40 kişi kapasiteli Keşif Küresi, Einstein’ın uzay asansörü ile diğer galaksilere doğru yolculuğa çıkarıyor, Cassini - Huygens uzay aracıyla da Güneş Sistemi’ne ve Satürn’ün halkalarının gizemini keşif imkanı sunuyor. Keşif Küresi gök bilimden sanata, eğitimden teknolojiye kadar çok geniş bir çerçevede gösteriler sunuyor. Günümüzün en büyük tehdidi olan iklim kriziyle ilgili filmi izledikten sonra “İklim Değişikliği Farkındalık Atölyesi” çalışmasına da katılınabiliyor.

Tarihi Hasköy Tersanesi’ndeki Sihirli Küre de Güneş ve gezegenlerin üç boyutlu görülmesini sağlayarak Güneş Sistemi hakkında meraklılarına detaylı bilgi kazandırıyor.


Benzer Haberler & Reklamlar