Paleolitik çağdan kalma ayak izlerinden okunan gerçek bir öykü

Paleolitik çağdan kalma ayak izlerinden okunan gerçek bir öykü

Fosil bulgularında arkeometrik ve biyometrik çıkarımların geçmişte yitip gittiği sanılan hikayelerin bir kısmının günümüze nasıl aktarabileceğini bu yazıda göreceksiniz. İşte yaklaşık 12 bin yıl önce çamurlar içindeki bir yolda, kucağında taşıdığı çocukla vahşi hayvanlara yem olmaktan korkan bir kadının öyküsü ve nasıl ortaya çıkarıldığı.

Çocuğunuz ağlıyordur ve eve gitmek istiyordur, hemen kucağınıza alarak rahatlatmaya çalışır ve hızlıca yürümeye başlarsınız. Uzun bir yürüyüşle kollarınız yorulur ancak duracak zamanınız yoktur.

Hemen her ebeveyn bunun nasıl bir his olduğunu bilir. Şimdi bu senaryoyu biraz daha zorlaştıralım ve yürüdüğünüz yolun bir çamur deryası olduğunu, etrafınızda da karnı oldukça aç çeşitli yırtıcıların bulunduğunu hayal edin. 

İnsanlık tarihindeki en uzun yürüyüşe ait fosil ayak izlerinin bize anlatıığı hikâye de böyle bir hikâyedir. 1 Aralık 2020'de Quaternary Science Reviews'de yayımlanan yeni bir araştırmanın verileri, ABD'deki White Sands National Parkı'ndan geldi. (Söz konusu makalenin orijinalini okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Ayak izleri, son buzul çağının sonundan (yaklaşık 11.550 yıl önce) yaklaşık 13.000 yıl öncesine kadar uzanan, kelimenin tam anlamıyla yüzbinlerce ayak izi içeren, sahil olarak bilinen kurumuş bir göl yatağında görüldü. Bilinen diğer birçok ayak izi yolunun aksine, bu yolun uzunluğu --en az 1,5 km'den fazla-- ve düzlüğü ile dikkat çekicidir. Görünüşe göre de ayak izlerinin sahibi, yolundan asla sapmamış. Ancak daha da dikkat çekici olan ise, izlerin birkaç saat sonra tekrar kendi yolunu takip ediyor oluşuydu. 

Her bir iz bir hikâye anlatıyor: Bir yerde kayma, bir yerde bir su birikintisinden kaçınmak için adım arası mesafenin artması... Zemin ıslak ve kaygan bir çamurla kaplı ve ayak izlerinin sahipleri yorucu olabilecek bir hızda yürüyordu. Araştırmacılara göre, izler, kuru ve düz bir zeminde rahat yürüyüş hızı olan saniyede 1.2-1.5 metrelik hıza kıyasla saniyede 1.7 metrenin üzerinde bir hızda yürüyenlere ait olduğunu tahmin ediyor. İzlerin görece küçük oluşu, büyük ihtimalle bir kadına ya da muhtemelen genç bir erkeğe ait olabileceğini gösteriyor. 

Gidiş-dönüş yolunun bir bölümü. Birbirini takip eden gidiş ve eve dönüş yolculukları. 

Ortada: Çocuk izleri. Solda: Küçük kayma olan izlerden bazıları. 
Görsel: M Bennett, Bournemouth Üniversitesi

Gizemli Yolculuk 

Yolculuğun bazı noktalarında, bir dizi küçük çocuk izleri de görülüyor. Tahminlere göre bu izler; taşınan çocuğun, bir anlık dinlenme için kucaktan indirildiğini ya da yorgunluktan kaynaklı kucaktaki konumunun değiştirilmesi için bir anlık yere indirme olabileceği yönünde. Çocuk izlerinin boyutuna bakılırsa, yürümeye başlayan ve yaklaşık iki yaşında veya biraz daha küçük bir çocuk tarafından yapılmıştır. İzlere bakılırsa; çocuk bir yere götürülüp bırakılmış ve geri dönülmüştür. 

Taşımanın delillerini izlerin şeklinde de görebiliyoruz. Taşınan yük nedeniyle izler daha geniş görünüyor ve genellikle de --ayağın dışa doğru dönmesinin neden olduğu bir-- karakteristik "muz şekli" biçiminde morfolojik olarak daha fazla çeşitlilik gösteriyor. Geri dönüşün izleri ise daha az çeşitlilik ve daha dar bir şekil gösteriyor. Hatta iki yolculuk arasında yüzeyin muhtemelen biraz kuruduğu da düşünülüyor.


Araştırmaya göre, bu bölge, soyu tükenmiş birçok buz devri hayvanına ev sahipliği yapıyordu. Yolculuğun yaşı da bu hayvanların izleri kullanılarak belirlenebildi. Bölgede mamutların, dev tembel hayvanların, kılıç dişli kedilerin, kurtların, bizonların ve develerin izlerine de rastlandı. 

Bazı ayak izlerinin renk derinliğine bağlı 3D taramaları oluşturuldu. Yük taşındığını gösteren belirgin kavisli şekil dikkat çekiyor.

Görsel: M Bennett, Bournemouth Üniversitesi

Araştırma, gidiş ve dönüş yolu arasında dev bir tembel hayvan ve bir mamutun da yoldan geçtiğini gösteriyor. Dönüş yolculuğunun ayak izleri de bu izlerin arasından geçiyor. Bununla birlikte, tembel hayvan izleri insan geçişinin farkındalığını gösteriyor. Araştırmacılara göre, hayvan, yürüyüş yoluna yaklaşırken, kokuyu yakalamak için arka ayakları üzerinde yükselmiş ve dört ayak üzerinde kaçmadan önce duraklamış. Yani bu hayvan muhtemelen tehlikenin farkına varmıştı. Buna karşılık, mamut izleri, büyük olasılıkla insanları fark etmeden ve herhangi bir sapma olmadan insan yolunu geçiyor.

İzler, oldukça ilginç bir hikâye anlatıyor ve çeşitli soruları akıllara getiriyor. Bu kişi bir çocukla beraber ve aceleyle hareket ederek ne yapıyordu? Tahminlere göre, sosyal organizasyonla konuşuyor, gideceği yeri biliyordu ve dostça bir karşılama alacağından da emindi. Çocuk hasta mıydı? Yoksa annesine mi götürülüyordu? Bir anne ve çocuğu hazırlıksız yakalayan bir yağmur fırtınası hızla mı geldi? Bu sorular, henüz cevaplanamamış sorular olarak duruyor. 

Araştırmacılara göre, söylenebilecek tek şey, kadının muhtemelen o düşmanca manzaradan rahatsız olduğu, ancak yine de yolculuğa çıkmaya mecbur kaldığıdır. 

Kaynak: Paul Keaveny / theconversation.com

Çeviri: Gürkan Akçay - bilimfili.com


Benzer Haberler & Reklamlar