Menelaos

Menelaos

1. Menelaos: MS 98. İskenderiyeli matematikçi ve astronom.

MS 98’de Roma’da astronomik gözlemler yapıyordu, Plutarkhos onun faaliyetlerinden haberdar olmuştur.

Bir eserini imparator Domitianus’a adamıştır. En önemli yapıtı olan Sphairika (Küre) küresel trigonometrinin en erken teoremlerini içerir.

düzenle

2. Menelaos: Agamemnon'un kardeşi Menelaos, babası Atreus tarafından Pelops ve Tantalos soyundan, anası Aerope tarafından da Giritli Minos'un, yani tanrı Zeus'la Europa'nın dölüdür (Tab. 15). Tanrı lanetine uğramış bahtsız bir soydan olduğu halde başına gelen belaların hiçbiri kendi işlediği bir suç yüzünden değildir, Menelaos'un kendisi temiz, dürüst, yürekli, olsa olsa biraz yumuşak bir insandır. Karısı güzel Helena'nın evinde
konukladığı Paris tarafından bir yığın malla birlikte kaçırılması Menelaos'a karşı yapılmış büyük bir haksızlık, efsaneye aldatılmış koca olarak girmesi de bir bahtsızlık sayılabilir. Menelaos etken değilse de başlıca edilgen kahramanı olduğu İlyada destanında en parlak sıfatlarla nitelenir: Ares'in sevdiği, Zeus'un beslediği, gür naralı, yiğit Menelaos'tur, sarışın olduğu, bacaklarının biçimli, bileklerinin güzel olduğu belirtilir. Helena bile bin pişmandır onu bıraktığına, şöyle der kocası için (Od. IV, 263): "Ne akıldan yoksundu kocam benim, ne güzellikten yoksundu". Menelaos Akha yiğitlerinin en seçkinlerindendir, Paris'le kozunu paylaşmak için onunla teke tek savaşa girmeye can atar (İl. Ill, 16 vd.):

Çıktı tanrı yüzlü Aleksandros Troyalılarm en önüne,

omuzlarında bir pars derisi, kıvrık yayı, kılıcı.

Ucu tunçtan iki kargısını sallayarak zorlu savaşta çağırdı karşısına cenge,

Argosluların en yiğitlerini. Ares'in sevdiği Menelaos,

kalabalığın içinde onun uzun adımlarla öne atıldığını görünce,

sevindi kocaman bir ava gözü ilişen aslan gibi.

Menelaos aslan gibi savaşır, bu arada da tanrılara yalvarır (İl. Ill, 352 vd.). Ama tanrılar dinlemez sözünü, Menelaos tam Paris'in hakkından gelecekken Aphrodite tutar kaçırır onu, Menelaos dövünür, ama ne yapsın, gene de gevşetmez çabayı, Akhaları cenge kışkırtır (İl VII, 9 vd.):

Sizi ödlekler sizi,

Akha erkekleri denmez size,

Akha kadınları demeli.

Bir Argoslu çıkmazsa Hektor'un karşısına

bizim için tam bir yüz karası olacak bu.

Kendi göze alır Hektor'a karşı dövüşmeyi, ama Agamemnon bu çılgınlıktan alıkor kardeşini. Menelaos ön sırada savaşmaya, kendi davası uğruna kendi kendini savunmaya ve bu yolda ün kazanmaya can atar, ama talihsizliği şuradadır ki, ne yapsa fayda vermez, hep ikinci planda kalır, savaşta da, kurultayda da dizginler başkalarının elindedir. Menelaos'un destanda, tragedyada ve başka türden yapıtlarda sözü geçen efsanesi bir tüm olarak şöyle özetlenebilir: Agamemnon'la Menelaos babaları Atreus'la amcaları Thyestes arasında süregelen kan davası sırasında Mykene'den sürülüp Sparta kralı Tyndareos'un yanına sığınırlar (Atreus, Aigisthos). Tyndareos iki kardeşe iki kızını verir. Helena'nın talipleri arasında Menelaos'u seçmesi, öbür taliplerin de bu evliliği korumaya ant içmeleri üzerine karı-koca Sparta'ya yerleşirler. Tyndareos'un ölümünden sonra Agamennon Mykene, Menelaos da Sparta tahtına çıkar. Menelaos'la Helene dokuz yıl kadar rahat ve mutlu yaşarlar, Hermione diye bir kız çocukları olur. Bu sırada Paris Menelaos'un sarayına konuk gelir. Menelaos'un Asya'dan gelme konuğunu ağırladığı ve bir süre onunla birlikte Sparta'da kaldığı anlatılır, ama bu arada Girit'te bulunan büyükbabası Katreus ölür, Menelaos Paris'i Sparta'da bırakarak cenaze töreni için Girit'e gider. Paris de konukluk kurallarının hepsini çiğneyerek Helena'yı kaçırır (Helena). Acı haberi alıp Sparta'ya dönünce Menelaos ağabeysi Agamemnon'u, sonra da Nestor, Palamedes ve Odysseus'u yardıma çağırır. Helena'nın yeminli bütün taliplerini toplamak ve Troya seferini hazırlamak işine koyulurlar. Bu, kolay olmaz, çünkü birçok Akha kral ve önderi uzun süreceği ve zor olacağı belli olan savaştan kaçınmak isterler (Odysseus, Akhilleus). Sonunda donanma Aulis limanında toplanır, Agamemnon başkomutanlığı ele alır, ne var ki çeşitli engeller Akha ordusunun Troya'ya varmasını geciktirir (Agamemnon, İphigeneia). Anadolu toprağına ayak bastıklarında Menelaos'la Odysseus Troya'ya elçi olarak gönderilirler, amaç Helena'yı geri istemek ve savaşı önlemektir. Elçileri Troyalı Antenor karşılar ve sorunu kurultayın önüne getirir, ama Paris baskı yaparak kadının ve mallarının geri verilmesini önler (Antenor). Savaş başlar ve bilindiği gibi on yıl sürer. Menelaos'un savaşta oynadığı rol İlyada'da ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Menelaos'un serüvenleri savaş sonrası efsanelerinde de büyük bir yer tutar. Tahta atın içindeki yiğitlerdendir, Troya yangını ve yağması sırasında Helena'yı sığındığı sunağın dibinde öldürmek ister, kılıcını kaldırır, tam vuracakken güzel kadının perişan halini, çıplak memesini görünce yumuşar, onu bağışlar. Hemen gemilerine binip denize açılırlar. Bir fırtına onları Girit kıyılarına atar. Menelaos burada birçok gemisini yitirir, ikinci yola çıkışında da Mısır kıyılarına atılır. Menelaos, kendisini Sparta'da görmeye gelen Odysseus oğlu Telemakhos'a Mısır'da beş yıl kaldığını anlatır. Gene yola çıkınca bu kez Nil ağzındaki Pharos adasında alıkonur ve ancak deniz ihtiyarı Proteus'u bağlayıp ondan öğüt aldıktan sonradır ki yurduna dönmeyi başarır (Od. IV, 351-593). Böylece Menelaos Troya seferine gitmek üzere Sparta'dan ayrıldıktan on sekiz yıl sonra yurduna dönmüş olur. Agamemnon'un tersine aksiliklerle karşılaşmaz, Sparta'daki tahtına oturur, eşi ve çocuklarıyla birlikte rahat bir ömür sürer. Telemakhos'u konuklayan, ona yol gösteren, armağanlar verip gönderen Menelaos görmüş, geçirmiş, olgun ve babacan bir adamdır. Eşi Helena da uslanmış, yumuşak ve tatlı bir eş ve bir anne olmuştur.


Benzer Haberler & Reklamlar