Diyarbakır’ın Kulp ilçesindeki eski taş ocağında 2021’den beri süren arkeolojik kazılarda, 160’ı çocuk ve bebek, 2’si yetişkin olmak üzere 162 bireyin gömülü olduğu 112 mezar gün yüzüne çıkarıldı. Roma döneminde taş ocağı, Bizans döneminde ise mezarlık olarak kullanıldığı belirlenen alanda taş sanduka mezarlar, ölü hediyeleri ve kilise kalıntıları bulundu. Buluntular, bölgenin geç antik dönem sosyal yapısına ve defin ritüellerine ışık tutacak nitelikte.
Roma Taş Ocağından Bizans Mezarlığına
Diyarbakır’ın Kulp ilçesi İnkaya Mahallesi’nde, Silvan Barajı havzasındaki kültürel mirasın belgelenmesi ve korunması amacıyla 2021’de başlatılan kazılar, önemli bulgulara sahne oldu. Roma döneminde (3.-4. yüzyıllar) taş ocağı olarak kullanılan alanın, Bizans döneminde bir mezarlık haline getirildiği tespit edildi. Taş ocağı niteliği nedeniyle taraça biçiminde düzenlenmiş alanda yaklaşık dört metrelik dolgu toprağı kaldırılarak taş zemine ulaşıldı. Bu kazılar, yalnızca bir üretim alanının değil, sonradan kutsal bir defin alanına dönüşmüş çok katmanlı bir kültürel peyzajın izlerini ortaya çıkardı.
112 Mezar, 162 Birey
2022’de bir kilise kalıntısının bulunmasının ardından araştırmalar genişletildi ve yaklaşık 500 metre uzaklıktaki taş ocaklarında yoğunlaştırıldı. İki yıl süren kazılar sonucunda 112 mezar açığa çıkarıldı. Diyarbakır Müze Müdür Vekili Müjdat Gizligöl, mezarların çoğunun taş sanduka tipinde olduğunu, bazı bireylerin ise izole mezarlara gömüldüğünü belirtti. Toplam 162 iskelet bulundu; bunların 160’ı 0-9 yaş aralığında çocuk ve bebeklere ait, yalnızca ikisi yetişkin bireylerden oluşuyor. Bu durum, geç antik dönemde çocuk ölümlerinin yüksekliğine ve toplu gömü uygulamalarına dair önemli bir veri sunuyor.
Ölü Hediyeleri ve Defin Ritüelleri
Mezarların içinde döneme ait “ölü hediyeleri” olarak tanımlanan seramik, cam ve metal buluntulara rastlandı. Bu nesneler, Bizans döneminde ölü gömme gelenekleri ve toplumsal inanç sistemleri hakkında bilgi veriyor. Araştırma ekibi, ölü hediyelerinin tipolojisini ve üretim tekniklerini inceleyerek, bölgenin ticaret ağları ve kültürel etkileşimleri hakkında veri toplamayı amaçlıyor. Mezar mimarisi ve defin yönelimi de sistematik olarak belgelenerek, Myrdiate (Kulp) bölgesinin geç antik dönem nekropol topografyasına ilişkin detaylı bir harita oluşturulacak.
Antropolojik ve Biyolojik Analizler
Kazılarda ele geçen insan iskeletleri, kazı evinde ve laboratuvar ortamında detaylı incelemelere tabi tutuluyor. Antropolog ve biyologlardan oluşan teknik ekip, bireylerin yaş dağılımı, cinsiyet oranları, olası hastalık izleri ve travmatik lezyonları belirlemek üzere çalışmalar yürütüyor. Elde edilecek veriler, geç antik dönemde çocuk sağlığı, beslenme rejimi ve ölüm nedenlerine ilişkin yeni ipuçları sunacak. Kazıların sona erdiği 2025 sezonunun ardından bölgede yalnızca temizlik ve koruma çalışmaları yapılacak. Elde edilen tüm bulgular, ileride yayımlanacak bilimsel raporlar ve müze sergileriyle hem akademi dünyasına hem de kamuoyuna sunulacak.
AA Ahmet Kaplan

Suriye'de Kayıp Ebla Arşivi İdlib Müzesi’ne Döndü
Zile’nin Çok Katmanlı Tarihi Turizmde Yeni Bir Dönem Açıyor
Gaziantep Kalesi Restorasyonu Tamamlandı
Karahantepe Ören Yeri'nde Karşılama Merkezi ve Çatı Çalışmaları Sürüyor