Çorum Müzesi ev sahipliğinde düzenlenen “Uluslararası 8. Çorum Kazı ve Araştırmalar Sempozyumu”, Anadolu arkeolojisinin en önemli merkezlerinden birinde bilim insanlarını buluşturdu. Hattuşa, Alacahöyük ve Şapinuva gibi ören yerlerinde yürütülen son kazıların sonuçlarının paylaşıldığı sempozyumda, müzeciliğin akademik bir araştırma alanına dönüşüm süreci de tartışıldı. Etkinlikte 27 akademik sunum gerçekleştiriliyor.
Anadolu Arkeolojisinin Odak Noktası: Çorum’da Bilimsel Paylaşımın 8. Yılı
Çorum’da bu yıl sekizincisi düzenlenen Uluslararası Çorum Kazı ve Araştırmalar Sempozyumu, Türkiye arkeolojisinin öncü isimlerini ve araştırmacılarını bir araya getirdi. Çorum Müzesi’nde gerçekleştirilen etkinlik, hem bölgenin zengin arkeolojik geçmişine hem de Anadolu uygarlıkları araştırmalarındaki güncel yaklaşımlara ışık tutuyor.
Çorum Kültür ve Turizm Müdürü Sümeyra Bektaş, açılış konuşmasında sempozyumun ilk kez 2010 yılında gerçekleştirildiğini hatırlatarak, etkinliğin kentin kültürel belleğine önemli katkılar sunduğunu belirtti. Bektaş, “Her yıl düzenlenen bu sempozyum, yalnızca kazı sonuçlarını paylaşmakla kalmıyor; aynı zamanda arkeoloji, sanat tarihi, filoloji ve kültürel miras yönetimi alanlarında yeni bakış açıları oluşturuyor,” ifadelerini kullandı.
Bu yılki oturumlarda, Hitit ve Hatti uygarlıklarının merkezinde yer alan Çorum’un arkeolojik önemi vurgulandı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. İbrahim Tunç Sipahi, kentte yürütülen Hattuşa, Alacahöyük, Şapinuva, Eskiyapar, Kalehisar, Hüseyin Dede, Boyalı Höyük, Fatmaören ve Resuloğlu kazılarının Anadolu arkeolojisine yön veren bilimsel çalışmalar arasında yer aldığını ifade etti.
Hatti ve Hititlerin Mirası: Kültürel Sürekliliğin Bilimsel İzleri
Prof. Dr. Sipahi, Çorum’un, Anadolu uygarlık tarihindeki konumuna dikkat çekerek, “Bu bölge, Hatti kültüründen Hitit İmparatorluğu’na geçişin en canlı şekilde izlenebildiği bir merkezdir. Dolayısıyla Çorum, Anadolu arkeolojisinin kültürel yönelimlerini anlamada eşsiz bir laboratuvar işlevi görmektedir.” dedi.
Sempozyum kapsamında yapılan sunumlarda, kazı alanlarında ortaya çıkan yeni buluntuların yanı sıra arkeometrik analizler, yerleşim modelleri ve seramik üretim teknikleri üzerine yapılan çalışmalar da ele alındı. Hattuşa Kazı Başkanı Prof. Dr. Andreas Schachner, “1984 yılına ait Boğazköy, Alaca ve Çorum çevresinde çekilen arşiv fotoğraflarının**, bölgedeki arkeolojik değişimi gözler önüne serdiğini belirterek, Boğazköy-Hattuşa kazılarında son yıllarda ulaşılan yeni verileri aktardı.
Ayrıca, Ortaköy-Şapinuva kazılarının son üç yılını özetleyen Prof. Dr. Aygül Süel, bölgedeki idari yapıların planlaması ve yazılı belgeler üzerinden dönemin siyasal yapısına dair önemli ipuçları sundu. Alacahöyük Kazı Başkanı Prof. Dr. Tayfun Yıldırım ise yeni bulgular ışığında bölgedeki kültürel gelişim evrelerinin yeniden değerlendirildiğini ifade etti.
Müze, Eğitim ve Bilim: Çorum Müzesinin Dönüşen Rolü
Sempozyumun bir diğer dikkat çekici yönü, müzeciliğin akademik bir araştırma alanına dönüşmesi üzerine yapılan tartışmalardı. Prof. Dr. Sipahi, modern müzeciliğin geldiği noktayı değerlendirerek, “Günümüzde müzeler yalnızca eserlerin sergilendiği yerler değil, aynı zamanda araştırma ve eğitim merkezleridir. Avrupa’daki örneklerde, doktora seviyesinde eğitimlerin bile müze bünyesinde verildiğini görüyoruz,” dedi.
Bu doğrultuda Çorum Müzesi’nin, envanter zenginliği, koleksiyon düzeni ve bilimsel işbirlikleriyle bir “dünya müzesi” olma yolunda ilerlediğini vurguladı. Sipahi, müzede düzenlenen sempozyumun da bu kurumsal kimliği güçlendirdiğini belirtti: “Bu yapı, yalnızca sergileme değil, bilgi üretme işleviyle de çağdaş müzeciliğin örneklerinden biridir.”
Bilimsel Yayınlardan Kültürel Tanıtıma: Çorum’un Uluslararası Vitrini
Sempozyumun sonunda yapılan değerlendirmede, önceki yıllarda yayımlanan bildiriler kitabının uluslararası akademik çevrelerde gördüğü ilgiden duyulan memnuniyet dile getirildi. Prof. Dr. Sipahi, “Yurt içi ve yurt dışından araştırmacılar, Çorum sempozyumlarını referans alarak yeni çalışmalar üretiyor. Bu durum, Anadolu arkeolojisinin küresel düzeydeki görünürlüğünü artırıyor.” ifadelerini kullandı.
Bu yılki sempozyumda 27 sunumun yapılacağı belirtildi. Oturumlarda, hem kazı alanlarının teknik sorunları hem de dijital arkeoloji uygulamaları, koruma-restorasyon stratejileri ve turizmle ilişkili modeller tartışılacak.
Çorum’un arkeolojik potansiyelinin, bilimsel üretim ve kültürel tanıtım faaliyetleriyle birlikte büyüdüğü vurgulandı. Hitit uygarlığının başkenti Hattuşa’dan bugüne uzanan bu coğrafyada düzenlenen sempozyum, Anadolu arkeolojisinin hafızasını güncelleyen bir bilimsel platform olma niteliğini sürdürüyor.

Suriye'de Kayıp Ebla Arşivi İdlib Müzesi’ne Döndü
Zile’nin Çok Katmanlı Tarihi Turizmde Yeni Bir Dönem Açıyor
Gaziantep Kalesi Restorasyonu Tamamlandı
Karahantepe Ören Yeri'nde Karşılama Merkezi ve Çatı Çalışmaları Sürüyor