Doğu'nun Ayasofyası: Öşvank Kilisesi

Doğu'nun Ayasofyası: Öşvank Kilisesi

Erzurum'da İncil'den alıntıların yanı sıra yapının inşasına ilişkin ayrıntılı bilgilerin bulunduğu kitabeleriyle dikkat çeken Öşvank Kilisesi, ilgi bekliyor.

ERZURUM: Erzurum'un Uzundere ilçesinde bulunan yaklaşık bin yıllık Öşvank Kilisesi, dinsel açıdan taşıdığı değer ve mimari özellikleriyle yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.

Çamlıyamaç Mahallesi'nde, 963-973 yıllarında Gürcü kralının oğulları Bagrat ve Davit tarafından yaptırılan Öşvank Kilisesi, mimarisi, süslemeleri, İncil'den alıntıların yanı sıra yapının inşa sürecine ilişkin ayrıntılı bilgilerin bulunduğu kitabeleriyle dikkati çekiyor.

Dinsel ve tarihsel açıdan büyük önem verilen kilise, her yıl başta Gürcüler olamak üzere çok sayıda yabancı ve yerli turisti kente çekiyor.

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haldun Özkan, yaptığı açıklamada, kilisenin, anıtsal ölçütlerde inşa edildiğini söyledi.

Kilisenin, Erzurum ve çevresindeki en önemli kültür varlıkları arasında yer aldığını vurgulayan Özkan, "Kilise, plan, mimari ve süslemeler açısından son derece önemli özellikler taşıyor. Onu, sanat tarihi kimliğiyle ifade ederken, 'Doğu'nun Ayasofyası' diye tanımlıyorum." şeklinde konuştu.

Süslemeleriyle öncülük etmiş

Öşvank Kilisesi'nin planı, mimarisi ve süslemeleriyle ilgili bilgi veren Özkan, şöyle devam etti:

"Bazilikal, Yunan haçı ve trikonkhos plandan oluşan 3 farklı karma plana sahiptir. Avrupa mimarisindeki gotik ve barok motifler, bu kilisede yüzyıllar öncesinde görülebiliyor. Yaklaşık 200 yıl sonra ortaya çıkacak gotik ve yaklaşık 500 yıl sonra ortaya çıkacak barok motiflerini, 10. yüzyılda yapılan bu mimaride görebiliriz. Avrupa kültürüne ait sanatsal motiflerin bu kilisede bulunması, ne kadar zengin bir yapı olduğunu gösteriyor."

Özkan, kilisenin en önemli özelliklerinden birinin de zengin süslemelerle bezeli kitabeleri olduğuna dikkati çekti.

Kitabelerin sanatsal güzelliğinin yanı sıra üzerindeki yazılarla tarihe ışık tuttuğunu dile getiren Özkan, "En önemli özelliği, mimarının ismini bilmemiz. 'Öşklü Grigol' adındaki mimar, köydeki insanların desteğiyle büyük bir anıtsal eser ortaya koyuyor. Üzerindeki kitabelerde 20'ye yakın yazıt var. Taşların, kağnılarla taş ocaklarından nasıl taşındığına ve yaklaşık 80 kişilik usta grubuyla çalışıldığına dair ibareler var." dedi.

Prof. Dr. Özkan, kitabeler üzerinde İncil'den alınan birçok metnin de bulunduğunu kaydetti.

"Restorasyon yapılmalı"

Kilesinin depreme dayanıklı inşa yöntemleriyle yapılması sayesinde yaklaşık 11 asırdır tüm ihtişamıyla ayakta olduğunu vurgulayan Özkan, "Kilisenin duvar örgülerini takip ettiğimiz zaman, birbirine geçmeli yapılmış duvarlar içinde ahşap hatıllar deprem şiddetini hafifletmek için yapılmış." diye konuştu.

Özkan, büyük kısmı ayakta olan ancak bazı bölümleri tehlike içeren kilisenin restore edilmesi gerektiğini söyledi.

Yapının restorasyonunun, imzalanan protokole rağmen Gürcistan tarafının sorumluluklarını yerine getirmemesi nedeniyle gerçekleştirilemediğini anlatan Özkan, "Kilise şu an büyüklüğü ve zenginliğine yakışmayan bir durumda. Kilise, yapılması gereken restorasyonla bölgenin turizmine de önemli katkılar sağlayacaktır. Bu potansiyeli Türkiye ve özellikle Erzurum'un değerlendirmesi gerekir." ifadelerini kulladı.

Yunus Hocaoğlu 


Benzer Haberler & Reklamlar