Aksaray Genel Bilgiler

Aksaray Genel Bilgiler

Aksaray Genel Bilgiler

M.Ö. 7000-6000 yıllarında Neolitik devirde Anadolu medeniyetinin ilk izlerini gördüğümüz Konya yakınlarındaki Çatal höyükte Hasandağı’na dolayısıyla Aksaray’a ait vesikalara rastlanmaktadır. Burada Hasandağının lav püskürttüğünü tasvir eden bir kazıntı resme rastlanmıştır. Neolitik dönemde Aksaray ve çevresi iskân görmüştür. Kalkolitik ve eski demir devirlerinde iskan olup olmadığı bilinmemekle birlikte çevre köylerde (Böget ve Koçaş) bu döneme ait seramiklere rastlanmaktadır.

M.Ö. 3000-2000 yıllarında Anadolu’da Hatti kavmi yaşamıştır. Bu dönemde asurlu tacirler burada ticaret yapmışlardır. Aksaray’ın ilk ve orta tunç devirlerindeki durumunu Acemhöyük ören yerlerindeki yapılan kazılardan ve müze müdürlüğünün satın almış olduğu eski eserlerden öğrenmekteyiz. Bu dönemde Asurlu tüccarlar Mezopotamya’dan gelerek şehirlerin banliyölerinde ticaret merkezi kurmaya başlamışlardır. Asurlu tüccarlar yazıyı biliyorlardı. Pişirilmiş çamur üzerine yazılmış metinler, çamurun pekiştirilmesi suretiyle yapıştırılıyordu. Höyük. M.Ö. 3000’den itibaren iskan edilmiştir. Acemhöyük’ ün en parlak devirleri M.Ö.2000 yılının ilk yarısına isabet etmektedir.

Koloni dönemlerinin sonlarına doğru, M.Ö. 1700 yıllarında Kafkaslardan gelen, küçük şehir devletleri kuran ve Anadolu’da, askeri bir devlet halinde bir kavmin varlığını görüyoruz. Hint-Avrupalı olan bu kavmin Anadolu’da siyasi iktidarı ele geçirerek kurduğu devlet, eski Hitit Devletidir. Aksaray’da Hititlere ait eserler bulunmamakla beraber mağlup memleketler arasında Aksaray’ın da adı geçmektedir.

Orta Anadolu’da MÖ.13.yy. sonlarına kadar devam eden Hitit egemenliği M.Ö. 2.yy.da batıdan (Trakya) gelen ve deniz kavimleri olarak bilinen kavimlerin en güçlüsüdür.

Yanardağ küllerinin sıkışmasından oluşan tüf tabakalarının çok kolay kazılabilme özelliği nedeniyle bölgemize çok sayıda yeraltı şehri, dik yamaçlara kaya içinde yerleşme birimleri yapılmıştır. 7.yy. sonlarından itibaren Müslüman Arapların Anadolu üzerinden İstanbul’a yaptıkları seferler nedeni ile bölgeye sığınan Hıristiyanların sayısı çok artmış, Ihlara, Gelveri ve Göreme gibi yerleşim birimleri oluşmuştur.

Aksaray, 1142 tarihinde Selçuklular tarafından zapt edilmiş ve 1470 yıllarındaki Osmanlı hâkimiyetine kadar İlhanlı, Danişmentli, Karamanoğulları egemenliğinde kalmıştır.1470 yıllarında Aksaray’ı ele geçiren İshak Paşa tarafından, Fatih Sultan Mehmet’in emri ile halkın bir bölümü İstanbul’a nakledilmiştir.

Aksaray geçmişten günümüze Hitit, Pers, Hellenistik Dönem (Büyük İskender), Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı egemenliklerinde kalmıştır. Cumhuriyet dönemine kadar Konya’ya bağlı bir sancak olan Aksaray 1920 yılında vilayet olmuş, 1933 yılında vilayetliği lağvedilerek Niğde'ye ilçe olarak bağlanmıştır. 15 Haziran 1989 yılında yeniden vilayet olmuştur.

Aksaray’ın adının ilk olarak eski Hitit metinlerinde geçen “Nenessa (Nenossos) olduğu sanılmaktadır. M.Ö. 1. bin yılda Kral Kiakki döneminde Şinakhatum - Şinukhtu olarak anılan Aksaray, Hellenistik dönemde Kapadokya Krallığına bağlanmış ve Garsaura olan ismi Arkhelais olmuştur. Selçuklular döneminde de II. Kılıçarslan tarafından Arkhelais olan adı Aksaray olarak değiştirilmiş ve ikinci başkent durumuna gelmiştir. Şehre kötü insanların alınmamasından dolayı iyi insanların yaşadığı yer anlamına gelen "Şehr-i Süleha" olarak anılmıştır.
Aksaray, M.Ö. 8. bin yıla kadar uzanan tarihi, günümüze kadar hüküm süren çeşitli medeniyetlere ait kültürel varlıkları, tabii güzellikleri ve ticari bir merkez olması dolayısıyla hiçbir dönemde önemini yitirmemiştir. Kapadokya'nın kapısı konumundaki Aksaray, kültürel varlıkları yanında doğal zenginlikleri ile de ziyaretçilerine değişik ve ilginç tatil olanakları sunmaktadır. Orta Anadolu Bölgesi’nde, tarihi İpek Yolu'nun önemli merkezlerinden birisi olan Aksaray, günümüzde de doğu-batı ve kuzey-güney yönleri arasında uzanan ana bağlantı yollarının kavşağında yer almaktadır. Güzelyurt'u, Ihlara Vadisi, Sultan Hanı, Eğri Minare’si, kış sporları turizm merkezi ilan edilen Hasan Dağı ve Ziga Kaplıcaları ile Anadolu'nun ortasında çekici bir merkez konumuna gelmiştir.

Tarihçe

Aksaray Adı Nerden Gelmiştir

Tarihte kurulan her köyün, her şehrin adının ister gerçek olsun, ister rivayet, isterse efsane bir hikayesi vardır. Aksaray'ın da adı hakkında bir çok rivayet, bir çok efsane anlatılır. ilk adının I. Hattuşili’ye ait eski Hitit metinlerinde geçen “Nenessa (Nenossos) olduğu sanılmaktadır.M.Ö. 718 yılında Yeni Asur kralı II.Sargon vergi vermeyi durduran ve Muşkili Mita (Frig kralı Midas) ile Kargamış Kralı Pisiris ile işbirliğine giren Şinukhtu’lu Kiaki’ye karşı Tabal seferi başlatmıştır. Aksaray yakınlarında olduğu düşünülen bu kentin adı, eski Asur metinlerinde Şinakhatum olarak geçmektedir. Sefer sonucunda Kiaki’nin egemenliği sona ermiş, Şinukhtu kenti Atunalı Kurti’nin yönetimine bırakılmıştır. Aksaray Merkezinde bulunan Hitit hiyeroğlifli stel de Aksaray’ın Geç Hitit dönemindeki Şinukhtu kenti olduğunu desteklemektedir.

Persler bölgeyi işgal ettiklerinde “Güzel atlar ülkesi” manasına gelen “CAPPADOCIA” adını bu bölgeye vermişlerdir. “Garsaura” olarak bilinen Aksaray’a M.Ö. 42’de son Kapadokya Kralı Archelais kendi adına atfen “Kolonea-Archelais” adını vermiştir. Orta Çağlarda, Bizans Döneminde bu adın “Taxara” şeklinde değiştiği izlenir. En eski Selçuknamelerde “Aksera, Aksara” sözcükleri kentin adı olarak kullanılmıştır. Aksaray’da büyük evliyalar yetişmesinden dolayı, bir diğer adı da “Şehr-i Süleha” dır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bu kent, “Piga Helena” olarak nitelemiştir.

“Aksaray” adına dair rivayetler şöyledir;

Dar-üs-Zafer

Haçlı seferleri sırasında II. Kılıçarslan başkent Konya dışında askeri bir üs kurmayı düşünür. Bunun için de günümüzdeki Aksaray'ı seçer. Şehri sağlam surlarla, medrese, cami, hastane, bedesten vb. kamu yapılarıyla süsler. Her zafer dönüşünde Aksaray'a uğrar, şenlikleri burada başlatır. Şehire de”Zafer Yurdu” manasında “DAR - ÜS – ZAFER” adını verir.

Şehr-i-Süleha

Kılıçarslan burayı o kadar çok sevmektedir ki, kötü niyetli kişilerin bu kente giremeyeceğine dair bir ferman Çıkartır. Suç işleyenin hemen başı vurulacaktır. Evliya Çelebilnin anlattığına göre bu amaçla sarayın giriş kapısının iki yanına tunçtan iki aslan heykeli yaptırır. Bunlar şehre gözcülük eder, kötü niyetli kişiler kente girdiklerinde aslanlar ağızlarından çıkardıkları alevlerle onları yakar, kül ederler. Bu yüzden iyilerin, doğruların, salihlerin yaşadığı Aksaray'a "iyilerin yurdu", "Salihlerin Şehri" anlamına gelen "ŞEHR-İ SÜLEHA" adı verilmiştir.

Ah Saray - Aksaray

Bir zamanlar Selçuklu sultanlarından birinin çok sevdiği kızı hastaIanır. Ülkenin tüm hekimleri saraya çağırılır, ama hastalığın sebebi anlaşılamaz. Kızın “Ah Saray” iniltileri odalarda yankılanmaktadır. O sırada saraya derviş kılıklı bir adam gelir. Sultandan izin alıp hastayı görür, konuşturur, nabzını dinler. Sevda kelimeleri geçtikçe kızın nabzının hızlandığını görür. Kızın kime sevdalı olduğunu, onun nerede yaşadığını öğrenir. Kız saraydan kurtulup sevdiğine kavuşamayacağını düşündükçe “Ah Saray” diye inlemektedir. Derviş, sultanın huzuruna çıkar. Sultana:

- Sultanım gözdenizin kurtulmasını ister misiniz? diye sorar. Sultan;

- "Evet, onun yaşaması, benim yaşamamdır," der. Derviş öğrendiklerini Sultana anlatır, hastalığın dermanının iki sevdalının evlendirilmesi olduğunu söyler.

Rivayetlere göre delikanlıyı buldurup, getirtir. Düğün, dernek kurulur. Bundan sonra “Ah Saray” iniltileri AKSARAY’a dönüşür.

Coğrafya

Aksaray, kuzey ve güney Anadolu dağlarının birbirinden uzaklaştığı İç Anadolu bölümünün orta Kızılırmak kesmine girer. Kuzey yarım kürede ekvatordan 37-38 paralelleri, doğu yarım kürede 33-35 meridyenleri arasında yer alır. Doğuda Nevşehir, güneydoğuda Niğde, batısında Konya ve kuzeyde Ankara ile kuzeydoğuda Kırşehir ile çevrilidir.7997 km² yüzölçümünde geniş bir alana sahiptir.

Bölgede Hasandağı, Melendiz Dağları ve Ekecik Dağı gibi volkanik dağlar ile lavların meydana getirdiği platolar vardır. Batıda ise Konya Ovasının büyük bir kesimi Aksaray sınırları içerisinde kalmaktadır.

Melendiz Dağlarından çıkarak Tuz Gölüne dökülen Uluırmak, geniş bir plato meydana getirmektedir. İlin önemli dağları Hasandağı (3268m) ,Küçük Hasandağı (3040m) ve Ekecik Dağı (2033m)’dir.

Aksaray’ın deniz seviyesinden yüksekliği 980 m’dir.


Aksaray’ın Nüfusu

2000 yılı nüfus sayımına göre:

İlçe Adı           İlçe Merkezleri           Toplam Nüfus
Merkez           129.940                      236.560
Ağaçören            4.983                        15.869
Eskil                  22.212                         28.952
Gülağaç              5.062                         26.874
Güzelyurt            3.771                         16.836
Ortaköy              27.003                        58.873
Sarıyahşi             8.280                         12.120
Toplam             200.207                        396.084

Arazinin Jeolojik Yapısı

İkinci zamanın uzun süren durgunluk dönemini takip eden üçüncü zaman birçok orojenik, volkanik hareketlerin olduğu dünyanın fiziki ve biyoloji görünümünün bugüne süratle yaklaştığı zamandır. Bu zamanda Alp-Himalaya sistemine giren genç dağlar oluşurken, Türkiye’de bu hareketlerden etkilenerek kuzeyde Karadeniz Dağları oluşmuş, İç Anadolu fazla etkilenmemiş ve sadece bazı kıvrımlar ve volkanik hareketler meydana gelmiştir.

Aksaray, İç Anadolu Bölgesinin güney doğusunda, Orta Kızılırmak platosunun devamını teşkil eden ve tersiyerde oluşmuş kalkerli volkan tüflerinin meydana getirdiği arazi ile Tuz Gölü havzasının devamı olan ova üzerine kurulmuştur. Güneyde ve doğuda tersiyerde oluşmuş volkanik arazi geniş yer tutar. Volkanik dağların en önemlileri Hasandağı ile Melendiz Dağlarıdır. İl merkezinin kuruluş alanı ise orta Kızılırmak platosunun Tuzgölü havzasından ayrıldığı fay basamağının güneyidir. Bu fay basamağı Melendiz Dağlarından gelen ve Tuz Gölüne ulaşan Uluırmağın biriktirdiği alüvyonlarla, doğusunu çevreleyen platolardan taşınan alüvyonların birikinti ovası üzerindedir.


Bitki Örtüsü

Aksaray’ın iklimine bağlı olarak tabii bitki örtüsü, ilkbaharda yeşeren çayırlar, gelincik, papatya, keven ve diğer vs. otlarla, yaprakları dikensi bir görünüme sahip, yarı kurakçıl bitkilerdir. Yazları sıcak ve kurak iklim yapısı hakim olduğundan ilkbaharda yeşeren otlar, sonbaharda kurur ve arazi bozkır yapısını alır.

Hasandağı ve Ekecik Dağları üzerinde meşe koruluklarına rastlanır. Ayrıca bölgede palamut, alıç, kızılcık, kavak, söğüt, yabani armut ve meyve ağaçları yanında keven ve deve dikeni çok sık rastlanan bitki türleridir.


Su Kaynakları

Aksaray ve çevresinde iki tip su kaynağına rastlanır. Kuzey ve doğu bölümünde çok sayıda fay ve vadi kaynakları yer alır. Bunlar Hasandağının kuzeyindeki vadilerde, melendiz dağlarının batı yamaçları ile eteklerini teşkil eden bölgelerdedir. Bu kırık kaynaklardan çıkan sular önce gölleri oluştururlar. Göller birleşerek Uluırmağın kaynağını teşkil ederler. Hasandağı çevresindeki kaynaklar genellikle vadi kaynaklarıdır.

Tuz Gölü ve Konya Ovası bölümünde yer alan kaynaklar ise daha çok artezyen kuyuları şeklindedir. Obruk Platosunun kuzeyindeki Eskil ve Yenikent yöresinde ise büngüldek tipi kaynaklar birleşerek geniş bataklıklar oluştururlar.

Göller

Aksaray’da Türkiye’nin 2.büyük gölü olan Tuz gölünden (2400 km²) başka göl yoktur. Göl çevresi bataklıklarla çevrili olup, bataklık dışında kalan arazi çoraklaşmıştır. Gölün en derin yeri 1 metreyi geçmez. Deniz seviyesinden yüksekliği 899 m’ dir.

İlçeler

Ağaçören İlçesi

Ağaçören ilçesinin tarihi M.Ö..5000 lere kalkolitik Çağına kadar gitmektedir.Yapılan yüzey araştımalarında ilçe sınırları içerisinde çok sayıda höyük ve yerleşim yeri saptanmıştır. Araştımalarda toplan malzemelere göre kalkolitik,Eski Tunç, Asur Ticaret Kolonileri, Hitit, Frig, Helenistik, Roma Bizans Selçukluve Osmanlı dönenemlerinin yaşandığı anlaşılmaktadır. Kızıl Irmak havzası içerisinde yer alan Ağaçören İlçesindeki Karacaören, Eskibağ, Harmanyeri, gibi höyüklerle Yağmur höyük köyünde yer alan höyükte bu kesintisiz iskanı görmek mümkündür. İlçede irili ufaklı çok sayıda Frig, Helenistik ve Roma dönemlerine tarihlenen Tümülüsler buradaki eski devre ait yaşamın bir belgesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bizanslılar zamanında Kapadokya sınırları içerisinde kalmıştır. Bu zamana ait belgeler ilçe sınırları içinde kalan Taşkale ve Kilise mevkilerinde ki kalıntılardan anlaşılmaktadır.

Türklerin Anadolu’ ya girmesiyle beraber bu bölgeye Oğuzların Peçenek koluna mensup Türkmenler XII y.y. itibaren yerleşmeye başlamışlar, Anadolu Selçuklularına bağlı olarak kalmışlardır. Bu devletin yıkılmasıyla bölgeye bir ara Karamanoğulları hakim olmuş, daha sonra da Kadı Burhanettin Bey hakim olmuştur.
Bölgeye Osmanlı devleti XV. y.y. da Fatih döneminde hakim olmuş ve dönem içerisinde ismi PANLI olarak geçmiştir. Osmanlı Devletinin yıkılmasından sonra işgale uğrayan Anadolunun çeşitli yerlerinden göçmen akını oluşmuştur.

İlçe 1961 yılına kadar PANLI ismi ile anılmış, daha sonra AĞAÇÖREN olarak Şereflikoçhisara bağlı iken 1989 yılında Aksaray iline bağlanmıştır.

Ağaçören ilçesi İç Anadolu bölgesinin orta kızılırmak bölümünün güney doğusunda yer alır. İlçenin yüzölçümü 318 km², rakımı 1100 m’dir, nüfusu son sayıma göre 5.132’dir. İlçe bir plato görünümünde olup doğu yakası Hasandağının volkan tüfleri ile kaplı olup, genelde yapısı tozlu ve çoraktır.Hakim bitki örtüsü bozkır bitki örtüsüdür. Ağaç türü bitkiler küçük akarsu boylarında yetişen söğüt, kavak ve iğde ağaçlarıdır. İlçenin belli başlı tek akarsuyu peçeneközü çayıdır, tuz gölüne yakın olmasından dolayı gölün buharlı ve tuzlu havasından etkilenmektedir. Halk genelde tarımla uğraşmaktadır, buğday, arpa, nohut, fasulye, şeker pancarı yetiştirmektedir.

Konaklama Tesisleri:
-Belediye Sosyal Tesisleri - Zafer Mah. Manas Parkı (Belediye)Ağaçören.

Lokantalar:
-Çiçek Lokantası - P.T.T. Caddesi Tel: 0382 331 22 74
-Merkez Lokantası - P.T.T. Caddesi Ağaçören Tel: 0382 331 31 05

-Merkez Sağlık ocağı Tel: 0382 331 20 42
-Sağlık Eczanesi Tel: 0382 331 32 71

Önemli Telefonlar:
-Kaymakamlık Tel: 0382 331 21 00
-Belediye Başkanlığı Tel: 0382 331 20 05
-Jandarma Komutanlığı Tel: 0382 331 27 06
-Emniyet Amirliği Tel: 0382 331 24 42

 Eskil İlçesi

Eskil’de tarihi kalıntılara baktığımızda yörenin tarihi Eski Tunç Çağına( M.Ö.3.bin yılına) kadar uzanmaktadır.Yörede yapılan yüzey araştımalarına bakıldığında; ilk olarak karşımıza Böget köyündeki Böget höyüğü ve Hitit barajı olan, Böget barajı karşımıza çıkar.Höyük Asur Ticaret Kolonileri Çağı Hitit, Helenistik ve Roma devirlerinde iskan edilmiştir.Tosun Höyük,Güneşli,Seppınarı. Ortakuyu Yaylası (Komitanus Harabeleri), Köşk, Çukuryurt, Hacıeyvatlı (höyüklü), Mutlu, Culfa, Sağsak, yaylalarında höyükler ile buralardan mimari eser döküntüleri, taş ve pişmiş toprak yapılmış irili ufaklı heykelcikler Eskil ve çevresinde tarihi devirlerin çok eskiye gittiğini gösteren deliler olarak günümüzde karşımıza çıkar. Bağdat yolu olarak bilinen tarihi yolun taş döşeli kısımlarına İlçenin bayram düğün yaylası mevkiinde görmek mümkündür. Eşmekaya kasabamızın “Erdoğdu” mevkiinde eskiden insanların yaşadıklarına dair belirtiler bulunan yeraltı şehir harabeleri bulunmaktadır.
Eski kaynaklarda ESKİ İL olarak geçen Eskil’in ilk kurulduğu yer bugün GÂVUR ÖREN olarak bilinen ve Tuz gölünün yakınında bulunan mevkiidir. Anadolu’da Selçuklu hâkimiyeti ile birlikte Sultan II. Kılıçarslan tarafından Eskil ve çevresine Türk boyları yerleştirilerek, bölge Türkleştirilmiştir. Selçuklular zamanında Eskil Karaman vilayetine bağlanmıştır.
Eşmekaya kasabasındaki göletlerde Melimetbeyli mevkiindeki sazlıklardan her türlü yaban kazı, ördek, bıldırcın, keklik ve diğer av hayvanları bulmak mümkündür.

Eskil, Tuz gölünün güneyinde Aksaray iline 67 km. Konya iline 115 km. uzaklıkta düz bir ova üzerinde kurulmuştur. Yüzölçümü 1.152.45 km2, nüfusu 22.212’dir. Eskil halkı genelde çifçilikle uğraşmakta olup, buğday, arpa ve şekerpancarı yetiştirmektedir.

 

Konaklama tesisleri:
-Öğretmen Evinde konaklamak mümkündür. Tel: 0382 411 49 23

Bankalar:
-T.C. Ziraat Bankası mevcuttur. Tel: 0382 411 42 71


Yeme içme tesisleri:
-Arkadaş Lokantası Tel: 0382 411 52 59
-Küçükev Kebap Salonu Tel: 0382 411 46 69


Akaryakıt İstasyonları:
-11 adet akaryakıt istasyonu vardır. 1 tanesi belediye’ ye aittir.


Eczaneler:
-Eskil Eczanesi Tel: 0382 411 52 88
-Nur Eczanesi Tel: 0382 411 51 33
-Akyol Eczanesi Tel: 0382 411 42 83


-Sağlık Ocakları - 15 tane sağlık ocağı vardır
-Sağlık Evleri - 4 Sağlık Evi bulunmaktadır.


Önemli Telefonlar:
-Kaymakamlık Tel: 0382 411 43 43
-İlçe Jandarma Komutanlığı Tel: 0382 411 40 06
-Eskil Belediye Başkanlığı Tel: 0382 411 44 95

Eskil İlçe Haritası

Gülağaç İlçesi


Gülağaç İlçesi: Günümüzden on bin yıl öncesinden ovaya inmeye başlayan insanların ilk yerleşimleri, Aksaray’ın 25 km güneydoğusundaki Gülağaç İlçesi, Kızılkaya Köyü, Melendiz Nehri kenarındaki Musular ve Aşıklı Höyük’tedir.

Kalkolitik Çağa (Maden-Taş Çağı) ait izler ise kaybolmaya yüz tutmuş kaya üzeri yerleşmelerdedir. İlçeye bağlı, Apsarı Köyündeki Güvercinkayası’nda, bu dönem insanının nasıl yaşam sürdüğünü gösteren kalıntılar bulunmaktadır.

Gülağaç ilçesine bağlı Saratlı ve Camiliören köylerinde bulunan mağaralar, kapadokya bölgesi içerisinde yer alan Ürgüp, Göreme, Derinkuyu ve Kaymaklı mağaraları ile aynı özellikleri taşımaktadır.

Camiliören’deki mağara girişi bir dar dehlizle başlayıp içeriye doğru girildikçe genişler ve içeride kırk odayla beraber tamamlanır. Tabiat şartları mağaranın giriş ve aydınlatılması tamamen kaybolmuştur. Saratlı mağaraları ise bugünkü Saratlı kasabasının yerleşim merkezinin büyük bir kısmını üzerinde barındırır. Zamanla doldurulan bu mağaralar serbestçe gezilecek niteliktedirler. Gülpınar kasabasında Şeyh Turasan Dedenin halifesine ait olan Karaabdal Türbesi bulunmaktadır.

Ayrıca Gülağacın karasu çayı kenarında Selçuklu döneminden kalma Gülpınar ile Gülağaç arasında bir türbe vardır. Bu türbe Bekar Sultan türbesi diye anılır. Türbenin yüksekliği 45-50 m. Çevresi 80-100 m. ‘dir.

Gülağaç İç Anadolu bölgesinin orta kısmında , doğusundaki Niğde ve Nevşehir iline sınırdır. Yüzölçümü 346700 dönüm, rakımı ise 1170 m’dir. Merkez nüfusu: 5062, toplam nüfusu 29.983’dir. Geçim kaynağı genelde tarımdır. Doğal su kaynakları boldur.

Bankaları:
-T.C Zıraat Bankası Tel: 0382 431 21 94

Lokantalar:
-Balıklı Göl Lokantası Tel: 0537 230 13 49
-Mayacı Lokantası Tel: 0382 431 26 91
-Merkez Lokantası Tel: 0382 431 24 21
-Oylum Lokantası Tel: 0382 431 24 74
-Zümrüt Lokantası Tel: 0382 431 20 59

Eczaneler:
-Toprak Eczanesi Tel: 0382 431 21 55
-Feza Eczanesi Tel: 0382 431 25 57

Sağlık Ocakları:
-Merkez Sağ. Ocağı Tel: 0382 431 20 30
-Demirci Sağ. Ocağı Tel: 0382 436 20 43
-Gülpınar Sağ. Ocağı Tel: 0382 434 23 37
-Saratlı Sağ. Ocağı Tel: 0382 433 42 89
-Bekarlar Sağ. Ocağı Tel: 0382 438 84 86
-Sofular Sağ. Ocağı Tel: 0382 441 20 06
-Camiliören Sağ. Ocağı Tel: 0382 437 50 43

Önemli Telefonlar:
-Kaymakamlık Tel: 0382 431 24 30
-Belediye Başkanlığı Tel: 0382 431 20 75
-Jandarma Komutanlığı Tel: 0382 431 23 73

Gülağaç İlçe Haritası 

Güzelyurt İlçesi

Günümüzde “Yüksek Kilise” olarak bilinen “ANALİPSİS TEPESİ” ve civarında çok miktarda işlenmiş obsidiyen (volkanik cam) dan işlenmiş taş baltaları ve seramik parçalara rastlanması, bölgede “Kalkolitik Çağı” insanının yaşadığını göstermektedir.

M.Ö. 2000’den itibaren Hititlerin yaşadığını Güzelyurt içerisinde Sivrihisar yolu üzerinde bulunan Kulaklı Tepe’deki kale kalıntısı ve Analipsis Tepesi’ndeki kilisenin üzerinde oturduğu duvarlardan anlıyoruz. Yine Mamasun baraj gölü çevresinde Hitit yazıtları ve kabartmaları vardır.

Güzelyurt’un da içinde bulunduğu bölge M.Ö. VI. yy. da Pers İmparatorluğuna katılmıştır. Bu dönemde zaten var olan Feodal sistem daha da gelişmiş, köle satışı hızlanmış, bir yandan da bölgede Pers ateşgedeleri görülmeye başlanmıştır. Persler, Kapadokya insanını kültürel ve dini açıdan öylesine etkilemiştir ki, Büyük İskender’ in bölgeyi işgalinde, İskendere boyun eğmeyerek Pers soylularından birini kral kabul ettiler. M.Ö. 332 yılında Kapadokya krallığını kurdular. Bu dönemde halk siyasi olaylarda da daima Persleri desteklemişlerdir.

Hititlerin çok tanrılı dinlerinden sonra, bu yıllarda ateşe tapmayı ve Tanrıya inanışı birleştiren “İpsistaryo dini” ortaya çıktı. Bu din, büyük toprak faaliyetleri arasında rağbet gördü. M.Ö. 17. yy. da bölge Roma İmparatorluğu topraklarına katıldı. Fakat kral gücündeki dini liderlerin (rahipler) yönetimi M.S. 2. yy.’ a kadar azalarak da olsa devam etmiştir.

Bu sıralarda köle durumunda bulunan halk arasında St. Paul’un bölgeye getirdiği Hıristiyanlık hızla yayılmaya başladı. Hıristiyanlık ilk yıllarda büyük tepki gördü. İmparatorluk tarafından resmi din olarak kabul edilinceye kadar bu dine inananlar, öncelikle Güzelyurt ve çevresi, Ihlara (Peristrema) Vadisi, Soğanlı gibi yerlerde saklanmışlardır.

Zaman içinde Hıristiyanlık bu bölgede de Pagan dini ve Pers kökenli geleneklerden etkilenerek yeni bir anlayışa dönüştü. Zaten tarihin başlangıcından beri çok değişik kültür ve dinlerin geçişine sahne olan bölgede bu durum kaçınılmazdı.

Güzelyurt’lu Gregorius Teologos ve Kayserili Basilus, birlikte ortaya koydukları fikirlerle zaman içinde ortodoks mezhebinin kurucuları durumuna gelmişler, buna bağlı olarak da ilk manastır hayatı Güzelyurt’ta başlamıştır. İmparator Teodosius tarafından Güzelyurt’ta 385 yılında Gregorius Teologos adına bir de kilise yaptırılmıştır.

Güzelyurt hakkında ilk kesin bilgileri, Gregorius’un toprak ağası olduğunu ve başlangıçta İpsistariyo mezhebine bağlı olduğunu bazı mektuplardan anlıyoruz. Baba Gregorius Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra, Nazianzos Piskoposu olmuştur.
Oğul Gregorius, 329 yılında “Arianzos” adı verilen çiftlikte doğmuştur. VIII. ve IX. yy. larda Müslüman Araplar Bizans üzerine yaptıkları akınlar sırasında torosları Kilikya geçidinden aşarak Melendiz ovasına iniyorlardı. Arap yol haritalarında Güzelyurt (Qualuari) Melendiz ovasında bir istasyon olarak gösterilir.
Romanın din üzerindeki baskısı, İkonoklast akım’ın başlamasına sebep olmuştur. Bu dönemde Aziz Gregorios’un ortaya koymuş olduğu dini sistem o kadar kuvvetlidir ki, bölge bu hareketten yara almadan kurtulmuş ve İkonoklast akım’a karşı olan Hıristiyan din adamlarına sığınak olmuştur.
XII. yy. da Anadolu’ya hakim olan Selçuklular, toprağı işlemeyi iyi bilen Rumların göçünü önlemek için bazı imtiyazlar tanıdılar. Böylece Hıristiyan ve Müslüman halk bir arada yaşamaya başladılar. Belisırma’da bulunan St. Georges (Kırk Damaltı) Kilisesi buna iyi bir örnektir. Burada bulunan fresk’de, bölgenin o dönemdeki beylerbeyi olan Basil Güyakupos, Türk kıyafetleri içinde resmedilmiş ve freskin kitabesinde Sultan II. Mesut hakkında“çok yüksek ve çok asil bir sultan” olarak söz edilmektedir.

1470 yılında Osmanlı hâkimiyetine giren Güzelyurt, bir müddet için Eratna ve Karaman beyliklerinin de toprağı olmuş, yine bu sıralarda Moğol akınlarına uğramıştır.

Osmanlı döneminde Güzelyurt’taki hristiyan nüfus Lozan antlaşmasına kadar, daima Selçuklular döneminde buraya yerleştirilen müslüman nüfustan fazla olmuştur. 1815 yılında yapılmış bir nüfus sayımında hıristiyanların oturduğu 300 hane ve 100 den fazla kilise olduğu tespit edilmiştir. Buna karşılık, Müslümanlara ait üç cami vardır. Bu haliyle Güzelyurt, çok eskiden beri gelmekte olan ve kültürel geleneklerini sürdüren bir Rum köyüdür.

XIX. yy. da hıristiyanlar, Selçuklu döneminde daha önce bir takım ayrıcalıklara sahip olmaları ve Osmanlı zamanında kapitülasyonlardan yararlanmaları, ayrıca askere gitmemeleri sebebiyle ekonomik üstünlüğü ellerinde bulunduruyorlardı. Güzelyurt’taki Rumlar’ın büyük çoğunluğu arazinin verimsiz olması sebebiyle büyük şehirlerde iş yapmışlar ve çok zengin olmuşlardır. Bu gelirlerin memlekete aktarılması neticesinde, önemli bir dini merkez olan Güzelyurt bölge ticaretini elinde tutar hale gelmiştir.

1924 mübadelesinden kısa bir süre önce kilise, Osmanlı Devletinden aldığı özel izinle para bastırdı. Kilisenin kontrolü ve garantisi altında 1 kuruş ve 10 para olarak tedavüle çıkan bu paranın üzerinde Aziz Gregorius’un resmi bulunuyor; Rumların yanısıra Türkler de kullanıyorlardı. Mübadele ile Yunanistan’a giden Rumlar, Kavala yakınlarında “Nea Kalvari” adıyla yeni bir köy kurmuşlar ve Güzelyurt’taki kilisenin aynısını oraya inşa ederek, buradan götürdükleri kutsal eşyaların teşhir edildiği bir müze kurmuşlardır. Bugün göç edenler ve hala hayatta kalanlarla onların çocuk ve torunları Güzelyurt’u ziyarete gelmekte ve bir bayram havasıyla karşılanmaktadır. Rumların göç etmesiyle birlikte Yunanistan’dan gelen Türk göçmenler de Rumlardan kalan evlere yerleştirilmiştir.

Güzelyurt ve civarı günümüzde çok iyi tanınan Kapadokya bölgesinin tüm özelliklerini üzerinde toplar. Manastır Vadisi, iki taraflı yüksek kayaların arasında olan su ve söğüt ağaçları, ayrıca pek çok kiliseler Ihlara Vadisi Analipsis tepesi civarındaki “Peri bacaları, Göreme, Zelve gibi Kapadokya bölgesi yüzey şekillerine iyi bir örnektir. Jeolojik açıdan volkanik bir yapıya sahip olan Güzelyurt’da pek çok mesire yeri olabilecek olan ve güzel görüntülü yerler mevcuttur. İnşaa edilen gölet yöreye ayrı bir güzellik vermiştir.

Hasandağı eteklerinde kurulmuş bulunan Güzelyurt, klimatizm yönünden önemlidir. Deniz seviyesinden 1485 m. yüksekliktedir. Burada tam bir yayla havası hüküm sürer. Bu haliyle bölge, ileride yapılacak kış turizmi için bir konaklama merkezi de olabilecek niteliktedir.

İklim şartları Güzelyurt’ta pek çok değişik bitkinin gelişmesi için iyi bir ortam sağlar. İlkbaharla birlikte başlayan renk cümbüşü Ağustos ayına kadar devam eder. Sonbaharda ise ilçe kavaklık ve söğütlüklerin yanı sıra çeşitli meyve ağaçları ve üzüm bağlarının sararması ile bambaşka bir renge bürünür.


Konaklama Tesisleri

Tesisin Adı : Telefon No : Oda Sayısı : Yatak Sayısı :
Karballa Otelis 0382 451 21 03 20 41
Karvalli Oteli** 0382 451 27 36 19 38
Şifa Kaplıcası 0382 454 55 00 48 96
Çatlak Pansiyon 0382 454 50 65 45 98
Family Pansiyon 0382 453 70 98 6 20
Anatolia Pansiyon 0382 453 71 28 14 40
Belediye Pansiyon 0382 453 72 25 10 20
Akar Pansiyon 0382 453 70 18 18 36
Bişkinler Pansiyon 0382 453 70 77 14 40
Piri Pansiyon 0382 454 51 14 8 16
Aslanlı Pansiyon 0382 451 27 26 5 15
Günalp Pansiyon 0382 451 20 76 6 11
Asrav Pansiyon 0382 451 25 01 7 14


Lokantalar

Tesisin Adı : Telefon No :
Vadi Restaurant 0382 453 70 84 Ihlara
Yeşil Vadi Restoran 0382 453 77 06 Ihlara
Arslan Restaurant 0382 457 30 33 Belisırma
Anatolia Restaurant 0382 457 30 40 Belisırma
Belisırma Restaurant 0382 457 30 57 Belisırma
Çatlak Restaurant 0382 454 50 65 Selime
Gelveri Restoran 0382 451 27 71 Güzelyurt
Kalvari Restoran 0382 451 28 51 Güzelyurt
Monastary Valley Restoran 0382 451 22 71 Güzelyurt


Önemli Telefonlar

Kaymakamlık 0382 451 21 49
Emniyet 0382 451 22 68
Jandarma 0382 451 22 58
Belediye 0382 451 20 19
Sağlık Ocağı 0382 451 20 09
Devlet hastanesi 0382 451 24 23

Güzelyurt İlçe Haritası 

Ortaköy İlçesi

Ortaköy ve çevresinde, şimdiye kadar kapsamlı bir tarihi ve arkeolojik araştırma yapılmamıştır.
Aksaray ve çevre illerde yapılan (Acemhöyük, Alişar, Boğazköy) kazılarda elde edilen belgeler de buraların İlk Tunç Çağı’na uzanan tarihini ortaya çıkarmıştır. Ortaköy çevresindeki Kalehöyük, Koçhasan Höyüğü ve Muratlı höyük gibi birden fazla kültür katları bulunan yerleşim merkezlerinde yapılacak arkeolojik kazı ve araştırmalar Hititler dönemi için yeni belgeler verebilecektir.

Hititlerden sonra M.Ö. VII. yy. da Friglerin hakim olduğu bölgede Ortaköy de yer almaktadır. Frig kültüründe görülen “ölü gömme” usullerinden oyulmak suretiyle yapılan Kaya mezarlara, bölgelerin jeolojik yapısı itibariyle rastlanılmamaktadır. Buna karşın Frig soylularının gömüldüğü tümülüslere sıkça tesadüf edilmektedir.

M.Ö.V.yy. da Pers istilası ile birlikte Pers yönetimine giren yöreye, Makedonya Kralı Büyük İskender’in Asya seferi sırasında, Makedonyalılar hakim olmuşlardır. M.Ö. 323’de B.İskender’in ölümü üzerine, Pers soyundan Arırarat tarafından kurulan Kapadokya Krallığı bölgeye hakim olmuştur. Kapadokya Krallığı M.Ö. 17. yy. da Roma İmparatorluğuna katılmıştır.

Aksaray, Kapadokya Kralı Arkhelais tarafından kurulmuştur. Krala izafeten şehir Archelais adını almış, bir müddet Kapadokya Krallığına başşehir olmuştur. Bu dönemlerden kalma küçüklü büyüklü yerleşim merkezlerine ve mermerden yapılan tanrıçalar ile madeni paralara İshaklı, Karapınar, Sarıkaraman, Namlıkışla köyleri arazilerinde sıkça rastlanılmaktadır.

Hıristiyanlığın ilk yıllarında, Kapadokya bölgesinde bu din hızla yayılmıştır. İdareciler ise hıristiyanlığı yasaklamışlardır. Bilhassa İmparator Dıocletianus (284-305) döneminde bu yasak çok daha katılaştırılmıştır. Adeta bir katliama girişilmiştir. Hıristiyan halk bu vahşetten kurtulmak, daha serbest ibadet edebilmek için, yeraltı şehirleri kurmuşlardır. Kapadokya’da görülen bu galerialardan biri de Çatin Köyü ile Ozancık Köyü yakınlarındaki “ERSELE”dir.

Roma İmparatorluğunun 395’de ikiye bölünmesiyle Kapadokya yöresinde Bizans hakimiyeti başlamıştır. Ortaköy ve çevresinde bu dönemden kalan madeni paralar, pişirilmiş toprak kaplar, içme suyu şebekeleri, harçlı mesken kalıntıları, mezarlar ve çeşitli maden işletmeleri vardır. Ozancık (Ersele), Sarıkaraman, Harmandalı, Gökkaya gibi köy ve kasabalarda bu eserlere sıkça rastlanmaktadır.

Ortaköy ve çevresi 7. yy. başlarından itibaren önce Sasani, sonra sık sık Arap istilalarına uğramıştır. Bu istilalara karşı koymak ve korunmak maksadıyla güneydeki stratejik noktalar ve derbentler Bizanslılar tarafından özenle korunmuş, Ereğli (Heraklia), Niğde, Aksaray (Arkhelais) ve Ortaköy’e yakın mesafede geçitler tutulmuş ve yeni kaleler inşa edilmiştir. Ortaköy Ekecik dağları batısındaki Küçük Sınandı Kalesinin bu döneme ait olması muhtemeldir.

1071 Malazgirt Zaferi ile Anadoluya giren Büyük Selçuklu devleti komutanlarından Melik Ahmet Danişmend Gazi, Aksaray ve çevresini fethederek buraları bir Türk yurdu haline getirdi. Konya’nın Anadolu Selçukluların başşehri olmasının (1116) ardından Anadolu Türk Birliğini sağlamaya çalışan II. Kılıçarslan, harabe halindeki Arkhelais kalıntıları üzerine Aksaray’ı kurdu. Azerbaycan’dan getirttiği Türkmen oymaklarının çevre köylere yerleşmeleri sağlandı. Göçebeler geniş alanlarda hayvancılıkla uğraştılar. Bunun neticesi çevredeki mera ve çayırlarda atlar yetiştirilmeye başlandı.

Danişmendliler ve Anadolu Selçukluları döneminde, doğudan Anadoluya gelen Türkmen aşiretleri, hem Bizanslardan kalan meskenlere hem de meralara yeni bir yerleşim merkezi kurdular. Bunlardan biri de Eyüpeli olup, Ortaköy bu köyün kalıntıları üzerine kurulmuştur.

Anadolu Selçuklu Devleti’nin son yıllarında, devletin birliği için çalışan büyük Türk mutasavvıfı Yunus Emre’nin türbesi Sarıkaraman kasabası yakınlarındaki Ziyaret Tepesindedir.

1243 Karadağ bozgunu ile Moğolların Anadoluya yerleşmeleri sonucu Anadolu Selçuklu hükümdarlarının hiç bir fonksiyonları kalmamıştı. Bunun neticesinde meydana gelen devlet otoritesi boşluğu sonucu Ortaköy ve çevresi de Selçuklu Eratna oğulları, Kadı Burhaneddin ve Karamanoğulları arasında el değiştirdi. 1470’de İhsak Paşa’nın Şereflikoçhisar ve Aksaray çevresini Osmanlı hakimiyetine almasıyla birlikte, Ortaköy ve çevresi de Osmanlı yönetimine girdi. 1477’de Aksaray ve çevresinin nüfusu yazılmış, tahrir defterleri tutulmuş, emlak ve vakıfları belirlenmiştir.

Bu dönemde Aksaray, Karaman Eyaletine bağlı bir sancak merkezidir. Aksaray’a, Hasandağı, Bekir, Eyübeli, Sahra, Ova, Eyyup nahiyelerinin yanı sıra Ş.Koçhisar da nahiye olarak bağlanmıştır. Ortaköy halkı, Aksaraylılar gibi II.Beyazıd dönemindeki Cem Sultan isyanında, Sultan Beyazıd tarafını tutmuşlardır. Kurtuluş Savaşı sırasında, vatanın kurtuluşu için her türlü fedakârlıkta bulunmuşlardır. İlçe, Aksaray iline 55 km. uzaklıkta olup Doğusunda Nevşehir İline bağlı Gülşehir, Batısında Aksaray İline bağlı Ağaçören ilçesi, Güneyinde Aksaray İli ve Kuzeyinde Kırşehir İli ile çevrilidir. Nüfusu 27.003’dür. Yüzölçümü 750 km² olup, denizden yüksekliği 1140 m. dir.

Konaklama Tesisleri

Tesisin Adı : Telefon No : Oda Sayısı : Yatak Sayısı :
Arıkan Otel 0382 351 82 14 11 26
Fatih Otel 0382 351 23 03 10 30

Lokantalar

Tesisin Adı : Telefon No :
Ocakbaşı Lokantası 0382 351 30 20

Önemli Telefonlar

Kaymakamlık 0382 351 87 40
Emniyet Amirliği 0382 351 81 76
Jandarma Komutanlığı 0382 351 87 42
Belediye Başkanlığı 0382 351 38 59
Devlet Hastanesi 0382 351 81 66
Sağlık Ocağı 0382 351 80 45

Ortaköy İlçe Haritası

 

Sarıyahşi İlçesi

Sarıyahşi ilçesinin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri ile Şereflikoçhisar adlı eserinde Sarıyahşinin XIII. yy. ortaları ile XIV. yy. başlarında kurulduğunu söylemektedir. Oymaklar önce şu an Kırşehir sınırları içindeki Rumkuş adlı mevkiden Sarıyahşi yaylasına yerleşmişlerdir. Sonra da bugünkü ilçenin bulunduğu yere yerleşerek, burada Sarıyahşi köyünü kurmuşlardır.

Sarıyahşi yedi örenin ortasına kurulmuştur. Taşlı Ören mevkiinde Grekçe yazılı bir mezar taşı bulunmuştur. Kurtuluş mahallesinde Selçuklu Caminin tamiri esnasında cami önünde mermerden yapılı bir aslan başı ve genelde kiliselerde kullanılan uzun mermerler mevcuttur. Ancak bunlar sökülüp götürülmüştür.

Sarıyahşi ‘nin nüfusu 8.280’dir. Halkın geçim kaynağı büyük ölçüde tarıma, birazda hayvancılığa dayanmaktadır. Tarım ürünleri Buğday, Arpa, Nohut, Şekerpancarı’dır. Sebzeler Domates, Biber, Salatalık, Patlıcan, Fasulye’dır. Hayvancılıkta ise küçükbaş hayvan olarak koyun, birazda Hirfanlı Barajı gölü kıyılarında balık avcılığı yapılmaktadır.

Önemli Telefonlar

Kaymakamlık        0382 311 21 51
Emniyet Amirliği    0382 311 25 99
Jandarma Komutanlığı 0382 311 25 30
Belediye Başkanlığı 0382 311 20 02
Devlet Hastanesi     0382 311 23 98
Sağlık Ocağı            0382 311 20 85

Sarıyahşi İlçe Haritası
 

İlin Kültür ve Turizm Haritası

Merkez İlçe Haritası

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar