Denizli’nin Honaz ilçesindeki Kolossai Antik Kenti’nde ilk kez gerçekleştirilen kazılarda, yüzeye çok yakın konumda ve traverten kayalıklara oyulmuş 2 bin 200 yıllık 60 mezar ortaya çıkarıldı. Pamukkale Üniversitesi’nden arkeologların yürüttüğü çalışmalarda, mezarlarda büyü, tılsım ve muska gibi inanç objeleri bulundu. Bu bulgular, antik dönemde ölüm sonrası inançların derinliğini gözler önüne serdi.

Bakır Çağı’ndan Günümüze Uzanan Bir Yerleşim: Kolossai’nin Önemi
Honaz Dağı’nın eteklerinde, Aksu Çayı’nın kıyısında yer alan Kolossai Antik Kenti, Anadolu’nun en eski yerleşimlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Geçmişi Bakır Çağı’na (MÖ 5000-3000) kadar uzanan kent, milattan önce 6. yüzyılda önemli bir ticaret merkezi haline geldi. Özellikle yün ve tekstil üretimiyle öne çıkan Kolossai, Pers, Roma ve Bizans dönemlerinde de ekonomik ve dini açıdan önemini korudu.
Roma döneminde Hristiyanlık tarihi açısından özel bir konuma sahip olan kent, M.S. 1. yüzyılda meydana gelen büyük depremle sarsıldı. Ardından Chonae (Honaz) adıyla yeniden inşa edilse de, M.S. 8. yüzyılda tamamen terk edildi. Bu tarihsel süreklilik, kentin yalnızca arkeolojik değil, aynı zamanda inanç tarihi açısından da benzersiz bir laboratuvar olduğunu gösteriyor.
Dr. Öğretim Üyesi Barış Yener
İlk Kez Kazı Yapılıyor: 60 Kaya Mezar Gün Işığında
Kolossai’de üç yıl süren yüzey araştırmalarının ardından 2024 yılında ilk kez kazı çalışmalarına başlandı. Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Barış Yener başkanlığında yürütülen kazılarda, traverten kayalık bir bölgede yüzeye çok yakın ve yan yana dizilmiş 60 kaya oygu tekne mezar ortaya çıkarıldı.
Bu mezarlar, Anadolu’daki en geniş ölçekli kaya oygu tekne mezarlıklardan biri olarak değerlendiriliyor. Dr. Yener, “Kuzey mezarlık alanı” olarak adlandırdıkları bu bölgede, 180 cm uzunluğunda, 100 cm genişliğinde ve 150 cm derinliğinde mezarların bulunduğunu belirterek, “Toprağın hemen altında yer alan 65 mezardan 60’ını kazdık, önemli iskelet kalıntılarına ve gömü eşyalarına ulaştık” dedi.
Yener’e göre, antik dönemde halk tarımsal üretimi korumak için verimli arazileri ekim alanı olarak kullanıyor, bu nedenle mezarlarını traverten kayalık alanlara inşa ediyordu. Bu durum, antik çağ insanının hem doğa ile uyumlu yaşam anlayışını hem de pragmatik mekân kullanımını ortaya koyuyor.

Tılsımlar, Muskalar ve Kutsal Objeler: Ölümden Sonra da Korunma Arzusu
Kazılarda yalnızca iskeletler değil, aynı zamanda dönemin inanç dünyasını yansıtan tılsım, muska, büyü objeleri ve şifalı taşlar da bulundu. Dr. Yener, bu bulguların dönemin halkının “koruyucu inanç sistemlerine” verdiği önemi kanıtladığını belirterek şunları söyledi:
“Kolossai’de yaşayan insanlar, ruhani koruma amacıyla mezarlara büyüyle ilişkili objeler bırakmış. Bu, ölü gömme ritüelleriyle günlük inanç pratiklerinin iç içe geçtiğini gösteriyor.”
Mezar hediyeleri arasında pişmiş toprak ve cam şişeler, aydınlatma amaçlı kandiller, sikkeler ve sandalet parçaları yer alıyor. Bu objelerin, hem ölen kişinin kimliğine hem de ölümden sonraki “yolculuğuna” ışık tutacak sembolik anlamlar taşıdığı düşünülüyor.

Koruma Altına Alındı: Geleceğe Miras Projesi Kapsamında Süreklilik
Kolossai kazıları, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Geleceğe Miras Projesi kapsamında yürütülüyor. Proje, hem kazıların bilimsel olarak belgelenmesini hem de alanın fiziksel olarak korunmasını hedefliyor.
Kazı alanı 20 dönümlük bir bölgeyi kapsıyor ve çevresi tel örgülerle koruma altına alınarak kameralarla 24 saat izleniyor. Yener, bu uygulamanın kaçak kazıların önlenmesi ve alanın gelecek kuşaklara sağlıklı biçimde aktarılması açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.
Ayrıca kazı ekibi, dijital arşivleme ve üç boyutlu modelleme yöntemleriyle mezarların yapısal düzenini belgelemeye başladı. Bu çalışmalar, Kolossai’nin Anadolu arkeolojisindeki kronolojik boşluğu doldurmasına ve Honaz’ın Türkleşmesine (1206) kadar uzanan sürekliliğin kesintisiz biçimde izlenebilmesine olanak sağlayacak.

Anadolu’da Benzeri Nadir: Arkeologlar İçin Yeni Bir Sayfa
Kolossai’deki kaya mezar alanı, Anadolu arkeolojisinde bugüne kadar rastlanan örnekler arasında yoğunluk ve düzen açısından benzersiz kabul ediliyor. Dr. Yener, “Bu kadar dar bir alanda bu kadar çok mezarın yan yana bulunduğu örneklerle çok nadiren karşılaşıyoruz. Kolossai, hem sayısal hem de sembolik açıdan yeni bir veri tabanı sunuyor” dedi.
Kazıların ilerleyen aşamalarında, mezar tipolojisi ve gömü ritüellerine ilişkin analizlerin detaylandırılması; DNA örnekleri, iskelet incelemeleri ve mineral analizleriyle dönemin sosyo-kültürel yapısının daha kapsamlı biçimde aydınlatılması planlanıyor.
Kolossai, bu yönüyle yalnızca Denizli arkeolojisine değil, Batı Anadolu’nun inanç, ticaret ve kültür tarihine de yeni bir katkı sunma potansiyeli taşıyor.

Selahatdin Zeyrek aa


Suriye'de Kayıp Ebla Arşivi İdlib Müzesi’ne Döndü
Zile’nin Çok Katmanlı Tarihi Turizmde Yeni Bir Dönem Açıyor
Gaziantep Kalesi Restorasyonu Tamamlandı
Karahantepe Ören Yeri'nde Karşılama Merkezi ve Çatı Çalışmaları Sürüyor