Burdur’da dava sürerken arkeolojik sit alanına turizm tesisi konduruldu!

Burdur’da dava sürerken arkeolojik sit alanına turizm tesisi konduruldu!

Burdur’da 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı’na turistik tesis inşa eden işletmeci, sit kararının kaldırılması için bakanlığa dava açtı. Yerel mahkemenin atadığı bilirkişiler ‘sit niteliği’ yok diye rapor yazdı, sit kararı iptal edildi. Bu arada geceliği ortalama 3 bin liradan kiraya verilen turistik yapılar alana inşa edildi. Ancak üst mahkeme kararı bozarak sit alanının 7 yılda nasıl yağmalandığını belgeleriyle ortaya koydu!

  Burdur’da, Karacaören Baraj gölü kıyısındaki arkeolojik sit alanında turistik tesis inşa eden işletme sahibi, sit kararının iptali için Bakanlığa dava açtı. Isparta İdare Mahkemesi’nde görülen davada, üç profesörün hazırladığı bilirkişi raporuna dayanılarak arazinin sit niteliği taşımadığı yönünde karar çıktı. Karara yapılan itiraz üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi yeniden keşif ve inceleme yapılmasına karar verdi. 2014’te koruma altına alınan arkeolojik kalıntıların bulunduğu alanda yapılan incelemede, kültür varlıklarının üzerinde 7 yılda ortaya çıkan yapılaşma adım adım belgelendi. Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozarak tüm işlemleri iptal etti. Mahkemenin oy çokluğu ile aldığı ve itiraz yolu kapalı olan kararda, yerel mahkemenin kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporundaki maddi hatalara da yer verildi.     GÖL KIYISINDAKİ ARAZİ 2014’TE ARKEOLOJİK SİT İLAN EDİLDİ     Burdur’un Bucak ilçesine bağlı Karacaören köyünde bulunan arkeolojik kalıntıları içeren parseller, 2014 yılında Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 1. ve 3. Derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edildi. Sit ilanı süreciyle ilgili arkeolog ve harita mühendisinden oluşan uzmanların hazırladığı 10 Kasım 2014 tarihli raporda, alanda antik dönemden kalan yerleşim izleri görüldüğü kaydedildi. Raporun ardından, 17 Kasım 2014 tarihli kurul kararıyla geç antik dönemi de kapsayan kalıntılar tespit edilen arazinin bir kısmı 1. derece, geri kalanı ise 3. derece arkeolojik sit alanı ilan edildi.   ARAZİ SAHİBİ ‘SİT KARARININ KALDIRILMASI’ İÇİN DAVA AÇTI     Ancak arkeolojik sit alanı olarak koruma altına alınan arazide 3 yıl önce yapılaşma başladığı tespit edildi. Özel bir enerji şirketinin sahibine ait olduğu belirtilen ve üzerinde turistik tesis inşa edilen arazideki sit statüsünün kaldırılması için mülk sahibi tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhinde dava açıldı.   KORUMA BÖLGE KURULU SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU   Isparta İdare Mahkemesi’nde açılan davanın ardından Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu uzmanlarından oluşan bir heyet 16 Ocak 2020 tarihinde alanda inceleme yaptı. Yapılan incelemede, inşaat faaliyeti uygulanan alanda herhangi bir koruma amaçlı imar planı bulunmadığı belirlendi. Koruma Kurulundan izin alınmadan birçok fiziki ve inşai uygulamaların yapıldığı tespit edilen incelemenin ardından Kurul, “yapılan izinsiz uygulamalar hakkında suç duyurusunda bulunulmasına, izinsiz uygulamalara yönelik ilgili Kurumlarca ivedilikle işlenmenin yapılarak Müze Müdürlüğü uzmanları denetiminde kaldırılmasının sağlanmasına” karar verdi.   SİT ALANINDA TURİSTİK TESİS İNŞA EDİP HİZMETE AÇTILAR   Koruma Bölge Kurulu’nun 17 Ocak 2020 tarihli kararında ayrıca söz konusu alanın koruma statüsünün değiştirilmesi için mülk sahibi tarafından yapılan başvurunun uygun bulunmadığı görüşüne de yer verildi. Bu arada arkeolojik sit alanı statüsündeki özel mülkiyete konu arazide inşa edilen 13 bungalov, 300 kişilik restoran, otopark ve yüzme havuzu gibi ünitelerden oluşan tesis, Haziran 2020’de işletmeye açıldı. Projedeki bungalov sayısının iki katına çıkarılacağı belirtilirken işletme sahibi firmanın arazideki sit kararının kaldırılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na karşı dava açtığı davayı gören Isparta İdare Mahkemesi, yerinde bilirkişi incelemesi yaptırdı.   MAHKEME DAVA İÇİN ÜÇ PROFESÖRDEN OLUŞAN BİLİRKİŞİ ATADI   Mahkeme, Sanat Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Kasım İnce, (Pamukkale Üniversitesi) Arkeolog Prof. Dr. İsa Kızgut (Akdeniz Üniversitesi) ve Arkeolog Prof. Mehmet Özhanlı (Süleyman Demirel Üniversitesi) tarafından hazırlanan bilirkişi raporu ile davacı işletmenin Süleyman Demirel Üniversitesi’ne hazırlattığı fiziki jeoradar raporuna dayanarak 31 Mayıs 2022 tarihli kararında alanla ilgili koruma kurulunun almış olduğu 1. derece sit kararını iptal etti,   ÜÇ AKADEMİSYEN ‘SİT KARARI İÇİN YETERLİ VERİ YOK’ GÖRÜŞÜ VERDİ   Üç akademisyenin hazırladığı bilirkişi raporunda, söz konusu alanda ‘Saklı Göl Evleri’ olarak anılan bir tatil kampı bulunduğu belirtilerek, özetle şöyle denildi: “Üzerinde, söz konusu duvar, kiremit ve seramik parçalan dışında, tarihi eser bulunmayan bu alanın bir yerleşim yeri olmaması ve korunan duvarın, tarihi eser için ünik bir örnek teşkil etmemesi alanın, Arkeolojik Sit olarak tescillenmesini zorlaştırmaktadır. Alanla ilgili tutulan 10.11.2014 tarihli ilk raporda belirtildiği gibi tarihlemede emin olunamayan bu duvar bölümünden yola çıkılarak bir tarihi değer biçmek yanlışa götürür. Yüzeyde görülen kiremit ve seramik parçalan arkeolojik değerdedir. Ancak alanın bir yamaç olmasından dolayı bu tür malzemelerin daha yukarından doğa olaylarıyla yağmur vb. akıp gelme ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır… Alanda yerinde yapılan inceleme ve gözlemler ve de dava dosyasında bulunan raporlardaki fotoğraflar incelendiğinde; söz konusu alanın yüzeyinde görülen, yerel moloz taşlarla basit kuru duvar tekniğinde yapılmış teras duvarı ile az miktarda görülen kiremit ve seramik parçalan alanın, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 6. ve 23. Maddelerine göre I. ya da III. derece Arkeolojik Sit olarak belirlenmesi için yeterli değildir. Alanda yapılan jeoradar çalışmasında çıkan, yeraltında da arkeolojik veri bulunmadığı sonucu da bu görüşü desteklemektedir.”   YEREL MAHKEME SİT KARARINI İPTAL ETTİ, KARARA İTİRAZ EDİLDİ   Isparta İdare Mahkemesi’nin bilirkişilerin yeterli arkeolojik veri bulunmadığı yönündeki görüşüne dayanarak aldığı iptal kararının ardından davalı kurum olan Kültür ve Turizm Bakanlığı istinaf yoluyla kararın bozulmasını talep ederek Konya Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurdu. İtiraz başvurusunda, parselin sit alanı olarak tescilinin ardından izin alınmadan tek katlı restoran, havuz, bungalov evlerden oluşan bir tatil kompleksi yapıldığı, zemininde tesviye çalışması yapılarak ahşap asfalt ve parke taşı malzemelerle kaplandığı, taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının tahrip edildiğinin ve yok edildiğinin bilirkişilerce dikkate alınmadığı, bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olduğu, rapora itirazlarının yerel mahkemece değerlendirilmediği ve eksik incelemeye dayalı verilen mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu savunuldu.   ÜST MAHKEME, BİLİRKİLİŞİ RAPORUNU KESİN DELİL SAYMADI   Davaya bakan Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozarak itiraz yolu kapalı olmak üzere davayla ilgili tüm işlemlerin iptaline karar verdi. Dava konusu alanda yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasının ardından alınan mahkeme kararında, yerel mahkemenin kararına esas olan bilirkişi raporunda yer verilen, “alanda sit koşulları bulunmadığı” yönündeki görüşlere atıfta bulunularak bilirkişi raporunun bağlayıcı olmadığına işaret edildi: “Bilirkişi raporları, mahkemelerin yargılamada maddî olayın aydınlatılması için kullandıkları bir araçtır. Ancak bilirkişi görüşü, yargılama açısından kesin delil niteliğinde bir delil değildir, bilirkişi görüşü takdirî bir delildir. Bu bakımdan, bilirkişi raporunda yer alan değerlendirmelerin mahkemeler bakımından herhangi bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır.”   MAHKEME SİT ALANINDAKİ 7 YILLIK TAHRİBATI ADIM ADIM BELGELEDİ   Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi’nin 24 Kasım 2022 tarihinde oyçokluğu ile aldığı iptal kararında ayrıca Karacaören Baraj Gölü kıyısındaki arazide yer alan sit alanının 2014 yılından bu yana adım adım nasıl işgal edildiği de belgeleriyle ortaya konuldu. Kıyaslamalı uydu görüntülerine de yer verilen mahkeme kararında, parselin bulunduğu kısmın, 2014 yılında yüzey araştırmalarının yapıldığı tarihte doğal topoğrafyasının bozulmadığı; parsel yüzeylerinin ağaçlarla kaplı (çamlık ve çalılık) olduğu, parsel üzerinde tesviye, kazma, yarma, dolgu vb. çalışmaların yapılmadığı, parsel üzerinde yapı ve tesis bulunmadığı belirtildi.   SİT ALANI İLAN EDİLDİKTEN SONRA TOPOGRAFYA TAMAMEN DEĞİŞMİŞ   Sit alanı kararının tapu siciline şerhinin ardından turistik tesis yapımına yönelik parselde zemin tesviyesi yapıldığı, ağaçların kesildiği, parsel üzerine asfalttan ve parke taşından araç ve yaya yolları, konaklama mekânları, restoran, yüzme havuzu, otopark vd. yapılar ve müştemilatlar inşa edildiği kaydedilerek, “Yapılar ve müştemilatlar dolayısıyla parselin gerek III. Derece sit alanı gerekse I. Derece Sit Alanı tespitinin yapıldığı dönemdeki topoğrafyasının tamamen değiştiği görülmektedir” denildi.   KORUMA İMAR PLANI VE KURUL İZNİ OLMADAN İNŞAAT YAPILMIŞ   Kararda ayrıca turistik tesis inşa edilen alanda herhangi bir koruma amaçlı imar planı bulunmadığı ve Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulundan izin alınmadan birçok fiziki ve inşai uygulamaların yapıldığı kaydedildi.       MAHKEMEDEN KÜLTÜR MİRASINA İLİŞKİN MEVZUAT DERSİ   Davaya konu arazideki kültür varlıklarının tarihlendirilmesiyle ilgili hem yerel mahkeme kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda hem de çeşitli kaynaklarda tartışmalı değerlendirmeler bulunuyor. Konya Bölge İdare Mahkemesi’nin verdiği bozma kararında, ilgili mevzuata da atıfta bulunularak şöyle deniliyor: “Arkeolojik sit alanı içerisinde bulunan duvar kalıntısının tarihlemesi bakımındansa bir ittifak bulunmamaktadır. Tam olarak tarihlemenin mevcut verilerden yola çıkılarak yapılamadığı, 2014 yılındaki duruma göre Roma - Bizans Döneminden kalabileceğine dair değerlendirmeler olduğu gibi, 19 uncu yüzyıl öncesinden ancak Bizans dönemi sonrasından da kalma olabileceğine dair değerlendirmelerin de bulunduğu görülmektedir. Bu duvar kalıntısının 19 uncu yüzyıldan sonra yapılmış olabileceğine dair net bir ifade yer almamakla birlikte, raporlarda bunu ima eden açıklamalara da yer verilmiştir. Lâkin mevzuatta, bir yapının kültür varlığı olarak tespitinde ya da bir alanın sit alanı olarak tespitinde, kültür varlığı tespitine konu yapının 19 uncu yüzyıldan sonra yapılmış olması, o yapıyı doğrudan tespit dışı tutmamakta, Yönetmelik'te sayılan diğer hususlar bakımından şartlar mevcutsa yapı ve alan yine tespite konu olmaktadır.”   NİHAİ YARGI KARARI SONRASI TESİSE NE OLACAK   Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi’nin iptal kararının ardından gözler şimdi idarenin atacağı adımlarda. Daha önce Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu konuyla suç duyurusunda bulunmuştu. Nihai yargı kararının ardından konunun önümüzdeki aylarda yeniden Kurul gündemine gelmesi bekleniyor. Karacaören Baraj Gölü kıyısındaki arkeolojik sit alanı üzerinde “eko-turizm” işletmeciliğini sürdüren tesisin ise dava sürerken iki ayrı taş ev inşa ettiği belirtiliyor. Tesiste hizmet veren bungalov ve taş evlerin gecelik konaklama ücretleri ise 2200 ila 3900 TL arasında değiştiği belirtildi.   Yusuf Yavuz   


Benzer Haberler & Reklamlar