Muğla’nın Milas ilçesindeki Beçin Antik Kenti’nde yürütülen arkeolojik kazılarda, Menteşeoğulları Beyliği dönemine tarihlenen ve 600-700 yıllık olduğu tahmin edilen darı tohumları bulundu. Türkiye’de bugüne kadar çok nadir rastlanan bu yoğun miktardaki buluntu, Anadolu’nun tarım tarihine ve tohum genetiğine ışık tutacak nitelikte. Tohumların yaş tayini ve genetik analizleri, erken Osmanlı ve beylikler döneminin bitki kültürü üzerine yeni veriler sunacak.

Beçin Antik Kenti: Tarih Katmanlarının İçinde Bir Başkent
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Beçin Antik Kenti, Anadolu’nun kültürel sürekliliğini belgeleyen en önemli yerleşim alanlarından biri olarak öne çıkıyor. Menteşeoğulları Beyliği’ne bir dönem başkentlik yapan kentte, Kültür ve Turizm Bakanlığı kararıyla 12 aya çıkarılan kazı ve restorasyon çalışmaları, Prof. Dr. Kadir Pektaş başkanlığında sürdürülüyor.
Kazı alanında hem arkeolojik hem de mimari koruma odaklı çalışmalar eş zamanlı yürütülüyor. Pektaş, Beçin’deki iç kale bölgesinde sürdürülen kazılarda, farklı dönemlere ait buluntuların bir arada ele geçtiğini belirterek, “İç kalede iki noktada çalışma yürüttük. Arkaik ve Helenistik dönemlere ait çöplük tabakalarında Milas’ın erken tarihine ışık tutacak eserler bulduk,” ifadelerini kullandı.
Bu tabakalarda arkaik dönem seramikleri, oyun zarları ve küçük ölçekli günlük kullanım objeleri tespit edildi. Bu bulgular, Beçin’in yalnızca Orta Çağ’da değil, çok daha erken dönemlerde de sürekli yerleşim gördüğünü ortaya koyuyor.

Menteşe Dönemi’nden Günümüze Ulaşan Tohumlar
Beçin kazılarının son dönem buluntuları arasında, 3 No’lu burcun içinde bulunan binlerce darı tohumu, bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı. Pektaş’ın aktardığına göre, tohumlar kabuklarıyla birlikte sağlam biçimde korunmuş olarak ele geçirildi. Tohumların bulunduğu alanda, küçük bir çuval izine de rastlandı; bu durum, tahılın depolama amaçlı olarak saklandığını gösteriyor.
İlk değerlendirmelere göre, darı tohumları 14. ve 15. yüzyıllara, yani Menteşeoğulları Beyliği’nin son dönemleri ile erken Osmanlı yıllarına tarihleniyor. Buluntuların sırlı kap parçalarıyla birlikte ele geçmiş olması, dönemin gıda depolama ve saklama pratiklerine ilişkin somut kanıtlar sunuyor.
Prof. Dr. Pektaş, “Türkiye’deki arkeolojik kazılarda bu kadar yoğun bir darı tohumu buluntusuna ilk kez rastlıyoruz. Bu, hem tarihsel beslenme biçimlerini hem de yerel tarım uygulamalarını anlamamız açısından benzersiz bir örnek,” değerlendirmesinde bulundu.

Genetik Analizler, Anadolu Tarım Tarihine Yeni Veriler Sunacak
Bulunan darı tohumlarının laboratuvar ortamında yaş tayini ve genetik incelemesi yapılacak. Bu süreçte, tohumların biyolojik bütünlüğü, çeşit özellikleri ve dönemin iklim koşullarına adaptasyonu incelenecek.
Uzman ekipler, modern bitki genetiği yöntemlerini kullanarak bu tohumların, Anadolu’nun erken tahıl çeşitleriyle ilişkisini ortaya koymayı hedefliyor.
Bu araştırma, yalnızca Beçin’in değil, Menteşe Beyliği döneminin tarım ekonomisi ve gıda kültürü açısından da önemli bilgiler sunacak.
Elde edilecek genetik verilerin, yerli tohum politikaları ve biyolojik çeşitlilik koruma stratejileri açısından da ulusal düzeyde katkı sağlaması bekleniyor.
Pektaş, “Milli tohumun korunmasının önemi her geçen gün artıyor. Beçin’deki buluntular, geçmişteki tarımsal bilgi birikiminin bugüne aktarılmasına yönelik bilimsel bir köprü işlevi görebilir,” dedi.
Prof. Dr. Kadir Pektaş
Anadolu’nun Gıda Arkeolojisinde Yeni Ufuklar
Beçin kazılarında elde edilen tohum bulgusu, Türkiye’de yalnızca ikinci kez bu yoğunlukta karşılaşılan bir örnek olarak kayda geçti. Arkeobotanik uzmanları, bu keşfin Anadolu gıda arkeolojisi, bitki evcilleştirme süreçleri ve yerel iklim koşullarının tarihsel analizi açısından çığır açıcı nitelikte olduğunu belirtiyor.
Gelecek yıllarda yapılacak mikroskobik incelemeler, Beçin’deki bu darı tohumlarının Orta Çağ Anadolu’sunun tarımsal adaptasyon modellerine ışık tutması bekleniyor.
Ayrıca, kazılarda ortaya çıkan kremasyon mezarları, hamam yapısı ve çevresel bağlantılar, Menteşeoğulları’nın kent planlaması, dini ritüelleri ve gündelik yaşamına dair yeni ipuçları sunuyor.
UNESCO Dünya Mirası adaylık sürecinde olan Beçin Antik Kenti, bu tür bulgularla birlikte yalnızca bir arkeolojik alan değil, Anadolu’nun kültürel ve biyolojik mirasının bütüncül bir temsilcisi haline geliyor.


Suriye'de Kayıp Ebla Arşivi İdlib Müzesi’ne Döndü
Zile’nin Çok Katmanlı Tarihi Turizmde Yeni Bir Dönem Açıyor
Gaziantep Kalesi Restorasyonu Tamamlandı
Karahantepe Ören Yeri'nde Karşılama Merkezi ve Çatı Çalışmaları Sürüyor