Amasya Müzeleri

Amasya Müzeleri

Amasya Müzeleri

Amasya Müzesi

Müzemiz ilk defa 1925 yılında Sultan II.Beyazid Külliyesi'nin bir olan medrese binasının iki odasında toplanan az sayıda arkeolojik eserler ile İslami Devir mumyalarının bir araya getirilmesi sonucu "Müze Deposu" olarak kurulmuştur.
Daha sonra eserlerin çoğalması ve teşhir edilecek yeni mekanlara ihtiyaç duyulması neticesinde 1962 yılında Selçuklu Döneminin monumental eserlerinden Gökmedrese Camii'ne nakledilmiştir.
1958 yılına kadar fahri memurlukla idare edilen Müze, aynı yılın Haziran ayından itibaren Müze Müdürlüğüne Dönüştürülmüştür.22 Mart 1977 yılında yeni yapılan, bugünkü modern binasına taşınmış 14 Haziran 1980 tarihinde ziyarete açılmıştır. Yine Bakanlığımız, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü' nce "Bugünü yarına taşıyabilmek amacıyla" ziyarete kapatılmış, eserler yeniden kronolojik sıraya göre teşhir ve tanzim edilerek 12 Haziran 2003 tarihinde "12-22 Haziran Uluslararası Atatürk,Kültür ve Sanat Haftası" etkinlikleri çerçevesinde TBMM Başkanı Sn. Bülent ARINÇ tarafından ziyarete açılmıştır.13 ayrı medeniyete ait Arkeolojik, Etnografik, Sikke, Mühür, El yazması ve Mumyalar olmak üzere yaklaşık 24.000 civarındaneseri ile bölgenin en modern ve en zengin müzesi olarak,ülkemiz kültür ve turizmine hizmet etmektedir.3 katlı olarak yapılan müzenin; bodrum katında depoları, laboratuarı, fotoğrafhane ve diğer hizmet birimleri,alt katta sikke ve arkeolojik eserler salonu ile dinlenme salonları, üst katta ise Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait eserlerin teşhir edildiği etnografik ve mumyalar salonu, konferans, sergi salonu ve kaybolmak üzere olan el sanatları reyonları bulunmaktadır.Bahçede ise; lahitler,mezar stelleri,mil taşları, sütun ve sütun başlıkları, islami dönem kitabe ve sandukaları teşhir etmektedir.Ayrıca, bahçe içerisinde Selçuklu Sultani I.Mesud' a ait türbe ve Osmanlı Dönemi Narlıbahçe Ceşmesi de yer almaktadır.

Saraydüzü Kışla Binası Milli Mücadele Müzesi ve Kongre Merkezi

Mustafa Kemal’in 1919 yılı Haziranı'nda Amasya’yagelişinde üs olarak kullandığı ve Amasya Tamimi’nin kaleme alındığı yer olan Saraydüzü Kışla Binası bu tarihi önemi gözetilerek aslına uygun biçimde Yeşilırmak kıyısında yeniden inşa edilmiştir. Cumhuriyet Dönemine ait eserler ve bazı belgelerin sergilendiği bir müze olmasının yanı sıra çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir kültür merkezi olarak da kullanılmaktadır.
Yıl boyunca ziyarete açık olan Saraydüzü Kışlası’nın Milli Mücadele Salonun da 12 Haziran 1919 günü Mustafa Kemal’in Amasya’ya gelişi ve Kulistepe Mevkiinde Amasya'lı heyetçe karşılanma anı 12 adet bal mumu heykeller canlandırılmıştır. Atatürk'ün duvarlarda bilgi panosu halinde, Mustafa Kemalpaşa'nın İstanbuldaki iken padişah tarafından resmi görevlendirilmelerine ait orjinal belgelerinin kopya ve çevirileri, ayrıca Mustafa Kemal paşanın Amasya'da 12 gün boyunca kaldığı sürece gün gün gelişen olayların belgeleriyle birlikte anlatıldığı pano bilgi, belge ve görseller ile anlatımı yer almaktadır. Ayrıca Tamiminin kaleme alınışının canlandıran heykeller sergilenmektedir. Saraydüzü Kışla Binası, bir adet amfi tipi salonu, sergi salonları ve toplantı odaları ile günümüzde bir kültür merkezi olarak da hizmet vermektedir. Ücretsiz olarak gezilebilen ve Amasya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Müze Müdürlüğü tarafından işletilen müzede ziyaretçiler amatör makinelerle fotoğraf ve görüntü alabilmektedir. 

 

Hazeranlar Konağı (Etnoğrafya Müzesi)

Konak, Amasya Merkez Hatuniye Mahallesi'nde sur duvarları üzerine 1865 yılında, Amasya Mutasarrıfı Ziya Paşa'nın defterdarı Hasan Talat Efendi tarafından yaptırılmış. Konak ismi; burada uzun yıllar Hazeran hanımın yaşamasından dolayı, "HAZERANLAR" adını almıştır.
Antik dönem sur duvarları üzerine; bodrum üzeri iki katlı ahşap çatkı arası kerpiç dolgulu olarak yapılmış olan konak, haremlik ve selamlık olarak iki bölüm hâlinde düzenlenmiştir.

Geleneksel Osmanlı konut mimarisinin seçkin örneklerinden olan yapı, orta sofalı, dört eyvanlı plan tipinde, iç avlulu, dışa kapalı plan tipine sahiptir.
Yalı boyu, Yeşilırmak sahil şeridi üzerinde yer alan, 19. yüzyıl sivil mimarlık örneği yapılar arasında önemli bir yeri olan, Hazeranlar Konağı 1976 yılında Bakanlığımızca kamulaştırılmıştır.

Konağın restorasyon uygulamalarına 1979 yılında başlanmış ve 1983 yılında tamamlanarak 1984 yılında etnografik eserlerin teşhir edildiği "Müze Ev" olarak hizmete açılmıştır.


Hazeranlar Konağı'nda depremler nedeniyle meydana gelen zemin sorunlarının giderilmesi ve teknolojik müze donanımlarının tesis edilmesi amacıyla yeni restorasyon çalışmalarına, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce 1998 yılı sonlarında başlanmış, Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğü'nün de katkılarıyla uygulamalar, 12 Haziran 2001 tarihinde tamamlanarak yeni teşhir düzeni ile Hazeranlar Konağı "Müze Ev" olarak yeniden ziyarete açılmıştır.


Konakta Gezi

Gişeden sonra, sağda bulunan kiler bölümü ahşap merdivenlerden çıkıldıktan sonra selamlık girişine ulaşılır. Burada bulunan merdivenlerle üst kat selamlık holüne geçilir. Selamlık bölümünde yer alan Oturma Odası, Anı Odası ve Baş Oda gezildikten sonra çift kanatlı ahşap kapıdan konağın üst kat haremlik bölümüne girilir.

Sağ tarafta Mabeyn Odası, üst kat Orta Sofa ve bu kısmın etrafında yer almakta olan Mabeyn Yatak Odası, Hizmetçi Odası, Çeyiz Odası ve eyvanlar gezilir. Daha sonra üst kat eyvanında yer alan iki taraflı merdivenlerle alt kat haremlik bölümüne inilir.

Bu bölümün hemen sağında Mabeyn Oturma Odası (Keçeli Oda) ve yatak Odası, alt kat güney eyvanı, Oturma Odası (Yemek Odası), doğu eyvanı ve mutfak gezildikten sonra Konak ziyareti tamamlanır.

Konak avlusundan konutun bodrum katında yer alan Devlet Güzel Sanatlar Galerisine geçilir. Burada sergi salonu gezildikten sonra, güney batıdaki kapıdan merdivenlerle Yeşilırmak kenarında bulunan bahçeye inilir

Amasya Kalesi

Yeşilırmak'ın kuzeyinde bulunan ve Harşene Dağı adı verilen dik kayalıklar üzerindedir.

Timur'dan kaçan Osmanlı Şehzadesi I.Mehmet Çelebi, bu kaleye sığınmıştır.Kalenin "Helkıs", "Saray", "Maydonos"ve "Meydan" adlarında dört kapısı, kale içinde "Cilanbolu" adlı bir su kuyusu, sarnıcı ve zindanları bulunmaktadır. Kaleden 70 m. aşağıda
Yeşilırmak Nehri'ne ve kral mezarlarına kadar uzanan M.Ö.3. yüzyıla ait merdivenli bir yeraltı yolu ile burç ve cami kalıntıları görülmeye değer niteliktedir. Kalenin güney eteğinde Osmanlılar tarafından kullanılmış olan Kızlar Sarayı'na ait kalıntılar ile yamaçlarda yerden 20-25 m. yükseklikte düz bir duvar halinde kalker kayalara oyulmuş olan M.Ö.3. yüzyıla ait irili ufaklı 18 adet kaya mezarı bulunmaktadır. 


Şehzadeler Müzesi

 Amasya Şehzadeler Müzesi, 1800'lü yıllarda inşa edilen ve mal sahibi tarafından 1986 yılında yıktırılan, Yalıboyu evleri olarak isimlendirilen 67 tescilli konaktan birisidir. 2007 yılında Amasya Valiliği tarafından aslına uygun olarak inşa edilen bina, İl Özel İdaresi Özel Şehzadeler Müzesi olarak 2008 tarihinde ziyarete açılmıştır. Müze; Alçak Köprünün sol başında, Hatuniye Mahallesi girişinde, Yeşilırmak Nehri kıyısında, Eski Sur Duvarları üzerine kurulmuş olup, iki katlı ahşap binadan oluşmaktadır.

Alt katta Amasya'da valilik yapan fakat sultan olma fırsatı bulamayan şehzadelerin balmumu heykelleri, üst katta ise Amasya'da valilik yapıp, sonra Osmanlı Devleti'nde sultan olan(Şehzade) padişahların balmumu heykelleri sergilenmektedir. Müzenin iç tasarımında söz konusu sultanların yaşamış oldukları yaklaşık 150 yıllık bir zaman diliminin etkin sanat unsurlarına yer verilmiştir. Müzeye hâkim olan alçı üzeri kalem işi desenler, duvarları süsleyen çini panolar, tavan göbekleri, hat, tezhip, minyatür ve ebrular 14., 15. ve 16. yüzyıl sanat anlayışını yansıtmaktadır.
Alt katta yer alan çini pano 20x20 cm ebatında 150 parçadan oluşmaktadır. Sağlı sollu rumi desenler arasına yerleştirilen cennet servileri birçoğu genç yaşta hayata veda eden şehzadelerin cennete gittiklerini ifade etmektedir. Üst kattaki çini panoda ise 20x20 ebatında 160 parçalık bir kompozisyon yer almaktadır. Sağ ve solda yer alan lale motiflerinin arasına yerleştirilen hayat ağacı evrenin sıkça değişip geliştiğini, aynı zamanda köklü yerleşme ve kök salmayı anlatmaktadır. Müzedeki halıların tamamı el dokuması, kök boyası kullanılarak yapılmış yün halılardır.

 

Alpaslan Müzesi
Taşova ilçesi, Alpaslan Beldesi Belediye Müzesi'nin de ilk çekirdeği 1964'te yöreden toplanan arkeolojik ve etnografik eserlerle oluşturulmuştur. 1991 yılında Osmanlı döneminden kalma bir hamam müze olarak düzenlenmiş ve 1994'te de Alpaslan Beldesi Belediye Müzesi olarak hizmet vermeye başlamıştır, Yöresel köy odası teşhirinin yanı sıra prehistorik dönemlerden eserler ile Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait ahşap işçiliğini yansıtan örnekler bir arada sergilenmektedir.

Yöreden derlenen Helenistik, Roma, Bizans, Şelçuklu, Osmanlı Dönemlerine ait arkeolojik ve etnoğrafik eserler ile sikkelerinden oluşan bir belde müzesidir. XIII. Yüzyıla tarihlenen ve kasabanın kuzeyindeki ören yerinden getirilerek teşhir edilen Selçuklu Dönemi'ne ait orijinal ahşap sanduka, türbe kapısı ile orijinal vakfiyesi ve seceresi de bulunmaktadır.

Kral Kaya Mezarları

Helenistik dönemde, Amasya’yı İÖ.333’den İÖ.26’ya kadar başkent olarak kullanan Pontus Krallarına ait olan Kral kaya Mezarları, Harşena Dağı’nın güney eteklerine, kalker kayalara oyularak yapılmıştır.

Hatuniye Mahallesi’nin dar sokaklarından ve tren yolunu geçerek çıkılan mezarların arasında, kayaya oyulmuş yollar ve merdivenler bulunmaktadır. Yeşilırmak Vadisi boyunca, irili ufaklı 21 mezar olduğu bilinmekle birlikte bunlardan sadece birkaç tanesi günümüze gelebilmiştir. Kaya Mezarlarının içlerinden çok, arkalarına oyulmuş geçitler dikkat çekicidir. Bu bölgedeki büyük mezarlardan birinin yanında, nehre kadar uzandığına inanılan bir tünelin başlangıcı bulunmaktadır. Kalker kayalara oyularak yapılan bu mezarlar yapı ve büyüklükleri itibarıyla kente hakim bir noktadadırlar.

Kral Kaya Mezarlarının en büyüğü, galeri ve merdivenlerle çıkılan, batı yönündeki en son mezardır. Bu mağaranın yüksekliği 15m, genişliği 8m, derinliği ise 6m’dir. Mezar odasına girişi, diğer mezarlardaki kapılardan daha yüksektir. "Büyük Kral Mezarı" olarak da adlandırılan mağara, cephe itibariyle pek çok tahribata uğramıştır.

Kızlar Sarayı üzerinde yer alan üçlü kral mezarı birbirine çok yakın oyulmuştur. En solda yer alan mezar, ortadaki mezar sahibini gölgede bırakmak amacıyla ön plana çıkarılmıştır. Kızlar Sarayı’nın alt kısmında ve Demiryolu tünelinin hemen üzerinde bulunan mezar da, diğerleri gibi, blok kaya oyularak yapılmıştır. Diğer kaya mezarlarından farklı olarak, etrafı oyulmamıştır. Ayrıca mezar odasına çıkmayı kolaylaştıracak taş merdivenler de yapılmamıştır. Mezar odasının sağ ve sol kenarlarında yapılan sütunlar daha sonra kırılmıştır.

Mağaraların bütününde görülen kapaksız, 2-3 metre arasında değişen yükseklikte, kapıya benzeyen girişler, bu mağaraların ortak özelliğidir. Mağaraların etrafı geniş biçimde boş bırakılmasının amacı da, bazı mezarların tavaf edilmesi, bazılarında da kayalardan sızan suların hava ile temasını ve mezar odasının korunmasını sağlamaktır.

Kral Kaya Mezarları bazı dönemlerde hapishane ve cezalandırma mekanı olarak da kullanılmışlardı. Örneğin VI. Mithridates, kendisi ile yapılan barış görüşmelerinde zorluk çıkaran Romalı elçileri, Demiryolu geçidinin hemen üzerinde yer alan mezara hapsetmiştir.

1075’te Amasya’yı fetheden Melik Ahmed Danişmend Gazi, mezarların içindeki Pontus devrinden kalma gömüleri kaldırtmış. Yine o dönemde, Hıristiyan keşişlerin bu mağaralarda inzivaya çekildikleri bilinmektedir. 

Ferhat Su Kanalı

Geç Hellenistik - Erken Roma dönemine ait olan bu kanal, antik Amasya kentinin su ihtiyacını karşılamak üzere, kayalar oyulup tüneller açılarak, yer yer duvar örülerek ve arazi eğimine uygun, terazi sistemine göre yapılmıştır.
"Ferhat Su Kanalı" adı da verilen bu kanallar, 6 km uzunluğundadır. Kanalın, Ferhatarası mevkiinde, karayoluna paralel olan yaklaşık 2 km uzunluğundaki bölümü dışarıdan kolayca izlenebilmektedir.
Ferhat dağının eteklerinde bulunmasından dolayı, ünlü halk hikayesi Ferhat ile Şirin'e atıfta bulunulmuştur.

Efsaneye göre Ferhat, Persler döneminde yaşamış ünlü bir nakkaştır. Sultan Mehmene Banu'nun kız kardeşi Şirin için yaptırdığı köşkün süslemelerini yaparken Şirin'i görür ve birbirlerine sevdalanırlar. Ferhat, Sultan'a haber salarak Şirin'i istetir. Sultan, kız kardeşini vermek istemez. Ferhat'ı oyalamak için Elma Dağı'nı delip şehre su getirmesini şart koşar. Ferhat, sevdanın verdiği aşkla dağları delmeye başlar. Mehmene Banu, dağı delip suyun akacağı kanalı tamamlamak üzere olan Ferhat'ın yanına yaşlı dadısını göndererek, Şirin'in öldüğü haberini ulaştırır. Ferhat, bu acı haber üzerine, elinde tuttuğu külüngü havaya atar, düşen külünk Ferhat'ın başına isabet eder ver Ferhat orada ölür. Ferhat'ın acı haberini alan Şirin korku ve heyecanla olayın geçtiği kayalığa gelir.Ferhat'ın öldüğünü görünce bu acıya dayanamaz ve kayalıklardan aşağı yuvarlanarak, orada can verir. Her iki sevgiliyi, can verdikleri kayalıklarda yan yana gömerler.

Derler ki, her bahar iki mezar üzerinde iki gül bitermiş. Tam birbirlerine kavuşmak üzereyken, mezarların ortasında bir kara çalı peyda olur, iki gülün kavuşmalarını engellermiş. 

Maket Amasya

Amasya Valiliği tarafından yaptırılan Amasya Maketi Amasya’nın 1914’lü yıllarını yansıtımaktadır. Aynı zamanda 1/150 ölçekte olan Mini Amasya şehrinin coğrafi dokusunu olduğu gibi yansıtmaktadır.


İki yılda tamamlanan makette şehrin hem gündüzünü, hem gecesini bütün dinamikleri ile görmek mümkün. Sultan Beyazıt Cami Külliyesi içindeki tarihî yapıda yaklaşık 80 metrekarelik bir alanda oluşturulan, çevresiyle birlikte 178 metrekarelik bir alanda sergilenen ‘’Şehri Amasya’’ maketi, konuklarını ağırlamaktadır. Resmî açılışı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tarafından yapılan ‘’Şehri Amasya’’ maketi, özellikleri sebebiyle Türkiye’de ilk olarak gösteriliyor. Maket şehrin 1914’lü yıllarını 1/150 ölçeğinde gece ve gündüzü ile gündelik dinamik hayat tasvirleri ile yansıtan ‘’Şehri Amasya’’ maketi, dünyada örnekleri vardır ancak Türkiye’de kendi alanında ilk ve tektir. Şehrin tamamının, gündelik hayatla birlikte makette yansıtılmaya çalışılmıştır ‘’Dağı ile taşı ile akan ırmağı ile 1860 adet müstakil ev ve tarihi yapısı ile, 1000'den fazla hareketli ve hareketsiz figürleri ile yaşayan bir şehir oluşturulmaya çalışıldı’’.
Makette gece ve gündüzün yansıtılabilmesi için tonozlu bir sırt üzerinde yaklaşık 2300 adet yıldız ve 1 adet ay oluşturulmuştur, ziyaretçiler maketteki bu sistem ile şehrin 3 dakika gecesini, 9 dakika da gündüzünü görebilmektedirler.

Bu maket çalışması için ilk etapta lazer tarayıcı yardımı ile şehrin üç boyutlu ölçümleri yapılarak, bilgisayara aktarıldı. Dönem fotoğraflarının da yardımı ile şehrin 1914’lü yıllarda yaşadığı büyük yangın öncesi gündelik hayata ait insan figürleri, Yeşilırmak’ın akışı, su dolapları, tren hareketleri ile gece ve gündüz yaşanıyor. Maket çalışmasında CNC (Bilgisayarlı Nümerik Kontrol) tezgâhlar, ABD’den getirilen özel malzemeler kullanıldı. Konuklara ziyaretçileri sırasında Türkçe ve İngilizce sunum ile fon müzikleri dinletiliyor. 2008 yılında yapımına başlanan ve 2010 yılının mayıs ayında ziyarete sunulmuştur. 

Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi
İlhanlı döneminden günümüze ulaşan tek eserdir. İlhanlı Hükümdarı Sultan Mehmet Olcaytu ve hanımı Uduz Hatun adına Anber Bin Abdullah tarafından 1308-1309 yılında yaptırılmıştır. Yapının özellikle ön cephesi sanat bakımından çok değerlidir.

Anadolu Selçuklu mimarisinin orijinal sütun başlıkları olan geometrik yaprak tezyinatlı ve mukarnaslı sütun başlıkları kullanılmıştır. Türk üçgenlerinden meydana gelen ters dönmüş sütun başlıkları, Anadolu Selçuklu mimarisinde ilk defa bu yapının cephe kenarlarında denenmiştir. Bina kesme taşlardan örülmüş ve iki köşesine silindir şeklinde dayanaklar yaptırılmıştır. Sadece Amasya Bimarhanesi'ne mahsus bir özellik olarak kapı kilit taşında diz çökmüş vaziyette insan kabartması mevcuttur. Anadolu'da müzikle tedavi yapılan ilk hastane olarak bilinmektedir.2011 yılından itibaren yapı, müzeye dönüştürülerek SabuncuoğluTıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi adını almıştır.

Ormancılık Kültür Evi

Kültür evinde, orman teşkilatına ait ölçme ve izleme aletleri, geçmiş dönemlere ait daktilolar ve yazılı eserler yer almaktadır. Müzede 350 çeşit ölçüm aleti, ayrıca ormanda yetişen ürünler, kayaçlar ve fosiller yer almaktadır.

Ormancılık Kültür Evi bölgedeki ormancılık üzerine düzenlenmiş tek kültür evi özelliği taşıyor. Kültür evinin alt katında ise orman köylüsünün üretimde kullandığı makine ve teçhizatlar sergilenmekte ve bir diğer oda da ise doldurulmuş yabani hayvanlar bulunmaktadır.
 

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar