Türk Tarihinin arkeolojik arka planı M.Ö. 4000’lere kadar dayanıyor

Türk Tarihinin arkeolojik arka planı M.Ö. 4000’lere kadar dayanıyor

"Türklerin ortaya çıkışı ile ilgili çok fazla malumat var ama bu sadece bir yere kadar getiriyor. Aslında bunun arkeolojik bir arka planı var." diyen Doç. Dr. Elvin Yıldırım'a göre Batı’nın empoze ettiği şeyi reddetmemiz ve kendi tarih teorimizi yazmamız gerekiyor.

Prof. Dr. Ahmet Taşağıl moderatörlüğünde alanında uzman konukların da katılımıyla bu sezon ilk kez sanatseverlerle buluşan  Türk Tarihinden İzler” adlı söyleşi dizisinin ilk konuğu Doç. Dr. Elvin Yıldırım oldu ve “Avrasya Bozkırlarında Türk Tarihinin Başlangıcı” hakkında bilgiler verdi.

13 Ekim Pazartesi akşamı Zeytinburnu Kültür Sanat’ta gerçekleşen sohbette Türk tarihinin erken dönemlerine dair farklı kaynaklar ve görüşler irdelendi.

Türklerin tarih sahnesine çıkmasının tarihi ve arkeolojik arka planı:

“Erken Türk tarihi ile ilgili bütün maddi kültür unsurların anayurt-atayurt dediğimiz yerlerde bizzat görülmesi, tetkik edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bu alanda çalışma yapmak sahada olmayı ve coğrafyayı iyi bilmeyi gerektiriyor" diyen Doç. Dr. Elvin Yıldırım "Türk tarihinin ana kaynakları aşağı yukarı belli. Çin kaynaklarından başlayan yazılı kaynaklara, Pers, Asur ve Antik Grek kaynaklarına bakmak icap ediyor. Türklerin ortaya çıkışı ile ilgili çok fazla malumat var ama bu sadece bir yere kadar getiriyor. Aslında bunun arkeolojik bir arka planı var. Bu M.Ö. 4000’lere kadar dayanıyor.” açıklamasına bulundu 

Tarihe sömürgeci gözüyle bakmaktan kurtulmak lazım 

Doç. Dr. Elvin Yıldırım  “Siyasi ifadeler tarih yazımında çok fazla yer alıyor. 19. yüzyıldaki sömürge zihniyeti, kendilerine sömürge topraklar bulmak için bunu yapıyor. Hindistan’ta kendimize bir ata bulalım ve burayı da sömürebilelim diye düşünüyorlar. Batı’da bu tarz görüşler böyle ortaya çıkıyor. Bizim kendi bakış açımızı ortaya koymamız lazım. Bu coğrafyada Türkler, Moğollar ve Moğol kökenli olduğunu düşündüğümüz topluluklar var. Coğrafya çok zorlu, yayılamamışlar. Çok fazla yerel kabile var. O coğrafyayı en iyi bilen, tanıyan biziz. Kendi bakış açımızı yerleştirip Batı’nın empoze ettiği şeyi reddetmemiz ve kendi tarih teorimizi yazmamız gerekiyor.” dedi..


Benzer Haberler & Reklamlar