Tarihi Tahtakale Yoğurt Hanı’nda Geleneksel Sanatlar Yeniden Hayat Buluyor

Bursa’da 600 yıllık geçmişe sahip tarihi Tahtakale Yoğurt Hanı, Ülküm Eğitim Vakfı’nın öncülüğünde yeniden kültürel bir merkez haline geliyor. Hat, tezhip, çini ve ebru gibi geleneksel sanatların icra edildiği han, aynı zamanda sanatçılar, antikacılar ve genç nesiller arasında bir buluşma noktası işlevi görüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçılarının eserleri, 31 Ekim’de düzenlenecek kapsamlı sergi ve müzayede ile sanatseverlerle buluşacak.

Bir Osmanlı Mirasının Yeniden Doğuşu
yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı kent dokusunun önemli unsurlarından biri olarak inşa edilen Tahtakale Yoğurt Hanı, geçmişte bedesten, ticaret merkezi ve hatta hastane gibi çok yönlü işlevlere sahipti. Zamanla kent içindeki ekonomik ve sosyal dinamiklerin değişmesiyle işlevini yitiren han, uzun yıllar atıl kaldı. Ancak son dönemde Ülküm Eğitim Vakfı tarafından yürütülen restorasyon ve kültürel dönüşüm çalışmaları, yapıyı yeniden kentin sanat damarına dahil etti.

Bu dönüşüm, yalnızca mimari bir restorasyon sürecini değil; aynı zamanda geleneksel Türk-İslam sanatlarının yeniden üretimini hedefleyen kültürel bir yeniden canlandırmayı da temsil ediyor. Hanın günümüzde “sanatçılar hanı” kimliğiyle yeniden konumlanması, Bursa’nın tarihî kimliğiyle çağdaş sanat pratikleri arasındaki sürekliliği görünür kılıyor.

Ülküm Eğitim Vakfı ve Kültürel Sürdürülebilirlik
2018 yılında kurulan Ülküm Eğitim Vakfı, gençlerin eğitimine destek vermenin yanı sıra Türk-İslam kültürüne ait sanat dallarını yaşatma misyonuyla faaliyet gösteriyor. Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aydın, vakfın sadece eğitim odaklı bir kuruluş olmadığını, aynı zamanda kültürel mirasın korunması ve sanatın sürdürülebilirliği konusunda aktif rol üstlendiğini belirtiyor.

Aydın’a göre hanın yeniden işlevlendirilmesi sürecinde, 12 metrekarelik küçük dükkânlar geleneksel sanatlarla uğraşan sanatkârlara tahsis edilerek bir üretim ekosistemi oluşturulmuş durumda. Bu yapısal düzen, hem sanatçılara üretim alanı sağlıyor hem de ziyaretçilere sanatın doğrudan üretim sürecini gözlemleme imkânı tanıyor. Aydın, “Yeni neslin Tahtakale’yi tanımasını ve geleneksel sanatlara dokunarak öğrenmesini sağlamak istiyoruz” diyerek projeye kültürel bir eğitim boyutu da kazandırıyor.

Sanatın Kalbinde: Hat, Tezhip, Ebru ve Çini
Tahtakale Yoğurt Hanı bugün, Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçılarının aktif üretim yaptığı canlı bir sanat mekânına dönüşmüş durumda. Hat sanatçısı Mustafa Mesten, 32 yıldır sürdürdüğü hattatlık geleneğini bu mekânda öğrencileriyle paylaşırken, geleneksel sanatların Bursa’da yeniden canlanmasından duyduğu memnuniyeti dile getiriyor.

Mesten, hanın “sanatçılar hanı” olarak konumlanmasının önemine dikkat çekerek, “Bursa, tarih boyunca sanatın merkezi olmuş bir şehir; ancak hat ve geleneksel sanatlarda İstanbul’un gerisinde kalmıştı. Bu han, bu açığı kapatacak bir mekân niteliği taşıyor” ifadelerini kullanıyor.

Han içinde şu anda faaliyet gösteren 10 dükkândan 5’i geleneksel sanatlara ayrılmış durumda. Hattatların yanı sıra ebru ustaları, çiniciler ve tezhip sanatçıları üretimlerini burada sürdürüyor. 31 Ekim’de ise bu sanatçılar, eserlerini ilk kez bir arada sunacakları karma sergi ve müzayede ile sanatseverlerle buluşacak.
Etkinlikte hattatlar Mustafa Mesten ve İlhan Ergin, çini sanatçısı Hanife Kaysadı, tezhip sanatçısı Meliha Kantarcı ve ebru sanatçısı Büşra Sayi Çelik eserlerini sergileyecek. Ayrıca antikacı İsmet Baykala’nın koleksiyonundaki nadide parçalar da müzayede kapsamında sanat meraklılarının ilgisine sunulacak.

Kültürel Süreklilik ve Toplumsal Etkileşim
Tahtakale Yoğurt Hanı’nın bugünkü dönüşümü, yalnızca fiziksel bir restorasyon projesi olarak değil, kültürel sürekliliği koruyan bir sosyal etkileşim alanı olarak da değerlendiriliyor. Geleneksel sanat dallarının kamusal bir mekânda icra edilmesi, geçmişle bugünü buluşturmanın yanı sıra, sanatın toplumsal görünürlüğünü de artırıyor.

Bu bağlamda, hanın yeniden canlandırılması Bursa’nın kültürel haritasına önemli bir katkı sunuyor. Zanaatkârların üretim süreçlerine tanıklık eden ziyaretçiler, hem sanatın tarihsel kökenlerini öğreniyor hem de kültürel mirasın güncel formlarını deneyimliyor. Bu etkileşim, kent belleğinin canlı kalmasını sağlayan dinamik bir kültür politikası örneği olarak öne çıkıyor.

Sonuç: Geçmişten Geleceğe Uzanan Sanat Köprüsü
Tarihi Tahtakale Yoğurt Hanı, geçmişin izlerini bugünün sanat üretimleriyle buluştururken, geleneksel Türk-İslam sanatlarının yaşatılmasına katkı sağlıyor. Ülküm Eğitim Vakfı’nın öncülüğünde yürütülen bu kültürel dönüşüm, yalnızca Bursa için değil, Türkiye genelinde sanatın kamusal alanda yeniden konumlanmasına örnek teşkil ediyor. 31 Ekim’de gerçekleşecek sergi ve müzayede ise, bu tarihî hanın kültürel bellekteki yerini güçlendiren bir dönüm noktası olacak.

Mustafa Yılmaz aa

 


Benzer Haberler & Reklamlar